Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Beltur'da bira: Hemen, şimdi!..

Hezimete uğradığı son seçimden çok daha büyük bir fırsat CHP'nin ayağına geldi. İstanbul'da "alkol yasağı" tartışması... Topluma kritik bir "laiklik" testi sunarken kendini "tükenmiş" hisseden "seküler" kitlelere son bir "ayılma" imkânı tanıyor. Kılıçdaroğlu çoktan bitti. Peki İmamoğlu bu fırsatı değerlendirmek için daha ne bekliyor?




Kısa süre yaşadığım Köln'de bira içmeyi en çok sevdiğim yer... Hayır; ne envaiçeşit "IPA" ve "märzen"iyle Bierlager, ne de harika şnitzeliyle Päffgen'di. Şöyle canım yeni bir "pilsner" denemek mi istedi? İstikamet derhal Sankt Michael Katolik Kilisesi'nin bahçesiydi!

Brüksel Meydanı'ndaki bu tarihi yapı, güzelim ağaçların arasında adeta doğal bir parkın tam ortasındaydı. Ve bu özelliğiyle gün boyu işsiz gençlerin, işten çıkıp eline bir külah dondurma ya da patates kızartması alan beyaz yakalıların ve tabii ailece zaman geçirmek isteyenlerin uğrak yeriydi. İki sokak ötedeki Biermuseum adlı dükkânın da bu popülaritede payı vardı kuşkusuz... Zira oradan üç otuz paraya son derece kaliteli biralar alınır, kilisenin yolu tutulurdu. Eh, iade için tekrar yol yürüyecek değiliz ya!.. 8 cent'lik depozito, boş şişe toplayan "göçmen"lerin geçim umuduydu!

Köln'de Sankt Michael Kilisesi'nin bahçesi, sevgililerin ve çocukların buluşma yeri...

'ALKOLSÜZ TEKİLA' LAİKLİĞİ

Hafta içi İstanbul Valiliği'nin sahillerde ve "açık alanlar"da içki içmeyi "yasaklayan" genelgesini okuyunca aklıma hemen Sankt Michael Kilisesi geldi. Bir yanda her "yönelim"den çiftler, sevgililer... Bir yanda bisiklete binen, beton masalarda pinpon oynayan, hatta mabedin duvarında top sektiren çocuklar!..  Yoksa "sekülerleşme" daha küçük yaşta, ibadethaneyi severek mi başlardı?!
Oysa yıl 2023'tü ve bizde işler tam tersiydi. İşte "kına gecesi"nde ahududu aromalı, "alkolsüz şampanya" patlatan vatandaşlarımız... Şimdi onlara düğünde "alkolsüz tekila" shot yapan bacılarımız eklenmişti!
Elbette dileyen dilediğini içerdi ki "laiklik" de eşittir "içki içmek" değildi. Laiklik, içki içebilme özgürlüğünün ta kendisiydi!



ÇÖZÜM: 'TERMOSTA VİSKİ KEYFİ' Mİ?!..

Bundan olsa gerek, sosyal medyada valiliğin kararına tepki büyüktü. Zaten yıllardır evde "etil"den rakı yapan, plastik kovada "bira kuran" kesim... Şimdi Kadıköy çimlerinde de mi muhabbet edemeyecekti?
Kimilerine göre her şey, 2013'teki "gece alkol satışı" yasağına isyan etmemekle başlamıştı. Öyle ya, siyah poşetle "eve servis" diye bir şey vardı! E Moda sahilinde ne içecektik peki? "Termosun içine viski koysak", hangi polis bunu bilebilirdi?! Yasakları öylece kabul edip sonra aşmaya çalışmak... Biz zeki insanların (!) işiydi!
Valiliğin "kadınlar huzursuz oluyor" gerekçesi de ayrıca tartışılacaktı. Sahi, Esenyurt'ta her gün bir kadın "balkondan düşerken", çeteler sokakta çatışırken bu neyin "asayiş"iydi? Kesin bunun arkasında toplumun "nabzını yoklama" amacı vardı. Yani önce tartışmaya açıp fikre alıştırma... Sonra adım adım uygulama... Öyle ya, Fatih Yaşlı'ya göre "şeriat bir gecede gelmeyecek"ti.

GEZİ'DEN MODA'YA YASAKLAR

Zaten karamsarlar da artık "geri dönüş" olmadığını, son seçimden sonra işlerin yokuş aşağı gideceğini söylüyordu. Oysa Twitter'daki hava "Gezi"den farksızdı. "Sıkıysa engel olsunlar içmemize"... Bardak taştı taşacaktı!
Bir de gazeteciler dahil olmasın mı konuya?.. Baksanıza ABD'ye, Hollanda'ya... Orada da sokakta içki içmek yasa dışıydı! E insan haklarını örnek alalım madem Batı'nın... Eş cinsel evlilikleri, ifade özgürlüğü, hayvan hakları...
Parkta oturup bir kutu bira içmekten geldiğimiz yer... Adeta "magna carta" tartışmasıydı!..
Neticede valilik, ertesi gün açıklama yaparak yeni bir "yasak" koymadıklarını, mevcut yasayı hatırlattıklarını belirtiyordu: "Kendi halinde içki içenlere yaptırım olmayacak". Bu bir "geri adım" mıydı? Ama neler yaşamıştık son 10 yılda, hatırlasanıza... Ateş olmayan yerden duman çıkmazdı.



EKREM İMAMOĞLU'NA AÇIK MEKTUP

Sayın Başkan,

İki kez kazandığınız seçimin ardından sosyal medyada gençlerin en çok tartıştığı, belediye tesislerinde "içki yasağı"nın kalkıp kalkmayacağıydı. Elbette "koca İstanbul'da mekân kalmadı, gidip Beltur'da rakı sofrası kuralım". Kimsenin derdi bu değildi. "Eski Türkiye"de kaldığı söylenen özgürlükleri geri getirecek misiniz? Bu çok daha önemliydi.
Siz kimseyi ürkütmeden, "statüko"yu korumayı tercih ettiniz. Hatta İBB'nin birbirinden güzel müzik festivallerine de içkiyi yaklaştırmadınız. Sizin tercihinizdi, sizin kararınızdı. Ama gelinen noktaya bakarsanız, "Beltur kartı"nı kullanmanın artık tam sırası!..
Çok iyi bilirsiniz ki siyaset Twitter'da "özel gün anarak" değil, "sahada" yapılıyor. Ve size oy veren geniş kitleler, şimdi sizden siyaset bekliyor.
Partinizin liderine duyulan antipati malum. Bu hafta Ali Mahir Başarır'ın "dindar nesil" talebi de artık seçmeninizi güldürmüyor, utandırıyor.
Şu haliyle CHP, tıpkı Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi, "ölü bir at"ı andırıyor. Onu canlandırmak için ne kırbaç, ne kamçı... Ancak "sihirli bir değnek" gerekiyor.
O sihirli değnek ellerinizde...
Bugün sadece Kadıköy sahilindeki Beltur'larda bira satışına başlasanız, devrim yapar, gençlerin "legal sosyalleşme"sini güvence altına alabilirsiniz. Hatta birkaç "kiosk" daha ekleyerek insanlara o çok özledikleri "Batı'da yaşama" hissini verebilirsiniz.
Dahası... Açılışı değerli eşiniz Dilek İmamoğlu ile sevdiğiniz bir Chablis ya da Malbec kadehiyle yapsanız... Tarihe geçer, yıllar sonra bile hatırlanırsınız!
Hayat yalnız bir kez yaşanıyor ve "ölü bir atı" kırbaçlamakla "hiçbir şey çok güzel olmuyor". Milyonlar sizin tercihinizi, sizin kararınızı bekliyor.

Saygılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi