Elazığ’da vakfa verilen araziler için hukuk mücadelesi başladı

Elazığ’da vakfa verilen araziler için hukuk mücadelesi başladı
Elazığ Kovancılar’da Habap Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Sinem, köyün mera arazilerinin 1970 yılında sahte belgelerle bir vakfa tahsis edildiğini ileri sürerek arazilerin geri verilmesini talep etti.

Elazığ'ın Kovancılar ilçesi Ekinözü köyü eski muhtarı ve Habap Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Sinem, köyün mera alanlarının bir vakfa tahsis edildiğini belirtti. Sinem, konuyla ilgili yıllardır hukuk mücadelesi yürüttüklerini söyledi.

Sinem, şöyle konuştu:

"Köyümüzde yıllardır kronikleşen bir sorun, haksız tescil söz konusudur. 1956 yılında Toprak Tevzi Komisyon raporlarıyla köy tahsisine sunulan mera arazilerinin, 1970’te sahte beyanlarla, yanlış ifadelerle 11 bin dönümün köy merasının bir aile vakfına tescilli söz konusudur. Oysaki 1956 yılındaki Çiftçileri Topraklandırma Kanunu’yla birlikte köyümüzün mera arazilerinin ne kadar olduğu, halka sunulan tahsislerin ne kadar olduğu şu belgelerden de anlaşılmaktadır. 11 bin dönüm arazinin tamamının köye mera olarak tahsis edildiği ve bu tahsisin de 1970’e kadar sürdüğü ilgili evraklarla ilgili belgelerle sabittir. 1970’te bahsi geçen vakfın Palu'daki nüfuzunu kullanarak haksız sahte beyanlarla köye ait 11 bin dönümlük mera arazilerinin bir silsileden gelen aile vakfına devredilmesi söz konusudur. 1956’da devletin kendi çiftçilerine topraklandırma ile beraber nerenin mera arazisi, nerenin sürülebilir, nerenin taşlık, nerenin dere yatağı olduğu gün gibi açık iken, mera arazilerinin yaklaşık 20 sene sonra kamulaştırma tutanaklarında sabit olduğu kararıyla tamamının köye ait olduğu açık iken ne oldu ne değişti de 20 sene sonra ne bir silsileden gelen aileye geçmesi söz konusu olmuştur?"

'Araziler tarım arazisi olarak gösterildi'

Sinem, vakfın bu arazileri ekili olarak göstererek devletten tarım teşvikleri aldığını iddia etti ve şunları söyledi:

"Oysaki devlet buranın tamamını kamulaştırmış, kamu bedelini ilgili vakıflar idaresine ödemiş ve ödedikten sonra da tamamını mera olarak tescillemiştir. Tutanaklarda da mera tahsisi olarak geçmektedir. Bütün bu evraklara rağmen 11 bin dönüm arazimiz gasp edilmiştir. Zaten tarıma elverişli bir arazi olmadığı, kesinlikle sürülemeyeceği yönünde uzman bilirkişi raporları da mevcuttur. Bu uzman bilirkişi raporlarına rağmen, durum mahkemeye intikal etmesine rağmen hala bahsi, geçen 11 bin dönüm arazinin yüzde 99’u tamamıyla taşlık ve kayalıktan oluşmaktadır. Yani ekilmesi sürülmesi söz konusu değildir. İstesen de yapamazsın çünkü tamamı taşlık arazidir, tarım yapılması söz konusu değil. Ama buna rağmen bahsi geçen 11 bin dönümlük araziye susuz tarla statüsü kazandırılarak devletten tarım teşvikleri adı altında; gübre desteği mazot desteği vs. ödenen ne kadar teşvik varsa, ekip biçilmediği halde devlete yanlış beyanlarla, ilgili kurumlara yanlış beyanlarla ve sahte evraklarla sunarak bu teşviklerin tamamından yararlanmışlardır. Hala da yararlanmaya devam ediyorlar. Bu teşviklerden yararlanan vakfın kendisidir. Çünkü bu susuz tarla vasfındadır ve tapusu onlardadır. Dolayısıyla onlar yararlanıyor. Bu tarlalar susuz tarla olarak, buğday, arpa, ceviz, kiraz bahçesi olarak gösterilip devletten teşvik alınıyor. Bunların hepsi kanıtlarıyla mevcuttur."

'Hukuk mücadelesi sürüyor'

"Bizim yaklaşık beş senedir açtığımız bir dava var" diyen Sinem, davayı sadece bir parsele açabildiklerini belirterek, "O davayı da bir parsele açabildik. Çünkü devasa bir arazi. Köy tüzel kişiliği olduğu için mahkeme harçlarından, vekil harçlarından muaf değiliz. Açtığımız tek bir parsel için bile köylüler olarak 1 milyona yakın masrafımız olmuştur. Biz bunun peşindeyiz. Geç işleyen, ağır işleyen bu evrak ve bilgilere rağmen hala beş senedir süren bir mahkeme süreci söz konusu" dedi.

'Tedbir kararı istiyoruz'

Sinem, "Bizim talebimiz; 1956 yılı Toprak Tevzi Komisyon Raporlarına geri dönülmesi. Devletin halkına sunmuş olduğu mera arazilerinin, tekrar köyün tapulu mera arazileri haline getirilmesini istiyoruz. Bunların olabilmesi, elimizin rahatlaması için de bahsi geçen bu arazilere ivedilikle bir ihtiyati tedbir konulması şartı vardır. Bu ilgili belge ve bilgilere dayanarak herhangi bir Cumhuriyet savcımız kalkıp resen soruşturma kararı başlatıp ihtiyati tedbir koydurabilir. İhtiyati tedbir kararı koydurabilmesi için yeterince yolsuzluk ve usulsüzlük vardır. Gelip inceleyin. Devletin kendi halkına tahsis ettiği bir araziyi nasıl oluyor da bir aile vakfı kendi üzerine geçirebilir" diye konuştu.

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar