Perşembenin gelişi çarşambadan belli değil miydi? Sinan Ateş cinayetinden Selçuk Özdağ saldırısına…

Perşembenin gelişi çarşambadan belli değil miydi? Sinan Ateş cinayetinden Selçuk Özdağ saldırısına…
Bu tür saldırıları unutmak, unutturmak da başka bir koruma kalkanı oluşturuyor.Sinan Ateş cinayeti 8 aydır çözülemedi. Tutuklu sayısı 23 ama cinayetin siyasi ayağı bir türlü açığa çıkarılamadı.Zira cinayetin tetikçisi...

Bu tür saldırıları unutmak, unutturmak da başka bir koruma kalkanı oluşturuyor.

Sinan Ateş cinayeti 8 aydır çözülemedi. Tutuklu sayısı 23 ama cinayetin siyasi ayağı bir türlü açığa çıkarılamadı.

Zira cinayetin tetikçisi ve yurtdışına kaçarken yakalanıp tutuklanan ( yaklaşık 1 ay sonra) Eray Özyağcı’ya lojistik destek verdiği ileri sürülen Tolgahan Demirbaş (o da tutuklu) ile eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un yakın ilişkisi kamuoyuna yansımıştı.

Tolgahan Demirbaş da eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisiydi.

MHP son seçimlerde Olcay Kılavuz’u Mersin dördüncü sıradan aday göstermiş ama Meclis’e taşıyamamıştı. Ki zaten seçilemeyecek sıradaydı

Bu ve benzeri olaylara ilişkin yargının takındığı tavır, aslında ilk değil.

En bilineni Gelecek Partisi’nin kurucuları arasında yer alan, 80 öncesi Ülkücü gelenekten gelen Selçuk Özdağ’ı ölümün eşiğine getiren saldırıydı.  

Saldırı Ankara Çankaya’da 2021’in Ocak ayında olmuştu.  Sopalarla başına vurulmuş ve silah çekilmişti. Özdağ o günü ‘Boğuşmamış olsam, biz silahımızı çekmesek, ateş etmesek belki de ölmüştüm’ diyerek özetlemişti.

Saldırganlardan Abdurrahman Gülseren, Berke Aygün, Gülahmet Türk, Kadir Hukanoğlu ve Muhammet Raşit Gürsoy tutuksuz yargılanıyorlar.  Zaten kısa süre tutuklu kaldılar.  Özdağ’ın avukatlarından öğrendiğim kadarıyla haklarında verilen adli kontrol şartı da kaldırılmış.  Yani artık düzenli imza vermek zorunda da değiller.

Her ne kadar saldırganlar ‘tesadüfen oradan geçiyorduk’ yönünde ifadeler verse de savcılığın iddianamesinde ‘şüphelilerin bir fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiği’ belirtiliyor. Ancak dosya örgütlü suçlara bakan Ağır Ceza’da değil 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde.

Bunun nedeni de dava açılmadan önce MHP camiasının soruşturma savcısının üzerinde uyguladıkları baskı.

Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ömer Şanlı da o dönem sosyal medya hesabından soruşturmayı sürdüren savcı Alparslan Tufan’ı tehdit etmişti.

Twitter’dan “Alparslan Tufan neyi amaçlamaktadır? Savcı Tufan’a bizim öncelikli tavsiyemiz hukuka riayet etmesi, devamında da elaleme erkeklik göstereceğim diye boğulacağı suda kulaç atmamasıdır. Serok Ahmet ve avenelerinin Ülkücüler üzerinden popülerlik çalışmasına müsaade edilmeyecektir" ifadelerini kullanmıştı.

Zaten dönemin asliye ceza hakimi dosyanın ağır cezada görülmesi gerektiğini söylemiş, ‘görevsizlik’ kararı vermişti. Savcılık, karara itiraz etmişti. 9. Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın asliye cezada görülmesine hükmetmişti.

Davada yargılanan sanıkların ortak noktası neydi? Onu da hatırlatalım…

Gülahmet Türk:  Olaydan sonra Bursa Ülkü Ocakları Başkanlığına atanmıştı. Bu görevi iki yıl sürdürmüştü.

Abdurrahman Gülseren: Ankara Üniversitesi DTCF’de öğrencisi ve Ülkücü hareketten. Eylül 2021’de 'Hudut Namustur' pankartı asan İyi Partili Ahmet Çakmak Ankara’da Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde alıkonulması olayında ifadesi alınanlardan biriydi.

Berke Aygün: Ankara Etlik Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptı

Kadir Hukanoğlu: Ankara Ülkü Ocakları yöneticisi ve Karapürçek Ülkü Ocakları Başkan Yardımcılığı görevini yapmıştı. Hukanoğlu açık kaynaklardan Gölbaşı Belediyesi’nde güvenlik amiri olarak görülüyor.

Muhammet Raşit Gürsoy da Karapürçek Ülkü Ocakları’ndan…

Tablo bu.

Özdağ’ın dosyasına bakan avukatlar 2021’den bu yana dosyada kayda değer bir gelişme olmadığını, dinlenmesi talep edilen tanıkların celselere şu ana kadar gelmediğini söylediler.

Avukatlar her duruşmada dosyanın ağır cezada görülmesi gerektiğini talep etseler de bu talep her defasında reddediliyor.

Selçuk Özdağ da yargıya baskı olduğunu, kimi kamera görüntülerinin bile kendi takipleri sonucu dosyaya girdiğini söyledi.

Son 5 yılda aynı kaynaktan en az 60 saldırı olduğunu ifade eden Özdağ “İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı bu saldırılara kör, sağır” dedi.  

Cezasızlık zırhı, ‘kalede gedik açtırmama’ siyaseti dün de birilerini korudu, hâlâ da birilerini koruyor.

Bu tür saldırıları unutmak, unutturmak da başka bir koruma kalkanı oluşturuyor.

Bu nedenle fikri takip hayati…

Bir sonraki duruşma 27 Eylül’de… Bakalım bir gelişme olacak mı?