Ayhan Bora Kaplan’la bir kez görüştüğünü iddia eden Yargıtay üyesi Kocaman gerçekte birden fazla mı görüştü?

Ayhan Bora Kaplan’la bir kez görüştüğünü iddia eden Yargıtay üyesi Kocaman gerçekte birden fazla mı görüştü?
T24 yazarı Tolga şardan, Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan yurtdışına çıkmaya çalışırken yakalanan ve suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan’ın adını verdiği iddia edilen eski Ankara Başsavcısı,...

T24 yazarı Tolga şardan, Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan yurtdışına çıkmaya çalışırken yakalanan ve suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan’ın adını verdiği iddia edilen eski Ankara Başsavcısı, Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman'ın konuya ilişkin yaptığı açıklamalarla ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Şardan, "Tam da beklendiği üzere Kocaman, iddiaları kabul etmedi. Zaten etmesi de mevcut düzende beklenemez. Fakat Yargıtay, Kocaman'ın hakkındaki iddialarla bir süredir çalkalanıyor." dedi. Şardan, "İçişleri Bakanı Soylu ile "dolaylı" bağlantısı olan Kaplan, Soylu'nun emrindeki emniyetten şikâyeti için neden İçişleri Bakanı'na ulaşmayıp Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'na gitsin? Bunun nasıl bir mantığı olabilir? Kocaman'ın "Kaplan'ı sadece bir kere gördüğü" cümlesi de önemli! Burada kendisine küçük bir hatırlatma yapayım, lüks aracı almak için Esenboğa Havalimanı yakınlarındaki firma merkezinde, yanında Kaplan olduğu halde, aracın neden geç teslim edildiği konusunda çalışanlara yönelik "atarlı çıkışı" sanırım unuttu! Onu da hatırlatmış olayım." vurgusunu yaptı.

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın olduğu öne sürülen; Ankara Esenboğa Havalimanı'ndaki operasyonla gözaltına alınan ve "örgüt kurma", "kasten yaralama", "yağma", "kişiyi hüviyetinden yoksun kılma", "işkence" suçlarından tutuklanan 'Kaplanlar' grubunun lideri Ayhan Bora Kaplan'ın emniyetteki ilişkilerine dair bir iddia daha ortaya atıldı.

T24'ten Tolga Şardan'ın yazısına göre "Kaplan'ın siyaset ve bürokrasi merkezli bağlantıları çok kişiyi rahatsız etti. Rahatsız olan kişilerin, yaratmaya çalıştıkları suni ortamla, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla farklı boyutlara çekmeye çabaladıkları net biçimde görülüyor...

15 Temmuz sonrası Ankara Emniyeti'nin uyuşturucu ticaretine yönelik mahkeme kararıyla gerçekleştirdiği telefon dinlemelerine takılan Kaplan'ın "baskı yapan polislerden kurtulmak için cebine 5 milyon koyduğu" ifadelerine dikkat çeken Şardan'ın yazısından "Narkotik Şube'deki müdürler neden görevden alındı?" başlıklı ilgili bölümler özetle şöyle: 

Narkotik Şube'deki müdürler neden görevden alındı?

"FETÖ'nün başarısız darbe girişiminin yaşandığı gecede TRT Genel Müdürlüğü'nün bahçesine bizzat Süleyman Soylu tarafından davet edilmesinin ardından arkasına rüzgârı alan Kaplan, kafayı kendisine yönelik soruşturma yapan polislere taktı...

... ("cebine 5 milyon koyduğuna" dair) Görüşmenin tespit edilmesi üzerine ortaya çıkan bilgi "üst düzeydeki ilgililere" ulaştırıldı.

Kaplan'a yönelik çalışmalar devam ederken Mahmut Karaaslan, Ankara Emniyet Müdürlüğü görevinden dilekçe verip ayrıldı.

Peşinden geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın görevden aldığı ve Soylu'nun en yakınındaki isimlerden Servet Yılmaz, Ankara Emniyet Müdürü oldu.

Yılmaz'ın göreve başlamasından kısa süre sonra Ankara Emniyeti bünyesinde kadro değişimi gerçekleşti.

Atamalarda Ayhan Bora Kaplan'a yönelik uyuşturucu ticaretini engellemek çerçevesinde polisiye önlemler yürüten Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi'nin yöneticileri görevden alındı!

Bu aşamada; Kaplan'ın telefonda söylediği sözlerden sonra kadro değişimine dikkat çekeyim. Şimdiye kadar herhangi bir adli veya idari soruşturma açılmadığı için olayın perde arkası aydınlatılamadı. Peşinen söyleyeyim, kimseyi suçlama hakkına sahip değilim. Ama iki olayın peş peşe yaşanması doğal olarak soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Ancak, savcılık belki söz konusu iddiayı araştırıp, süreci yaşayanların bilgisine başvurursa, sis bulutunu kaldırabilir." 

Besim Tibuk ve ailesini ölümle tehdit etti

Tolga Şardan'ın yazısında, Kaplan'ın 2019'da iş insanı Besim Tibuk ve ailesini ölümle tehdit ettiği iddiası da yer aldı: "Kaplan, sürecin yaşandığı dönemlerde sık sık kumar oynamak amacıyla Kıbrıs'a giderek Tibuk'a ait otelde konakladı. Aynı zamanda otelin kumarhanesini de kullandı. Bu gidişlerin son döneminde otel yönetimi Kaplan'a, 'kendisinin kara listeye alındığını' bildirdi.

Kaplan'a otelde konaklama olanağı olduğu, ancak kumarhaneyi kullanamayacağı bilgisi verildi. Kaplan bu duruma çıldırdı.

Bunun üzerine Kaplan, Tibuk'un gıyabında ölüm tehditlerinde bulundu. Tibuk, ailesine yönelik tehdit sonrasında özel koruma tuttu. Süreç böyle devam ederken, otel yönetimi geri adım attı. Kaplan, kara listeden çıkarıldı.

Tibuk ve ailesi rahat nefes aldı.

....

Yüksel Kocaman'ın açıklaması

Gelelim bir önceki Büyüteç'te gündeme getirdiğim konuya.

Yine aynı suç örgütü soruşturması çerçevesinde; şüpheli Ayhan Bora Kaplan'ın bir yüksek yargı mensubuna villa ve lüks araç aldığı iddiasını gündeme taşıdım.

Özellikle isim vermemiştim; ancak Halk TV'den meslektaşım Seyhan Avşar, ismini vermediğim yüksek yargı mensubu Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman'a ulaşıp hakkındaki iddiaları sordu.

Tam da beklendiği üzere Kocaman, iddiaları kabul etmedi. Zaten etmesi de mevcut düzende beklenemez. Fakat Yargıtay, Kocaman'ın hakkındaki iddialarla bir süredir çalkalanıyor.

Kocaman, içinde muhatabına ulaşan mesajlar taşıyan açıklamasında, Kaplan'ın gözaltına alınmasının eski Bakan Soylu'ya yönelik olduğunu ifade etti. Kanımca bu ifadenin anlamı, mesajın doğrudan Süleyman Soylu'ya verildiği yolundaydı. Zira, Kocaman döneminde Kaplan hakkında verilen, "kovuşturma yapılmaya yer olmadığı kararları" (KYOK) var.

Son operasyonun, bu kararlardan birisinde geçen konular üzerinden yürütüldüğü bilgisi var. Bu bilgi doğruysa, bugün Kaplan ve adamlarının tutuklanmasına sebep olan dosyaya, Kocaman döneminde nasıl KYOK verildiğinin yanıtı olmalı sanırım.

Kocaman'ın aynı açıklamadaki diğer iddiası ise, Emniyet'te halen kripto FETÖ'cüler olduğuydu. Kaplan'ın Ankara'daki faaliyetlerini üst noktaya çıkardığı dönemde Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan Kocaman şöyle dedi:

"(...) Ben Emniyet ile çok uyumlu çalıştım. Ancak görünüyor ki Emniyet'te halen kripto FETÖ'cüler var ve soruşturma aşamasında bilgi sızdırarak süreci yıpratmaya çalışıyorlar. Öyle anlıyorum. (...)"

Şimdi burada Kocaman'a, "Peki madem öyle göreviniz sırasında neden bu kripto FETÖ'cü polisleri tespit edip gereğini yapmadınız" sorusunu yöneltmek gerekir.

Kaldı ki, kimi iktidar yanlıları, bürokratlar, siyasetçiler kendilerini ilgilendiren süreçlerde hoşlarına gitmeyen durum yaşadıklarında, bu durumları ortaya çıkaranları "FETÖ'cülük"le suçlamayı kural haline getirdiler.

Ayrıca, Kocaman görevi devrederken FETÖ'ye karşı büyük işler yapıldığını söylemişti. Demek ki şimdi işlerin eksik yapıldığı ortaya çıktı!

Yanı sıra; Kocaman açıklamasında, hem "Soylu'ya operasyon" diyor hem de polisin eylemlerine karşı Kaplan'ın kendisinden yardım talebinde bulunduğunu ifade ediyor.

İçişleri Bakanı Soylu ile "dolaylı" bağlantısı olan Kaplan, Soylu'nun emrindeki emniyetten şikâyeti için neden İçişleri Bakanı'na ulaşmayıp Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'na gitsin? Bunun nasıl bir mantığı olabilir?

Kocaman'ın "Kaplan'ı sadece bir kere gördüğü" cümlesi de önemli!

Burada kendisine küçük bir hatırlatma yapayım, lüks aracı almak için Esenboğa Havalimanı yakınlarındaki firma merkezinde, yanında Kaplan olduğu halde, aracın neden geç teslim edildiği konusunda çalışanlara yönelik "atarlı çıkışı" sanırım unuttu! Onu da hatırlatmış olayım.