CHP'li gençler, Kadıköy’de asgari ücreti protesto etti: "Genel grev, genel direniş!"
CHP Kadıköy Gençlik Kolları, Kadıköy’de asgari ücreti protesto etti. Kadıköy Boğa Heykeli önünde toplanan Gençlik Kolları üyeleri, Süreya Operası önüne yürüdü. Burada yapılan açıklamada, "Milyonları içine çeken bu yoksulluk batağı, sadece ekonomi yönetimindeki beceriksizlik değil; bir iktidar krizinin sonucudur. Bu iktidar, yarattığı tüm krizlerle birlikte siyasi yolculuğunun sonuna gelmiştir" denildi.
CHP Kadıköy Gençlik Kolları, Kadıköy’de 2026 yılı için belirlenen asgari ücreti protesto etti. Kadıköy Boğa Heykeli önünde toplanan Gençlik Kolları üyeleri, Süreya Operası önüne yürüdü. Pankartlar ve sloganlarla yürüyen CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Erdem Kara, Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Emre Tiftik, Kadıköy Gençlik Kolları Başkanı Erdener Doğan Işık, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Caner Sarıtaş birer açıklama yaptı.
İlk açıklamayı CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Erdem Kara şunları söyledi:
“İşçiye reva görülen ücreti konuşurken açlık sınırından bahsediliyor olmasını kabul edemiyoruz”
“Geçtiğimiz günlerde 2026 yılı için asgari ücret 28 bin 75 TL olarak belirlendi. İşçi, emekçi bir kez daha enflasyonun altında; açlık sınırı yine asgari ücretin üstünde kaldı. Yıllar geçiyor, sayılar değişiyor, fakat tablo değişmiyor. Mutfaktaki yangın sönmüyor. Öğrenciler geçinemiyor, emekliler gülmüyor, işçiler ayın sonunu getiremiyor. Asgari ücretin global karşılığı nettir. Tüm gelişmiş ve gelişen ülkelerde asgari ücret, bireyin barınma, beslenme ve sosyalleşme gibi temel ihtiyaçlarını asgari seviyede karşılayabileceği gelir seviyesi demektir. AKP iktidarında ise asgari ücretliye her yıl aynı soru soruluyor. Dört duvar arasında aç mı kalacaksın, sokakta tok mu yatacaksın? Biz bunu kabul etmiyoruz. İşçiye reva görülen ücreti konuşurken açlık sınırından bahsediliyor olmasını kabul edemiyoruz. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde asgari ücretle geçinenlerin oranı yüzde 57, en yakın ülke ile aramızda iki katı aşan bir fark var.
“Bu iktidar, yarattığı tüm krizlerle birlikte siyasi yolculuğunun sonuna gelmiştir”
Dört bir yanı zenginliklerle dolu yurdumuzu rant çarklarıyla sömürenler; çalışanların yüzde 57’sine bu sayıyı reva görüyorlar. Ekonomideki büyük yangını, adalet yangınıyla gizlemeye çalışıyorlar. Sefalet ücretlerini yapay gündemlerle örtmeye çalışıyorlar. İşçinin onlardan hesap soracağı sandıktan, demokrasi darbeleriyle kaçmaya çalışıyorlar. Yoksulluğu yöneterek iktidarını besleyenler için yolun sonu gelmiştir. 2025, asgari ücret ile açlık sınırının aynı anda zikredildiği son yıldır. Halkın iktidarında asgari ücret yoksulluk sınırının üstünde olacak, en düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine çekilecek, KYK bursları her öğrencinin refah içinde geçinebileceği oranda belirlenecektir. Milyonları içine çeken bu yoksulluk batağı, sadece ekonomi yönetimindeki beceriksizlik değil; bir iktidar krizinin sonucudur. Bu iktidar, yarattığı tüm krizlerle birlikte siyasi yolculuğunun sonuna gelmiştir. Genel Başkanımız Özgür Özel’in de ifade ettiği üzere, 2026’da geçim yoksa, seçim vardır”
CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Emre Tiftik ise şunları söyledi:
“Türkiye’yi emeğin ucuz, ekmeğin pahalı olduğu bir ülke yapmak istiyorlar”
“Asgari ücretin gençler için öğrenciler için ne anlama geldiğine kısaca değinmek istiyorum. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Bu ülkede işçiler ne yaşıyorsa, emekçiler ne yaşıyorsa, alın teriyle ayakta kalmaya çalışan milyonlar ne yaşıyorsa; gençlerde, öğrenciler de aynısını yaşıyor. Yaşadığımız yoksulluk ortaktır. Dayatılan çaresizlik ortaktır. O yüzden mücadelemiz de ortaklaşmak zorundadır. Bir tek işçi temsilcisinin bile olmadığı masalarda, göstermelik görüşmelerle açıklanan 28 bin 75 TL’lik asgari ücret, iktidarın yoksulluğu bilinçli ve planlı bir politika haline getirdiğinin açık ilanıdır. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, asgari ücret açıklandığı gün açlık sınırının altında kalmıştır. Bu bir hata değildir. Bu bir hesaplama yanlışı değildir. Bu bilinçli bir tercihtir. Peki bunu neden yapıyorlar? Tek cümleyle söyleyelim: Türkiye’yi emeğin ucuz, ekmeğin pahalı olduğu bir ülke yapmak istiyorlar.
“Bu şehirde asgari ücretle çalışan emekçiler nerede barınacak”
Milyonlarca insanı açlıkla terbiye etmeye, iktidar ne yaparsa yapsın sessiz kalan, rıza gösteren bir hale getirmeye çalışıyorlar. Buradan açıkça söylüyoruz: Susmayacağız. Katlanmayacağız. Razı olmayacağız. Bakın, Endeksa verilerine göre; bugün İstanbul’da 90 metrekare bir evin ortalama kirası 30 bin 600 TL. Soruyorum: Bu şehirde asgari ücretle çalışan emekçiler nerede barınacak? Diyelim ki bir şekilde barındılar, barınma sorununu bir şekilde çözdüler. Peki bu insanlar ne yiyecekler ne içecekler? Faturalarını nasıl ödeyecekler? Çocuklarının okul masraflarını nasıl karşılayacaklar? Her yere üniversite açmakla övünen bir iktidar var. Ama milyonlarca emekçi, çocuğunun üniversite masrafını karşılayamıyor. Bu asgari ücretle bu insanlar çocuklarını nasıl okutacak? Dün Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın, İzmir’deydi. Gençlik ve Spor Bakanı’na bir soru sordu.
“Gençlik ve Spor Bakanlığı, yüzbinlerce öğrencinin beklediği burs miktarını hala açıklamış değil”
Buradan ben de tekrar edeyim. Emekçiler için asgari ücret ne anlama geliyorsa, emekçilerin çocukları için KYK bursu da aynı anlama gelir. 2018 yılında KYK burs artışı 11 Aralık’ta açıklanmış. 2019 yılında 16 Kasım’da 2020 yılında 7 Aralık’ta 2021 yılında 14 Aralık’ta açıklanmış. 2022 yılında 12 Aralık’ta 2023 yılında 28 Kasım’da 2024 yılında 9 Aralık’ta açıklanmış. Yani yakın dönemde KYK burs artışı en geç 14 Aralık’ta açıklanmış. Bugün takvimler 27 Aralık’ı gösteriyor. Ama Gençlik ve Spor Bakanlığı, yüzbinlerce öğrencinin beklediği burs miktarını hala açıklamış değil. Soruyorum Sayın Bakan: Bu beceriksizlik mi? Yoksa açıklayacağınız rakamdan mı utanıyorsunuz? 2025 yılı boyunca öğrenciler 3000 TL KYK bursuyla ayın sonunu getiremedi. Getiremezler de. Çünkü 3000 TL demek, günlük 100 TL demek. Günlük 100 TL ile karnınızı doyuramazsınız, bir çorba içemezsiniz, bir kahve içemezsiniz.
“Öğrencilerin geri kalan zorunlu harcamalarını kim karşılayacak”
Bu ülkede örgün eğitimdeki her 4 öğrenciden sadece 1’i devlet yurtlarında kalabiliyor. Geri kalan 3 öğrenci, 3000 TL bursla ne özel yurtta kalabilir ne öğrenci evinde. Bu para barınma sorununu çözmeyi bırakın, destek olmaya bile yetmez. Bizim bir hesabımız var, çok açık. Bakın rakamlar ortada: En ucuz KYK yurdu: 750 TL Üniversiteye gidip gelmek için öğrenci abonmanı: yaklaşık 400 TL. Üniversite yemekhanesinde ayda 22 gün, günde 2 öğün yemek yaklaşık 2 bin 110 TL. Sadece bu üç temel ihtiyaç aylık toplam 3 bin 260 TL. KYK bursu ise yalnızca 3 bin TL. Bu ne demek biliyor musunuz? Ayın geri kalan 8 günü aç kalmak demek. Susasan bir şişe su içememek demek. Su yok, yemek yok, insan gibi yaşamak yok. Eğitim giderlerini, kültür-sanatı, sporu, sosyalleşmeyi hiç saymıyorum bile. Bu sesi duysa iktidar çıkıp diyecek ki “Bu yalnızca bir destek.” Peki soruyorum: Bu destekse öğrencilerin geri kalan zorunlu harcamalarını kim karşılayacak?
“Gençlik susmayacak, konuşacak”
Asgari ücretle ayakta durmaya çalışan ailelerin artık verecek hiçbir şeyi kalmadı. İnsanlar çocuklarını okutmak için ceketini mi satsın? Garibanın çocuğu üniversite okumasın mı? Asgari ücretlinin çocuğu hayal kurmasın mı? Bize kader diye dayatılan bu kara düzene razı değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Örgütleri olarak talebimiz nettir: KYK bursu en az bir çeyrek altın, en az 10 bin TL olmalıdır. Bugün emekçiler açlıkla terbiye edilmek isteniyor. Öğrenciler sistematik olarak okurken ucuz iş gücüne, mezun olduğunda ise işsizliğe mahkûm ediliyor. Bize dayatılan bu geleceksizliğe susmamız isteniyor. Ama buradayız ve susmuyoruz, susmayacağız. Bugün burada, yarın ülkenin dört bir yanında ses çıkaracağız. Yoksulluğa, eşitsizliğe, adaletsizliğe mahkûm olmayacağız. Hakkımız olanı istemekten geri durmayacağız. Gençlik susmayacak, konuşacak. Çünkü konuşmazsak; -Kadıköy Gençlik Örgütümüzün çok kıymetli bir sloganı var ona atıf yapayım- Halk çocukları tarikat, torba, torna üçgenine mahkum edilir. Bizler halk çocuklarını tarikat, torna, torba üçgenine teslim etmeyeceğiz.
CHP Kadıköy Gençlik Kolları Başkanı Erdener Doğan Işık, şunları söyledi:
“AKP’nin sermaye düzeninde; çocuklar karınlarını doyurabilmek için çalışmak zorunda kalıyor”
“MESEM’e dair araştırmalar gösteriyor ki; bu programa katılan çocukların yaklaşık yüzde 60’ı yoksulluk nedeniyle oradadır. Bu çocuklar meslek öğrenmek için değil; karınlarını doyurabilmek için 14 yaşından itibaren atölyelere, fabrikalara, şantiyelere gönderilmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, karınlarını doyurmak için çalışan çocuklardan sadece bu yıl 91 çocuk işçi, çalışırken hayatını kaybetti. 20 Kasım’da çocuk hakları gününde MESEM önünde basın açıklaması yaptığımızda bu sayı 83 idi. Bir ay gibi kısa bir zaman içerisinde 8 çocuk, iş cinayetine kurban gitti. AKP’nin sermaye düzeninde; çocuklar karınlarını doyurabilmek için çalışmak zorunda kalıyor, çalışırken de hayatlarını kaybediyor.
“Yoksulluğa, eşitsizliğe, adaletsizliğe mahkum olmayacağız”
Devletin verdiği 3 bin liralık KYK bursu, üniversite öğrencisinin ay sonunu getirmesine yetmiyor. Çünkü 3 bin TL demek günlük 100 TL demek. Rakamlar ortada tablo açık. Günlük 100 TL demek öğrencilere bir çorba parasını bile çok görmek demek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'Göreve geldiğimde 45 liracıktı' dediği bursla, 2002 yılında 1,5 çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün ise 3 aylık KYK bursunu biriktirsek bile 1 çeyrek altın alamıyoruz. KYK bursu talebimiz: En az 1 çeyrek altın. En az 10 bin TL’dir. CHP Gençlik Örgütleri olarak buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Yoksulluğa, eşitsizliğe, adaletsizliğe mahkum olmayacağız.
“Emekçi ve işçi düşmanı AKP, iktidardaki son aylarını yaşamaktadır”
Bugün iktidar, genç avukatların Bağ-Kur prim desteklerini dahi kaldırmaktadır. Gençlerin mesleğe tutunma imkânları tek tek yok edilmektedir. Bu da aynı sınıfsal saldırının parçasıdır. Asgari ücret politikası; MESEM, güvencesiz çalışma, sendikasızlaştırma ve yoksullaştırma ile birlikte bütünlüklü bir tasfiye sürecinin parçasıdır. Bu proje; toplumu yoksullukta eşitleme, itirazı bastırma, emeği ve toplumsal muhalefeti tasfiye etme sürecidir. Bu, siyasal bir yeniden dizayn, sermayeden yana sınıfsal bir pozisyon almadır. İşte bu yeniden dizayn sürecinin bir parçası olarak, iktidarın Cumhuriyet Halk Partisine saldırılarını her geçen gün artırmaktadır. Ancak emekçi ve işçi düşmanı AKP, iktidardaki son aylarını yaşamaktadır.
“Korkunun doğrudan sonucudur”
Belirlenen asgari ücretten iki temel gerçek ortaya çıkmaktadır: Birincisi, emekçilerin önüne, daha fazla yoksulluk, güvencesizlik ve sömürüyle örülmüş bir gelecek konulmaktadır. İkincisi ise işçi sınıfının bu koşullara belirli bir 'suç' gerekçesiyle mahkum edildiğidir. O 'suç'; emeğin örgütlenme ihtimali, işçi sınıfının siyasallaşması ve düzen siyasetinin dışından yükselebilecek sınıf temelli bir itiraz olasılığıdır. İşçi sınıfı henüz işlemediği bir suç nedeniyle, suçu işleme ihtimali nedeniyle cezalandırılmaktadır. Bugün iktidar ve sermaye sınıfı, en çok bundan korkmaktadır. Grevlerden, dayanışmadan, gençlerin ve emekçilerin yan yana gelmesinden korkmaktadır. Açıklanan bu ücret, ekonomik olarak kendilerine dahi zarar verebilecek olmasına rağmen, bu korkunun doğrudan sonucudur.
“Şimdi mücadele zamanıdır”
Amaç nettir: Emeğin sesini kesmek, toplumu açlıkla terbiye etmektir. Asgari ücret bu politikanın yalnızca bir adımıdır. Bugün bizlere reva görülen, susmak, aç kalmak, boyun eğmek ve sinmektir. AKP’nin sermaye iktidarı, bu sınıfsal çatışmada tarafını çoktan seçmiştir. Kinle, korkuyla ve düşmanlıkla hareket etmektedir. O halde bizler için de yapılması gereken açıktır. İktidar bu sınıfsal çatışmayı dengelemek yerine, sermayenin en uç noktasında saf tutuyorsa; emeğin safında durmak bir tercih değil, zorunluluktur. Bu sefalet ücretini reddetmek yetmez. Bu düzeni kabul etmemek yetmez. Bu düzenle mücadele etmek gerekir. Buradan açık çağrımızdır: İşçi sınıfının, sendikaların, gençliğin ve tüm emekten yana güçlerin görevi; bu saldırıya karşı örgütlü bir sınıf tepkisini büyütmektir. Bugün, bu mücadelenin ilk adımı olacak genel grevi örgütlemek, bu sesi ülkenin her yerine taşımaktır. Uzlaşı zemini kalmamıştır. Söylenecek söz bitmiştir. Şimdi mücadele zamanıdır.”
Son açıklamayı yapan CHP Kadıköy İlçe Başkanı Caner Sarıtaş ise şunları söyledi:
"Asgari ücret sadaka değil, haktır. Ve bu hakkı alana kadar mücadelemiz sürecektir"
"Bugün açıklanan asgari ücret, milyonlarca emekçiye reva görülen açık bir yoksulluk dayatmasıdır. Bu rakam; emeği korumayan, alın terini yok sayan ve çalışanı açlık sınırına mahkûm eden siyasi bir tercihtir. İktidar, saraylarda çizdiği pembe tablolarla halkın yaşadığı gerçekleri gizleyemez. Açıklanan asgari ücretle bir çalışanın kirasını ödemesi, mutfağını doldurması, çocuğunu okula göndermesi mümkün değildir. Bu ücret, insanca yaşamın değil; borçlanmanın, çaresizliğin ve güvencesizliğin ücretidir. Bugün Türkiye’de milyonlarca yurttaş çalıştığı halde yoksuldur. Çünkü bu iktidar emeği değil, rantı, alın terini değil, yandaşı korumaktadır. Enflasyon karşısında eriyen maaşlar, durdurulamayan zamlar ve her geçen gün ağırlaşan vergi yükü, asgari ücretliyi nefessiz bırakmıştır. Buradan açıkça söylüyoruz: Bu düzen sürdürülemez. Çalışanı yoksulluğa mahkûm eden bir ekonomi anlayışı çökmüştür. Asgari ücret, sermayeyi değil; emekçiyi esas alarak, insanca yaşam koşullarına göre belirlenmelidir. İktidarı, emeğin sesini duymaya değil; bu sesi bastırmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Çünkü emek susmaz, yoksulluk kader değildir. Asgari ücret sadaka değil, haktır. Ve bu hakkı alana kadar mücadelemiz sürecektir."
Kaynak:ANKA