Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan'dan 'kararlara uyun' çağrısı: AYM kararları herkesi ve her kurumu bağlar!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan'dan 'kararlara uyun' çağrısı: AYM kararları herkesi ve her kurumu bağlar!
AYM Başkanı Arslan, bireysel başvurunun önemine dikkat çekerek, AYM'nin kararlarına uyulması konusunda mahkemelere çağrı yaptı. Arslan'ın açıklamasının AYM'nin Can Atalay hakkında verdiği 'ihlal' kararından sonra gelmesi dikkat...

AYM Başkanı Arslan, bireysel başvurunun önemine dikkat çekerek, AYM'nin kararlarına uyulması konusunda mahkemelere çağrı yaptı. Arslan'ın açıklamasının AYM'nin Can Atalay hakkında verdiği 'ihlal' kararından sonra gelmesi dikkat çekti.

Anayasa Mahkemesi kararlarının herkesi, her kurumu bağlamasında bir tereddüt olmadığını vurgulayan Arslan, şöyle dedi:

"Objektif etkiyi biz bireysel başvurunun amacı bağlamında tartışmak durumundayız. Nedir o amaç, ihlallerin önlenmesi, yeni ihlallerin engellenmesi ve ihlalin kaynağının kurutulmasıdır. Bireysel başvurunun amacı tek tek herkesin temel hak ve özgürlüklerle ilgili hak ihlali iddialarını ele alıp çözüm bulmak değildir. Olamaz da…"

Arslan şöyle devam etti:

"AYM, bireysel başvurudaki kararları verirken temel anayasal meseleleri de ele almakta, konuya ilişkin ilkeleri, standartları belirlemekte. Dolayısıyla sadece başvurucunun kişisel zararını gidermekle yetinmemektedir. Bireysel başvurunun Türkiye’deki temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması ve koruna standartlarının yükseltilmesi için getirildiği açıkça anayasa koyucunun ifadesinde karşımıza çıkmaktadır. Bireysel başvuru ile sadece AYM değil tüm hukuk sistemi bir dönüşüm yaşamıştır Türkiye’de. Bu anlamda bireysel başvurunun devrimci bir özelliği vardır, hukuk sisteminde hatta bir devrim yaratmıştır. Hukukun anayasallaşması olarak ifade edilen bir süreç başlamıştır ve bu süreç çok önemli bir noktaya ulaşmıştır bugün itibarıyla. Her alanda anayasa artık çok daha fazla kullanılan bir üst norm haline gelmiştir, bu hem doktrinde böyledir hem de yargı kararlarında böyledir. Bu beraberinde anayasa hükümlerinin yeknesak bir şekilde yorumlanması zorunluluğunu getirmiştir. Çünkü mahkemeler, Anayasa’nın 138. maddesi uyarınca anayasaya uygun karar vermek durumunda olan kurumlardır."

"Yorum kakofonisine gerek yoktur"

Bunu yaptıklarında da kaçınılmaz olarak anayasal hükümleri yorumlamak durumundadır. Ve birden fazla yorumcunun olduğu yerde birden fazla yorum vardır. Bu yorum farklılığı demokratik hukuk devletleri için bir zenginliktir hiç kuşkusuz. Çünkü her başta yargı kurumları olmak üzere her kurum anayasayı yorumlayabilirler. Demokratik hukuk devletlerinde buna yer vardır ama bir şeye yer yoktur; yorum kakofonisine yer yoktur. Yorum kakofonisi, yorum karmaşası demokratik hukuk devletlerinin kabul edebileceği bir şey değildir çünkü bu ortaya çıktığında farklı kişilere farklı hukukun uygulanması gibi bir sorunla karşı karşıya kalırız. Bu durumda anayasa hükümlerinin yeknesak şekilde yorumlanması sorunu karşımıza çıkıyor, bu sorunu çözecek organ da anayasayı yorumlamak ve uygulamakla görevli olan AYM’dir. AYM, anayasa hükümlerini özellikle temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal maddeleri nihai ve bağlayıcı şekilde yorumlama yetkisine sahip olan bir yüksek mahkemedir. Dolayısıyla objektif etkiyi bu çerçevede tartışmamız gerekiyor.

Bireysel başvuru henüz 11 yılını yeni tamamladı, 11 yıllık bir süre böylesine radikal bir kurumun, hukuk sistemini kökten etkileyen bir kurumun bir anda yerleşmesi bakımından yeterli bir süre değildir. Objektif etkiyi biz bireysel başvurunun amacı bağlamında tartışmak durumundayız. Nedir o amaç; ihlallerin önlenmesi, yeni ihlallerin engellenmesi ve ihlalin kaynağının kurutulmasıdır. Bireysel başvurunun amacı tek tek herkesin temel hak ve özgürlüklerle ilgili hak ihlali iddialarını ele alıp çözüm bulmak değildir olamaz da. Bireysel başvurunun amacı hukuk sistemini, düzenini, yargının işleyişini hak ihlali üretmeyecek bir noktaya getirmektir. Bu da ancak objektif etkiyle mümkündür.