Yavuz Çingitaş

Yavuz Çingitaş

Günümüz süper gücü: Denemek ve Yanılmak

Şirket liderlerinin özellikle Kovid-19 sonrası birçok zorlukla başa çıkması gerekti. Temel faaliyetlerini istikrara kavuşturmanın yanı sıra, büyümeyi sağlamak için farklı metodolojiler denediler ve deniyorlar.
Firmalar, özellikle Kovid-19 gibi kriz zamanlarında, çalışanlarının inovasyon becerileri geliştirmesini tarihsel olarak hep ihmal etmiştir. İnovasyona odaklanmayıp, sürekli gelir ve verimlilik gündemleriyle boğuşmanın ötesinde inovasyon ortaya çıkartmak için çalışan ekipler hor görülüp kaynak israfı olarak düşünülmüştür. Bir diğer yandan kriz meydana geldiğinde, halihazırda inovasyon gücü olmayan şirketlerin yanıt vermesi zorlaşır. Kovid-19 sonrası, şirketler bir krizin ortasında inovasyon yetkinliği inşa etmek zorunda kaldı. Temel işi, tanımlanan görevini verimli bir şekilde yürütmek olan çalışanların yeniden hayal kurmaları zorlaştı. Bunu başaran firmaların yenilikçi, denemekten ve yanılmaktan korkmayan kültürleri başarıyla inşa edenler olduklarını görüyoruz.
İnovasyon ürünlerle, şirketle veya yöneticilerle ilgili değildir. Şirketi yenilikçi yapan içinde yer alan insanlardır. Düşünün ki 100.000 çalışanınız var, onlardan ilk rica edeceğiniz görev ne olurdu? Verilen görevleri harfiyen yapmak mı yoksa her bir kişinin benzersiz bir deneyime ve yetkinliğe sahip olduğunun farkında olarak yenilik peşinden koşmalarını ve korkmadan denemelerini mi isterdiniz? Ben denemelerini ve denediklerinden öğrenerek tekrar denemelerini isterdim. Benim gibi düşünen firmalar kurum kültürlerini farklılaştırırken şirket değerlerini de bir o kadar arttırmaktalar.
Örneğin Amazon’un yıllar geçtikçe gelişimine ve nasıl büyüdüğüne kısa bir bakış atıp, dene-yanıl metodolojisiyle başlangıç noktasından nasıl dünyanın en değerli şirketlerinden biri olduğuna değinelim. Amazon’un günümüzde yaptığı işler dolayısıyla belki de aklımızdan çıkan, kurulduğu 1994 yılında sunduğu ilk değer önerisi web sitesi üzerinden kitap satmaktı. 1998 yılında halka arz edildiğinde hisse değeri 18 dolardı. 2003 yılında ilk kar açıklaması geldikten 2 yıl sonra, Amazon Prime lanse edildi. Bu hizmet ile, aylık veya yıllık ödeme yapan bireyler hızlı ve ücretsiz gönderi gibi ayrıcalıkların sahibi olacaklardı. 2006 yılında Amazon S3 hizmetini devreye soktu, artık bir server altyapı sağlayıcısıydı ve şu anda Amazon Web Services (AWS) olarak biliniyor. Kuruluşundan tam 13 yıl sonra, 2007 yılında Kindle, dijital kitap okuma cihazını pazara sundu. İki yıl sonra 850 milyon dolara müşteri bağlılığında fark yaratan online ayakkabı satış mağazası Zappos’u satın aldı. 2011 yılına gelindiğinde Amazon Locker ile teslimat konusunda kolaylık yaratmayı amaçladığı kilitli kutu hizmetini devreye aldı. Tedarik zincirinin her aşamasını iyileştirme isteği 775 milyon dolara Kiva isimli robot firmasını almasını da tetikledi. Ve bugün dene-yanıl metodunu çok iyi bir biçimde kullanmasının neticesinde 2.954 dolar hisse değeriyle en değerli şirketler arasında yer alıyor.
Denemek ve yanılmak bir diğer deyişle deneyerek öğrenmek ancak iyi kurgulanmış ve çıktılar üzerine kurulmuş bir süreç ile faydalı bir yetkinlik olabilir. Aksi taktirde herkesin kendi köşesinde yenilikten uzak denemeler yapıp, şirket kaynaklarını verimsiz kullanmasını sağlar. Hem kurumlar hem de bireyler için denemek ve yanılmak, yanıldıkça edinilen öğrenimlerle daha iyi ürünler, hizmetler veya iş modelleri ortaya çıkartmanın öğrenilmesi için Eric Ries’in yazdığı ve şu anda satışta olan Yalın Startup kitabını edinmenizi öneririm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yavuz Çingitaş Arşivi