Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi'nde TİS yetkisi mahkeme kararıyla SES'e verildi

Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi'nde TİS yetkisi mahkeme kararıyla SES'e verildi
İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde TİS yetkisi mahkeme kararıyla KESK’e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES), olduğuna karar verildi.

KESK’e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES), İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aylardır yürütülen mücadelede yetkinin mahkeme kararıyla kesinleşmesinin ardından açıklama yaptı. Açıklamada, "Hukuksal kazanımdan doğan tüm haklarımızı alıncaya kadar fiili meşru mücadele başta olmak üzere hukuksal mücadelemizden de vazgeçmeyeceğimizi tüm üyelerimizin bilmesini istiyoruz" denildi.

Ankara 4. İş Mahkemesi tarafından verilen karar ile SES’in Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yetkili sendika olduğu tescillendi. Konuyla ilgili yapılan açıklamada konuşan SES 1 Nolu Şube Mali Sekreteri Emre Ateş, şunları söyledi:

“Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Kanunu olarak bilinen 224 sayılı kanunun yürürlükte olduğu dönemlerde sağlık hizmet birimleri en ücra köylere kadar yaygınlaştırılmış ve koruyucu sağlık hizmetleri esas alınmıştı. Ana ve çocuk sağlığı, hamilelerin sağlığı, çevre, su ve gıda sağlığı, birinci basamak tedavi hizmetleri ilaç ve sarf malzemeleri ile tıbbi alet, araç ve gereçlerin tamamı devlet tarafından ücretsiz olarak sunuluyordu. Bu sistemde yalnızca kadrolu memur istihdamı vardı. Herkesin iş güvencesi olduğu gibi, herkes yeni artışlar yapılıncaya kadar alacağı maaşı bilirdi. Sağlık hizmeti gerçek anlamda kamu hizmetiydi ve bu hizmetten yararlanabilmek için canlı olarak doğmak yeterliydi. Hayvan sağlığı hizmetleri de aynı mantıkla sürdürülür, ormanlar ve yaban hayatı korunurdu. Bu sistemin kapitalizmin verimlilik anlayışına uymadığı gerekçesiyle bu sisteme ilk savaş 1979 yılında dönemin sağlık bakanı tarafından açıldı. Sağlıkta koruyucu hizmet anlayışının terk edilmesi, bu alanın özel teşebbüse açılması gerektiği, ilaç fabrikalarının ve tedavi hizmeti sunacak hastanelerin özel teşebbüs tarafından yapılacağı ve böylece kamunun sırtından yükün kalkacağı iddiasıyla Sağlık Bakanı tarafından başlatılan saldırılar sonucunda 12 Eylül askeri darbesi sonrasında göreve gelen bütün hükümetler, kamu hizmetlerinin ve özellikle de eğitim ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ile görevli saydılar, bunu gerçekleştirmek için tüm güçleriyle çalıştılar.

"Kamu hastaneleri işletmeye dönüştürüldü"

Gelinen noktada artık kamu sağlık hizmetlerinden söz edilemez hale geldi. Kamu hastaneleri de dahil tüm sağlık hizmetleri işletmeye dönüştürüldü. Kazanç sağlayarak personelinin ücretlerini ödemeye çabalayan, tıbbi alet, araç, gereç ve sarf malzemelerini nasıl tedarik edeceği kaygısı yaşayan, bu arada hatırlı kişilere ihaleler yoluyla kaynak aktarmaya zorlanan sağlık işletmeleri yöneticileri doğal olarak bu iş ve işlemler sırasında kendisine sorun çıkarabilecek çalışanların haklarını savunacak, usulsüz işlemlere tepki gösterecek, gereği halinde bu işlemleri teşhir edecek, adli ve idari soruşturmalar açılmasını sağlayabilecek sendikaları hastanede yetkili sendika yapmamak için her türlü usulsüzlüğü, suç işleme pahasına yapmaktan kaçınmamışlardır. Hastanemizde 15-17 Mayıs 2023 tarihinde yaşanan olay da bu anlayışın sonuçlarından sadece birisidir. İşçilerin, memurların ve diğer tüm emekçilerin çıkarları doğal olarak sağlık işletmesi yönetimlerinin çıkarlarıyla çatışacaktır. Çünkü çalışanların çalışma koşulları, ekonomik hakları, sosyal ve kültürel haklarının korunması ve geliştirilmesi ile görevli sendikalar ile daha çok kâr sağlama amacındaki işletme yöneticisi mutlak surette uyuşmazlıklar yaşayacaktır. Bu nedenle de işletme yöneticileri bu durumda kendilerine güçlük çıkarmayacak, işverenin isteğinin kabul edilmesi için çalışanlar üzerinde telkin, baskı ve hatta tehditler başvuracak adeta işverenin çalışanlarla ilişkiler birimi gibi çalışacak sendikaya ihtiyaç duymaktadır.

"Hukuksal yaptırımları olacak"

İşte 2023 yılı yetki sürecinde bu oyun bozuldu. Sendikamızın üyemiz olsunlar ya da olmasınlar tüm sağlık emekçilerinin sorunlarıyla ilgili çözüm üretme çabaları, her türlü destek, eğitim vb. çalışmaları sonucunda Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözlşeme Kanunu gereğince 15 Mayıs tarihi itibarıyla sendika aidat kesintilerine göre yapılan tespitte en fazla üyeye sahip sendikanın SES olduğunun anlaşılması üzerine, hastane yönetimi yetkisi olmadığı halde bir soruşturma başlatarak sağlık çalışanlarının sendika seçme özgürlüklerini ihlal etme pahasına istifalarını keyfi şekilde geçersiz sayan ve onları istifa ettikleri sendikaların üyeleri sayma gafletine düşen usulsüz ve yetkisiz bir soruşturma raporunu esas almak suretiyle yetkili sendikanın Sağlık-Sen olduğuna dair açıklama yapmışlardır. Oysa olması gereken 4688 sayılı Kanunun emredici hükmü gereğince 15 Mayıs tarihindeki sendika aidat kesintilerine göre SES'in yetkili sendika olduğunun tespiti idi. Bu durumda bu sonuca itirazı olan sendika varsa o sendikanın yine kanun gereğince yetkilendirilen Ankara İş Mahkemelerinde itiraz davası açması idi. Hastane yönetimi tam tersinde ‘Ben yetkisiz sendikayı yetkili yaptım. Yetkili Sendika siz gidip itiraz davası açın’ dedi. Biz Sendika olarak bir yandan itiraz davası açtık, diğer yandan da suç işleyen yöneticileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Nihayet Ankara 4. İş Mahkemesi’nde görülen itiraz davası sonucunda SES'in yetkili sendika olduğu, tüm kayıtların ve tutanakların bu şekilde düzeltilmesi gerektiğine karar verildi. Ancak, maalesef mahkeme yasa gereği en geç 2 ayda sonuçlandırması gereken davayı bir yılda sonuçlandırdığı için bu karar elbette 2023'ten bu yana haksız ve hukuka aykırı olarak gasp edilen yetki hakkımızı geri getirmeyecek, ancak ilerleyen günlerde görüleceği üzere bazı hukuksal yaptırımları olacak.

"Sendikalar yetkiyi yönetimlerden değil emekçilerden alırlar"

Peki bu mahkeme kararı ne söylemiş oldu? Bu karar ile her şeyden önce ehliyet ve liyakat bakımından yetersiz yöneticilerin yaptıkları işlemlerin tamamen kayırmacılık ve çıkarlar üzerine kurulu olduğunu, yöneticilerin sendikalar arasında taraf olduğunu, eşit davranma yükümlülüklerine uymadıklarını ortaya konuldu. İş yerimizde talimatla usulsüz soruşturmaların ve keyfi uygulamaların yapıldığı gün yüzüne çıktı. Sadece iş yerimizde değil tüm kamuda yıllardır dile getirdiğimiz atanmış değil liyakatlı yöneticilerle yönetilmek istiyoruz talebimizdeki haklılığımız gün yüzüne çıktı. Çalışanların iradesini görmezden gelerek yetki hakkını gasp eden yöneticiler aynı zamanda kamu zararına da sebep olmuşlardır. Biz SES olarak gerek genel merkez gerekse İzmir şubeler olarak ilgiler hakkında yaptığımız suç duyurumuzun / duyurularımızın en yakın takipçisi olacağımızı ve bu haklı mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi bu haklı hukuksal kazanımdan doğan tüm haklarımızı alıncaya kadar fiili meşru mücadele başta olmak üzere hukuksal mücadelemizden de vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyu, çalışanlar, tüm üyelerimizin bilmesini istiyoruz. Bitirirken bir kez daha ifade edelim ki, en baştan söylediğimiz gibi, sendikalar yetkiyi yönetimlerden değil emekçilerden alırlar. O nedenle de bu iş yerinde meşru yetkili sendika SES'tir.”

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar