İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu: Mevcut kanun çıkalı 20 yıl olmuş, elinizi kolunuzu bağlayan mı vardı?

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu: Mevcut kanun çıkalı 20 yıl olmuş, elinizi kolunuzu bağlayan mı vardı?
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM'de başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili yürütülen tartışmalara ilişkin sorunun kökenine inerek, 2004 yılında yürürlüğe giren kanunun uygulanmamasının sorumlusunun iktidar ve belediyeler olduğunu vurguladı

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de başıboş sokak hayvanlarına dair kanun teklifi için konuştu.

“Önümüzde yoğun ve hakikaten sabra ve makul yaklaşımlara ihtiyaç duyan bir süreç olacak” diyen Kavuncu, “Öncelikle şunu belirteyim, biz daha önce de çok defa bu konuyu yorumladık ve şunu söyledik hep: Bu, bu hâliyle büyük bir problemdir yani başıboş sokak hayvanları konusunu çözülmesi gereken bir mesele olarak görmek durumundayız; ‘Bu hâliyle kalsın’ demek, bu problemin çözülmesini istememektir. Elbette, bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor ve bir adım atılması gerekiyor. Hiçbir çocuğumuz, hiçbir evladımız köpekler tarafından saldırıya uğramak korkusuyla yaşatılamaz; çocukları bırakın, hiçbir yetişkin komşusuna, markete giderken köpek saldırısına uğrama tehlikesiyle karşı karşıya bırakılamaz. Bunun çözülmesi lazım ama buralara nasıl geldik, önce bunu hatırlamak lazım” dedi

“O fotoğrafları tutmak çözüm getirmez”

2004 yılında çıkan kanunun uygulanmamasına değinen Kavuncu, “Bu kanunun taraflarını; belediyelerin, bakanlıkların, neden uygulamadıklarını iyi anlamak lazım. Dolayısıyla kimin sorumlu olduğu, neden bu işin çözülemediğini bir kere, net olarak vurgulayalım. Bu işin çözülmemesinin sebebi 2004 yılında çıkmış olan kanunu uygulamayan belediyeler -partisi ne olursa olsun- ve bakanlıklardır. Ben hayvan haklarının konuşulduğu Tarım Komisyonuna gittim. Şimdi, tabii, orada beni hem üzen hem de öfkelendiren bir olay oldu. İşte, iktidar partisinin milletvekilleri köpekler tarafından saldırıya uğramış, mağdur olmuş vatandaşlarımızın fotoğraflarını ellerinde tutuyorlar. Ya, bir kere, bu işin asli sorumlusu sizsiniz yani sizin iktidarda olduğunuz dönem bu çocuklar saldırıya uğradı, sizin iktidarda olduğunuz dönem bu insanlar mağdur oldu. Elinizi kolunuzu bağlayan mı vardı veya belediyelerse? Ama o fotoğrafları tutmak bir çözüm getirmez, her meseleyi kutuplaştırarak çözmeye çalışmak da bir fayda sağlamaz. Teröristler, vatanseverler, dindarlar, dinsizler; hatırladığımız ne kadar konu varsa âdeta elmayı ikiye böler gibi bu ülkeyi ikiye böldünüz. Şimdi de çocukların canını düşünmeyenlerle itseverler gibi -çok affedersiniz- bir tanımlama üzerinden bu problemi, bu konuyu çözülemeyecek bir noktaya getirmeye kimsenin hakkı yok” dedi.

“Bu yanlış bir anlayıştır”

Konuşmasında, “Biz de bugün, yarın elimize sizin iktidarınız döneminde ölmüş, hayatını kaybetmiş vatandaşlarımızın fotoğraflarını mı alalım?” diyen Kavuncu, “İliç'te ölmüş işçilerimizin fotoğraflarını mı taşıyalım elimizde veya vakıflarda ölmüş, tecavüze uğramış çocukların fotoğraflarını mı taşıyalım elimizde? Böyle mi çözeceğiz bu meseleleri? Sizin de bunlardan rahatsız olduğunuzu, üzüldüğünüzü biliyoruz ama Sokak Hayvanları Kanunu tartışılırken sanki bir tarafı ‘Ya, ölecek tabii, bu çocuklar’ gibi bir anlayış içerisine sokmak... Bu yanlış bir anlayıştır, olayı çözümsüzlüğe götürecektir” ifadelerini kullandı.

“Emine Erdoğan’a teşekkür etmek istiyorum”

Kavuncu, “Bakın, Cumhurbaşkanımızın eşi Sayın Emine Erdoğan'ın bundan bir müddet önce yapmış olduğu bir konuşma var 2021 yılında, bundan tam üç yıl önce 28 Temmuzda. Diyor ki Sayın Emine Erdoğan: "Bugün Hayvan Dostu Şehirler Ödül Törenine katıldım. Farklı belediyelerimizin hazırladığı onlarca yenilikçi proje sokaklarda zorlu bir yaşam mücadelesi veren hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli bir rol oynayacak. Hayvanların üzerimizde çiğnenemez hakları olduğunu unutmayalım. Mahallemizde yaşayan hayvanlara sahip çıkarak hepimiz işin bir ucundan tutalım; onların farkında olmak, sessiz feryatlarını duymak boynumuzun borcudur.’ Emine Hanım'a, Cumhurbaşkanımızın eşine ben buradan teşekkür etmek istiyorum çünkü AK PARTİ'li vekillerden ve bu öneriyi getirenlerden çok daha ilerici bir yaklaşım göstermiş Sayın Emine Erdoğan, yapmış olduğu bu konuşmayla” dedi.

“Meselenin suistimal edildiğini görmek lazım”

Sokak hayvanlarına dair dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslama yapan Kavuncu, “Aslında, kıyasladığınız zaman, size birkaç rakam vereceğim yani neyi tartıştığımızı, nasıl tartıştığımızı, olayı nasıl bir siyasi mesele hâline çevirdiğimizi... "Acaba -belki- bu konu üstünden bir fon, bir kaynak yaratır mıyız?" diye, Bakanlıklar ile belediyeler veya işte, siyasi partiler arasında hem doğayı hem çevreyi hem çocuklarımızı hem hayvanları tehlikeye atan bu meselenin de biraz suistimal edildiğini net olarak görebilmemiz lazım. Türkiye'de 4,5 milyon sokak hayvanı olduğu söyleniyor, hadi 5 diyelim; bir başka iddia da çok daha fazla olduğu; "10 milyon" diyen var. Bir kere, rakam konusunda bir netlik yok. Yani, bu kadar fazla netliğin olmadığı bir yerde bunu böyle zorlayarak, "Hadi, çıkaralım. Meclis kapanmadan biz bu kanunu çıkaracağız."ın altında yatan neden nedir, bilmiyorum. Ya, hangi ilde, hangi ilçede, ne kadar köpek var? Bekleyelim yani ekim ayında çıkınca ne olacak, ekim ayında çıkmasının nasıl bir zararı var? Dün de ifade ettim, bakın, Türkiye'de 4,5 milyon olduğunu kabul edelim, hadi, 10 milyon olduğunu kabul edelim; her bin kişiye düşen köpek sayısı 117. Bakın, bin kişiye düşen köpek sayısı Portekiz'de 201, İspanya'da 142, İtalya'da 140, Romanya'da 216, Rusya'da 120. Bir kere bin kişiye düşen köpek sayısı açısından en düşük rakama sahip ülke Türkiye diğer ülkelerle kıyasladığınızda. Peki, problem nerede, niye diğer ülkelerde yok? Çünkü -onu da söyleyeyim- sahiplenme oranı, mesela Portekiz'deki hanelerin yüzde 39'u köpek sahibi, İspanya'daki hanelerin yüzde 27'si köpek sahibi, İtalya'daki hanelerin yüzde 25'i köpek sahibi; böyle gidiyor” dedi.

“Aklıselimle çözebilecek kapasitemiz var”

Kavuncu, sözlerine şöyle son verdi:

“Yani köpek sayısı bizden çok daha fazla olmasına rağmen bizde problem onlarda niye değil? Bir kere sahiplenme problemini çözmüşler. Ha, bizde niye çözülemiyor? Çözülemez efendim, çözemezsiniz. "İstanbul'a ihanet." ettik diyerek, şehirlerde o dik mimariyi yaparak sahiplendiremezsiniz. Kim köpek sahiplenmek ister, nasıl çıkaracaksınız, nasıl gezdireceksiniz? Ekonomik problemler... 1591 yılında Avusturya büyükelçisi hatıralarında yazıyor, Osmanlı dönemi, hakaret ediyor ama söylemek istediği şu: "Allah'ın lütfunu kazanmak için kasaptan aldığı eti kedi ve köpeklere satan bir millet bunlar." "Bunlar enayi." diyor devamında ama biz bununla gurur duyuyoruz; böyle bir medeniyetin evlatlarıyız, bunu aklıselimle çözebilecek kapasitemiz de var. Gene her konuda olduğu gibi iki ayağımızı bir pabuca sokmanın anlamı yok diyorum.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar