Eğitimde, kültür sanatta, sporda tasarruf olmaz
Bu sonbaharda Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından gelen hikâye anlatıcılarının gösterileri, yaratıcı atölye çalışmaları, ilham verici söyleşiler, konserler ve seyirci sohbetleriyle tiyatronun kalbi 15 gün boyunca Ankara’da, Etimesgut’ta atacak! Etimesgut Belediye Başkanı ve Etimesgut Kent Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Erdal Beşikçioğlu’nun teklifiyle, Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran’ın eş sanat yönetmenliğinde hayata geçirilen Uluslararası Kent Tiyatro Festivali-Etimesgut (KentFest), bu yıl ilk kez 11-26 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek.
Ankara’nın başkent oluşunun yıldönümünde başlayacak ve aynı zamanda Kent Tiyatrosu’nun açılış oyununa da ev sahipliği yapacak olan festivalde sekiz ülkeden 15 etkileyici gösteri CKM Kent Tiyatrosu Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak. Dün festivalin İstanbul’da basın toplantısı gerçekleşti. Gazete Pencere olarak toplantıdaki yerimi aldım ve bu güzel vesileyle Erdal Beşikçikçioğlu, Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran ile buluştum.
SİYASETTE DEĞİLİM, HİZMET SEKTÖRÜNDEYİM
Siyasete alıştınız mı?
Ben siyasette değilim, daha çok hizmet sektöründe olduğumu düşünüyorum. Onun için bizim bir tandans ayrımımız yok. A tandansından, B tandansından, C tandansından kim olursa olsun hizmet vermekle yükümlüyüz. O yüzden siyasette değilim diye düşünüyorum. Biraz daha hizmet içerisindeyim, vatandaşımıza olan hizmetimiz o bizim asli görevimiz. O yüzden bu hizmetin içinde siyaset yok!
Ama neticede siyasetçi olarak anılıyorsunuz, siyasetin içindesiniz. Halk için hala Behzat Ç. misiniz yoksa başkana alıştılar mı?
Orada tabii şöyle; Valim, Amirim, Başkanım şeklinde gelişen bir silsile var. Sahaya indiğimiz zaman yurttaşlarımızla biz hiç yabancılık çekmedik. Onlar bizi tanıyordu,
sanki ben de onları tanıyormuşum gibiydi ve çok sıcak karşıladılar. O yüzden her düşünceden, her görüşten arkadaşımızın bize bu tarafsızlığımız neticesinde oy verdiğini düşünüyorum. Ve bunu çok kıymetli buluyorum tabii. Buradan hareketle bütün eylemlerimizi gerçekleştireceğiz demektir bundan böyle.
Herhalde sanatın siyasete olumlu ya da en güzel etkisi siz olmalısınız. Çünkü bağımsız görüp de sevdikleri, dizisini, sinemasını ve tiyatrosunu bildikleri bir sanatçıya biraz daha bağımsız ve ön yargısız bakabildiler diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
O benimle ilgili değil aslında, sanatın birleştirici gücünden kaynaklandığını söyleyebilirim. Tabii bizim de yıllarca onların evlerine girip aileden biri gibi olmamız, bizimle diyaloğa girdikleri zaman yine aynı şekilde bu samimiyeti görmeleri bence en büyük unsurlardan bir tanesi. O yüzden siyasetten biraz ayırıyorum ben benim işimi.
NEDEN BELEDİYE BAŞKANI OLDUM?
Peki, ne oldu da Erdal Bey, ben belediye başkanı olmalıyım, hizmet etmeliyim halka dediniz. O nasıl verilen bir karar? Uzun bir sürece mi dayanıyor, nasıl gelişti?
Biraz öyle… Çünkü ülke içerisinde gelişen konjonktür ister istemez sizi bir sorumluluğa sevk ediyor. Daha önceden sanat yoluyla anlatmış olduğunuz arazların şimdi uygulama yoluyla giderilebileceği imkânı, bunu yapmalıyım düşüncesi doğurdu bende. Çünkü ilerleyen yaşlarımda ya bunu kabul etmeseydim eğer, kabul ettiğimde bir şeyleri değiştirebilir miydim acaba düşüncesiyle çok fazla boğuşmak istemedim. Önce yapmalıyım sonra da ona göre hareket etmeliyim dedim. İş biraz oradan çıktı aslında; yani bir vatandaş görevi olarak gördüm bu teklifi ve ileride de pişman olmamak için yapmaya karar verdim.
Oyuncu olmak istiyordunuz, bu hayallerinizin arasındaydı ve istediğiniz bir şeydi peki ya siyasetçi olmak; böyle bir teklif gelmeseydi var mıydı aklınızda siyasete girmek?
Yok, siyaseti tek tabanca yapan insanlardandım zaten ben. Nedir bizim siyasetimiz? Bir oyun seçersin o oyun toplumsal olanın arazını ortaya çıkaran bir oyun olur. Bu arazı da siz seyirciyle paylaştırırsınız ki aynı şekilde düşünen insanların etkileşimiyle ortaya tuhaf bir motivasyon çıkar. Buna da biz eser diyoruz. Zaten bu yolda hareket ediyorduk biz. Belediye başkanlığını da işte kültür ve sanatla beraber gittiği zaman çok daha renkli ve güzel olacağını düşündüğüm için arzu ettim aslında.
TİYATRO YAPABİLECEK MİYİM DİYE SORDUM
Belediye başkanı olma kararı verdiğiniz zaman ilk anda üzülenlerdendim, neden siyasete giriyor dedim. Ama anladık ki siz aynı paralelde hem başkanlık hem de sanatçı kimliğinizle projelerinizi yürütmeye devam edeceksiniz.
İlk sorum buydu benim zaten “Ben tiyatro yapabilecek miyim?” “Yapabilirsiniz” dedikleri zaman belediye başkanı adayı olarak “Tamam o zaman kabul ediyorum” dedim. İkisini beraber götürmek istiyorum. Çünkü nasıl diyeyim yurttaşlarınızla beraber aynı soluğu almak, aynı amaç için hareket etmek bulunmaz bir keyif. Ve bunu da gündüz belediye başkanı, akşam da sahne üzerinde bir sanatçı olarak sağlamak imkânı varsa bunu göz ardı edemezsiniz.
Çok güzel ve farklı bir profil olsa bu durum alışkın olunan bir şey değil.
Evet değil, biraz böyle enteresan oluyor gerçekten yani salonun içerisindeki etkileşim de çok keyifli oluyor.
FİNLANDİYA MODELİ KREŞ
Siyaset diliyle soracağım… İcraatlarınız neler, neler yaptınız? Festivalin sizin için önemi, anlamı nedir?
Göreve geldiğimiz ilk andan itibaren sosyolojik yapıyı, sosyal hayatı renklendirmek, insanları ilçesinin içerisinde eğlenen yurttaşlara dönüştürmek gayesiyle çıktık yola. Bu bağlamda ilk yaptığımız işler kreşlerimizi yeniden düzenlemek ve bir Finlandiya modeliyle beraber Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile yaptığımız protokol doğrultusunda hareket etmek oldu. Çünkü biz biliyoruz ki bir insanın kişiliği 3 yaş ve 9 yaş arasında oluşuyor ve kreş dönemi çok önemli. Eğer biz o küçücük yaşlarda kendini ifade edebilen bireyler yetiştirmek istiyorsak mutlak sanatı, dramayı içinde tutmamız gerekiyor. Ve bu yolla hareket ettik. Tabii 4 ay içerisinde bir Kent Tiyatrosu’nu kurmak, kadro oluşturmak, repertuar belirlemek, silsileyi oluşturmak ve üstüne üstlük de bir festival yapmak öyle kolay bir iş değil. Bunun bu kadar kolay olması mesleğinde yetkin insanlarla beraber hareket etmemizden kaynaklanıyor. Yoksa şu anda bazı belediyeler daha emekliyorlar Oysa biz onu aştık ve dedik ki bunların mutlaka olması gerekiyor, koşmaya devam. Kaybettiğimiz bir 25 yılımız var, bunu bir an önce telafi etmemiz gerekiyor bilinciyle hareket ediyoruz aslında biz.
HALK İSTİYOR, BİZ YAPIYORUZ
Bu festivalden de anlıyoruz ki destek alıyorsunuz, projeleri de hızlı hayata geçirebiliyorsunuz gibi sanki.
