Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gezi'deki medya, Gazze'de başarısız oldu
(İSTANBUL) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen TRT World Forum 2025'te yaptığı konuşmasında; "Gezi olayları sırasında İstanbul'a kamp kuran medya kuruluşları dahil uluslararası basın, failleri özenle gizleyen habercilik diliyle Gazze'de sınıfta kalmıştır" açıklamasında bulundu. TRT'nin yayınlarını öven Erdoğan, "Özgürlük kavramıyla her türlü gayriahlakilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor. İnsanlar mahremini sadece birkaç beğeni almak için ifşa etmekten çekinmiyor, bu duruma maalesef hicap duymuyorlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hilton Bomonti Otel'de gerçekleşen TRT World Forum 2025'te konuşmalar yaptı. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden fotoğrafçı Yahya Barzak ve diğer 270 gazeteciyi anan Erdoğan, şu sözlere yer verdi:
"Türkiye'nin onur kaynağı olan TRT'miz, insanı merkez alan yayıncılık anlayışıyla ve hakikatin sesini tüm dünyaya ulaştıran yayınlarıyla bizler için büyük bir gurur vesilesidir."
TRT'nin kamu yayıncılığı sorumluluğunu yerine getirmesi ile ilgili konuşan Erdoğan, forumda ortaya konan yaklaşımın yedi kıtaya yayıldığını belirtti ve "Bu yıl forumumuz, "Küresel yeniden kurulum: eski düzenden yeni gerçeklere" temasıyla gerçekleştirilmektedir" dedi.
Forum boyunca, 35 ülkeden 132 yetkin konuşmacı ile 2 bini aşkın katılımcı küresel konulara yenilikçi çözümler arayacak. "Yaşadığımız her gün, daha adil, kapsayıcı ve bütünleşmiş bir küresel sistemin gerekliliğini ortaya koyuyor. Savaşlar, çatışmalar, eşitsizlikler ve adaletsizlikler, tüm insanlığın gündemini adeta işgal ediyor" şeklinde ifade etti.
"Dünya 5'ten büyüktür"
Cihan Harbi'nin galipleri eliyle inşa edilen mevcut sistem, günümüzün gerçekleriyle örtüşmüyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin adaletsiz karar alma yapısı insanlığın ortak meselelerine çözüm üretmiyor.
Çoğu kez sorunlar ve çözüm yolları ortadayken, dünya genelinde masum insanlar ölmeye devam ediyor. Biz Türkiye olarak, insanlığın kaderinin beş ülkenin insafına terk edilemeyeceğine vurgu yaparak, "Dünya 5'ten büyüktür" diyoruz.
En büyük insani krizlerde ve en ciddi insan hakları ihlallerinde dahi karar almakta geciken sistemin yeni fikirlere, katkılara ve güncel durumlara yansıyacak bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu net bir gerçektir.
"İsrail 270 gazeteciyi katletti"
Son iki yılda Gazze'de meydana gelen olayları takip ettik. İsrail hükümeti, iki yıl boyunca 20 binden fazla çocuk da dahil olmak üzere 70 bin Gazzeliyi şehit etti. 170 binden fazla Filistinli kardeşimiz İsrail saldırıları sonucu yaralandı. Gazze'de neredeyse tek bir sağlam bina kalmadı.
Eğitim kurumları, ibadet yerleri ve hastaneler kasten bombalandı. Hâlâ ne diyorlar? "İsrail masum." Ama nasıl masum olabilir ki? Nükleer silahlar İsrail'de. En güçlü bombalara da sahip olan yine İsrail.
İstediği zaman, istediği şekilde Gazze'yi vurabilme gücüne sahip olan İsrail, nasıl masum olabiliyor? Geçtiğimiz gün bu durum başımıza geldi ve gerekli açıklamaları yaptık. Tam tersine, masum olmayan zalim İsrail'in ta kendisidir.
İsrail'in yalana dayanan propaganda mekanizmasına karşı, hayatlarını tehlikeye atarak sahadaki gerçekleri dünyaya duyurmaya çalışan 270 gazeteci maalesef katledildi...
Gezi olaylarında İstanbul'a kamp kuranuluslararasımedya kuruluşları Gazze'de sınıfta kaldı
Üzgün bir şekilde ifade etmeliyim ki; bu olaylar yaşanırken, küresel barış ve istikrarı korumakla yükümlü kurumlar, katliamları durduracak, soykırımı engelleyecek, çocukların hayatlarını kurtaracak hiçbir girişimde bulunmadı. Genel Kurul'un aldığı kararlar bile Güvenlik Konseyi'ndeki çıkar hesapları uğruna göz ardı edildi.
Bu durumu kavramak ve anlamlandırmak gerçekten mümkün değil. Kardeşlerim; burada belirtmek istediğim bir şey var: Gezi olayları sırasında İstanbul'a kamp kuran medya kuruluşları dahil, uluslararası basın, failleri özenle gizleyen habercilik diliyle Gazze'de başarılı olamamıştır.
Sadece birkaç medya organı ve cesur gazeteci dışında, Gazzeli masumların sesini dünyaya duyuran kimse olmadı. Uluslararası basın camiasının bunun hesabını bir gün, geç de olsa objektif bir biçimde yapacağına inanıyorum.
Kalemini, kamerasını ve ekranını Gazze'de işlenen soykırım ve kıyım görüntülerini karartmak için kullanan gazetecilerin ifşası, medyanın itibarı açısından önemli bir konudur.
TRT'nin başarısı veİsrail'E yönelik eleştiriler
Bu bağlamda, TRT'mizin soykırımın ilk gününden itibaren büyük bir özveriyle sürdürdüğü yayınların son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum. Gazze'den haber akışını hiç durdurmayan TRT, faillerle ilgili dosyaları arşivleme konusunda da büyük bir başarı elde etmiştir.
Bu uğurda fotoğrafçı Yahya Barzak hayatını kaybetmiştir. Yahya Barzak kardeşimizi ve İsrail saldırıları sonucunda hayatını kaybeden gazetecileri bir kez daha rahmetle anıyorum. Biraz önce, şehit olan basın mensuplarımızın vasiyetlerini izledik.
Umarım, mahşeri vicdan, Yahya Barzak'ın ve diğer 270 basın çalışanının hatırasına sahip çıkarak, onların canları pahasına topladıkları deliller ışığında soykırım faillerinin yargı önünde hesap vermesini sağlar. Türkiye olarak, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız...
Bu nedenle, ateşkesin devam etmesi, insani yardımın Gazzeli kardeşlerimize ulaşması ve Gazze'nin yeniden inşası ancak İsrail'in buna zorlanmasıyla mümkün olacaktır. Türkiye, Gazze'nin bir an önce ayağa kaldırılması için elini değil, tüm gövdesini taşın altına koymaya hazırdır.
Bugün olduğu gibi yarın da Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak ve iki devletli çözümü savunmaya devam edeceğiz. Son zamanlarda alınan Filistin'i tanıma kararlarını bu açıdan son derece önemli buluyoruz. Henüz bu kararı almayan ülkeleri de derhal harekete geçerek Filistin Devleti'ni tanımaya davet ediyorum.
Rusya-Ukrayna Savaşı ve diğer küresel krizlerde Türkiye'nin rolü
Dördüncü yılına girmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın adil ve kalıcı bir barışla çözüme ulaşması için ilk günden itibaren sorumluluk aldık. Hem Sayın Putin hem de Sayın Zelenski ile yaptığımız görüşmelerde, ilk aşamada ateşkesin sağlanması ve devamında kalıcı barışın tesis edilmesi için gereken desteği vermekte kararlıyız. Yakın gelecekte taraflar arasında uzlaşmanın sağlanmasını umut ediyorum ki, iki komşu halk barış içinde bir arada yaşayabilir.
Geçtiğimiz yıl, Somali ile Etiyopya arasında potansiyel bir büyük krize dönüşebilecek anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olduk. Kardeş ülkelerimiz Afganistan ve Pakistan arasında yakın dönemde ortaya çıkan krizin aşılmasında da etkili bir rol üstlendik.
Millî İstihbarat Teşkilatımızın yürüttüğü arabuluculuk çalışmaları, ülkemize duyulan güvenin bir yansıması olarak kısa sürede sonuç verdi ve taraflar arasında bir ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın kalıcı hale gelmesini içtenlikle arzuluyoruz.
Bugün, yeniden söylüyorum: Günümüz dünyasında artık hiçbir ülkenin kendisini sınırları içerisine hapsetme imkânı yoktur. Coğrafi olarak hiçbir ülke, yanı başındaki ve bölgesindeki sorunlara duyarsız kalamaz.
İster Gazze, ister Afganistan, ister Sudan olsun… "Masumların ölümüne bunlar bizim sorunumuz değil" diyenlerin, gerçeklerin çok farklı olduğunu öğrenecekleri bir gün gelecektir. Büyük bencillik içinde, sınırlarının hemen ötesindeki yoksulluğu, çatışmaları ve krizleri görmezden gelenler, insanlığa sözü geçmez; hatta kendi çocuklarına bile parlak bir gelecek vaat edemezler.
Her koyunun kendi bacağından asıldığı bir dünya, hepimiz için karanlık bir geleceği işaret eder. Haksızlık karşısında susmak, o haksızlığa ortak olmayı ifade eder. Zulme rıza göstermek de unutmamalıdır, zulümdür. Bir hesap gününe inanan insanlar olarak, zulme rıza gösteremeyiz; haksızlık karşısında susanlardan olamayız.
'Sudan'da sivillere yönelik katliamı hiçbir vicdan sahibi kabul edemez'
Şuraya özellikle dikkat çekmek istiyorum: Her türlü imkâna ve teknolojiye, son 20 yılda yaşanan iletişim devrimine rağmen, Asya'dan Afrika'ya çocuklar ölmeye devam ediyorsa, hepimiz kendimizi sorgulamak zorundayız.
Son günlerde Sudan'dan gelen korkunç görüntüleri hem gazeteci olarak hem de birey olarak takip etmekteyim. Kuzey Darfur'un başkenti El-Faşir'de sivillere yönelik katliamları vicdan sahibi hiç kimse kabul edemez; buna sessiz kalmak da mümkün olamaz.
Türkiye olarak El-Faşir şehrinde masum sivillere karşı işlenen zulümleri en güçlü şekilde kınıyoruz. El-Faşir ve çevresindeki saldırıların sonlanması, sivil katliamların derhal durması gerekiyor. Bu bağlamda kardeşlik hukukumuzun gereği neyse, açık yüreklilikle yapmaya hazırız. Yeter ki kardeş kanı dökülmesin; yeter ki masum çocuklar, kadınlar ve siviller katledilmesin.
'TRT'nin ve Türk dizilerinin sınıraşırı başarıları'
TRT, küresel barış adına gerçekleştirdiğimiz bu çalışmalar sayesinde insanlığın ortak hafızasında yer edinmekte önemli bir rol oynamaktadır.
TRT, günümüzde 17 televizyon kanalı, 17 radyo istasyonu, dijital uygulamaları, sinema filmleri, belgeselleri ve yabancı dillerdeki dijital haber platformlarıyla ülkemizi en iyi şekilde temsil etmektedir.
TRT World ve TRT Arabi'nin yanı sıra, en çok konuşulan dillerdeki dijital haber platformlarıyla 41 dil ve lehçedeki internet haberleri ve radyo yayınlarıyla dünya nüfusunun yarısından fazlasına hitap ediyoruz. TRT'miz, bu yayınlarıyla, manipülasyonun medya refleksi haline geldiği bir çağda, sorumlu yayıncılığın temelini büyütmekte.
Türk dizileri, milyarlarca kişi tarafından ilgiyle takip edilmektedir ve TRT, dizi sektörünün de öncülüğünü üstleniyor. TRT yapımı diziler, 110'dan fazla ülkede, 50'den fazla dilde yayınlanıyor. Bu yapımlar sayesinde dünyanın dört bir yanından pek çok insan, hem Türkçemizi öğrenmekte hem de tarihimiz, kültürümüz ve manevi değerlerimizle tanışma fırsatı bulmaktadır.
'Aile hassasiyetli yayın politikası'
Bu durum son derece önemli: Aile müessesesi maalesef ciddi saldırı altındadır. Çarpık ilişkiler, sapkın akımlar, insan fıtratına karşı olan birliktelikler dijital platformlar vasıtasıyla özendirilmektedir. Sosyal medya mecraları da bu yozlaşma sürecini körüklemekle yetinmiyor. Kadın ve erkekten oluşan aile kurumunun altına adeta dinamit konuluyor.
Özgürlük kavramıyla her türlü gayriahlakilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor. İnsanlar, kişisel mahremini sadece birkaç beğeni almak için ifşa etmekten çekiniyor, maalesef bu durumdan da hicap duymuyorlar... Bu noktada, TRT'nin hem geleneksel hem dijital mecralarında aile odaklı, temiz içerikleri yaygınlaştırma çabasını takdirle karşılıyorum."
Kaynak:ANKA