Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

İBAN kurban olsun sana!..

Muhtemelen hayatımızın en tuhaf bayramını yaşıyoruz. Ekonomik krizde "beyaz yakalılar" bile tatile borç harç gidebiliyor. Oysa internetten koç kestirmek gayet hesaplı!.. Üstelik etleriniz Malezya, Kamboçya ve Burkino Faso'ya emin ellerde ulaşıyor! İşin içinde faiz olmadıkça her şey mübah... İşte deve, boğa ve keçi formunda Noel süsleri "party store"larda sizi bekliyor!

Şimdilerde pek kimse hatırlamaz. AKP öncesi Türkiye'de otoyol, AVM, cep telefonu, buzdolabı ve bardak (!) bulunmadığı gibi Kurban Bayramı da yoktu! Daha doğrusu vardı da bugünkü gibi itibarlı ve ejder meyveli değildi.
Zira o zamanlar kurban ibadeti, bir avuç zenginin tekelindeydi. Ki bu "elit kesim"in "kurban" sözcüğüyle normal şartlardaki ilişkisi Bülent Ersoy'un "Ablan Kurban Olsun Sana" şarkısı eşliğinde eğlenmekten ibaretti. Ama ne vakit bayram gelir, "dindar" olduklarını hatırlarlardı. İşte o zaman bir koç kestirip etleri yoksullara dağıtmak şarttı. Neymiş efendim? Garibanın sofrası kavurma görsün. Evet, yanlış okumadınız. AKP öncesi Türkiye'de sadece çöp dağları ve çukurlar değil, her mahallede fakir fukara vardı!
Hey gidi hey... Türk Hava Kurumu gelsin alsın, tarikatlar kapmasın diye kurban derisinin başında nöbet tutulan militan laik - antidemokratik günler... Çok şükür ki 2002'den sonra bu "vesayet" ortamı çok gerilerde kalacaktı.

'MİLLİ İRADE' TRAKTÖRE KOYUN BAĞLIYOR!

"Halkın iktidarı"na geçişle birlikte artık herkes gönlünce kurban kesebiliyor, dileyen traktörüne iple bağladığı koyunları sokak sokak gezdirebiliyordu. Sosyal medya "kendini yaralayan acemi kasap" haberlerinden geçilmiyor, "İstanbul Boğazı bu bayram da kızıla büründü" haberleri gazeteleri süslüyordu. Bu ne nezafet, bu ne zarafet... Kalkınma buydu doğrusu...
Nitekim ülke ekonomisi de Zafer Havalimanı ve TOGG gibi projelerle hızla şahlanırken Kurban Bayramı da biçim değiştirecekti. Çünkü bu bolluk ortamında yardıma muhtaç pek kimse kalmamıştı. Şu halde ne yapmalı?
"Seküler kesim"in işi kolaydı. İnternetteki marketlerden kurbanını sipariş et, tertemiz paketlenip kapına gelsin. Sonra ister ye, ister konuya komşuya dağıt. Vacipte vade farksız 8 taksit esastı.
Peki ya "milli irade"?.. Onların da Osmanlı torunu, ultra-mega küresel bir güç olarak dost ve kardeş ülkelere yardım etme zamanıydı.


HAYDİ, EKLE SEPETE...

Böylece ortaya İnsanı Sevme ve Sayma Vakfı, Sadaka ve Smoothie Yayma Cemiyeti, Pudra Feneri Derneği gibi hayırsever oluşumlar çıkacaktı. Kendini vekaleten kurban kesimine adayan bu gönüllülerin web siteleri son derece sade tasarlanmıştı. Gülümseyen bir Asyalı çocuk, ormanda poşetle et teslim alan Afrikalı bir aile ve tabii onlara bu yardımı götüren renkli yelekli kahramanlar... Son derece dokunaklıydı. Eğer yeterince etkilendiyseniz şimdi tek yapmanız gereken bağış bölgenizi seçmek ve kurban hissenizi "sepete eklemek"ti. İyi de seçimi neye göre yapmalıydı?
İhtiyaç sahiplerinin bulunduğu coğrafyalar dört kategoriye ayrılmıştı. Irak ve Filistin'in bulunduğu "4. Bölge" örneğin... 5000 lira hisse bedeliyle en pahalısıydı. 3000 liralık "3. Bölge"de Bosna Hersek, Arnavutluk gibi Batı ülkeleri vardı. İyi de Macaristan ve İspanya?! Onu çok sorgulamamak lazımdı.

VİETNAM'DA BAYRAM ZAMANI!..

Keza hisse bedelinin 2000 liraya düştüğü "2. Bölge" de enteresandı. Myanmar ve Bangladeş tamam da... Nüfusunun yüzde 86'sı belli bir dine mensup olmayan ya da yerel inançları yaşayan Vietnam ne alakaydı?
"Hasenat" sınır tanımıyordu elbette. Geldik mi "1. Bölge"ye... Kurbanınız tek tıkla Burkino Faso'dan Benin'e, Kenya'dan Senegal'e, Afrika ülkelerine gidebilirdi. Sadece 1250 TL'ye, yani 10 kilo kıyma fiyatına hayır ve sevap... Gayet uygun ve hesaplıydı!
İster çağrı merkezini ara, EFT yap; istersen parayı 7/24 "fast" ile öde... Kurbanın kesilir kesilmez SMS gönderiliyordu ve adının okunduğu "kesim videosu" da en kısa sürede cep telefonundaydı. Niyet ettim Binali Bey ve Ravza Hanım adına!.. "Sünnet" tamamlanmıştı.
Belli ki bu siteler konusunda uzmandı. Zira bayram dışında da "şifa kurbanı", "şükür kurbanı" ve "akika" gibi seçeneklerle bizimleydi. Dört mevsim mobil ve sürreel kurban hizmeti... Büyük nimetti. "Büyükbaş hisse"ye giren kişi sayısı tek mi olmalı, çift mi? Henüz bu soruyu çözemeyen "milli irade" daha ne isteyecekti?


FAİZ SEBEP, NOEL SONUÇ!..
 
Bu şartlar altında belki de hayatımızın en tuhaf Kurban Bayramı'nı yaşıyoruz. Belediye otobüsü olmuş 8, bir çay-simit olmuş 10 lira... Kimilerimiz evden çıkarken iki kere düşünüyor. Instagram'da yurt dışı seyahat "story"leri tarihe karışmış. Kimileri de bütün bir yıl çalışan "beyaz yakalılar"a borç harç çıkabildikleri Antalya tatilini çok görüyor.
"Katılım bankaları" bayram harcamalarına "bonus" dağıtırken Diyanet Holding kredi kartıyla kurbana onay veriyor. Ama "Aman haa... Ödeme tarihinde gecikip faizli işleme düşmeyin diye" uyarıyor. Bir zamanlar "en büyük günah" yılbaşı kutlamaktı. Şimdi "party store"larda deve, boğa ve keçi motifli "Noel süsleri" bayram neşesi içinde satılıyor!
Eh... Onur Haftası yasaklanırken Bülent Ersoy'un en üst düzey devlet assolisti olduğu 2022 Türkiye'si burası... Bayram coşkusu "İBAN Kurban Olsun Sana" şarkısıyla yaşanıyor!
Herkese iyi bayramlar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi