“Sezgin Tanrıkulu’nun dile getirdiği olaylar Meram Katliamı davasında da yaşanıyor”; katil sanığın telefonu Kara Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden sinyal vermiş!

“Sezgin Tanrıkulu’nun dile getirdiği olaylar Meram Katliamı davasında da yaşanıyor”; katil sanığın telefonu Kara Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden sinyal vermiş!
Candan Yıldızİnsan hakları savunucusu, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun 90’lardaki faili meçhul cinayetleri, köy yakmaları hatırlattığı programın ardından başına gelmeyen kalmadı.“Susturun bu adamı”...

Candan Yıldız

İnsan hakları savunucusu, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun 90’lardaki faili meçhul cinayetleri, köy yakmaları hatırlattığı programın ardından başına gelmeyen kalmadı.

“Susturun bu adamı” korosu devreye girdi, hakkında Ankara Başsavcılığı soruşturma açıldı, fezlekesi Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “cezasız kalmayacak” dedi.

Tanrıkulu’nun sözünü ettiği hak ihlalleriyle ilgili AİHM kararları var.

Ancak fırtınanın sesi öyle baskındı ki Tanrıkulu’na destek verenlerin sesleri az duyuldu.

Ses çıkaranlardan biri, 22, 23 ve 24. Dönem CHP Konya Milletvekili, avukat ve Dedeoğlu ailesinin avukatı Atilla Kart oldu.  

Atilla Kart, “CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun dile getirdiği olaylar, bugün Konya'da Meram Katliamı davasında da yaşanıyor” diyerek davayı anımsattı.

Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz’da Kürt bir aile olan Dedeoğlu ailesinden 7 kişi katledildi.

Katliamın tetikçisi Mehmet Altun ceza aldı. Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesi kararı onadı. Dosya şimdi Yargıtay aşamasında.

Sezgin Tanrıkulu’nun dile getirdiği olayların bir benzeri olan Meram Katliamı sonrası dava sürecinde neler yaşandı?  Atilla Kart şu bilgileri paylaştı: 

“Meram Katliamı sanığın telefonu Kara Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden sinyal verdi”

“İşsiz olan tetikçi katilin; profesyonel olarak silah kullanmayı bildiği, 2 ay öncesinden başlayarak lüks otellerde konakladığı ve adeta ‘eğitim kampına’ alındığı;

Katilin telefonu katliamdan 1 ay önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı nizamiyesinden ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden HTS- baz kayıtlarının çıktığı;

Özel bir güvenlik şirketini 2 kez ve 4'er saat boyunca ziyaret ettiği, saldırı anına dair 2 dakikalık kamera kayıtlarının Emniyet aşamasında yok edildiği ve mahkemeye gönderilmediği ortaya çıktı.

Mahkeme, ısrarlı ve müteaddit taleplerimize rağmen bu bulguları araştırmadı.

Müdahil Vekili olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne başvurduk. Bu olayı araştırın, tetikçi katil Komutanlık' ta ve Emniyet'te kimlerle görüşmüş, bunu ortaya çıkarın. Bunu yapmadığınız takdirde görevinizi yapmamış olursunuz. Katliama iştirak edenleri korumuş olursunuz. Kurum'u zan altında bırakmış olursunuz" dedik.

15 günlük yasal süreye rağmen KKM ve EGM henüz yanıt vermedi

Atilla Kart’ın Bilgi Edinme Yasası kapsamında KKM ve EGM’ye  3 Ağustos’ta gönderdiği dilekçeye, kanuni süre olan, 15 günlük süre geçmiş olmasına rağmen hâlâ yanıt verilmedi.

Söz konusu dilekçede Atilla Kart, katliama giden süreci anlattı.

Adli tıp raporları ve iddianameye dayanılarak hatırlatılan olaylar silsilesi şöyle gelişti:

Buna göre Dedeoğlu ailesi, 12 Mayıs 2021’de gece vakti, komşuları olan "Keleş, Çalık, Güven ve Altun” ailelerinden 25-30 kişinin taşlı, sopalı ve silahlı  saldırısına uğradı.

Dedeoğulları ailesinden üç kişi "hayati tehlike" geçirecek şekilde yaralandı, 12 kez aranmasına rağmen acil yardım 2-2,5 saat sonra olay yerine geldi.

Dedeoğulları ailesi öldürüleceklerini, gerekli önlemlerin alınmasını yazılı olarak hem Lalebahçe Karakolu’na ve hem de İçişleri Bakanlığı ve CİMER'e ulaştırdı.

Yani 12 Mayıs’tan yaklaşık iki buçuk ay sonra, 30 Temmuz’da yaşanacak katliamın göz göre göre geldiğini hatırlatıldı.

Dilekçede tetikçi Mehmet Altun’un 12 Mayıs saldırısından sonra 18- 19 Mayıs' tan itibaren İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir illerinde lüks otellerde konakladığı belirtildi.

"Katliam planlı ve özel bir ekibin işi"

“Katliamın oluş şekli, katliam öncesi hazırlıklar ve tüm yargılama dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; katliamda azmettirenlerin bulunduğu, katliam öncesi ve katliam anında katilin, ‘Özel bir ekip’ tarafından korunduğu anlaşılmaktadır” denilen dilekçede ‘planlı bir katliam’ şüphesine neden olan olgulara dikkat çekildi.

Katliam sonlandırıldıktan sonra, saat 18:34 ila 18:36 arasındaki iki dakikalık görüntü Emniyet’te ‘kayboldu’.

HTS ve baz kayıtlarının kronolojisine göre, örneğin 20 Mayıs-31 Temmuz (Katliamdan bir gün sonra) tarihleri arasında Mehmet Altun’un telefonundan Ankara’daki G.A.T. Güvenlik isimli şirketin olduğu adres bölgesinden farklı tarihlerde ve saatlerce sinyal alındı.

Dilekçede Kara Kuvvetleri Komutanlığı  ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili bölümde ise şöyle:

Tetikçi katilin telefonu 04.06.2021 tarihinde, saat 10:24' ten 13:58'e kadar, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Nizamiyesine ait baz istasyonundan sinyal almıştır.”

“Katliam sanığı 100 kilometre uzaklıktan 8 dakikada gelip mi katliam yaptı?”

“Tetikçi katil; 29.06.2021 tarihinde Ankara' ya dönmüştür. HTS Kayıtlarına göre; 30.06.2021 tarihinde, 0542… nolu hat, Emniyet Genel Müdürlüğü Destek Başkanlığı Hizmetleri Şube Müdürlüğü tarafından aranmıştır. Bu görüşme 9 saniye sürmüştür.”

“13.07.2021 günü Muğla'da bulunan tetikçi katilin telefonu, aynı günün akşam saatlerinde Emniyet Genel Müdürlüğü Ana Binasından sinyal almıştır.”“Bilirkişi raporuna katliam esnasında- saat 18:22:29' da katilin kullanımında bulunan "0535…” nolu telefon numarası olay yerine 100 km ötede sinyal verirken, olay yerinde saat 18:30 - 18:31 saatindeki görüntüsünün olması mümkün değil.”

Yani katliamın faili Mehmet Altun 8 dakikada mı 100 km öteden katliam yerine geldi ya da telefonu başka birinde miydi?Atilla Kart, hem KKM’nin hem de EGM’nin soru işaretleri yaratan konulara açıklama getirmesini talep etti.

Bakalım Sezgin Tanrıkulu’nun sözünü ettiği olayların bin benzeri olan Meram Katliamı davasında kurumlar nasıl bir sınav verecek?