Saadet ve Gelecek Partisi'nden ilk grup toplantısı: "Milletin önüne güçlü bir alternatif koymak için bir araya geldik"

Saadet ve Gelecek Partisi'nden ilk grup toplantısı: "Milletin önüne güçlü bir alternatif koymak için bir araya geldik"
Saadet Patisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Meclis'te ilk ortak grup toplantısını düzenledi.Salonun tamamen dolu olduğu ve pek çok katılımcının ayakta izlediği toplantıda...

Saadet Patisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Meclis'te ilk ortak grup toplantısını düzenledi.

Salonun tamamen dolu olduğu ve pek çok katılımcının ayakta izlediği toplantıda kürsüye ilk olarak SAADET Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “Bilge başkan” sloganları eşliğinde çıktı. İlk sözü alan Karamollaoğlu "Seçimden bu güne kadar yapılmayanlara baktığımız, yalanla seçim kazanıyorlar demekten kendimiz alamıyoruz." dedi. Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Saadet ve Gelecek Partisi'nin CHP listelerinden 20 milletvekili çıkarmasını "siyasi tokatçılık" olarak nitelemesine ilişkin olarak "Milletin emeğini değersizleştiren, emekçinin umudunu azaltan siyaset tokatçısının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur"" cevabını verdi.

İsveç'in NATO'ya kabulüne ilişkin olarak da Karamollaoğlu "Teröre destek verdiği suçlaması yaptığımız ve bu nedenle NATO üyeliklerine veto tehdidi savurduğumuz ülkelerden, şimdi AB üyeliğimize destek vermesini isteyen diplomasi zavallılarından bahsediyoruz." ifadelerini kullandı.

Toplantıda ikinci olarak söz alan Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu da seçim sonrası özellikle de CHP içerisinde çıkan tartışmalara atıfta bulunarak muhalefete seslendi. Davutoğlu "Muhalefet kendi iç muhasebesini yaparken ciddi savrulma da yaşıyor. Altılı masanın kazanımlarınn tehdit eder hale geldi. Seçmen bize bir mesaj vermiştir. Milletin iradesini tartışmayalım, millet bize ne demek istedi onu konuşalım. Biz şu sonuca vardık, milletin verdiği mesaj, “Bu iktidardan memnun değilim ama önümüze güçlü bir alternatif koyamadınız” dedi millet. Milletimizin önüne güçlü bir alternatif koymak için bir araya geldik, artık önünüzde güçlü bir alternatif var" diye konuştu.

İktidara da seslenen Davutoğlu "Halkın yüzde 48’i bize neden karşı çıktı diye düşünmediler. Milletimiz size bir uyarı vermişti" dedi. Ortak grubun ilk Meclis önergesini de açıklayan Davutoğlu "Sayın Karamollaoğlu da izin verirse ekimde Meclis açılır açılmaz ortak grubumuzun ilk yasa teklifinin "Siyasi Ahlak Yasası" olmasını teklif ediyorum" dedi. Davutoğlu, Erdoğan'ın "tokatçı" söylemine ise "HÜDA PAR, YRP meclise zembille mi indi? Onlar da AK Parti’yi mi tokatladı? O zaman sen de tokatlanansın" cevabını verdi.

Davutoğlu, eski Bakan Zafer Çağlayan'ın 750 bin euroluk saat almasının ardından Erdoğan'la aralarında geçen diyaloğu da anlattı. Davutoğlu "Bunların yüce divana gitmesi gerekir dediğimde şu soruyu sormuştu bana: Sen hiç hediye almadın mı Ahmet Bey. Ve şöyle demiştim: Almadım, almayacağım, aldıklarımı da devletin Hazinesine bırakacağım" dedi.

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

"Hepimiz heyecanlıyız. Çok uzun bir aradan sonra bir araya geldik. İnşallah hayırlı hizmetlere imza atacak arkadaşlarımız.

Bu ilk grup toplantımıza bizleri kırmayarak iştirak eden bütün kardeşlerimize şükranlarımızı arz ediyorum. Siyaset tarihimize kayıt düşecek bir gündeyiz. Uzunca bir aradan sonra, buradayız. TBMM'nin 28 Dönemi'nde Saadet Partisi Meclis Grubumumuzun ilk grup toplantısını yapıyoruz. Saadet Partisi Meclis Grubumuzun önceliği önce ahlaktır.

Sayın Davutoğlu'na ve arkadaşlarına tevazu ve özveriye dayalı, birlikte siyaset yapma süreci için şükranlarımı iletmeyi görev biliyorum. Siyaseti kişisel kazan imkanı kabul edenler bizi anlayamazlar. Biz siyaseti; millete hizmet üretme fırsatı kabul edenleriz. Bizim için siyasi makamlar kudret sahibi olmaya değil, adaleti kurmaya bir araçtır. İnanıyorum ki bu grup; milletin beklentilerinin mecliste söz, ses ve siyaset olarak vücut bulmasını sağlayacaktır. Matematik hesapların, politik kurnazlıkların öznesi olmayacaktır.

"Yalanla seçim kazanıyorlar"

Bu meclis grubu; Milli Görüş siyasetinin meclisteki karargahıdır. Bu meclis grubu Erbakan hocamızın özümsediği ve hedef edildiği adil devlet ideallerinin meclis grubudur. Milli Görüşü gömlek sanıp çıkaranlar, kesinlikle bizi anlayamazlar, kavrayamazlar.

Seçimden bu güne kadar yapılmayanlara baktığımız, yalanla seçim kazanıyorlar demekten kendimiz alamıyoruz. Seçimlerin üzerinden iki ay geçti. İktidar tarafından bu süreçte ortaya konan icraatlar var. Şunu görmek gerekir ki; Sayın Erdoğan, dile getirmediği birçok icraata da girişmiş bulunuyor. Seçim beyannamelerinde yer almayan birçok husus kısa sürede icraata koyuldu. Seçimden sonra iktidar, milletin kesesine el atmaktan çekinmedi. 2023 yılında ödenecek MTV'nin iki kata çıkarılması vaatlerde yoktu. Ama hemen hayata geçirildi. KDV'nin artması da yoktu. Ama hemen artış yapıldı

Politika faizini yüzde 75 artırmakta geçirmediler, vergi harçlarında yüzde 58 artış yaptılar. Vergi muafiyeti vaat ettiler. Yurt dışından telefonların kayıt ücreti 6 bin liradan 20 bin liraya çıkartıldı. İktidarın 45 günlük icraatlarıyla enflasyon yükselmeye devam ediyor.

Erdoğan'a cevap: Siyaset tokatçısının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur

Hayatı pahalılaştıran iktidar, emeği ucuzlatmayı, emekliyi ise yardıma muhtaç bırakmayı başarmış görünüyor. Ev sahiplerine yüzde 25 sınır koyan iktidar bu sınırı keşke enflasyon ve vergiler için de koyabilseydi. İktidarın yolda gördüğü herhangi bir partiye dahil “ittifaka katıl” daveti yapmaya mahkum bir kimliğe bürünmesi şaşılacak bir manzaranın ortaya çıkmasına vesile oldu. Büyük ekonomi, müthiş büyüme, tek haneli enflasyon, sıfıra yakın faiz cümleleri kurarak seçmene yönelik tokatçılık icraatı kabarık birileri ile ortaklıktan kaçınmak elzemdir. Milletin emeğini değersizleştiren, emekçinin umudunu azaltan siyaset tokatçısının kim olduğunu açıkça söylemeye gerek yoktur. 15 Temmuz ihanet darbesinin finansörü ilan ettikleri ülkeyi şimdi Türkiye Yüzyılının finansörü yapmak isteyenlerden bahsediyorum.

Erdoğan'a İsveç tepkisi

Teröre destek verdiği suçlaması yaptığımız ve bu nedenle NATO üyeliklerine veto tehdidi savurduğumuz ülkelerden, şimdi AB üyeliğimize destek vermesini isteyen diplomasi zavallılarından bahsediyoruz.

Bu diplomatik zevatın yaptığı teklifin özeti şu; “Biz sizin NATO’ya girmenize  vesile olalım, siz de bizim AB’ye girmemize katkı verin.”. AB’ye muhtaç değildik fakat demek ki o da seçimden önce imiş. 

Merak ediyoruz. İki ülkenin NATO üyeliğine Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak mı yoksa Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olarak mı evet demek zorunda kaldınız.

Farkında mısınız? Her adımınız ve kararınızla, Büyük Ortadoğu Projesine destek veriyorsunuz. Bundan vazgeçin. 

İçinde bulunduğumuz dönemde, ülkemiz için en büyük tehdit BOP’dur.

Kur’an’a yönelik tahkir fiillerine göz yuman bir ülkenin NATO üyeliğine, bu fiillerin hemen ertesinde onay vermek ne anlama geliyor.   ALLAH, akıl ve fikir versin bunlara.

"Bugün sadece Milletin Meclisinde değil Türkiye siyasetinde de yeni bir dönem başlıyor"

Evet bugün Gelecek Partisi ile birlikte oluşturduğumuz Meclis Gurubumuzun ilk toplantısında değerli Genel Başkan Sayın Ahmet Davutoğlu ile Saadet Partisi ve Gelecek Partisinden seçilen li Milletvekili arkadaşlarımızla;  grup siyaseti düzeyinde yapacağımız çalışmalar için Bismillah diyoruz.

Bugün sadece Milletin Meclisinde değil Türkiye siyasetinde de yeni bir dönem başlıyor.

Bugün “Yaşanabilir Türkiye”  idealinin ve “”Yeniden Büyük Türkiye” hedefinin ve hatta “Yeni Bir Dünya Kuruluşu”nun ilk tohumlarını atıyoruz.

İnanıyoruz ki; Saadet Partisi çatısı altında oluşan Meclis grubuyla; Saadet ve Gelecek Partili, ahlaklı, adil, cesur ve yürekli 20 milletvekili arkadaşımız; Meclisteki bütün çalışmalarda hayra motor şerre fren olacaktır. Biz, buradan ilan ediyor ve söz veriyoruz k; bizler algının değil hakikatin mücadelesini vereceğiz.

Bizler,  milleti kandırmanın değil milleti refaha, huzura, adalete ve gerçekten kalkınmaya ulaştırmanın derdinde olacağız. Bizler ve arkadaşlarımız; 1001 odalı saraylarda saltanat sürenlerin değil, inşaat şantiyelerinde emeği sömürülenlerin mücadelesini verecekler; İtibardan tasarruf olmaz diyerek gösteriş ve şatafatla övünenlerin değil, ekmek büfelerinde kuyruğa girenlerin, 7.500 lira maaş ile açlığa, sefalete mahkum edilenlerin mücadelesini verecekler; Saadet Partisi bu parlamentoda; Çukurambardaki karanlık odalarda ihale paylaşanların değil,  kömür madenlerinde ekmeğini paylaşanların mücadelesini verecekler.

Evet Saadet Partisi Grubu,  20 cesur ve yürekli milletvekiliyle bu parlamentoda: 4- 5 yerden maaş alan torpillilerin değil, atanamayan öğretmenlerin, mülakatlarda elenen üniversite mezunu gençlerin mücadelesini verecek 5’li çetelerin değil Esnafın, köylünün, çiftçinin, işsiz gencin, açlık sınırının altında asgari ücrete mahkûm edilen işçinin mücadelesini verecek. Hak yiyenlerin değil, hakkı yenenlerin mücadelesini verecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bizim parlamento çalışmalarında 5 temel ölçümüz olacak. Atılan her adımı, getirilen her kanunu bu teraziye koyacak, şayet milletin lehine ise kimden geldiğine bakmaksızın destek vereceğiz.

"İsraftan vazgeçin"

Buradan iktidara sesleniyorum. Gelin israftan vazgeçin. Yolsuzluk ekonomisini terk edin. Türkiye’nin kalkınmasını istiyorsanız? Kamuda israfı,  ekonomide yolsuzluğu,  atamalarda adam kayırmayı bırakın. Bunları yaptığınız gün; emin olun başarılı olursunuz, biz de size destek oluruz. Milletimize hizmet noktasında onur ve huzur içerisinde olduğumuz bu tarihi günümüze bedenen ve kalben eşlik eden herkese, her kardeşime, milletimin bütün fertlerine minnet ve şükranlarımı sunuyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum."

Davutoğlu: Milletimizin önüne güçlü bir alternatif koymak için bir araya geldik

"1946 da dahil bugüne kadar gelen seçimler dahil devlet imkanlarının en hoyrat kullanıldığı bir seçim yaşadık. Montaj videolar yalan kampanyalarla tam bir psikolojik harp uygulandığı bir seçimdi. Buna rağmen yüzde 48-52 şeklinde bir denge oluştu. Toplumumuz karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış gibi görünüyor. Biz Gelecek ve Saadet Partisi milleti bütünleştirmenin, milletin vicdanını harekete geçirmenin mücadelesini vereceğiz. Seçim sonrasında iktidar tüm devlet imkanlarını kullanarak kazandığı pirus zaferini geçmiş yolsuzluklarına ibra imiş gibi tutumunu değiştirmeden siyaset yöntemini kullanıyor. 

Halkın yüzde 48’i bize neden karşı çıktı diye düşünmediler. Milletimiz size bir uyarı vermiştir. Muhalefet kendi iç muhasebesini yaparken ciddi savrulma da yaşıyor. Altılı masanın kazanımlarınn tehdit eder hale geldi. Seçmen bize bir mesaj vermiştir. Milletin iradesini tartışmayalım, millet bize ne demek istedi onu konuşalım. Biz şu sonuca vardık, milletin verdiği mesaj, “Bu iktidardan memnun değilim ama önümüze güçlü bir alternatif koyamadınız” dedi millet. Milletimizin önüne güçlü bir alternatif koymak için bir araya geldik, artık önünüzde güçlü bir alternatif var.

NATO için Bosna Hersek çıkışı

İsveç'in üyeliğinin konuşulduğu bu günlerde, Bosna Hersek'in üyelik eylem süreci dondurulmuşken, masaya konulan en önemli dosyalardan birisi Bosna Hersek'in NATO'ya üyelik süreci olmalıdır. Bakanlık ve Başbakanlık süreçlerimde takip ettiğim bu süre. maalesef bizden sonra takip edilmedi. Bu süreç önemlidir. Çünkü NATO'ya üyeliği ile birlikte Bosna Hersek'in toprak bütünlüğü teminat altına alınacak ve Türkiye Cumhuriyeti, Bosna Hersek'in bu anlamda koruyucusu olacaktır.

"15 Temmuz şehitlerinin kanı üzerinden kumar oynamayın"

15 Temmuz 2016'da hain bir çete devletimize nüfuz etmiş ve bir gece milletimizi bombalarken, milletimiz bu çeteye 'Dur' dedi. 15 Temmuz şehitlerinin kanları üzerinde, kendi otoriter yolsuzluk düzenlerini kuran bugünkü iktidar sahiplerine sesleniyorum; 15 Temmuz'un aziz şehitlerinin kanı üzerinde kumar oynamayın. Kendi İçişleri Bakanınızın, 15 Temmuz'un faili ilan ettiği bir ülkeye, bugünkü ekonomik yoksullaşmanın sorumlusu olarak, gidip 3-5 milyar dolar için avuç açmayın.

İlk Meclis teklifi

Sayın Karamollaoğlu da izin verirse ekimde Meclis açılır açılmaz ortak grubumuzun ilk yasa teklifinin "Siyasi Ahlak Yasası" olmasını teklif ediyorum

"Karamollaoğlu ve biz çok çaba sarf ettik"

Sayın Karamollaoğlu ve biz seçim öncesinde çok çaba sarf ettik. Cumhur İttifakı'ndan kopanların rahatça oy verecekleri bir alternatif için çok çalıştık. Olmadı. Ama şimdi önümüze bakacağız. İki bakan değişmedi sadece; biri Kültür ve Turizm Bakanı biri ise Sağlık Bakanı. Niye? Çünkü tam seçim ortamında Ege'de imar yasağı getirilen yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verildi. Yetmedi. Anadolu'nun her bir köşesindeki yerlere rant olarak baktılar. Bizim meselemiz vatanın her bir köşesini korumaktır. İstanbul'u korumayı boynumuzun borcu biliyoruz. Onun için 'imar yasası' demiştik, karşı çıktılar.

Eğer bir ülkenin gençleri, başka ülkelere gidebilmek için riski yolculukları göze alıyorsa vatan tehlikededir. Gençlere, 'Giderseniz gidin' diyen o hoyrat sese sesleniyorum; Bu vatanın evlatları, bu vatanda yaşamaya devam edecektir. Ama siz iktidardan gideceksiniz.

AK Parti Genel Başkanı'ndan başlayarak Cumhur İttifakı'nın bütün üyelerine bakın. Hepsi seçim boyunca bizlere, ağır hakaretlerle saldırdılar, montaj videolar yayınladılar. Cumhur İttifakı'na oy vermiş seçmen kardeşlere de seslenerek, biz bölmeye değil birleştirmeye geliyoruz. Biz kutuplaştırmaya değil, kucaklaştırmaya geliyoruz.

Herhangi birimizin terör örgütüyle bağımız varsa çıkarın dosyaları, ama yoksa bu kürsüden her toplantıda size "müfteri" diye sesleneceğiz. Başımızı kaldıracağız, yeni dönemin habercisi olacağız.  

Erdoğan'a İsveç sözü hatırlatması

Bir hafta önce Sayın Erdoğan, İsveç'e şöyle hitap etti; Boşuna uğraşma İsveç, sen benim mukaddes kitabım Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına izin verdikçe NATO'ya giremezsin. Aynı günlerde Bahçeli, 'İsveç'le ilişkilerimizi keselim' diyordu. Bunlar böyle işte. Bir hafta içinde tutum değiştirdiler. Ne tutum koydunuz İsveç'e? Sebebi çok açık. Biden ile bir görüşme yapabilmek için taviz verdiler. Bundan sonra Sayın Erdoğan'ın ilk hedefi; Washington'a bir saatliğine de olsa gidebilmektir.

Kapılar ardında bile ağzımızdan çıkmayan bir sözcük TBMM’de kadına yönelik söylenmişse kadına saygıdan söz edilebilir mi? Bu nezaketsizliğe son vermeye geleceğiz. Hekimlere “giderlerse gitsinler” diyen nobran sesi unuttuk mu?

"Bu topluluktan LGBT'ci çıkmaz"

Değerli arkadaşlar; büyük bir ahlaki yozlaşma var, güç yozlaşması var. Ahlakı sadece namus kavramını indirgeyen bir anlayış, toplumsal ahlakı, siyasi ahlakı, ekonomik ahlakı yok sayıyor. Evet, aile başta olmak üzere ahlakımızı, kişisel ahlakımızı, aile ahlakımızı koruyacağız. Seçim gecesi utanmadan bizlere dönüp LGBT’ci diye seslenen Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; buradan, bu topluluktan LGBT’ci çıkmaz, ama sizden de aileyi koruyan çıkmaz. Önce kendi yandaş gazetelerinize bakın nasıl yayın yapıyorlar, yandaş televizyonlarınıza bakın, adlarını vermemeyim, nasıl bir gündüz yayınıyla aile kavramını yerle bir ediyorlar. Önce geçmiş resimlerinize bakın kimlerle yan yana resim çektirmişiniz, bu toplumda bahsettiğiniz türde ahlakı temsil eden kimlerle resim çektirmişsiniz. Bizler, aile kavramını en temel özellikleriyle koruyacağız, ama aile kavramı yanında, aile ahlakı yanında siyaset ahlakını da ihya edeceğiz.

"Sen hiç hediye almadın mı Ahmet Bey"

Nedir siyasi ahlak, 1994’te Refah Partisi, yerel yönetimlerde devrim yaptığı zaman her yeri süsleyen bir hadis vardı; rüşvet alan da, veren de melundur, değil mi, nerede o? Sayın Erdoğan, Beştepe’de karşısına o hadisi koysun ve her gün düşünsün. Kendisiyle ilk ihtilafımız, bir bakanın bir iş adamından 750 bin euroluk saat aldığı ortaya çıkıp da bunların yüce divana gitmesi gerekir dediğimde şu soruyu sormuştu bana: Sen hiç hediye almadın mı Ahmet Bey. Ve şöyle demiştim: Almadım, almayacağım, aldıklarımı da devletin Hazinesine bırakacağım. Çünkü biz Hazreti Peygamber’in zekat memuru hadisini menkıbe gibi okumadık, hayatımıza rehber olsun diye okuduk arkadaşlar. Zekât memuru, şunlar Hazineye, beytülmale, şunlar da bana dediğinde ne demişti Hazreti Peygamber,  sen evinde oturuyor olsaydın onlar sana verilecek miydi? Evet, devlet adamları evlerinde oturuyor olsalardı, kim onlara dışarıda hediye vereceklerdi. Herkes hesabını vermek zorunda, biz bu hesabı vererek çileli yerlerden ve gücü arkamızda bırakarak geldik, yalın kılıç geldik. Tarık bin Ziyad deyişiyle söyleyeyim; “Arkamızda bırakın gemi, sandalımız bile yok ki yakalım. Sizin gemileriniz sizin olsun, bize milletin gemisi yeter.”

Ahlaki yozlaşmada belki de en önemli sorunlardan birisi değerli arkadaşlar, harp hiledir hadisinin yanlış yorumlanmasıdır. Birçok WhatsApp grubunda video montaj çıktığı zaman şu kullanıldı: Harp, hiledir. Arkadaşlar, dinimizin böyle istismar edildiği bir dönem görülmemiştir. Harp hiledir hadisi, Hendek Savaşında özel şartlarda, savaş şartlarında verilmiştir ve kavram da hile değildir hud’adır, yani taktik anlamındadır. Savaş şartlarında istisnai olarak verilmiş bir izni siz hayatın tümüne yansıtırsanız yalanı, fitneyi, hakareti bir hile olarak meşrulaştırırsanız, geriye İslam’dan, İslam ahlakından ne kalır Allah aşkına? Yalan, günahların anasıdır. Yalan olduğu an her yerde her türlü şer neşvünema bulur.

" 'Tokatçı cevabı': HÜDA PAR, YRP meclise zembille mi indi?

(Tokatçı meselesi) Sayın Erdoğan bu tabirleri nereden buluyor bilemiyorum. Onlara hakaret, bize nezaket yakışır. HÜDA PAR, YRP meclise zembille mi indi? Onlar da AK Parti’yi mi tokatladı? O zaman sen de tokatlanansın. Rıza Zarrab kimi tokatladı? Bu saatten sonra Hazineyi tokatlayan olursa karşısında 20 cesur yürek olacak. İki ay önce bizi Amerika'nın ajansları olarak nitelendirenler şimdi neredeler? Gerçek Türkiye Yüzyıllarını inşa edeceğiz. Siyasi iktidarın sonu gelirken, biz daha yeni başlıyoruz."