Hakan Fidan: Gazze Toplantısı İçin İstanbul'da Bir Araya Geliyoruz

Hakan Fidan: Gazze Toplantısı İçin İstanbul'da Bir Araya Geliyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, New York'ta ABD Başkanı Trump ile buluşan ülkelerin Dışişleri Bakanlarıyla pazartesi günü İstanbul'da önemli bir toplantı gerçekleştireceklerini belirtti.

(ANKARA) -Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "New York'taki önemli buluşma, tarihi anlaşmalar için zemin oluşturdu," şeklinde bir açıklama yaptı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'yi ziyaret eden Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna ile bir görüşme yaptı. İki Bakan, görüşmelerinin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Fidan, şu ifadeleri kullandı:

"İkili ticaret hacmimiz 520 milyon dolar civarında ama inşallah bunu en kısa zamanda 1 milyar dolar mertebesine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu açıdan Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi'nin ilk toplantısını en kısa süre içinde ülkemizde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Savunma sanayi, iş birliğimizi geliştirmeyi hedeflediğimiz alanlardan birini oluşturuyor. Teknoloji, dijitalleşme, siber güvenlik ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda ortak çalışmalar gerçekleştirmek istiyoruz. Görüşmelerimizde bölgemizdeki bağlantısallığın geliştirilmesinde sunabileceğimiz katkıları da ele alıyoruz. Bildiğiniz gibi, Türkiye geçtiğimiz nisan ayında Üç Deniz Girişimi'ne stratejik ortak oldu. Üç Deniz Girişimi çerçevesinde Estonya ile beraber geliştirebileceğimiz projelere ayrıca önem atfediyoruz.

" Avrupa güvenlik mimarisinin caydırıcı Bir kapasite kazanması gerekiyor "

Görüşmelerimizde NATO kapsamındaki iş birliğimizi ve Avrupa Atlantik Bölgesi'nin güvenliği konusunu da ele alıyoruz. Türkiye NATO'nun doğu kanadındaki müttefikleriyle dayanışma içinde hareket etmektedir. Bu çerçevede NATO Baltık Hava Polisliği misyonunda önümüzdeki yıl görev almayı planlıyoruz. Sürekli olarak vurguladığımız gibi, Avrupa güvenlik mimarisi caydırıcı kapasiteye ulaşmak zorundadır. Bu bakımdan dar siyasi hesaplar yerine stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi tüm tarafların çıkarınadır.

Türkiye'nin SAFE mekanizmasına katılımı kritik önem taşımakta"

Türkiye olarak, Avrupa Birliği'nin (AB) savunma ve güvenlik alanındaki projelerinin NATO ile uyumlu olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda, atılacak adımların AB üyesi olmayan müttefikleri de kapsayacak biçimde yürütülmesini bekliyoruz. Aynı zamanda Türkiye'nin Security Action for Europe (SAFE) mekanizmasına etkin katılımı, hem ikili ilişkilerimiz hem de Avrupa'nın güvenliği açısından kritik bir önem arz ediyor.

Zamanın ruhu, Türkiye-AB ilişkilerine uzun vadeli çıkarlarımız açısından bakılmasını gerektiriyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konudaki kararlılığımızı her fırsatta dile getirmektedir. Eğer AB tarafı da aynı iradeyi gösterirse, Türkiye'nin adaylık sürecinde karşılaşılan tıkanıklıkların aşılacağına inanıyoruz. Bu vesileyle, Estonya'nın ülkemizin AB üyeliğine yıllardır verdiği destek için şükranlarımı sunmak istiyorum. Bugün ayrıca, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğunun yeniden canlandırılması gibi konuları da masaya yatırıyoruz. Vatandaşlarımızın vize başvurularında karşılaştığı zorluklar da gündemimizde. Bu konulardaki beklentilerimizi her fırsatta dile getiriyor ve somut çözümler için çaba gösteriyoruz.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa kalıcı ve adil bir çözüm bulunması kaçınılmaz. Savaşı sona erdirmek adına müzakerelerde bazı zorluklar mevcut. Ancak bu engeller, diplomatik çözüm arayışlarımızı asla sekteye uğratmamalı. Türkiye, müzakereleri desteklemeye devam edecektir.

"Netanyahu, soykırımı yeniden başlatmak için bahane aramakta"

Netanyahu, dünyadaki tüm gözlerin ateşkesi ihlal etmek ve soykırımı yeniden başlatmak adına bahaneler aradığını gösteriyor. Kalıcı bir barış umudunu korumak ve bölgesel güvenliği sağlamak için İsrail'in ateşkese uyması elzem. Türkiye, Şarm el-Şeyh Deklarasyonu'na imza atarak bu konuda önemli bir sorumluluk üstlendi. Bugün, ilgili tüm ülkelerle yakın temas içerisinde ateşkesin kalıcı hale gelmesi için çaba sarf ediyoruz. Uluslararası toplumun da İsrail'e gereken mesajları iletmesi öncelikli bir meseledir.

Gazze'ye yönelik insani yardımlarımız da kesintisiz sürüyor. Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığı, AFAD ve Kızılay yetkilileri, Refah'ta yardım çalışmalarını yürütmektedir. 17 Ekim'de 900 ton malzeme taşıyan insani yardım gemimiz, El Ariş Limanı'na ulaştı. Ardından gelecek insani yardım seferinin hazırlıkları da vakit kaybetmeden tamamlanacak. Ayrıca Filistinli kardeşlerimizi tedavi amacıyla ülkemize getirmek için bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Gazze'nin yeniden inşasını sağlamak için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Sabır ve dayanışma ile Gazze'nin tekrar ayağa kalkacağına inanıyoruz.

"10 Mart Mutabakatı'nın tümüyle uygulanması elzem"

Suriye'de barış, huzur ve istikrarın sağlanması noktasında da desteğimizi sürdürüyoruz. Ulaştırma, sağlık, enerji gibi alanlarda somut projeler gerçekleştirmekteyiz. Ancak sürdürülebilir kalkınma, gerekli güvenlik koşullarının sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Bu sebeple Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliği açısından önemli olan 10 Mart Mutabakatı'nın tam olarak uygulanması gerekmektedir. Bu entegrasyon fırsatının gerçekçi bir biçimde değerlendirilmesi, Suriye'nin geleceği açısından kayda değer bir gelişme sunacaktır. "

Tsahkna: Türkiye, güçlü Bir Ortak olmaya devam ediyor

Konuşmasına geçmiş Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayarak başlayan Estonya Dışişleri Bakanı Tsahkna ise şunları kaydetti:

" Türkiye, Estonya için son derece değerli ve güvenilir bir ortak olma yolunda ilerliyor. İlişkilerimiz ikili düzeyde hızlı bir gelişim gösteriyor. Aynı zamanda, toprak bütünlüğü ilkeleri bizim için büyük önem taşıyor. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Rusya toprak bütünlüğümüzü ihlal ettiğinde ve Rus uçakları Estonya hava üssü ile NATO hava sahasına girdiğinde net mesajlar verilmiştir. Bu bağlamda, dördüncü madde kapsamında konsültasyon sürecini başlattık ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Türkiye her zaman yanımızda durmuştur. İhlalin ilk gerçekleştiği andan itibaren de desteğini esirgememiştir.

NATO'nun doğu kanadındaki Türkiye, gerçekten önemli bir rol üstleniyor. Önümüzdeki yıl hava polisliği misyonunda Türkiye yer alacak. Bu uygulama, çok dikkate değer bir işbirliği sağlayacak. Savunma sanayisi açısından Estonya önemli satın almalara imza atıyor. Estonya, Türkiye'den de bazı alımlar gerçekleştiriyor. Zira Türkiye, bizim için son derece güvenilir bir ortak konumunda.

