İBB iddianamesini AKP'liler bile beğenmedi: "Başsavcı ‘siyasi bir figüre’ dönüşmemeli"
Nefes Gazetesi yazarı Nuray Babacan’ın köşe yazısı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesine dair siyasi kulislerdeki ve hukuk çevrelerindeki derin tartışmaları gözler önüne serdi. Yazıya göre, hem siyasiler hem de konunun uzmanı hukukçular, iddianamenin 'belge, veri ve delil’ açısından yetersiz olduğu noktasında büyük ölçüde hemfikir durumda.
AK troller dışında, yapılanları coşkuyla göğüsleyen kimse yok
Ayrıca, Babacan’ın yazısına göre Kulislerde konuşulan başka bir konu ise İstanbul Başsavcısının iddianameyi açıklaması için yapılan hazırlıklarla ilgili. Babacan, konuyla ilgili şunları yazdı:
Basın toplantısı hazırlıklarının Ankara’nın müdahalesiyle, bilgilendirme toplantısına dönüştüğü, kameraların o nedenle içeri alınmadığı anlatılıyor. Başsavcının ‘siyasi bir figüre’ dönüşmemesi gerektiğine ilişkin yorumlar yapılıyor.
İktidar kulislerindeki ‘bilinçli sessizlik’ talimatlı olsa da İBB ve CHP operasyonunun aldığı hal, genel bir memnuniyetsizlik ve tatsızlık konusu. AK troller dışında, yapılanları coşkuyla göğüsleyen kimse yok. Çoğunluğun kafasında, sorular ve kaygılar var.
Babacan’ın aktarımına göre iktidar kanadındaki bazı isimlerin iddianame analizleri şöyle;
- “Partilerin mali denetimlerini Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Bu bir uyarı bile olsa adres, Yargıtay değil, Anayasa Mahkemesi olmalıydı. Yargıtay bilinçli olarak seçilmiş, CHP’ye kapatma tehdidi olarak kullanılmış gibi. Sorun gerçekten, il binasının alımıyla ve mali işlemlerle ilgiliyse adres Anayasa Mahkemesi olmalıydı.
- 407 sanıklı, 3 bin 700’den fazla sayfalık bir iddianamenin içinden çıkabilecek bir mahkeme bulmak zor. İSKİ’ye kadar atıf yapılması, konu bütünlüğünün olmaması, delil ve belge yetersizliği gibi birçok sorunla uğraşacaklar.
- Adı üstünde iddianame. Daha mahkeme kabul etmemiş, mahkemenin kabul etme süreci var. Mahkeme iade edebilir, eksiklik bulabilir. Tüm değerlendirmeler, son nokta burasıymış gibi yapılıyor. Hukuken yanlış.
- İddianame aylardan beri hazırlanıyor. Ekrem İmamoğlu’nun oğlu ve babasıyla ilgili ifadeler birkaç gün önce alındı. Aynı durum gazeteciler için de geçerli. Yapılan işlem ‘şekil şartı’ gibi görünüyor. Zaten onlarla ilgili önceden bir yargı oluşturulmuş, ifadeye çağırarak şekil şart tamamlanmış gibi. İfadeler dikkate bile alınmamış olabilir.
- Ekrem İmamoğlu örgütünden söz edebilmek için mahkum olması gerekir. Mahkemede kabul edilmesi lazım.‘Örgüt olarak kabul edilmemiş’ bir durumda gazetecileri, bürokratları, siyasileri örgüt üyesi olarak lanse edemezsin. FETÖ’nün örgüt olarak kabul edilmesi mahkeme kararıyla oldu ve örgüt üyeliğinden ondan sonra söz edilebildi…
Kaynak:Haber Merkezi