DT Genel Müdürü olarak atanan Tamer Karadağlı'nın, yıllar önce sınava girip başarılı olamadığı iddia edildi

DT Genel Müdürü olarak atanan Tamer Karadağlı'nın, yıllar önce sınava girip başarılı olamadığı iddia edildi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü olan oyuncu Tamer Karadağlı'nın DT'de yer alabilmek için yıllar önce sınava girdiği ancak başarılı olamadığı iddia...

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü olan oyuncu Tamer Karadağlı'nın DT'de yer alabilmek için yıllar önce sınava girdiği ancak başarılı olamadığı iddia edildi. 

Birgün gazetesinden Sercan Meriç, eski Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt'un görevden alınma sürecini anlattıktan sonra oyuncu ve yönetmen Yücel Erten'in Tamer Karadağlı'yla ilgili görüşlerini aktardı. 

Sercan Meriç'in 'tiyatro' kulisi şöyle:

"Karadağlı’nın atanmasının arka planında bambaşka bir strateji olduğu öne sürülüyor.

Kurt’tan sonra DT’deki imza yetkisi Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden 2001 yılında mezun olan, bir dönem Sivas DT Genel Müdürlüğü yapan, 2021’de DT Genel Müdür Yardımcısı olarak atanan Emre Başer’deydi.

İmza yetkisinin Başer yerine, bir başka genel müdür yardımcısı olan İbrahim Aktürk’te olması için Kurt’a bir süredir baskı yapıldığı söyleniyor. Aktürk, Erdoğan’ın kararıyla 3 Ekim 2022’de bu göreve atanmıştı. Bu atama da tiyatro camiasında şaşkınlık yaratmıştı. Zira, Aktürk’ün tiyatro ile ilgili bir geçmişi yoktu. Kendisi İlahiyat Fakültesi mezunuydu.

Diğer kurumlarda defalarca tanık olduğumuz bir süreç, bu kez DT bünyesinde yaşanıyordu. Hedef, Saray’ın taleplerine direnç gösteren Kurt’u görevden almak, imza yetkisini de “birilerine yakın olduğu için göreve atanan” genel müdür yardımcısına devretmekti.

Bu noktada Karadağlı formülü akıllara geldi.

Asıl amaç, Karadağlı’nın genel müdürlüğünü altında, tiyatro ile hiçbir ilgisi olmayan ilahiyat mezunu Aktürk’ü kurumun tek otoritesi yapmaktı…

Söz konusu atama da böyle gerçekleşti.

Bu atamanın birçok mesaj içerdiği ortada. Onlardan birisi de sansür ve otosansürle ilgili... Sosyal medyada Karadağlı güzellemesi yapan AKP’li trollerin, eş zamanlı olarak harekete geçtiğini ve atamaya tepki gösterenleri “PKK’li, Ermeni lobisine mensup, gayrı milli ajan” olarak göstermeye çalıştığını hatırlatalım.

Ayrıca Karadağlı’nın devir teslim törenine iştirak edip etmeyeceği de bir muamma.

***

Söz konusu atama ile ilgili tiyatromuzun duayenlerinin ne düşündüğünü de merak ediyordum. Bu vesileyle Yücel Erten’e ulaştım.

Konuyla ilgili en iyi değerlendirmeyi yapabilecek sayılı tiyatro ustalarından birisi Erten’di. Kendisi, 1969’da DT’ye ilk adımını attıktan sonra, kurumda en alttan en üste her kademede emek veren bir isim.

Erten, Karadağlı’nın atanması ile ilgili çok çarpıcı bir bilgi paylaştı. Karadağlı, yıllar önce DT’de yer alabilmek için sınava girmiş, ancak bu sınavda başarılı olamamış!

Sözün devamını tiyatromuzun yaşayan duayeni Erten’e bırakayım:

“30 yıl aşkın bir süredir çok yazdım, çok söyledim, elimden geldiğince eyleme döktüm: Devlet Tiyatroları merkezî yönetim anlayışı içinde şişmiş, hantallaşmış, ucu bucağı görünmeyen, şaşkın bir imparatorluk haline gelmiştir. Süregelen yarım akıllı padişahlık yönetiminden kurtarılıp, yerinden yönetim doğrultusunda, rasyonel bir yeni yapılanmaya kavuşturulması gerekir. Ama süreç bunun tersine işlemiştir. Kurumun tüzel kişiliği de yok edilip, ekselanslarının bando-mızıka takımını andıran bir duruma indirgenmiştir. Mevcut iktidarın anlayışı budur.

Böyle bakınca, bando-mızıka takımının başına kimin atandığı, sanıldığı kadar önem taşımaz. Evet, elbette ufuk, birikim, yetenek, liyakat gözetilmelidir. Ama bunlar nerede ve ne kadar gözetildi ki, şimdi Devlet Tiyatrolarında farklı olsun? Bence de bu atama uygun düşmemiştir. Yanlış hatırlamıyorsam; bir dönemde Devlet Tiyatroları’na sınavla 120 sanatçı almıştık. Adı geçen kişi, o 120 kişi arasına girememişti. Tiyatro sanatı ile pek de ilgisi olmadığı halde, şimdi zembille tepeden inmesi, anlaşılır gibi değildir. Ama çok önemli de değildir.

Asıl önemli olan, Devlet Tiyatroları sanatçı ve çalışanlarının, on yıllardır bir camia olarak, değişime ayak diremiş olmaları, böyle bir hayata sürüklenmeye razı olmaları, boyun eğmiş olmalarıdır. Dönüp geldiğimiz durum: Her toplum, lâyık olduğu biçimde yönetilir…”

***

DT’deki iddialar böyle...

Azizname’deki bir bölümün, bir başka oyunda sahnelenmesi domino taşı etkisi yaratıyor ve bir gece yarısı televizyon ünlüsü Karadağlı’nın DT’nin başına atandığını öğreniyoruz. Karadağlı, Aziz Nesin ustaya ne kadar teşekkür etse, ruhuna ne kadar dua etse azdır!

Tüm bu gelişmelerin gösterdiği ise tek bir gerçek var. Hakikatten de bu ülkede “Zübüklüğün Son Yok.”