Ukrayna'ya, bu savaşta verdiğiniz destek nedeniyle sizlere teşekkürlerimi sunuyorum. Rusya söz konusu olduğunda barış önerilerinde bulunmak kolay değil. Eğer Putin barış istemezse, müzik cd'sinin söyleneceği bir akor bulmak ve ateşkes sağlamak çok güç olacaktır. Avrupa, Putin ve Rusya üzerinden 19'uncu yaptırım paketini devreye sokarak bu baskıyı sürdürmeye çalışıyor. Rusya'nın dondurulmuş varlıklarından da bahsetmiştim.

"Estonya, her zaman Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen Bir ülke oldu

Estonya, her zaman AB'nin genişleme sürecini ve özellikle Türkiye'nin üyeliğini ve iş birliğinin devam etmesini destekleyen bir ülke oldu. Ancak Avrupa'nın birlikte çalışması gerekiyor.

Gazze ile ilgili olarak bir kez daha size bu konudaki çabalarınızdan dolayı teşekkür etmek istiyorum. Barış girişimi ateşkesle birlikte başladı, esirlerin serbest bırakılması süreci başladı. Estonya her zaman iki devletli çözümü destekleyen bir ülke oldu. Birleşmiş Milletler'de Filistin ile ilgili alınan kararları destekliyoruz. New York'taki konferans ve deklerasyona taraf olduk. Estonya, UNRWA ve diğer örgütler aracılığıyla insani yardım sağlamaya devam ediyor. Çünkü bölgedeki insani durum gerçekten felaket seviyesinde. Bu anlamda İsrail'e baskı yapılması gerekiyor."

"Estonya, Türkiye'nin SAFE mekanizmasına katılması gerektiği görüşünü paylaşıyor"

Ortak açıklamalardan sonra, bakanlar gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tsahkna, Türkiye'nin AB adaylık sürecine yönelik değerlendirmesini ve Türkiye'nin SAFE mekanizmasına katılımına ilişkin Estonya'nın tutumunu açıklayarak şu şekilde ifade etti:

"SAFE mekanizmasından bahsediyorsanız bir sonraki AB bütçesinde Estonya net bir biçimde Türkiye'nin katılması gerektiği görüşünü paylaşıyor. Türkiye'nin ve AB dışındaki ülkelerin buna dahil edilmesi gerekiyor. Neden diye soracak olursanız, biz ulus olarak çok pratik bir ulusuz. Bu anlamda savunma alanında harcamalarımızı artırıyoruz, AB dışında iş birliğine ihtiyacımız var. Bu iş birliğine kesinlikle ihtiyaç duyuyoruz. Türkiye gibi, güvenilir ortaklarla birlikte hareket etmek istiyoruz. Türkiye bölgede bir istikrar unsuru ve çok önemli bir ülke. Eğer Türkiye olmazsa bu program tam olmayacaktır. Aynı hedefleri paylaşıyoruz. Dolayısıyla kapasitelerimizi genişletmek istiyoruz."

"Yüksek düzeyli temasların başlatılması, mekanizmaların işletilmesi fevkalade önemli"

AB üyesi olmayan ülkelerin Avrupa güvenliğine katkıları ve Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği üzerindeki öngörülerini soran Fidan, bu konudaki görüşlerini aşağıdaki şekilde dile getirdi:

"Dün Sayın Şansölye Merz tarafından yapılan ziyaret önemliydi. Toplantılar sonrası Cumhurbaşkanımızın ve Şansölye Merz'in Türkiye'nin AB üyeliği konusunda iradelerini yeniden beyan etmeleri aslında yani son zamanlarda AB ile ilişkilerimiz açısından en önemli gelişmelerinden birisi diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanımız Bu konudaki Türkiye'nin stratejik hedefinin AB üyeliği olduğu konusundaki iradelerini beyan etmişlerdir. Şansölye Merz de Almanya'nın Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda pozitif görüşünü ve desteğini ifade etmişlerdir. Bu bence kıymetli.

Bundan sonra ne yapılabilir? Bundan sonra tabii epey zamandır yapılmayan, dondurulan yüksek düzeyli temasların başlatılması, mekanizmaların işletilmesi fevkalade önemli. Bunlar tabii üyelikle ilgili konular. Üyeliğe gidilirken arada atılması gereken bazı konular var. Vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve başka birkaç teknik konu daha var. Bu konudaki görüşmelerimiz devam ediyor. Bütün bunlar olurken, Türkiye-AB ilişkilerini yeni dönemde yeni bir ruhla, mevcut jeopolitik ortamın oluşturduğu yeni atmosferde ele alıyoruz. Burada İngiltere, AB, Türkiye, Norveç gibi, doğu, batı, kuzey kanadı bütün bunların bir araya gelip Avrupa bölgesinin genel manada, yani AB'yi de aşan bir Avrupa bölgesi var, İngiltere'nin, Türkiye'nin içinde olduğu, yeni bir güvenlik mimarisi anlayışı nasıl olabilir, bölgemiz güvenlik mimarisinin altında daha nasıl istikrar, refah, huzur üretebilir, sadece bölge halkları için değil, bölgenin etki ettiği bütün coğrafyalar için, Türkiye bu çalışmaların, bu arayışların içerisindedir, içinde olmaya da devam etme yönünde bir irade beyanı mevcuttur."

"Ateşkesin devam ettirilmesi yönünde kaygılarımız Var"

Gazze'deki son duruma ilişkin soruları yanıtlayan Fidan, şu açıklamayı yaptı:

"Çok yoğun bir mesai ile ve emekle ulaşılan ateşkesin devam ettirilmesi yönünde kaygılarımız var mı? Var. Özellikle İsrail'in, Netanyahu hükümetinin nihai hedeflerini engelleyecek olan bu ateşkesin ve barış anlaşmasının kırılgan bir zeminde devam etmesi için belli çevrelerin ciddi çalışması olduğunu görüyoruz. Ama buna rağmen uluslararası toplumun kahir ekseriyeti ateşkesin devam etmesi, orada devam eden artık soykırımın yeniden başlaması ve yerlerinden edilmiş insanların ellerine dönmeleri konusunda bir insani mutabakat var. Bu insani mutabakatı siyasi mutabakata, siyasi mutabakatın da fiili uygulamaya dönmesi yönündeki aşamalarda sürekli çalışıyoruz. Şarm el-Şeyh'te atılan imzalar siyasi mutabakatın en üst seviyesiydi. Sayın Trump ile beraber Sayın Cumhurbaşkanımız ve diğer garantör devletlerin imza atmış olması bu açıdan tarihi bir dönüm noktasıydı.

Çok yoğun kurumları da esas alan bir çalışma trafiği var. Tabii ki bu çalışma trafiğinden sürekli Cumhurbaşkanımız bilgilendiriyoruz, onun bir çerçeve talimatı var. O yönde bu çalışmalar koordine edilmekte. Diğer taraftan biz geldiğimiz aşamayı değerlendirmek ve bir sonraki aşamada hep beraber neler yapabiliriz diye New York'ta Sayın Trump ile beraber bir araya gelen ülkelerin Dışişleri Bakanları ile pazartesi günü inşallah İstanbul'da bir toplantı gerçekleştireceğiz. Bu toplantı bizim açımızdan oldukça önemli. Biliyorsunuz bu sekiz ülkenin siyasi liderleri Sayın Trump ile New York'ta bir araya gelerek çok önemli bir tarihi anlaşmanın zeminini oluşturmuşlardı. Orada bir görüş birliği oluştu, o görüş birliğinden sonra da bir barış planı ortaya çıktı ve bu barış planı da gerçekten devam eden krizin çözülmesi için herkes açısından bir umut ışığı oldu."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar