HÜDA PAR başörtüsüne anayasal güvence istedi

HÜDA PAR başörtüsüne anayasal güvence istedi
Partisinin Zeytinburnu İlçe Kongresi’nde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Yapıcıoğlu sivil anayasa vurgusu yaparak başörtüsüne anayasal güvence getirilmesi gerektiğini...

Partisinin Zeytinburnu İlçe Kongresi’nde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

Yapıcıoğlu sivil anayasa vurgusu yaparak başörtüsüne anayasal güvence getirilmesi gerektiğini belirtti. Yapıcıoğlu ayrıca türbana anayasal güvence isteyerek, aile yapısının korunması gerektiğinin altını çizdi. Yapıcıoğlu, kadına şiddetin önlenmesini isteyenlerin asıl amacının aile kurumunu ortadan kaldırmak olduğunu savunarak "Evet onlara bakarsanız kadının şiddete, haksızlığa, tacize, saldırıya uğradığı yer ailedir ama aslında öyle değil. Kadın daha çok dışarıda, toplu taşımada, iş yerinde, sokakta, hatta bazen okulda saldırıya uğruyor, tacize uğruyor, haksızlığa uğruyor. Aile içi şiddet vakalarının, dışarıdaki şiddet vakaları da bunun içindedir, şiddet vakalarının en önemli sebeplerinden bir tanesi alkoldür" dedi.

“Darbecinin yazmış olduğu bir cümleyi değiştirmeyi adamlar darbecilik olarak satabiliyor”

Kendisini demokrat olarak tanımlayanların, darbecilerin yazdığı metinleri canhıraş bir şekilde savunduklarını söyleyen Yapıcıoğlu, “Meclis 1921'de bir anayasa yaptı, o anayasada bunlar yok. 1924'te 2'nci Meclis bir anayasa yaptı orada da yok. 1960'ta bir askeri darbe oldu, askeri darbe 1961'de bir anayasa yaptı, orada da yok. 1980 12 Eylül'ünde bir askeri darbe daha oldu, Kenan Evren ve çetesi darbe yaptı, bir anayasa siparişi verdi. O anayasa siparişi üzerine bazı hukukçular toplandı, darbecilerin istediği şekilde bir anayasa yaptılar, getirdiler Kenan Evren'in önüne koydular, orada da yok. Peki ne zaman girdi bu? Kenan Evren dedi ki şuraya bir madde ilave edelim. 4 madde olarak yazalım, diyelim ki ilk 3 madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez ve kendi kalemiyle yazdı. Kim bu Kenan Evren? Meşru hükümeti darbe ile deviren, Meclis'i kapatan, daha önceki darbecilerin yapmış olduğu anayasayı silah zoru ile yürürlükten kaldıran, daha sonra bu darbeyi yaptı diye Ağır Ceza Mahkemesinde, Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanan ve anayasayı zorla değiştirmekten dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan kişi. Yani darbeciliği hükmen tescilli. Şimdi darbecinin yazmış olduğu bir cümleyi değiştirmeyi adamlar darbecilik olarak satabiliyor. Sorarsanız adamlar demokrat, hürriyetçi, özgürlükçü, sivil, cuntalara karşı, askeri darbelere karşı ama bir darbecinin, darbeci olduğu mahkeme kararı ile kesinleşmiş bir darbecinin kendi kalemiyle yazmış olduğu bir cümleyi canhıraş bir şekilde savunuyorlar.” ifadelerini kullandı.

"Bu askeri cunta anayasasından memleketi kurtarmak siyaset için bir namus sözüdür"

Meclisin açılacağı 1 Ekim'de yapacakları çalışmaların başında sivil, yerli bir anayasa olacağını belirten Yapıcıoğlu, "Biz 2012 yılından beri parti programımıza da yazdık müstakil başlıklarımızdan bir tanesi yeni anayasa. Şu andaki mevcut anayasa 20 defa değiştirildi, maddelerinin 3'te 2'sinden fazlası değiştirildi. Ama bu anayasa hala 1982'de askeri cunta anayasasıdır. Mutlaka değişmelidir. Daha önce siyasi partiler 2012 yılında bir komisyon kurdular. Hatta bu komisyonun uzlaşması daha mümkün olsun diye Meclis'teki sandalye sayılarına bakılmaksızın eşit oranda temsil edildikleri bir komisyon oldu. Yaklaşık 60 madde üzerinde uzlaşı da sağladılar. Sonunda olmadı. Kime sorarsanız bu anayasa değişmeli. Biz de o yüzden diyoruz ki bütün siyasi partilerin bu millete vermiş olduğu bir söz var. En azından o gün Meclis'te olan 4 siyasi partinin bu millete bir sözü vardır ve bu askeri cunta anayasasından memleketi kurtarmak siyaset için bir namus sözüdür. O sözü verdiler, bu sözü yerine getirmediler. Bizim için de bir görevdir. Biz bu konuda görevden kaçmayacağız. Elimizden ne gelirse yapacağız. Buyurun gelin oturalım yeni bir anayasayı nasıl yapacağımızı birlikte konuşalım ve hep beraber kaleme alalım." diye konuştu.

Partisinin talepleri olan tesettüre anayasal güvence ve aile kurumunun korunması noktasında yapılacak çalışmalara destek vereceklerini anımsatan Yapıcıoğlu, “Şu anda gündemde olan yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte gelecek olan bir iki madde var. Birisi ailenin korunması ile ilgili, birisi de tesettürün anayasal güvenceye kavuşturması ile ilgili. Bunlar da HÜDA PAR olarak bizim taleplerimizdi, bu konuda desteğimizi vereceğimizi, buradan bütün kardeşlerim adına ilan ediyorum, buna destek veririz. Evet tesettüre anayasal güvence gelmelidir. Evet aile kurumu mutlaka korunmalıdır.” dedi.

"Süresiz nafaka aile kurumunu olumsuz yönde etkiliyor"

Ailenin korunması ile ilgili anayasal değişiklik yapılacağını ifade eden Yapıcıoğlu, “Yıllardır biz bağırıyoruz, çağırıyoruz, canhıraş bir şekilde feryat figan ediyoruz, diyoruz ki, aile kurumu saldırı altında. Her türlü ahlaksızlık yaygınlaştırılmaya çalışılıyor, bunun reklamı yapılmaya çalışılıyor. Bunu öyle yaygınlaştıracaklar ki, aile diye bir şey kalmayacak ve yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı. Bunun pek çok sebebi var. 6284 Sayılı Yasa'da mahsurlu bazı maddeler var. Süresiz nafaka aile kurumunu olumsuz yönde etkiliyor. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle gençler evlenmeye korkuyor, evlilik sayılarında düşüş var, boşanmalarda patlama var. Maneviyat eksikliğinden dolayı aile içi şiddet artıyor ama biz kadına yönelik şiddeti durduracağız diye aileyi yıkmayalım dediğimizde bize kadın düşmanı diyorlar. Sanki kadına yönelik şiddet serbest olsun diyormuşuz gibi yine laf cambazlığı, kelimeler üzerinde hokkabazlık yaparak bize kara çalmaya çalışıyorlar. Aslında sesimizi kısmaya çalışıyorlar. Ama susturamayacaklar." ifadelerini kullandı.

"Kadını korumak için aileyi hedef tahtasına oturtmanın bir manası yok"

"Kadını koruyalım, çocukları koruyalım, hayvanları da koruyalım, doğayı da koruyalım ama bunu yaparken başka bir şeyleri feda etmeyelim." diyen Yapıcıoğlu, şiddet vakalarının en önemli sebeplerinden birinin alkol olduğuna vurgu yaptı.

Aile kurumunun mutlaka korunması gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, "Kadını korumak için aileyi hedef tahtasına oturtmanın bir manası yok. Ama o kadını koruyalım diyenlerin asıl amacı aslında aileyi çökertmek olduğu için, kadını korumayı da sadece bir perde, bir sütre, arkasına saklanacakları bir paravan olarak kullandıkları için bize öyle saldırıyorlar. Evet onlara bakarsanız kadının şiddete, haksızlığa, tacize, saldırıya uğradığı yer ailedir ama aslında öyle değil. Kadın daha çok dışarıda, toplu taşımada, iş yerinde, sokakta, hatta bazen okulda saldırıya uğruyor, tacize uğruyor, haksızlığa uğruyor. Aile içi şiddet vakalarının, dışarıdaki şiddet vakaları da bunun içindedir, şiddet vakalarının en önemli sebeplerinden bir tanesi alkoldür. Saldırıların, haksızlıkların, yaralamalarının, darp etmelerin yüzde 70'inin altında yatan sebep alkoldür. İnsanlar alkollü iken ya da uyuşturucu bir madde almışken bunları yapıyorlar. Peki siz bu insanların kadını koruyalım diye haydi aileyi yıkalım bir beis yoktur diyenlerin alkol aleyhine tek bir kelime, tek bir cümle sarf ettiklerini duydunuz mu? Duyamazsınız, söylemezler. Çünkü onların hedefi başkadır, onlar aileyi yıkmak istiyor, ama onların temel şiarlarından bir tanesi de alkoldür." değerlendirmesinde bulundu.

"Bize kadın düşmanı diyenlerin kulağına küpe olsun"

Partisine yönelik kadın hakları konusunda kara propaganda yapanlara tepki gösteren Yapıcıoğlu, 25 yıl evli kalan kadınlara emeklilik hakkının tanınması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:

"Evet biz aile korunsun diyoruz, ama gençler de korunmalı, gençler iyi yetiştirilmeli, yozlaşma mutlaka önlenmeli, önüne geçilmelidir. Mesela kadını koruma ile ilgili önerilerimizden bir tanesi şudur: Diyoruz ki, 25 yıl evli kalan kadına emeklilik hakkı tanınmalı. Hükümet bu konuda bazı hazırlıklar içerisinde fakat 25 yıl evli kalan kadınların isteğe bağlı sigortalılık kapsamında kendi primlerinden bir kısmını ödemek şartıyla emekli olabileceği yönünde bir düşünce var. Biz bunu söylemiyoruz. Biz diyoruz ki, çalışan bir kadın eğer çocuklarına bakıcı tutuyorsa sizi o konuda devlet olarak destek veriyorsunuz, kreş parası veriyorsunuz ya da bakıcı parası veriyorsunuz, onun sigorta primlerini veriyorsunuz. Kendi çocuğuna bakan, büyütenlerden de bunu esirgemeyin. Kadınlarımız bunu hak ediyor. Bize kadın düşmanı diyenlerin de kulağına küpe olsun bu."