Emekli tümgeneralin oğlunun şüpheli ölümü: Dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi

Emekli tümgeneralin oğlunun şüpheli ölümü: Dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi
T24 yazarı ve gazeteci  Tolga Şardan, emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın oğlu Dorukhan Büyükışık'ın şüpheli ölümü dosyasındaki yeni gelişmeleri köşesine taşıdı.T24 yazarı Tolga Şardan köşesinde, “Üzerinde...

T24 yazarı ve gazeteci  Tolga Şardan, emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın oğlu Dorukhan Büyükışık'ın şüpheli ölümü dosyasındaki yeni gelişmeleri köşesine taşıdı.

T24 yazarı Tolga Şardan köşesinde, “Üzerinde soru işaretleri bulunan Dorukhan Büyükışık soruşturmasında yeni gelişmeler” isimli bir yazı kaleme aldı.

Şardan, köşesinde Dorukhan Büyükışık davasında, Adalet Bakanlığı’nın "kanun yararına bozma kararı" verip yeniden yargılama yapılması için dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiğini belirtti.

Şardan köşesinde şunlara değindi,

Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın beş yıl önce İzmir Narlıdere'de cesedi bulunan tek evladı Dorukhan'ın ölümünü aydınlatmak için verdiği hukuk mücadelesini Büyüteç'te gündeme getirdim.

Önce Gazeteci Erdem Atay'ın, sonrasında bu satırların yazarının yaşananları duyurması, kamuoyunda adeta infial yarattı. Peşi sıra, Büyükışık'ın her defasında bir kez daha evlat acısını yaşamasına neden olan farklı televizyon kanallarında yayımlanan programlar sayesinde olayın boyutları değişiverdi.

Baba Büyükışık'ın sesini duymayanlar veya duymamazlıktan gelenler, baş gösteren infial sonrasında kapalı kapılarını açtılar, acılı babaya destek için çaba göstermeye başladılar.

(Yeri gelmişken; her ne kadar çok eleştirilse de mesleğimizin güzel yanı budur. Mağdura / mağdurlara ses olmak, onlar adına dokunuşlar yapmak, sonuca ulaşmalarına katkı sağlamak...)

Ve, bir süredir dosyada sonuç odaklı önemli gelişmeler yaşanıyor. Özellikle Adalet Bakanlığı cenahında.

Bakan Yılmaz Tunç'un girişimleriyle İzmir - Ankara hattındaki ve halen soru işaretleri var olan olayla ilgili dosyayı yeniden ele aldı.

Kanun yararına bozma kararı

Büyükışık'ın, sürecin kamuoyuna yansıması sonrasında yaptığı görüşmelerin akabinde Adalet Bakanlığı, soruşturma dosyasını İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Ankara'ya aldı. Bakanlık uzmanlarının dosya üzerinde çalışmasını tamamlamasıyla birlikte Adalet Bakanlığı, "kanun yararına bozma kararı" verip yeniden yargılama yapılması için dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

Bakanlık, geçen çarşamba tarihini taşıyan kararında şöyle dedi:

"(...) Öncelikle şüpheli ölüm olayına ilişkin inceleme konusu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/60988 sayılı soruşturma dosyası ve ilgili kolluk görevlileri haklarında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme ve görevi kötüye kullanma suçlarından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2021/106697 numaralı soruşturma dosyasının birbirine paralel olarak yürütülmesi gerektiği,

Her iki dosyada da elde edilecek delillerin diğer dosyadaki soruşturmayı etkilemesinin kaçınılmaz olduğu, bu bağlamda şüpheli kolluk görevlileri haklarındaki 2021/106697 numaralı soruşturma dosyasındaki tüm bilgi ve belge örneklerinin inceleme konusu 2018/60988 sayılı soruşturma dosya kapsamına getirtilmesi,

Her iki dosya kapsamında elde edilen bilgi, belge ve tüm delillerin birbiri ile mukayese edilmek suretiyle yeniden değerlendirilmesi, çelişkili ve birbiri ile örtüşmeyen hususlarda şüpheli, tanık ve ilgililerin beyanlarına başvurulması ve gerek görülmesi hâlinde olay yerinde keşif icra edilmek suretiyle alanında uzman bilirkişi ve kurumlardan bilirkişi raporu aldırılarak olayın aydınlatılmasına yarar delillerin toplanması sonrasında yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelilerin hukukî durumunun takdir ve tayin edilmesi,

Yapılacak tüm araştırmalara rağmen şüpheliye ulaşılamaması hâlinde ise, daimi arama kararı alınarak dava zaman aşımı süresinin sonuna kadar evrakın takibinin gerektiği gözetilmeksizin, eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz üzerine, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. (...)"

Şardan’ın yazısının devamını okumak için tıklayınız