CHP avukatı Çağlayan'dan dikkat çeken açıklama: İstanbul İl Yönetimi'ne yönelik tedbir kalkacak

CHP avukatı Çağlayan'dan dikkat çeken açıklama: İstanbul İl Yönetimi'ne yönelik tedbir kalkacak
CHP avukatı Çağlar Çağlayan, kurultayların iptali istemine ilişkin davanın reddedilmesinin İstanbul İl Yönetimi’ndeki tedbir kararını etkileyeceğini ifade etti. Tedbirin istinafa taşındığını vurguladı.

Haber: İleyda ÖZMEN

(ANKARA) -CHP avukatı Çağlar Çağlayan, CHP kurultaylarının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesinin, İstanbul İl Yönetimi'ne yönelik tedbir kararını etkilemesi gerektiğini vurguladı. Tedbirin kaldırılması konusunda istinafa başvurduklarını belirten Çağlayan, "45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bekliyor. O dosya istinafa ulaştığında oradaki tedbir kararının da kaldırılmasını bekliyoruz. Tedbirin kaldırılması için ya o mahkemenin ya da üst mahkemenin bir karar alması gerekiyor. Kararın yakın zamanda geleceğini düşünüyorum. Zaten kasım ayının sonlarına doğru 45. Asliye Hukuk'un normal duruşması da var. O duruşmada toplanacak bir delil kalmayacak. Dava esastan karara bağlanacaktır," dedi.

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP'nin 4-5 Kasım 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025'te yapılacak 21. Olağanüstü Kurultay'ın iptali için açılan davayı reddetti. CHP'nin avukatı Çağlar Çağlayan, aralarında ANKA Haber Ajansı'nın da bulunduğu bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Davanın reddedilmesinin İstanbul İl Yönetimi'ne yönelik tedbir kararına olan etkisini sorduğunda, şunları ifade etti:

"Hukukta bir mahkeme bir karar veriyorsa, o kararın nasıl ortadan kalkacağına dair bir süreç vardır. O sürecin gerektirdiği şekilde bu durumun değişmesi gerekiyor. Kararın fiilen uygulanamaz hale gelmesi veya hukuken geçerli olmaması, hukuk dünyasında başka bir meseledir ama hakim bir karara imza attıysa, o karardan nasıl geri dönülmesi gerektiği belirli bir yol çerçevesindedir. Bu usulü bekleyeceğiz. Ancak otomatik olarak uygulanabilir bir yanı kalmamış durumda. Aynı konuda pek çok karar var, bu nedenle bu meseleler öyle kuru inatlarla yürütülecek işler değil. Hakimin bu kararları görünce, artık durumun değiştiğine dair karar vermesi lazım. Nasıl olacak? Kendi davasını kabul edecek ve İstanbul'da kayyumla ilgili kurultay davası da reddedilecek. Çözümü olmayan bir durum. Orada açıkça bir kötü niyet görüyoruz. Olağan kongrenin iptali için ara kararlar alınıyor, olağanüstü kongrenin yapılmaması için de ara kararlar var. Neyse ki Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa'dan aldığı yetkiyi doğru bir şekilde kullandı, bu süreçte biz Yüksek Seçim Kurulu'na çok kızıyoruz ve yanlış kararlar aldıkları oluyor. Ancak bu süreci doğru yönettikleri kesin. Siyasi parti temsilcileri de bu süreçte doğru bir yaklaşım sergiledi. Mahkemelerin bu işlere müdahale etmemesi gerektiğini belirtince, heyet de rahat bir şekilde kararını verdi. Önemli olan, bu süreçten sonra konuların Türkiye'nin gündeminden çıkmasıdır. O dosya mutlaka bir şekilde kendiliğinden sonuca ulaşacaktır. Bu kötü bir durum; üzücü olan şeyler, bunları dile getiremiyoruz. Ama normal şartlarda bu davanın sonuçlanmasıyla, diğerinin ortadan kalkması gerekiyor. Belki kasım sonu aralık başı gibi bir duruşma daha gerçekleşecektir ama sonunda onu da reddetmek durumunda kalacaklar. Parti tüzel kişiliği açısından bu meseleler netleşiyor gibi görünüyor. Biraz herhalde bu süreçte belediye başkanlarımız ve Cumhurbaşkanı adayımız üzerinden ceza davaları yönünde yoğunluk yaşanacak. "

" Buradan kimsenin Ceza alması mümkün değil. "

Çağlayan, " 4 Kasım'da 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bir dava görülecek. O davanın etkisi veya dava sonucunda birileri cezalandırılırsa, kurultay hedef haline gelir mi? " sorusuna da şu yanıtı verdi:

" Yargılama başladığında göreceksiniz, kimsenin ceza alması mümkün değil. Ben soruşturma süresince delilleri tek tek takip etmiştim. Diyelim ki böyle bir durum oldu ve mahkemeden ceza çıkarsa, ilk derece mahkemesinin kararı istinafa gidecek. Yargıtay'a ulaşacak. Kesinleşecek bir ceza oluşursa, bu durumda birkaç yıl geçecektir. Böyle bir durum için başvurabilirler, ama mahkeme yine aynı yüksek sesle "onun üstünden çok kongre geçti, artık bununla ilgili karar veremeyiz" der. Ancak geçmeseydi de, kötü ihtimaller üzerinden konuşmak gerekirse, herkes beraat etmiş olacak. Diyelim ki yanlış bir karar verilirse ve biz bu kongreleri gerçekleştirmemiş olsaydık, yine de kurultay davasına etki etmezdi. Bu iki mesele birbirinden ayrı konular. Kurultayın iptali koşulları çok sınırlıdır; Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu, Dernekler Kanunu gibi yasal düzenlemelere dayanır. Her şartta, her zorlukta seçimin yapılmasını gerektiren olanaklar mevcuttur. Siyasi Partiler Kanunu'nun ruhu, "İşin içinden çıkamıyorsanız, hemen seçime gidin" şeklinde oluşturulmuştur. Dernekler Kanunu da benzer prensiplere sahiptir. Haliyle çok sınırlı şartlar dışında başka bir durum yaşanmadıkça kongre iptal edilmez. Bir partinin yönetimi veya derneğin yönetimi, açıkça mali olarak o kuruluşu kötüye kullandığı durumlarda bile, bunun tespit edilmesi lazım. Böyle bir durumda başka bir yönetim atanamaz. Ceza yargılaması kurultayı etkilemez ama ceza yargılamasında 4'ünde duruşma olacak. Hakim o gün başka duruşmaları da olacağı için nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyoruz. Haftaya bunu soracağız. Yargılama başlamasıyla beraber deliller ortaya çıkmaya başlayacak. Şu aşamada tanık beyanları, insanları yargılamaya neden olan, hepsi partililerin aleyhine olan beyanlardır. Bu süreçte partililerin lehine ifade vermek isteyenlerin ifadeleri alınmamıştır. Herkesin iddialarını çürütmek mümkündür, o yargılamada göreceksiniz."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar