Cumartesi Anneleri 1015. haftada: Kenan Bilgin’in akıbeti soruldu
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim'deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1015'inci haftada, 12 Eylül 1994'te Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınan ve daha sonra kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin'in akıbetini sordu.
Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen kayıp yakınlarının bu haftaki açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan okudu.
Arcan, Türkiye’de yüzlerce insanın bir devlet politikasının sonucu gözaltında kaybettirildiğini ve iktidarlar değişmesine rağmen inkarın ve cezasızlık uygulamasının değişmediğini vurguladı.
Açıklamada, 35 Kenan Bilgin'in gözaltına alındıktan sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğü, ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği'nin Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulunduüu ancak Ankara Emniyeti'nin gözaltı ve işkence iddialarını reddettiği aktarıldı. Tartışmaların ardından 11 tanık, Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıklamıştı
“Kaç yıl geçerse geçsin adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz”
Arcan, açıklamasına şöyle devam etti:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Soruşturmayı devralan Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Tönük, ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadı. Tanık Ö.A ve M.Y. 'Kenan Bilgin'i hücreden alıp götüren polisleri teşhis edebileceklerini' söylemelerine rağmen bu konuda hiçbir şey yapmadı. Sonrasında terfi ederek tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı. Raporun gerçeği yansıtmadığı AİHM kayıtlarına geçtikten sonra da terfi ederek Yargıtay Üyesi oldu.
Oysa Türkiye, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak hem de Anayasa’nın 90. maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Yargı makamları AİHM kararlarını dikkate almak zorundadır. 1015. haftamızda Kenan Bilgin’in akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun bilinen şüphelileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, vazgeçmeyeceğiz."
Kaynak:BirGün