Emel Yıldırım

Emel Yıldırım

KAPAT GİTSİN

“Hiç kimse hiç bir şeye itiraz etmese, herşey hep onların istediği gibi olsa, ülkenin tepesinde oturmak ne kadar rahat olacak… HDP’yi Anayasa Mahkemesi kapatsın, kapatmazsa Anayasa Mahkemesi de kapatılsın. ‘Emekli amirallerin komutanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi CHP zaten kapatılsın. Saadet Partisi AKP ile, İyi Parti MHP ile birleşsin. Bu durumda Deva Partisi ve Gelecek Partisi devre dışı kalır. Siyasi arena oldu dümdüz.
Yeter mi? Yetmez. RTÜK hala direnen birkaç kendini bilmez televizyon kanalı ve gazeteyi kapatsın. Sosyal medyayı da kapatmak lazım. O biraz zor, teknoloji engel ama yasaklar, cezalar, hapislerle susturulur. STK’lar, barolar, sendikalardan ileri geri konuşanlar da susturulmalı. Kadınları eve, muhalifleri hapse tıkmakta yarar var. Çatlak ses çıkmasın.
Üniversiteleri kapatmaya gerek yok, pandemi nedeniyle zaten öğrenciler yok, öğrenci olmayınca sorun da yok. Haddini bilmez Boğaziçi Üniversitesi’ni bir şekilde halletmek lazım.”
Yaklaşımları bu. Kapat gitsin kafasındalar. Yönetememenin sıkışmışlığından kapatarak, susturarak, her yeri kontrol altında tutarak kurtulma umudundalar. Bu ne büyük bir çaresizlik? Sorgulanmak, eleştirilmek, itirazla karşılaşmak istemiyorlar. Ütopik bir dünya var kafalarında. Herkes kul olsun, toplum biat etsin, istiyorlar. Ne demiş George Orwell “Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.” O nefret ki, dillerine, uygulamalarına yön veriyor, baskıları, yasakları, zulmü, adaletsizliği besliyor.
Devleti ele geçirmenin gücü ve küstahlığıyla kamu kurumlarını istedikleri gibi hoyratça kullansalar da toplumu bir türlü istedikleri kıvama getiremiyorlar. Tam tersi tepki yükseliyor. Daha da fenası, 20 yıllık iktidarları süresince doğan, büyüyen, yetişen 20 milyon civarındaki genç de beklentilerini karşılamıyor, kindar gençlik olmuyor. Konda’nın araştırmasına göre, gençlerin yüzde 47’si insancıl bir toplum, yüzde 27’si ise güçlü devlet istiyor.
Demokrasiyi yok ederek, devlet aygıtlarına, militan kadrolara güvenerek, tehditle, yasaklarla, kapatmalarla mutlak iktidarı hedeflemek, boş bir hayalden başka birşey değildir. Hele ki, ekonominin bu kadar dibe vurduğu, insanların açlıkla, işsizlikle, geleceksizlikle karşı karşıya kaldığı hallerde hiç bir tehdit işe yaramaz.
Bir sorun var ki, orayı burayı kapatma hayali kuranlar kendi açıklarını kapatamıyorlar. Her gün yeni bir skandalla gündeme geliyorlar, her gün kalelerinde yeni bir gedik açılıyor, üstelik belgelerle, görüntülerle kanıtlanmış şekilde. Cumhurbaşkanı danışmanları, bürokratlar ve siyasilerin 4-5 yerden maaş aldıklarının belgeleri, aşı ve vaka sayılarına ilişkin gerçek veriler, arabalarda çekilen uyuşturucunun, sayılan deste deste paraların görüntüleri, ultralüks cumhurbaşkanlığı makam araçlarının faturaları, Merkez Bankası’nda yaşananlar ve daha niceleri artık bir bir ifşa ediliyor. Bu bilgiler belli ki içeriden, en yakınlarından aktarılıyor. Her zaman tanık olduk, iktidarın sonu yaklaştığında bürokrasi çözülür, belgeler muhaliflere akmaya başlar. Anlaşılan, öyle bir sürece girdik. Kimbilir daha neler göreceğiz, ne belgelerle karşılaşacağız? Henüz buzdağının üzerindeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emel Yıldırım Arşivi