Fatih Altaylı 23 yıl geriye gitti: Yılmaz Güney bir katildir

Fatih Altaylı 23 yıl geriye gitti: Yılmaz Güney bir katildir
Gazeteci Fatih Altaylı, Yılmaz Güney'in ailesi ve oyuncu Farah Zeynep Abdullah arasındaki tartışmaya dahil olarak 23 yıl önceki Hürriyet'teki köşesinde yazdığı, "Benim için Yılmaz Güney, Türkiye’nin Avrupa’daki imajını...

Gazeteci Fatih Altaylı, Yılmaz Güney'in ailesi ve oyuncu Farah Zeynep Abdullah arasındaki tartışmaya dahil olarak 23 yıl önceki Hürriyet'teki köşesinde yazdığı, "Benim için Yılmaz Güney, Türkiye’nin Avrupa’daki imajını yerle bir eden, bunu da kendi menfaatleri için yapan bir katildir." ifadesini bugünkü köşe yazısında hatırlattı.

Oyuncu, yönetmen ve senarist Yılmaz Güney’in ölüm yıl dönümü nedeniyle yazar Murathan Mungan X hesabından “Yılmaz Güney’in ölümünün 39. yılı. İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu, iyi bir senarist olmasının yanı sıra sinemamızın en iyi yürüyen erkeğiydi. Bir daha kimse onun gibi boynunu hafifçe yana kırarak hüzünle bakarken içimizin en ücra yerine dokunamadı” paylaşımını yaptı. 

Mungan’a yanıt veren Farah Zeynep Abdullah “Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği shjs ve kadın döven ve şiddet türleri açısından zengin ve etkili silah kullanan diyelim” ifadelerini kullandı.

Yılmaz Güney’in ailesi Abdullah’ın bu ifadeleriyle ilgili dava açma kararı aldıklarını duyurdu. 

Altaylı 23 yıl önce ne yazmıştı?

Fatih Altaylı, yeniden gündeme gelen konuya 2000 yılındaki yazısıyla dahil oldu.

Altaylı söz konusu yazıda şu ifadeleri kullanmıştı:

Pazar günü Hürriyet Pazar’da bir röportaj. Konu Yılmaz Güney.

Yılmaz Güney’in ülkesinde sinema yapma olanakları elinden alındığı için yurtdışına kaçmak zorunda kaldığı, büyük bir sinemacı ve düşünce adamı olduğu, bu yüzden Türkiye’yi terk etmek durumunda bırakıldığı anlatılıyor sayfalarda.

Güney’in hayatı film olacakmış. İnci Aral da senaryoyu yazıyormuş. Filme bir itirazım yok da, İnci Aral’ın söylediklerine itirazım var. Yılmaz Güney’in ne olduğunu yeni nesiller bilmediği için bu yutturmacaları yazıp duruyorlar.

Yılmaz Güney kadın döven, entelektüel yönü zayıf, maço bir adam aslında.

İlk eşi Nebahat Çehre’yi dayaktan geçiren, Çehre’nin kaçıp kurtulduğu bir adam.

Hapisten kaçıp yurtdışına gitmesinin ise fikirle mikirle alakası yok.

Adam katil. Bayağı bir katil.

İçki masasında Yumurtalık Hákimi’ni vurmuş.

Siyasi yön falan yok olayda.

Adi bir katil. Sonra hapisten kaçıp yurtdışında tutunmak için kendine siyasi bir hava yaratmış.

Sanki düşünce suçlusu gibi.

Senaryoyu yazan İnci Aral, röportajda bu cinayetten hiç söz etmiyor. Üzerinden, ‘‘Yumurtalık olayı!’’ diye geçiyor. Yumurtalık olayı denen mesele, Yılmaz Güney’in basit bir katil olduğunu ortaya çıkaracağı için atlanıyor.

Kadın döven bir katilden, bir mit yaratmak için gerçekler saptırılıyor.

Benim için Yılmaz Güney, Türkiye’nin Avrupa’daki imajını yerle bir eden, bunu da kendi menfaatleri için yapan bir katildir.

Bugün hâlâ Avrupa’da Yılmaz Güney’in mirasıdır başımıza bela olan…

Gerisi palavra”