Sabah Gazetesi yazarı Ünlü’den uyarı: ‘Orantısız güç kullanılmaması devletin vatandaşına karşı sorumluluğu’

Sabah Gazetesi yazarı Ünlü’den uyarı: ‘Orantısız güç kullanılmaması devletin vatandaşına karşı sorumluluğu’
Sabah Gazetesi Yazarı Ferhat Ünlü, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından sonra meydanlardaki protestolara değindi. Ünlü “Orantısız güç kullanılmaması; bu devletin hem polisine, hem de vatandaşına karşı sorumluluğudur” dedi.

Gazete Pencere- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 100'den fazla isim hakkında çeşitli suçlardan gözaltı kararı verildiğini açıkladı.

Gözaltı kararlarının İBB'ye yönelik "kent uzlaşısı" ve "CHP'de para sayma görüntüleri" olarak anılan yolsuzluk iddialarıyla bağlantılı olarak verildiği öne sürüldü.

Sabah Gazetesi Yazarı Ferhat Ünlü, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından sonra meydanlardaki protestolara değindi. Ünlü “Orantısız güç kullanılmaması; bu devletin hem polisine, hem de vatandaşına karşı sorumluluğudur” dedi.

Sabah yazarı Ferhat Ünlü “Açık söyleyeyim: İmamoğlu’na bin tane oyum olsa bir tanesini vermem” diyerek masumiyet karinesine şu sözlerle dikkat çekti:

“Ama İmamoğlu ve diğer şüphelilerin masumiyet karinesinin gözetilmesi (laf olsun diye söylemiyorum), bu süreçten mağdur(lar) çıkarılmaması; ekonomik/toplumsal dalgalanmaları (ilki yüksek, ikincisi düşük ihtimal) önlemek açısından önemlidir.”

Devletin CHP’yi dönüştürmeye çalıştığın söyleyen Ünlü, “Ve son söz de devlete: Çevik Kuvvet’le vatandaşın karşı karşıya getirilmemesi ve orantısız güç kullanılmaması; bu devletin hem polisine, hem de vatandaşına karşı sorumluluğudur. İki cümleyle toparlayayım: Hassas bir süreç, ama sonuç olarak enseyi karartmaya gerek yok. Ülke olarak çok şey aştık, bunu da aşarız” ifadelerini kullandı.

'Siyasal iktidar değişimi ancak, sandıkla olur'

Sabah yazarı Ferhat Ünlü’nün mesajı şöyle:

“Bu ülkenin yarım asırlık tarihinin bir vatandaş olarak tanığıyım. Son 32 yılda da kimi olaylar özelinde devletin sisteminin nasıl çalıştığını bir gazeteci olarak yakından ve derinlemesine gözlemledim. 19 Mart İmamoğlu/İBB operasyonunu genel hatlarıyla şöyle değerlendiriyorum:

Devlet; ana muhalefeti, CHP’nin içeriden dinamiklerini hızlandırarak dönüştürmeye çalışıyor. Bu, sonunda milleti ilgilendirse de öncelikle devlet ve giderek parti (CHP) içi bir meseledir.

Açık söyleyeyim: İmamoğlu’na bin tane oyum olsa bir tanesini vermem. Ama İmamoğlu ve diğer şüphelilerin masumiyet karinesinin gözetilmesi (laf olsun diye söylemiyorum), bu süreçten mağdur(lar) çıkarılmaması; ekonomik/toplumsal dalgalanmaları (ilki yüksek, ikincisi düşük ihtimal) önlemek açısından önemlidir.

Esas meseleye gelelim: Gençler… Bu ülkenin geleceği onlar. Biz artık ikinci yarıdayız. Gençler hayata daha etkin katılmak zorundalar. Önce toplumla dengeli ilişkiler kurabilen bireyler haline gelmeliler. Sorumluluk aldıkça, sisteme katıldıkça onu içeriden dönüştürmeleri gerektiğini anlayacaklar. Bizim nesil öyle yaptı. Eksiğiyle yanlışıyla…

Üst nesillerinizi asla hafife almayın. Her nesil gibi bir önceki jenerasyona bakın. Z mesela, Y’yi anlamalı, Y de X’i. Y; sokaktan gelen son kuşaktır. Gelecek nesiller, bizim bir alt neslin de kıymetini bilmeli. Ha; kimsenin kimseye sırf yaşı büyük diye, sevgi, hayranlık borcu yoktur. Ama siz daha giderken gelenleri dinlemek, anlamak akıllca bir iştir. Hayat; ahkam keserek değil, mücadele ederek yaşanır.

Gençler, kâhir ekseriyeti muhalif olan gençliği kast ediyorum, muhalefeti değiştirmeden iktidarı değiştiremeyeceğini anladı. Değil iktidarı, muhalefeti bile sokakta değiştiremeyeceğini de anlayacaktır.

Siyasal iktidar değişimi ancak, sandıkla olur. Sandık, demokrasinin her şeyi değildir; ama atomu, Leibniz’in deyişiyle ‘monad’ı, yapıtaşıdır. Değişim, ya da kendince ‘devrim’ isteyen sandığa inanmak, güvenmek zorundadır.

Şunu da unutmayalım: Bugünün gençleri, bizden farklı olarak sokak kültüründen uzak, teknolojiye bağımlı büyüdüler. Sokağa siyaset için değil, yaşamak için çıkılır. Hayat; bütün ideolojilerden üstündür. Ve yerine göre sert olsa da çok eğlenceli ve öğreticidir. Hayat; söz konusu olduğunda bütün ideolojik kimliklerinizden sıyrılın.

Gençler kimi zaman bizi anlamasalar, dinlemeseler de ülkenin geleceği için onlara birikimimizi aktarmak bizim boynumuzun borcudur.

Önce birey olun, sonra aile, derken zaten zaman içinde devleti dönüştürmeye başladığınızı zaten göreceksiniz. Sizi sokağa çağıranları dinlemeyin. Sokaktan iktidar çıkmaz, iktidar ütopyasına ülkenin sokaklarını arşınlayarak, hele de taşkınlık yaparak asla ulaşamazsınız. Ayrıca siyasetçi değilseniz siyasal iktidar peşinde koşmak da absürttür.. Ve iktidar dediğimiz şey salt siyasal iktidardan da ibaret değildir. Pek çok veçhesi var.

Dolayısıyla gençler; entelektüel, kültürel ve ekonomik iktidarınız olsun; size yeter. Siyasi iktidarı yakın gelecekte o iktidar araçlarınızla toplum olarak denetlersiniz.

Ve son söz de devlete: Çevik Kuvvet’le vatandaşın karşı karşıya getirilmemesi ve orantısız güç kullanılmaması; bu devletin hem polisine, hem de vatandaşına karşı sorumluluğudur.

İki cümleyle toparlayayım: Hassas bir süreç, ama sonuç olarak enseyi karartmaya gerek yok. Ülke olarak çok şey aştık, bunu da aşarız.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar