Ahmet Türk: Kimse silaha tapmıyor; Kürtler barış istiyor

Ahmet Türk: Kimse silaha tapmıyor; Kürtler barış istiyor
Yerine kayyum atanan eski Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, "Kimse silaha tapmıyor; Kürtler barış istiyor, çözüm istiyor" ifadelerini kullandı. Medyascope'dan Ferit Aslan'a konuşan Türk, 14 Mayıs seçimlerinden, Kürt sorununun...

Yerine kayyum atanan eski Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, "Kimse silaha tapmıyor; Kürtler barış istiyor, çözüm istiyor" ifadelerini kullandı.

Medyascope'dan Ferit Aslan'a konuşan Türk, 14 Mayıs seçimlerinden, Kürt sorununun çözümüne, İmralı’da görüşme yapıldığı iddialarından Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Siz hem Türkiye siyasetinin hem de Kürt siyasetinin çok önemli bir ismisiniz. Türkiye çok kritik bir seçime gidiyor 14 Mayıs’ta. Sizin tahminlerinize göre, tecrübelerinize göre nasıl bir sonuç çıkar ortaya?

"Aslında bence tarihi bir seçim. Değişimin ve dönüşümün kaçınılmaz olduğu bir seçim. Halkımız da, Türkiye halkı da aslında bunun farkında. Bugün Türkiye’de değişim ihtiyacı var. Demokratik bir cumhuriyete dönüşün hazırlığını bugünden yapmak lazım.
Artık hukuksuzluğun, adaletsizliğin olduğu bir ülkede insanlar gerçekten bıkmış durumda. Öyle bir yaşamayı asla kabul edecek durumda değil. Sahada gördüğümüz bu .Türkiye’de geçmişten bugüne kadar çok farklı spekülasyonlar yapıldı, bugün halen devam ediyor. Mesela Halkın Demokratik Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından davanın görülmesinden dolayı Yeşil Sol Parti’den seçimlere girmesi kararı alındı. Bu zorunlu bir karardı. Şimdi burada görüyoruz ki eskiden Kürtleri ayrıştıran, Kürt siyasetini yok sayan birçok anlayış bugün yavaş yavaş Kürt siyasetinin aslında Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesini verdiğini görmeye başladı. Ve bugün Emek ve Özgürlük İttifakı, yani halkların ortak demokratik değerler etrafında buluşması önemli bir adım. Önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Halkımız da bunun bilincinde, Türkiye demokrasi güçleri de bunun bilincinde. Nu nedenle bir demokrasi mücadelesinin gelecekte daha güçlü bir şekilde yükseleceğine inanıyorum. Belki bu başlangıç ikinci cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden değişim ve dönüşümün, demokratik bir gelecek için çabaların güçlü bir şekilde ortaya çıkacağına inanıyorum
"

"KİMSE SİLAHA TAPMIYOR; KÜRTLER BARIŞ İSTİYOR"

*Çözüm sürecinden önce de İmralı’ya ilk giden heyette yer aldınız. Geçen hafta bir tartışma gündeme geldi. İktidarın, İmralı’ya heyet gönderdiği söylendi. Bunu Demirtaş da paylaştı. İktidar gerçi bunu yalanladı ama bu konuda ne düşünüyorsunuz? Tecrübelerimize dayanarak göndermiş olabilirler mi? Bununla bağlantılı da şöyle bir sorum daha olacak. Demirtaş’ın yaptığı bir açıklama vardı: “Bu savaş yanlısı iktidar giderse PKK’nin Türkiye’de silahı tamamen bırakması için elimizden geleni yapacağız” diye. Bu konuyla ilgili de değerlendirmenizi rica edeceğim.

"Tabii hükümetin veya devletin Sayın Öcalan’la görüşüp görüşmediği konusunda bir bilgiye sahip değilim. Ancak yapılan açıklamalarda böyle bir görüşmenin olma ihtimali çok yüksek. Olabilir ama tabii ki oradaki neler tartışıldı, neler konuşuldu onu bilecek durumda değiliz. Belki bir gün o zabıtlar ortaya çıkarsa görürüz. Ama şunu görmek lazım yani geldiğimiz noktada samimi bir yaklaşım ortaya koymak lazım. Şimdi yıllardan beri ailesiyle görüştürmüyorsunuz, avukatlarıyla görüştürmüyorsunuz, seçim geldiği zaman da böyle bir görüşmeyi yapıyorsun. Kürtler açısından ne inandırıcı olur, ne ikna edici olur. Ben Öcalan’ın da eğer böyle bir görüşme yapılmışsa ve inkâr ettiklerine göre demek ki hiç şey alamamışlar. Yani bir taviz koparamamışlar veya bu konuda farklı bir yaklaşım Sayın Öcalan göstermemiştir. Tabii ki işin özü şudur. Yani biz biraz önce söyledik; demokratik siyasetin güçlenmesi gerekir. Kürt cephesinde, Emek ve Özgürlük cephesinde güçlü bir siyasetin ortaya koyulması lazım. Zaten sorunları parlamento zemininde tartıştığınız zaman, sorunların çözümü konusunda ciddi bir yaklaşım gösterdiğiniz zaman silahlı mücadeleye veya silahlı bir harekete gerek de kalmaz. Ya kimse de silaha tapmıyor. Yani Kürtler barış istiyor, çözüm istiyor. Ve gerçekten burada değişim ve dönüşümden söz ettiğimiz zaman sadece Türkiye cephesinden değil, Kürt cephesinde de değişimin ve dönüşümün gerçekleşmesi gerekiyor. Evet keşke silahlara ihtiyaç olmadığı, silahların olmadığı bir döneme girebilsek."

"SİLAHLI MÜCADELE ÇÖZÜM GETİRMEZ"

"Evet elbette ki biz her zaman söyledik. Yani silahlı mücadele çözüm getirmez. Silahlı mücadeleyle sorunları çözemeyiz. Ancak diyalogla, demokratik bir ortamın sağlanmasından sonra sorunlar çözülebilinir. Yani şimdi şöyle bir durum var. Yani şimdi demokrasi olmadan ne Kürt sorununu çözebilirsiniz, ne Alevi sorununu çözebilirsiniz ne Türkiye’deki emekçinin sorununu çözebilirsiniz. Ama demokratik bir ülkeye dönüştüğü zaman elbette ki bütün bunların tartışılması zaten kaçınılmaz olur. Ve tartıştığınızda da kimse itiraz etmez. Ama bugün demokrasi olmadığı için ayrıştırıcı bir politika olduğu için bazı önemli sorunları getirdiğiniz zaman tepkiler ortaya çıkıyor. Nedir bu tepkilerin özü? Bir oy hesabıdır. Siyaset işte karşı çıkarak, o milliyetçi veyahut apolitik kesimini tutmaya çalışıyor. Yani bugün herkes şunu görüyor ki bir diyaloğa ihtiyaç var. Bu sorunun çözülmesi, silahların susması konusunda herkesin mutlaka insan olarak baktığında ‘Evet silahların susması gerekir, diyalog ortamı oluşması gerekir’ diyor. Ama şöyle bir şey var. Türkiye’deki milliyetçi apolitik kesimin desteğini almak için veyahut onu tekelinde tutmak için farklı bir yaklaşım ortaya koyuyorlar. Yani birleştirici, barıştırıcı bir yaklaşımdan ziyade, o kesimi elinde tutmak için
farklı bir yaklaşım gösteriyor ve buna karşı çıkıyor. Ama tabii ki bugün yavaş yavaş bakış açısı da değişti, insanlar da değişti. Şimdi Orta Anadolu’da, özellikle Karadeniz’de bu apolitik kesimin yoğun olduğu bölgelerde yavaş yavaş insanlar geçmişi, geleceği tartışmaya başladı. Ve göreceksiniz buna inanıyorum ki o iktidarın kaleleri olarak görünen birçok yerde o kalelerin yıkıldığını göreceğiz. Bu değişim ve dönüşüm ihtiyacının olduğu, insanların artık Türkiye’de nelerin yaşandığını, nelerin bugün Türkiye’yi yoksullaştırdığı veyahut insanlarını yoksullaştırdığının nedenlerini artık yavaş yavaş sorgulamaya başladı diye düşünüyorum
."