Demirtaş hakim karşısına çıktı: Irkçı ve faşist bir çete lideri olmadığım için, bir Kürt siyasetçisi olduğum için yargılanıyorum

Demirtaş hakim karşısına çıktı: Irkçı ve faşist bir çete lideri olmadığım için, bir Kürt siyasetçisi olduğum için yargılanıyorum
2016 yılından bu yana Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunma yaptı.Demirtaş, 2015 ve 2016 yıllarında yaptığı miting konuşmaları...

2016 yılından bu yana Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunma yaptı.

Demirtaş, 2015 ve 2016 yıllarında yaptığı miting konuşmaları gerekçe gösterilerek TCK 301'le yargılandı.

'Hükümeti ve devlet organlarını alenen aşağılama' iddiasıyla yargılanan Demirtaş'ın 10 ayrı dosyası birleştirildi. Davada Demirtaş hakkında 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

"Savcı 2 cümle yazmış, gerisi benim konuşmalarımdan cımbızlanan sözler"

Demirtaş'ın hakkındaki suçlamalara ilişkin yaptığı savunma şu şekilde:

“Savcılığın üç buçuk sayfalık mütalaasında, Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanlığını yapmış bir kişi hakkında 20 yıla kadar hapis cezası isterken sadece iki cümle yazmış. Gerisi, benim konuşmalarımdan cımbızlanan sözlerim.

Savcı subjektif kanaatini yazmış. Araştırmış mı, hayır. Savcı neye göre emin? Terörle mücadelenin sivil halka yönelik olduğunu göstermekle suçlayarak Türkiye Cumhuriyeti devletini, hükümetini aşağılamak ve suçlamak demiş. Peki neye dayanmış? Konuşmalarıma. Başka delil var mı, yok. Bu ifade özgürlüğü kapsamına girer mi girmez mi, tek bir Anayasa Mahkemesi içtihadı eklememiş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açısından incelenmemiş, mütaalada görmüyoruz. Diyelim ki ben öyle bir ifadede bulundum. Aleyhime bile olsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden, Anayasa Mahkemesinden karar bulmuş mu, bulmamış. Hukuki açıdan bir değerlendirme yapmamış.

"Savcı muhalif kimliğime bakmış mı? Bakmamış, parti eş genel başkanı kimliğime bakmış mı? Bakmamış"

Başka neye bakmamış, muhalif kimliğime bakmamış. Bir muhalif siyasetçi bunları söyleyebilir mi, söyleyebilir mi bakmamış. Yurttaş olarak benim devleti eleştirme hakkımı, devlet vatandaş açısından incelememiş. Siyasetçi kimliğimle benim hükümeti bu şekilde eleştirebileceğimi incelememiş. Milletvekili olmam yönünden incelememiş.

Başka neye bakmamış? Parti eş genel başkanı kimliğime bakmamış. Konuşmalarımın yapıldığı siyasi dönemin atmosferine ve olgularına bakmamış. Sözlerimi kopyalamış, zamanı durdurup bugüne yapıştırmış.

Devleti yönetenlerin idari pratiğine bakmamış. Bu kişiler nasıl bir idari pratik sergiliyorlardı, ne tür talimatlar veriyorlardı kolluk kuvvetlerine, bakmamış. Örneğin “Taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmayan” diyen birileri var mıydı, bakmamış.

Yargının siyasi baskı altındaki durumuna bakmamış. Açığa alınan ağır ceza üyelerine, tutuklama kararı verdi diye ödüllendirilen yargı üyelerine bakmamış. Gece gündüz bana terörist, çocuk katili diyen Cumhurbaşkanı’nı, küçük iktidar liderinin bana tehdit yağdıran ifadelerini görmemiş savcı.

Yargıladığını sanığın iktidar eliyle lince tabi tutulduğunu üç sayfalık mütalada göremezsiniz, yazmamış.

Oysa hakkımda atılmış bir buçuk milyon tweet var, katil ve terörist diye.

Konuşmamın içeriğindeki olaylar ve olgular bir gerçekliğe mi dayanıyor yoksa ben uydurmuş muyum? Mesela “Sen çocuk katilisin” dediğimde bir çocuk öldürülmüş mü öldürülmemiş mi?

Defnedilmesine izin verilmediği için buzdolabında bekletilen Cemile Çağırga, tam yedi gün cenazesi sokakta kalan Taybet Ana, 70 yaşında bir kadın. İddianamede bunlar yok. Araştırmış mı, hangi olaylara dayanarak söylemişim bunları?

"Irkçı ve faşist bir çete lideri olmadığım için yargılanıyorum"

Zilan Katliamı, üstü örtülebilmiş bir katliam değil ki. Zilan Katliamı dedim diye, Cizre Katliamı dedim diye devlete hakaret ettiysem sormanız gereken şey insan onurudur. Şu üç sayfada [savcılık mütalaası] insan onuruna dair tek bir kelime var mı? Ben Kürdüm, Kürt siyasetçisiyim, yargılanmamın sebebi budur. Türk ırkçısı olsaydım tek bir soruşturma geçirmezdim. Irkçı ve faşist bir çete lideri olmadığım için, bir Kürt siyasetçisi olduğum için yargılanıyorum. Sözlerimi geri alacak değilim. Az söylemişim, az. Beni Meclis’e göndermiş olanların taleplerini dile getiremeyeceksem en büyük alçaklık odur. Bin yıl da cezaevinde kalsam söylerim.

Ben, Selçuk Mızraklı sadece konuşmalarımızdan 12 metrekare hücrede kalıyoruz, yine de boyun eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Bize kimse boyun eğdiremez. Siyasi mücadelemizi Kürt halkı onurlu, eşit şekilde bu topraklarda yaşayana kadar sürdüreceğiz. Bize binlerce yıl ceza da verseniz bunu değiştiremezsiniz.”