Fatih Altaylı: Kabile devletinde bile olmaz

Fatih Altaylı: Kabile devletinde bile olmaz
Gazeteci Fatih Altaylı, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun, İstanbul'da Yunus Emre Göçer isimli motokuryeye çarparak ölümüne sebep olmasının ardından yurt dışına kaçması olayına yönelik "Kabile devletinde bile olmaz" başlığıyla...

Gazeteci Fatih Altaylı, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun, İstanbul'da Yunus Emre Göçer isimli motokuryeye çarparak ölümüne sebep olmasının ardından yurt dışına kaçması olayına yönelik "Kabile devletinde bile olmaz" başlığıyla yazı kaleme aldı.

İstanbul'un Fatih ilçesinde Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun, geçimini motokuryelik yaparak sağlayan Yunus Emre Göçer'e çarparak öldürmesinin ardından yurt dışına kaçmasına yönelik tepkiler artarak devam ediyor.

Yunus Emre Göçer'in ölümünün ardından gözaltına alınan Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud'un, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı ortaya çıkmıştı.

Olayın medyaya yansımasının ardından Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkında yakalama kararı çıkartıldığını duyuran Mohamud'un, yurt dışına kaçtığı ortaya çıkmıştı.

Yunus Emre Göçer'in eşinin Cumhuriyet'e verdiği röportajda, polislerin eşi için "Eşiniz intihar etti" dediğine yönelik iddiaları tepkilerin daha da artmasına neden olmuştu.

Gazeteci Fatih Altaylı, konuyla ilgili "Kabile devletinde bile olmaz" başlığıyla bir yazı kaleme aldı. Ataylı yazısında, "Böylesine hukuksuz, baştan savma, ilkel bir anlayışla bir olası suçlunun serbest bırakılması hukuk devleti ile hiçbir ilgisi kalmamış, 3. sınıf kabile devletlerinde olabilecek bir şeydir" ifadelerini kullandı.

Altaylı'nın yazısı şu şekilde:

"Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun bir motosiklet sürücüsüne çarparak ölümüne neden olması, haftasonunun en çok konuşulan gündemiydi herhalde. Elbette mesele kaza değil, kazadan sonra olanlar.

Çünkü kaza herkesin başına gelebilir ama sonrasında olanlar için “Cumhurbaşkanı çocuğu” olmak gerekir. Cumhurbaşkanı oğlu kazayı yapıyor. Olay yerine gelen iki polis memuru o an için ağır yaralanmalı kazayı yapan “yabancı şahsı” serbest bırakıyor.

"Bunların tümü garabet"

İddiaya göre, ilk hazırlanan bilirkişi raporunda Cumhurbaşkanı çocuğu “suçsuz” görünürken, daha sonra savcının istediği bilirkişi raporunda “tam kusurlu” olduğu anlaşılıyor. Bu arada daha da garip bir şey oluyor, hayatını kaybeden motosiklet sürücüsünün eşine “Kocanız intihar etti” deniyor. Bunların tümü “garabet”. En başta iki polisin Cumhurbaşkanı çocuğu sürücüyü serbest bırakması çok garip.

Çünkü yasal olarak ölümlü kazaya karışan bir sürücüyü serbest bırakmaya hakları yok. Eğer söylendiği gibi kazaya ilk intikal eden polislerin hazırladığı bir rapor olsa bile sürücüyü serbest bırakmaları görülmüş şey değil. Ben olaya müdahale eden ilk polislerin bunu “kimden aldıkları” talimat doğrultusunda yaptıklarını çok merak ediyorum.

"Bu kişi Türkiye'de korunuyor mu?"

Bu öyle durduk yere, nedensiz, talimatsız yapılacak bir şey değil. Ve tabii hemen akla çeşitli sorular geliyor.

1. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu kazayı yaptığı sırada yanında birisi var mıydı?

2. Bu kişi Türkiye’de korunuyor mu, Merkez Koruma Şube Müdürlüğü’nün bu kişiyi korumak için tahsis ettiği bir veya birkaç koruma var mı?

3. Somali Cumhurbaşkanı’nın çocuğu Türkiye’de diplomatik dokunulmazlık altında mı? 

Eğer diplomatik dokunulmazlığı var ise, bunu hangi görevi nedeniyle elde etmiş? Şimdi iki polis hakkında soruşturma başlatılmış. Ben bu rezaletin iki polis memurunun tek başına, kaza yerinde alacağı bir kararla olabileceğini düşünecek kadar saf değilim.

"Bu mesele bu kadar basit değil"

Bu mesele bu kadar basit değil. Cumhurbaşkanı çocuğunun diplomatik dokunulmazlığı var ise serbest kalabilir ama onun da yöntemi bu değildir. Böylesine hukuksuz, baştan savma, ilkel bir anlayışla bir olası suçlunun serbest bırakılması hukuk devleti ile hiçbir ilgisi kalmamış, 3. sınıf kabile devletlerinde olabilecek bir şeydir. Ne yazık ki durum tam da budur.

(Yazının tamamı)