Huysuz Virjin ve özlenen eski Türkiye

Huysuz Virjin  ve özlenen   eski Türkiye
‘Huysuz Virjin’ karakteriyle tanınan Seyfi Dursunoğlu, 88 yaşında hayatını kaybetti. Vefat haberinin ardından ise Dursunoğlu’nun yaşam hikayesi ve ‘Huysuz Virjin’ karakterinin ekranlardan yok oluş serüveni gündem oldu....

‘Huysuz Virjin’ karakteriyle tanınan Seyfi Dursunoğlu, 88 yaşında hayatını kaybetti. Vefat haberinin ardından ise Dursunoğlu’nun yaşam hikayesi ve ‘Huysuz Virjin’ karakterinin ekranlardan yok oluş serüveni gündem oldu. Bir dönem TRT’de program yapan, 12 Eylül darbe döneminde yasaklanmayan, özel televizyonların ramazan eğlencesi yaptırdığı zenne yani Huysuz Virjin, 2000’li yıllarda RTÜK’ün dolaylı baskı ve sansürüyle karşı karşıya kaldı. Dursunoğlu’nun ölümünün ardından sosyal medyada, “Yitirdiğimiz sadece Huysuz değil, onu var eden ve ilham olan sosyo-politik iklim yani eski Türkiye”ydi mesajları paylaşıldı.
Oyuncu ve komedyen Seyfi Dursunoğlu, ‘Huysuz Show’ programıyla bugün bilinen anlamıyla ‘stand-up’ tarzı komedi programını Türkiye’de ilk kez yapan isimlerdendi.
17 Temmuz Cuma günü Dursunoğlu’nun hayatını kaybettiği Acıbadem Altunizade Hastanesi’nden yapılan açıklamada, “KOAH hastası olan ve aynı zamanda 15 gündür hastanemizde pnömoni (zatürre) tedavisi gören değerli sanatçımız Seyfi Dursunoğlu’nu maalesef bugün saat 16.45’te kaybettik” denildi. Ölümüyle sevenlerini yasa boğan Dursunoğlu’nun, tüm mal varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışladığı biliniyor.
1932’de Trabzon’da doğan Dursunoğlu, İngiliz Filolojisi bölümünü yarıda bırakarak 18 yıl memur olarak Sosyal Sigortalar Kurumu’nda çalıştı. 1970’li yıllarda ramazan eğlenceleri düzenlemeye ve kantolar yapmaya başlayan Dursunoğlu’nun ‘Huysuz Virjin’ karakteri bu yıllarda çıktı.
‘ÖZAL’A, DENKTAŞ’A ESPİRİ YAPARDIM’
Dursunoğlu, “Neden Huysuz karakteri” sorusunu ise şu sözlerle anlatmıştı: “Nedeni; espri yelpazemi genişletmekti. Hem kadının yapabildiği, hem erkeğin yapabildiği espriyi yapabiliyorum. Boyanmış, süslenmiş bir kart karı çıkmış, ne dese ters kaçmıyor. Turgut Özal’ın elini bırakmayan Semra Hanım’a seslendim: Yanındaki özürlü mü ayol, sürekli elini tutuyorsun? “Biz hep eleleyiz” deyince de şu espriyi patlatmıştım: O zaman arada bir pudralayın da pişik yapmasın (gülüyoruz). Ertesi gün de Rauf Denktaş geldi. ‘Ayol’ dedim ‘Bütün cumhurbaşkanları kısa kalın mıdır, bunun ince uzunu yok mu hiç’”
Çok sayıda programda jüri üyeliği yapan Dursunoğlu, 2000’li yıllarda Radyo Televizyon Üst Kurumu (RTÜK) tarafından programının yayınlandığı televizyon kanallarına dolaylı baskı yapılması ve sansür uygulanmasını gerekçe göstererek ekranlarda daha az yer almış, daha sonra da televizyonu tamamen bırakmıştı. Yaşadığı sansürü ise şöyle anlatmıştı:
‘MÜSLÜMAN ÜLKEDE ZORDU’
“Umum müdürlerini toplamış Zahit Akman bey. ‘Kadın kılığından erkek görmek istemiyoruz’ demiş. Kadın kılığında çıkan bir tek ben varım. Bundan ötürü kanallar da ‘Başımızı derde sokacağımıza yapmayalım’ dediler. Müslüman bir ülkede böyle bir şovu bu kadar yıl yürütebilmek çok zor işti. Tutuculara da kabul ettirebildim, büyük keyif benim için. Neticede yapılan bir şaka, güldürü…”
ZEKİ MÜREN SORUSUNA YANIT
2012 yılında CNN Türk’te Enver Aysever’in, Zeki Müren’in cinsel kimliğine ilişkin sorusunu yanıtlayan Dursunoğlu, “Zeki Müren benim arkadaşımdı. Şimdi sizle de arkadaş olduk. Zeki Müren’e de sormadım size de sormuyorum” yanıtını vermişti.