Suça sürüklenen çocuğun itirafları: ‘Suriye’de silahlı nöbet tuttum’

Suça sürüklenen çocuğun itirafları: ‘Suriye’de silahlı nöbet tuttum’
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü IŞİD operasyonunda Suriye’den Türkiye’ye gelen “suça sürüklenen çocuk” yakalandı ve tutuklandı. İfadesinde Ceyş El Ahrar adlı örgütte silahlı nöbet tuttuğunu anlattı.

Gazete Pencere – Caner Taşpınar

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, 2020 yılında yaptığı IŞİD operasyonunda 18 yaşından küçük olduğu için hukuki olarak “suça sürüklenen çocuk” (SSÇ) olarak anılan Suriyeli bir çocuğu yakaladı. Gözaltına alınan SSÇ tutuklandı ve yaklaşık 3 ay tutuklu kaldı.

Suça sürüklenen çocuk ifadesinde, 2019 yılı yaz aylarına kadar Suriye’nin İdlib şehrinde yaşadığını, İdlib'de yaşadığı dönemde 2019 yılı ilk aylarında Suriye rejimine karşı mücadele eden “Ceyş El Ahrar” isimli örgüte katıldığını anlattı.

Bu örgütte yaklaşık 4-5 ay kadar kaldığını söyleyen SSÇ, 2019 yılı yaz aylarında bulundukları bölgenin Suriye rejimi tarafından ele geçirilmesi üzerine bağlı olduğu gurubun dağıldığını, bunun üzerine kendisinin de bölgeyi terk ettiğini ve 2019 yılı yaz aylarında Türkiye'ye geldiğini belirtti.

Suça sürüklenen çocuk, Suriye’de “Ceyş El Ahrar” adlı örgütün içindeyken kendisine silah verdiklerini, bulundukları bölgenin güvenliğini sağladıklarını yani kendisine nöbet tutturulduğunu anlattı.

Herhangi bir çatışmaya girmediğini öne süren SSÇ, “Ceyş El Ahrar” dağılınca silahlı gurubun lideri olan Yusuf Sellum isimli şahsa silahını teslim ettiğini, sonrasında Türkiye'ye geldiğini, IŞİD veya bu örgüte bağlı guruplara katılmadığını iddia etti.

Mücahit Kalbi ve Kalemi isimli WhatsApp grubu

Suça sürüklenen çocuk tercüman aracılığı ile alınan ifadesinde şunları anlattı:

“DAEŞ silahlı terör örgütüne üye değilim. Ceyş el Ahhar isimli bir grup Suriye’de faaliyetini sürdürürken ben de bu gruba katıldım, ancak belirttiğim bu grup Türkiye ile birlikte hareket halinde olan bir gruptu.

Silahlı olarak bir çatışmaya katılmadım. Türkiye'ye geldiğimde bahsettiğim Ceyş el Ahhar isimli grupla iletişime devam etmedim.

Benim hakkımda DAEŞ silahlı terör örgütüne üye olduğum şeklinde yapılan istihbarat bilgilerini kabul etmiyorum.

Mücahit Kalbi ve Kalemi isimli bir WhatsApp grubunda bulunmuyorum. Telefonumda tespit edilen fotoğraflar da Ceyş el Ahhar isimli grupta olduğum esnada çekilmiş olan fotoğraflardır. Ben Mücahit Kalbi ve Kalemi isimli WhatsApp grubunda herhangi bir kimse ile mesajlaşmadım, telefon ön inceleme tutanağında yer alan benim Ceyş El Ahhar isimli grupta olduğum zaman çekilmiş fotoğraflar haricinde belirtilen WhatsApp görüşmeleri ile ilgili olan hususları kabul etmiyorum. Zaten ben belirtilen WhatsApp grubunda da yoktum, atılı suçlamayı işlemediğimden dolayı tahliyemi talep ederim.”

Suça sürüklenen çocuk yapılan yargılamanın ardından elde edilen deliller ve bu Ceyş el Ahhar grubunun IŞİD bağlantısının net olarak tespit edilememesi üzerine beraat etti.

Nedir bu Ceyş el Ahhar grubu?

Suriye’de 2018 yılında hem Esad’a hem de HTŞ'ye karşı Ulusal Kurtuluş Cephesi kurulmuştu.

Ahrar üş Şam, Nureddin Zengi, Feylak el Şam, Ceyş İdlib el Hür, Ceyş al Nasr, Sukur al Şam ve Ceyş el Ahrar gibi örgütlerin üye olduğu ittifakın Türkiye tarafından destekleniyordu.

Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Suriye Milli Ordusu adı altındaki iki grubun birleşerek Suriye Geçici Hükümeti'ne bağlanmasıyla oluşan yeni "Milli Ordu", Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Barış Pınarı Harekâtı'nda yer alması için tek bir komuta altında toplamak istediği İdlib, Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinden gelen, Suriye iç savaşı boyunca Türkiye tarafından para, ve silah yardımı yapılan, eğitim verilen silahlı muhalif birliklerden oluşuyordu.

Bursa’daki yargılama aşamasında da mahkemenin kararında, “CEYŞ EL AHRAR" isimli grubun güncel olarak Suriye idlib bölgesinde Suriye milli ordusu içerisinde faaliyet gösterdiği, DEAŞ terör örgütü ile bağlantısının bulunmadığı şeklinde basın yayın organlarında teyide muhtaç bilgilerin olduğunun belirlendiği” ifadeleri yer aldı.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar