Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

İNSAN VİCDANIYLA BAŞ BAŞA KALDIĞINDA KENDİSİNE HESAP VEREMİYORSA, KİMSEYE HESAP VEREMEZ!

Kendisini televizyonda görerek ve izleyerek tanıdım. Ekonomiye dair bilgiler veriyordu ve ekonomi ile ilgisi olmayan ben onu dikkatle izliyordum. O kadar güvenilir bir duruşu ve bana geçen hissi vardı ki sayesinde bilgim arttı ve ekonomiden bağımsız bir birey olamam duygusu hayatıma yerleşti. Benim kuşağım şanslıydı değerli hoca ekonomiye dair bilgilerini ekranlarda bir dönem paylaşmıştı. Şimdi ekranlarda yok ama ben kendisini aklı başında herkes gibi takip etmeyi sürdürüyorum. Ekonomist Mahfi Eğilmez ‘İnferis’ romanı ile okuyucuları ile buluştu. Bir romanda anlatılması gereken vicdan muhasebesini kendi adıma bana yaptırdı. Elimi vicdanıma koydum, para ile ilişkimi askıya aldım ve değerli hocamız Mahfi Eğilmez ile romanına dair röportaj yapabilmenin mutluluğunu yaşadım. İçimden söylemiştim, şimdi kendisi okuyacağı için daha rahat söyleyebilirim; iyi ki varsınız hocam!

Kitabınızı soluksuz okudum, polisiye türünde İnferis’in kurgusunu nasıl oluşturdunuz ve roman yazmaya karar verdiniz?
Ben iyi bir edebiyat ve polisiye okuruyum. Ortaokul, lise yıllarımdan beri edebiyatla uğraşırım. Klasiklerin çoğunu genç yaşlarda okudum. Edgar Allen Poe, Conan Doyle, Agatha Christie, Maurice Leblanc, Ian Fleming, Raymond Chandler, Mickey Spillane, Ahmet Ümit ve diğer birçok polisiye ve gerilim romanı yazarının kitaplarını okudum. Bir süredir çevremdeki olaylardan esinlenerek bazı notlar alıyorum. Sonunda bunları farklı bir romana dönüştürmeyi planladım ve yazmaya karar verdim. İnferis romanı böyle bir gelişmenin sonunda ortaya çıktı.

Olayların geçtiği ortam cehennem gibi bir ortam
İnferis kelimesinin birçok anlamı var. Hocam kitaptan yola çıkarak neden bu isim ve İnferis nedir?
Romanda olayların geçtiği ortam cehennem gibi bir ortam biliyorsunuz. Kötülerin işbirliği yaptığı çok az sayıda iyi ve dürüst insanın bu kötülük ortamına direndiği bir ortam bu. Bunun bir toplum için bir cehennem benzetmesiyle ortaya koymayı düşündüm. O zaman aklıma “Liberate tute me ex inferis” deyimi geldi. İnferis aslında Latince’de “altında” anlamına geliyor ama bu özel kullanımdaki anlamı “cehennem.” Öldürülen iş insanı Mehmet H.’nin Latince merakından giderek bu deyimi kullandım. Çok da güzel olduğunu düşünüyorum adı, romanın kendisiyle çok uyumlu oldu.

Doğru olan hep birlikte o cehennemi yeniden cennete dönüştürebilmek için bir uğraşı vermek
İnferis kitapta bir yerde belirtiğiniz gibi ‘kendini cehennemden kurtar’. Yaşadığımız dünya bir cehenneme dönmüşken kendimizi cehennemden kurtarmak mümkün mü?
Çok güzel bir soru bu, kitabın temel mesajlarından birisini de özetliyor. Aslında yaşadığımız ortam bir cehenneme dönmüşken tek tek insanların kendisini cehennemden kurtarması mümkün değil. Doğru olan hep birlikte o cehennemi yeniden cennete dönüştürebilmek için bir uğraşı vermek. Ne yazık ki böyle bir şey mümkün görünmüyor. En azından şimdilik görünmüyor. Buna karşılık bir avuç insan doğruyu arayarak, ortaya koyarak cehennemi söndürmeye çabalıyorlar. Buna karşılık kurulu düzen cehennemden beslendiği için bu çabaları engellemeye uğraşıyor. Kitap, bu mesajlarıyla bir polisiye roman olmaktan çok öteye gidiyor.

Tüketime ulaşabilmek için günümüzde para lazım
Dönüp dolaşıp bütün suçların, dertlerin, ilişkilerin aslında hayatın kapısı paraya çıkıyor. Yaşamak için paraya ihtiyaç var. Para nedir sizin için, ne ifade ediyor? Parayla saadet olur mu, parasız saadet olur mu?
Evet tabii para gerçekte satın alma ya da bir şeylere ulaşma gücünü temsil ediyor. Öyle olunca da birdenbire yaşamın anlamı halini alıyor. Bundan 200 yıl önce para henüz böylesine egemen olmamışken yani mallar ve hizmetler trampa yoluyla değiş tokuş edilirken durum farklıydı tabii. O zaman para yaşamın anlamı değildi. O zaman üretim ve tüketim ve değiş tokuş yaşamın temel taşlarıydı. Aslında değişen pek de bir şey yok yalnızca araya para girmiş oldu. Yaşamın temel hedefi yine tüketim diyebiliriz. Üretim de onun için yapılıyor. Para sadece bir aracı görevi görüyor. Ne var ki tüketime ulaşabilmek için günümüzde para lazım. Öyle olunca da para sanki temel araçmış gibi en ön plana çıkıyor. Para benim için de önemli tabii. Çünkü o olmadan hiçbir şey yapmak mümkün değil. Buna karşılık benim açımdan paradan önemli birçok şey var. Parayla saadet bir yere kadar olabilir. Ama asıl soru parasız olabilir mi sorusu işte o olmuyor.

Murat en çok bana yakın olan karakter diyebilirim
Kitaptaki karakterlerden en çok hak verdiğiniz hangi karakter, en çok sevdiğiniz hangi kadın ve siz romanın içindeki hangi karakter olmak isterdiniz?
Romandaki karakterlerin hepsi oldukça güçlü karakterler. Mesela Murat, idealist ve güçlü bir karakteri temsil ediyor. Kişiliğine uymayan bir ortamda kendisine düşen katkıyı veriyor ama orada duramayacağını anlayınca da ayrılmayı biliyor. Rüya da idealist bir karakter çiziyor. Aslında ona çok da dokunmayan bir sistemden kişiliğine uymayacağı için ayrılma kararı verebiliyor. Savcı Selim mesela son derecede sessiz ve hatta konuya uzak gibi dursa da olayı yargıya taşıyacak cesarete sahip bir karakteri temsil ediyor. Bu üç karakter aslında faklı yönlerde görünseler de idealist genç insanları ortaklaşa temsil ediyorlar. Bu üç karaktere de hak veriyorum. Romandaki karakterler bir anlamda benim çeşitli düşüncelerimi ve yaklaşımlarımı yansıttığım karakterler, hepsinde kendimden bir şeyler var. Yine de Murat en çok bana yakın olan karakter diyebilirim. Sevdiğim kadın karakter Rüya. Hem iyi yetişmiş bir avukat hem de sağlam karakterli bir insan. Kendini beğenmiş biraz da kafası karışık olan Hale’yi de sonradan yaptıklarını dikkate alınca yabana atmamak gerektiğini düşünüyorum.

Önemli olan insanın vicdanen rahat olmasıdır
Kitapta kötüler ve iyiler var. İyilerin kendi vicdanlarıyla savaşları hatta kendilerine yabancılaşırken içinde bulundukları duruma yabancılaşmaları var. Elimizde adalet terazisi olarak insanın vicdanı kaldı diye düşünüyorum. Eninde sonunda insanı, vicdanı ele verir mi? Yine kitapta yer verdiğiniz Çin atasözü: ‘Güneş, ay ve gerçekler uzun süre saklanamaz’ mı?
Evet öyle düşünüyorum. Babamdan öğrendiğim bir şey bu: İnsan vicdanıyla baş başa kaldığında kendisine hesap veremiyorsa kimseye hesap veremez. Ama eğer kendisine hesap verebiliyorsa başkalarına hesap veremese de sorun olmaz. Önemli olan insanın vicdanen rahat olmasıdır. Ben bu yaklaşımı babamdan öğrendim ve yaşamım boyunca uyguladım. Kitapta da bu yaklaşımı kişilerde yansıttım. Güneş, ay ve gerçekler uzun süre saklanamıyor gerçekten de. Buradaki kritik nokta gerçekleri saklamamaya çalışmaktır. Bir başka deyişle uzun süre saklanabilecek olsa bile gerçekleri saklamaya çalışmamak gerek. Çünkü insan gerçekleri başkasından saklaya saklaya sonunda kendisinden de saklamaya başlar ve o zaman hataları düzeltme imkânını yitirir. Bu, bizim çevremizde çok yaşadığımız bir olgudur.

İsviçre saklanmak istenen servetlere en fazla güven veren ülke
İsviçre neden dünyanın kasası?
Çünkü İsviçre, saklanmak istenen servetlere en fazla güven veren ülke. Son yıllarda ABD’nin baskısıyla bu güvende hafif bir sarsılma olduysa da hala devam ediyor.

İktisatçılığı çocukken bilmezdim
Hocam ekonomist olmaya nasıl karar verdiniz, çocukluk hayaliniz miydi?
İktisatçılığı çocukken bilmezdim. Lisedeyken felsefe okumayı düşünürdüm. Liseden sonra üniversite sınavına girdiğimde istediğim yerleri kazanamadım. Kurslara gidip bir yıl sonra sınava tekrar girmeye karar verdim. Bir yandan da Zirai Donatım Kurumu’nda (o zaman çok etkili olan bir kamu iktisadi teşebbüsüydü) çalışmaya başladım. Günün birinde çalıştığım birime müfettişler geldi, araştırdım hepsinin de Mülkiye mezunu olduğunu öğrendim. O zaman müfettişlik mesleğini ve Mülkiye’yi kafamda bir yere yazdım. İkinci yıl sınava girip de istediğim her yeri kazanacak puanı alınca babama da sorarak Mülkiye’ye yazılmaya karar verdim. Sonra da Mülkiye’de iktisat ve maliye bölümüne giderek mezuniyet sonrasında maliye müfettişliği sınavını kazandım. Ama insanın okulda ekonomi okuması hatta sonrasında o alanda çalışması iktisatçı olmaya yetmiyor. Çok daha farklı çalışmalar yapmak, analiz yapmayı bilmek de gerekiyor. Yani bir insanın iktisatçı olması mezuniyetinden sonra yapacağı çalışmalara bağlı bulunuyor.

Küresel sistemde bütün ülkeler birbirine bir şekilde bağlı
Ekonomisini en çok beğendiğiniz ve sistemi iyi kurmuş bu ülke dediğiniz bir yer var mı?
En iyi görünen ülkelerin bile eksikleri var. Yine de Almanya, kuzey ülkeleri ekonomik sistemi nispeten daha iyi kurmuş olan ve yöneten ülkeler olarak öne çıkıyor. Günümüzde küresel sistemde bütün ülkeler birbirine bir şekilde bağlı hale geldikleri için sıkıntılar da bulaşıcı olabiliyor.

Hiçbir şeye aldırmadan sınırsız büyüme arzusu ve hırsı birçok alanda bozucu etkiler yaratıyor
Bizi parasızlık değil ama virüs, susuzluk ve iklim değişikleri öldürecek gibi. Siz bu konuda neler söylersiniz? S
Büyük ölçüde katılırım bu çıkarımınıza. Hiçbir şeye aldırmadan sınırsız büyüme arzusu ve hırsı birçok alanda bozucu etkiler yaratıyor. Bu alanların en başında da çevre geliyor. Büyüme çabasıyla doğal varlıklar yok ediliyor. Özellikle son 50 yılda gerek bitki ve orman örtüsü gerekse hayvan varlığı açısından yaşananlar ileride çok büyük sıkıntılar yaratacak gibi görünüyor. Bu sıkıntılar bugünden ortaya çıkmaya başladı aslında. Covid 19 salgını da bu çevre bozulmasının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Son yıllarda benzer virüslerin yaygınlaşması bize artık büyüme hırsını bir yana bırakıp doğru ve adaletli paylaşım düzenine geçmemiz gerektiğini gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi