Polonez işçilerinin direnişini hala sürüyor: ''Direniyoruz ama polis müdahalesi çok ağır oluyor''
115
İstanbul’un Çatalca ilçesinde bulunan Polonez gıda fabrikasında çalışırken Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olduktan sonra işten çıkarılan 146 işçinin direnişi sürüyor. Kod 46 ile işten çıkarılan işçilerin fabrika önünde başlattığı direniş nöbetinde Çatalca Emniyet Müdürü Ali Osman Turhan, “Hakkınızda işlem yaparsam çocuğunuz zeki bile olsa bu yüzden bir yere giremez” demişti. İlerleyen günlerde eylemin devam etmesi üzerine polisler, sert müdahalede bulunarak işçileri sabahın çok erken saatlerinde ters kelepçeyle gözaltına almıştı.
215
Polonez işçilerinin işten çıkarılmasının üzerinden iki ay geçmesine karşın mağduriyetleri hâlâ aynı. İşçiler, seslerini duyurmak için üç gündür Çatalca Kaymakamlığı önünde gece-gündüz demeden nöbet tutuyor. İşçilerin direnişine siyasi parti temsilcileri katılırken bölgeden geçen yurttaşlar da sözlü olarak desteklerini dile getiriyor.
315
''Ayaklarım, her tarafım morluk içinde; tekmelerle, kalkanlarla bize vurdular''
İşçilerden İbrahim Erdoğmuş, polis müdahalesi nedeniyle kolunda oluşan morluğu göstererek “19 senedir Polonez fabrikasında çalışıyorum. Pazartesi günü sabah kapının önünde oturma eylemi yaparken polisin şiddetiyle karşı karşıya kaldık. Görüyorsunuz. Ayaklarım, her tarafım morluk içinde. Tekmelerle, kalkanlarla bize vurdular. Bu ikinci müdahale. Daha önce de cuma günü yaptılar. Onda da aynı. Kaç tane arkadaşımız kaburgası, ayakları kırıldı. Biz hakkımızı istiyoruz” dedi.
415
515
“13 senelik işçiyim, hırsızlıktan bizi sokağa attılar”
“Sendikalı olduğumuz işten çıkarıldık. Bir gece 46 koduyla hırsızlıktan bizi sokağa attı. 13 senelik işçiyim. Bizim değerimiz bu muymuş? Eşim rahatsız. Her şeye göğüs gererek, o işime devam ederek... Yani konuşamıyorum. Çok sözlerim var konuşacak ama kaç günden beri mücadele ediyorum arkadaşlarımla. Bu işi, mücadeleyi kazanacağız. Gaz yedik. Geceyi burada geçirdik” diye mağduriyetini anlattı.
615
“Çocuklarımızın geleceğiyle emniyet müdürü bizi tehdit etti”
“Zaten Polonez markasını zaten biz yarattık, biz büyüttük onları. Onlar bizi bir gecede ‘Küçülmeye gidiyorum’ diye çıkardılar ama benden sonra nedense 170, 180, 200’e yakın eleman aldılar. Ben 18 yıllık elemanım. Gecelere, sabahlara kadar çalışıyorduk biz. Biz 61 günden beri Polonez’in kapısının önünde hep eylemlerdeyiz zaten. Taşeron işçileri içeri almayalım diye biz orada direniyoruz ama polis müdahalesi bize çok ağır oluyor. Gaz atıyorlar. Arkadaşlarımın çoğunun kolları hep mosmor. Yerlerde sürünüyorlar. Çocuklarımızın geleceğiyle emniyet müdürü bizi tehdit etti. ‘Eğer çocuklarınız çok zeki olsa bile hiçbir yere gelemez’ diyor.”
715
815
“Fabrika önünde de çok baskı, dayak yedik; zorlandık”
“Sadece sendikaya üye olduk diye işten çıkarıldık. Biz bunları hak etmedik. Ben işimi sevmesem tekrar geri gelmezdim. Dün (önceki) akşam biz burada yine bir şeye maruz kaldık. Biz yemek yiyorduk. Biber gazı attılar yere, misket gibi. Ben de astım olduğu için hemen tıkandım, bir arkadaşımız öksürerek az daha boğuluyordu. Fabrika önünde de çok baskı, dayak yedik. Zorlandık. Ters kelepçeyle götürdüler zorla. Sürükleye sürükleye götürdüler bizi yani. Benim iki tane öğrencim var, çocuklarımın masrafını mı vereceğim 15 bin lirayla? Çocuklarımla tehdit ediyor. Benim çocuklarımı kimse tehdit edemez. Alın teriyle çalışır. Ben işçiysem o da işçi olur gerekirse. Helalinden kazanır, hiç önemli değil.”
915
“Sana 20 yıl hizmet vermiş bir insanı bir SMS’le çıkarıyorsun”
“Bizi tek üzen şey 46 kodu. Sana 20 yıl hizmet vermiş bir insanı bir SMS’le çıkarıyorsun. Yani hırsızlıkla çıkarıyorsun. Anayasa, Çalışma Bakanı, Sosyal Güvenlik Kurumu bizi haklı buldu. Bizi tek üzen şey, milli sermaye denilen Polonez’in milli sermaye olmaması. Yabancı bir sermaye, devlet teşvik primi veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ya, ‘Yerli ve milliyiz’ diye. Buralara gelsin de gerçekten milli ve yerli var mı; toprak, fabrika var mı? Kaymakam, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaymakamı. Burada, üniformamızda Tek-Gıda yazıyor diye içeriye giremiyoruz, tuvaleti bile kullanamıyoruz. Niye? Bize terör muamelesi yapıyor.''
1015
1115
“Kaymakam efendi bize burada, ‘Şov yapıyorsunuz’ dedi”
Emniyet müdürü bizi çocuklarımızla tehdit etti. Kaymakam efendi bize burada, ‘Şov yapıyorsunuz’ dedi. Sabah millete şovmenliği kendi yaptı. İki gündür de burada yatıyoruz kalkıyoruz. Bir açıklama bile yapmıyor. Arkadan kaçıyor. Emeğin sağcısı solcusu, sağı solu, dini dili, dili ırkı olmaz. Emek mücadelesinde kadın-erkek olmaz. Burası Türkiye Cumhuriyeti... Ürdün kanunlarıyla yönetmiyorsun. Ürdün firmasına 28,3 milyon dolara 2019’da satıyorsun Polonez firmasının yüzde 77’sini. Şimdi 280 milyon dolar kâr ettiriyorsun. Bu ne demek? Köleliğe kölelikle satılıyorsun. Biz köle değiliz. Kimsenin onuru, şerefi kölelik değildir.”
1215
“Biz terör müyüz ya?”
“İşsizlik bile alamadığım, 46’ncı kodla çıktığım için paramla cebimden ilaç alıyorum. 285 lira. Normalde 45 lira. Üst solunum enfeksiyonu, ciğerleri üşüttüm. Çünkü biz iki gündür dışarıda yatıyoruz. Hakkımızı arıyoruz. Bizi arkadan kelepçeyle Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüler, sabahın 5.30’unda. Çevik kuvvet değil, özel tim. Biz terör müyüz ya? Emekçinin emekçiden başka dostu yok. Türkiye’de bunu iyi anladık. Hükümete de Çalışma Bakanlığı’na da güven yok. Biz kendi işimizi kendimiz halledeceğiz. Bu böyle görünüyor”
1315
1415
1515