Darbenin kod adını buldum: GPS14

Darbenin kod adını buldum: GPS14
Demokrasinin şöleni seçimlere 10 gün kala darbe konuşmak da bizim nasibimiz imiş.Adaylar belli, kararlar aşağı yukarı net. Yurt dışında müthiş bir katılım var, ne yazık siyasetin bundan haberi yok.Demokratik seçimlerle yaşanacak...


Demokrasinin şöleni seçimlere 10 gün kala darbe konuşmak da bizim nasibimiz imiş.

Adaylar belli, kararlar aşağı yukarı net. Yurt dışında müthiş bir katılım var, ne yazık siyasetin bundan haberi yok.

Demokratik seçimlerle yaşanacak değişime darbe benzetmesi yapmak kaybetme korkusu mu, kafa karışıklığı mı? Rey verme günü göreceğiz

Peşin söyleyeyim ahalimiz darbeden hiç hazzetmez. Nefret eder. Kinlenir, seneler geçse de unutmaz. 15 Temmuz’a kadar karşı durmaz idi. Ama o da geçmişte kaldı. Milletimiz öyle bir ders verdi ki darbeyi zihninden geçiren şapkasını da değil gardırobunu da önüne koyup düşünmeli.

Darbe lafı edeni tutmaz bu millet. Hele de tam söz sırası ona gelmişken ortaya koyacağı iradeye darbe demek yakışıksızlıktır.

15 Temmuz‘un yaşanmasında, memleketin adeta işgalin eşiğinden dönmesinde hesap vermeyen tek kurum siyaset değil mi? Hele iktidar bu konuda neden tek bir fatura ödemedi?

Öyle ya bu millet reyiyle namusunu, can ve mal güvenliğini, itibarını devlete emanet etmedi mi?

İstihbaratı, ordusu, emniyeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalayacak kadar alçaklaşan bu girişimin hiç mi siyasi sorumluları yok?

21 senedir ülkeyi tek başına yöneten bir iktidar milletini darbeden, darbe girişiminden nasıl koruyamaz? Seçim arifesinde darbe sözüyle nasıl korkutur?

Peki o sıkıntılı iddia üzerinden gidelim. Sandık darbesi nasıl yaşanacak?

Galiba sözde darbenin bir numarası Bay Kemal olmalı. Şimdi bir gülme geliyor ama istifimi bozmadan devam edeyim.

İktidarı demokrasi ile yani sandıkla devirecek Bay Kemal ne diyor? Darbe yapmak için hangi taşları döşüyor? Üstelik sadece parlamenter sistem de demiyor, güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyor. GPS… Hadi buyurun darbenin kod adını açıklamış oldum. Biraz kısa mı kaldı acaba? Seçim 14’ünde GPS14 diyelim. Daha ilgi çekici olmadı mı? İkinci tura kalırsa ben unuturum siz unutmayın GPS28. Tövbeler olsun.

GPS14’çüler hukuk diyor, hak diyor, adalet diyor. Kavga yerine barış, ayrıştırma- kutuplaştırma yerine kucaklaşma istiyor. Sanırım kafaları çok karışık.

Dünyada böyle darbeci gören varsa beri gelsin. Böyle darbeci mi olur yahu?

YSK milletimizin 64 milyon 191 bin 285’nin iradesiyle yönetimin seçileceğini duyurdu. Seçim ikinci tura kalırsa yaşı oy vermeye yeten 50 bin kardeşimiz daha aramıza katılacak.

Bu kadar kalabalıkla darbe yapılır mı?

Ciddi olmak lazım.

Anketlere inanmam. Meydanların kalabalıklarına aldanmam. Değişik partilerin çok seçim çalışmasına tanıklık ettim.

Her seçimin ruhu, sözü, havası olur. Bu seçimi millete ortak eden ekonomik çöküntü ve yorgunluktur.

21 yıl iktidarda kalıp hala cek’li cak’lı vaatler kimseye inandırıcı gelmiyor. Eser siyaseti yahut propagandası bile Cumhurbaşkanına da sıkıcı geliyor. Nerede konuşsa sözü hemen teröre getiriyor.

İktidarda terörü yendiklerini söylüyorlar ama muhalefetin yendikleri teröristlerle işbirliği yaptıklarını anlatıyorlar. Savunma sanayiindeki hamlelerin hangara kaldırılacağını, Diyanet’in, TOKİ’nin kapatılacağı yalanları ile milletin reyini değiştireceğini sanıyorlar.

Onlar için keşke eski günler olsa. Bunu akıllarından geçiriyorlar.

Tahterevalli siyaseti ile şahane sonuçlar alıyorlardı. Ama ezber bozuldu. Ezberi Bay Kemal bozdu. Açayım. Tahterevalliden ziyade tek kale maç dönemi geride kaldı. Üstelik hakem de federasyon da kendilerinden yana olmasına rağmen rakip takımın lideri Bay Kemal ne korkuyor ne sözünden dönüyor.

Bu yüzden 2 senedir “Çık karşıma, korkma Bay Kemal” dedikleri Kılıçdaroğlu şimdilerde “Birtakım iç ve dış odakların adayı” olabiliyor.

Yani demem o ki yenilginin geldiğini bizzat ‘şahsım’ aracılığıyla bağıra çağıra ilan ediyorlar.

Yazıya seçimler demokrasinin en güzel anı, şöleni diye girmiştim. Kimsenin bu şöleni gölgelemeye, demokrasiyi geriye götürmeye ve lekelemeye hakkı yoktur.

Meseleyi İsmet Paşa’ya bağlayayım da herkesin gözleri yaşarsın.

Son Osmanlı Paşası, Cumhuriyetin ikinci adamı, Başbakan, Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin çok partili hayata geçmesinin mimarı İsmet Bey seçimi kendi partisi içinden çıkan Demokrat Partililere kaybettiğinde evine makam aracı ile değil taksi ile dönmüştü.

Onların “Geldi İsmet gitti kısmet” dedikleri İnönü, bu memleketi koca cihan harbinden koruduğu gibi kimseyi babasız bırakmamıştı.

İsmet İnönü, yenilgi aldığı seçimlere ne darbe dedi ne de seçilenlere, “Benim milletim bu makamı size vermez” diye tehdit etti.

Reylerle belirlenecek o makamlar milletindir. Ve milli iradeye asla darbe denemez.

Bir not ile bitireyim, bilmediklerinden değil sindiremediklerinden olmalı, o da şu “Bunların derdi hükümeti devirmek” lafına sarılanlar var. Hanımlar, beyler bir sır vereyim. Dünyanın tüm demokrasilerinde yahut demokrasi dışı yönetimlerde bile muhalefetin görevi iktidarı değiştirmektir.

Sistemi yani demokrasiyi öğrenmeye, misal buradan başlanabilir.