Vatandaşların bu motivasyonu olmasa bu ve benzeri eylemlerinizi yapamazsınız. Mesela can dostlarıyla yaptığımız o projelerde vatandaşlarımız bizle beraber oldular. Keza kreşlerimizi yeni düzenlediğimiz zaman vatandaşlar bizimle beraber oldu. Şimdi bizim genç arkadaşlarımızın LGS ve YKS kurslarını ücretsiz olarak vermemiz, onların motivasyonu sayesinde oldu. Şimdi bir takım sosyal tesisimiz, birçok eğitim merkezlerimiz var.
Bu eğitim merkezlerimizin içerisinde ilçemizin etkileşimini sağlamak için bir iç ulaşım sistemi de kurmamız gerekiyordu, bunu da kurmaya başladık. İlçe içerisinde herhangi bir köyden de insanların gelip bizim eğitim merkezlerimizde eğitim alabilecekleri bir yapıya dönüştürüyoruz. Bütün bu motivasyonu zaten halk size veriyor. Onlar istemezse siz yaptığınız zaman bir manası yok. Onlar istiyor, siz yapıyorsunuz.
Bu noktada Mansur Başkan'la nasıl bir iş birliği ve destek içindesiniz?
Mansur Başkan Ankara'nın abisi tabii ki. Yaptığımız her eylem içerisinde bir abinin görüşü çok önemli. Bu kültür ve sanat konusundaki yaptığımız işleri çok destekliyor. Sosyal yardımlar ve sosyal destekler konusundaki etkileşimlerimizi de çok destekliyor. Beraber yürüyoruz zaten.
MEB’İN OKULLARA GÜÇLÜ DESTEĞİ OLAMIYOR, NEDENİNİ BİLMİYORUM
Okullardaki durum sizin ilçenizde nedir?
Tabii Milli Eğitim'in okullara güçlü olarak bütçe desteği maalesef olamıyor, nedenini bilmiyorum. Olması gerekiyor ama oranın bir bakanlığı var ve o bakanlık ayrı bir şekilde çalışıyor. Benim de çok bildiğim bir yapı değil, içine girsem biraz hemen öğrenebilirim ve yapabilirim diye düşünüyorum. Ama orası bir muamma, başka bir kanal ve başka bir bilinçte yapılması gerekiyor. Bakanlıklar içerisinde en büyük sorumluluğu olan da bakanlık tabii ki. Şöyle bir şey oldu; Ben Milli Eğitim Bakanı’mızı 3. ayda ziyarete gittim. “Efendim, bizim nüfusumuz şu anda 680-700 bine geliyor. Bu 5 yıl içerisinde de bana soracak olursanız 1 milyonu geçecektir ve bizim okul eksiğimiz var” dedim ama kendisi bana tasarruf tedbirlerinden bahsetti. Ben bakanımıza; “Eğitimin tasarrufu olmaz efendim” dedim. Bu konuyla ilgili ihtiyacımız büyük, bir an önce ihtiyacımız bilinerek değerlendirilmesi gerektiğini söyledim. Şimdi bakış bu noktada olduğu zaman, o çocukları yalnız bırakamazsınız. Siz de imkanlarınız dahilinde buna destek vermek sorumluluğunu göstermek zorundasınız, biz de bunu yaptık.
İLÇEDEKİ OKULLARIN HEPSİNİN TADİLATINI YAPTIK
Okullarda o kadar çok sorun var ki en son gündem okulların pis olması meselesi, sizin bölgede durum nedir, pis mi okullarınız?
Hayır, şu anda biz hepsini boyadık, tadilatı yaptık. İlçemizin içerisinde 38 tane okulda yaptık ve bu sezona yetiştirebildik. Eğitim bizim hassas noktamız, takipteyiz ve çalışıyoruz.
Yani şu an görünen sizin ilçede okullarla ilgili çok ciddi bir sorun yok.
Yok, biz temizliğine de yardım ediyoruz, bakımına da yardım ediyoruz. Hocalarımızla, müdürlerimizle görüşüyoruz. Onları ikiletmiyoruz, üzmüyoruz yani onları.
Çünkü biliyoruz ki bu ülkenin geleceğini oradan çıkacak çocuklar sağlayacak.
Bu noktada sanatın öneminden de bahsettiniz ve sanatta da tasarruf yapılmaz dediniz. Her şeyden tasarruf yapılması istenen bir dönemde bu konuda siz neler söylersiniz?
Yarınlarımızı oluşturacak insan odaklı, insana fayda sağlayacak her türlü eylemin tasarrufunun olacağını düşünmüyorum. Bundan ne kastediyorum? Kültür-sanat bir bireyin kişilik gelişimini sağlayacak en önemli unsurlardan bir tanesi, bundan tasarruf olmaz. Spor, kişinin fiziki ve akli gelişimine katkı veren en önemli unsurlardan bir tanesidir, bundan tasarruf olmaz. Eğitim keza öyle, bundan tasarruf olmaz. Şimdi bu bağlamda bu ve benzeri etkinlikleri amaç edinerek düzenlenen tüm eylemlerden tasarruf olmaz, ben buna inanıyorum.
Liyakat hikayesi var; tanıdıklarını belediyede işe alıyor dediler. Siz de CV'si o kadar güzel ki bunun bir üstü daha iyi bir CV ya da eğitimli olan biri olsa, biz onu da alırız diye cevap verdiniz.
Vallahi kaçırmaktan korkuyorum o personelimi. Çünkü biz hassas insanlarız, oraya gelen bu eğitimli insanlar da hassas insanlar. Böyle bu gibi benzeri konularda ağzına geleni, gelişi güzel kullanamazsın bir zarafetinin olması gerekiyor. Geçmişten bugüne kadar belediyenin içerisindeki görevlendirilen personellerin niteliklerini düşündüğünüz zaman, bu arkadaşın bulunmaz bir nimet olduğunu zaten görüyorsunuz.
Ankara sizin şehriniz. Ankara sizin için ne ifade ediyor? Yıllardır Ankaralı biri olarak belediye başkanı olmadan önce Etimesgut sizin için nasıl bir ilçeydi?
Etimesgut zaten bizim için çok önemli bir ilçeydi. Büyüklerimiz Ankara'da buğday işiyle uğraştığı için Etimesgut'ta da buğdayı ve arpayı olgunlaştıran çok şahane bir ışık vardı. Biz de oradan malzememizi alırdık, ekmeğimizi yapardık. O yüzden Etimesgut benim çocukluğumdan beri hep bir nasıl diyeyim ihtiyaç merkeziydi. Şimdi bunu da bu şekilde değerlendirip bir belediye başkanı olarak geçmişin borcunu sanki vatandaşıma şu an ödüyor gibiyim ben. Çünkü o yapı beni büyüttü, beni besledi, beni okuttu. Şartlar böyle olunca benim de başka türlü bir bakışım oldu Etimesgut'a. Başka bir sorumluluk oldu ve bunu bu sorumlulukla yerine getirebilecek bir imkân sağlandı. Bunu da layığıyla yapmayı düşünüyoruz.
BU BİR RANT DEĞİL, HİZMET HİKAYESİ
Siyasetçi gibi bakmak istemiyorsunuz ve siyasete ben hizmet olarak bakıyorum diyorsunuz ama başkanlık da yakıştı size. Böyle bakabildiğiniz müddetçe herhalde uzun yıllar siyasetin içinde olacaksınız diye anlıyorum.
Bunu unuttuğumuz için, belediyenin bir hizmet unsuru olduğunu unuttuğumuz için bir rant unsuruna dönüşmesinden çok büyük bir sıkıntı duymuştum. Elvin ile de bizim aramızın bozulması bu konuda, bu yüzdendi. Evet dememdeki en büyük unsurlardan bir tanesi de bu algıydı aslında. Ben de her belediye başkanı bu algıda hareket etmez diyerek onu ikna etmeye çalıştım. Sanırım biraz da ikna ettim ki geldiği zaman, yaptığımız eylemleri gördüğü zaman bana hak verdi, doğru diyorsun dedi. Bu bir rant hikayesi değil bir hizmet hikayesiymiş Erdal, umarım başarılı olursun dedi. Ve beni destekledi yoksa en büyük muhalifim eşimdi çünkü. Bana şöyle dedi; sen 80 milyonun sanatçısısın, kendini burada sınırlıyorsun. Ona dedim ki; evet ben 80 milyonun sanatçısıyım ama şanslı 600 bin kişinin de belediye başkanıyım. Umarım bana bu yolda inanan arkadaşlarımın yüzünü öne eğdirmeyiz.
KÜLTÜR, BİR KENTİN ALTYAPISININ İÇİNDEDİR
ÖVÜL-MUSTAFA AVKIRAN
Uluslararası Kent Tiyatro Festivali-Etimesgut (KentFest) Eş Sanat Yönetmeni
Şimdi diyecekler ki sanata dünyanın parasını harcıyorlar, ilçenin başka sorunları ve dertleri yok muydu, nereden çıktı bu festival? Sanata para harcamak nedense hep eleştirilen bir durum?
Övül Avkıran: Bu söylediğiniz korku, başka başkanlar yapmıyor diyerek işin içinden çıkıyoruz. Biz halk olarak kendimizi de soyutlamayalım elektriği yok, suyu akmıyor diyerek bu baskı altında siyaset yapmaya çalışan başkanlar var. Ben bunu geçen sene Bodrum’da yaşadım, başkanlar da nasıl duracağını şaşırıyor. Erdal’ın başarısı da o kadar sağlam duruyor ki tavizsiz bir şekilde duruyor ki olması gereken bu. Herkes bu sağlamlığı da kolay kolay gösteremiyor çünkü aşağıdan büyük bir baskı var. Çünkü yol yapımları bilmem neler, ne münasebet? Bir şehrin, bir kentin, bir kasabanın alt yapı çalışmalarının içindedir kültür-sanat da.
Erdal Beşikçioğlu; Tabii ki belediye olarak bizim asli görevlerimiz var; çöpleri toplamak, sokaklara bakmak vs. bunların hepsini yapmak zorundasınız. Sosyal destekler, eğitim destekleri bunların hepsini yapıyoruz zaten. Şimdi 6 ay içerisinde neler yaptığımızı saymaya kalksam ki şu an festivale dair konuşuyoruz. Ama bunların hepsini yapıyoruz. Eksik olan o ilçe içerisinde kültür-sanat. Ben insana yapılan yatırımdan tasarruf edilemez diye düşünüyorum. Bunun içerisine kültür-sanat, bunun içerisine eğitim, bunun içerisine spor dahil.
Festivale ve Erdal Beşikçioğlu’na dair neler söylersiniz?
Övül Avkıran: Dünyada kaç tane örneği var bir tiyatro insanı belediye başkanı oldu üstelik tiyatro sahnelerinde müthiş bir oyuncu, yönetmen, yapımcı bir sürü şapkalarıyla sürekliliğini sağlayabilmiş ender şahsiyetlerden. Düşünsenize hayal kurmayı bilen bir sanatçı, belediye başkanı. Bir ilçe özelinde bir kent hayali kurmuş, gelir gelmez yaptığı birçok icraatla birlikte Kent Tiyatrosu’nu da kurmuş. Çünkü kentin kültürünü inşa edemez, koruyamazsak o kentlerde yetişen nesillerin de hafızasını koruyamamış oluruz. Ki hafızası olmayan nesiller hayatları boyunca kendi başarıları için çalışamaz kendi rüyalarını göremezler. Erdal Başkan gelin bir tiyatro festivali yapalım dediğinde heyecanlandık ve seve seve kabul ettik. Değişimin habercisi olup umut verdiği için Erdal Başkan’a teşekkür ediyorum.
Mustafa Avkıran; Çok uzun süredir birlikte yürüyoruz bu yolda. Biz bir maraton koşuyoruz ve bu maratonda inandığımız bir şey var. Kültür-sanat konusuna inanan insanlarız. Erdal bize bu görevi teklif ettiğinde önce bunun uluslararası kısmını programlarından dolayı bu kadar kısa zamanda yapamayız diye düşündük ama nasıl bir metin yazarak, teklif götürdüysek herkesten olumlu ve heyecanlı bir dönüş aldık. Böyle bir festivalin içinde olduğum için çok mutlu ve heyecanlıyım. Programımız çok güzel oldu ve özel bir festival ile buluşacaksınız. Bu bir vizyon meselesi ve yeniden tiyatro konuşmak için bir fırsat bu festival. Yurt dışından gelecek konuklarımız ile de başka bir atmosferde olacağız. Yurt içinden gelecek konuklarımız ile festival çok özel olacak. Her gün bir şenlik ve deneyim olacak. Etimesgut’un ne kadar hızlı ve güzel değiştiğini görecekler.
Kaynak:Mutlu Hesapçı