“Bir sanat eserini satın almak değil, onun yolculuğuna çıkmaktır aslolan”

“Bir sanat eserini satın almak değil, onun yolculuğuna çıkmaktır aslolan”
Rengin ve sonsuzluğun ressamı Mustafa Ata’nın, resim ve kâğıt işlerinden ilk kez sergilenen vitraylarına uzanan “Askıda / Suspended” adlı koleksiyon sergisi, Şile Anıt Atölye’de 5 Ocak'a kadar sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

​​​​​​Rengin ve sonsuzluğun ressamı olarak anılan Mustafa Ata, sanat yaşamında 60 yılı geride bırakırken, üretim ve yaşam alanı olan Şile Anıt Atölye’de özel bir sergiyle yeniden sanatseverlerin karşısına çıktı. “Askıda / Suspended” başlığını taşıyan bu koleksiyon sergisi, sanatçının resimlerinden ve kâğıt işlerinden ilk kez görülecek vitray çalışmalarına uzanıyor. Serginin küratörlüğünü ise Gönül Karakan Ata üstlendi. Gazete Pencere olarak Gönül Karakan Ata ile hem serginin oluşum sürecini hem de usta sanatçının dünyasını ve Askıda'yı konuştuk.

  • Öncelikle sanat yaşamında 60 yılı geride bırakan usta ressam Mustafa Ata’nın, Şile’deki yaşam ve üretim mekânı olan Anıt Atölye’de açılan Askıda / Suspended” başlıklı koleksiyon sergisi fikri nasıl ortaya çıktı?

“Bir sanatçının üretim alanı onun poetikasıdır” düşüncesinden yola çıkarak oluştu. Yunanca “poiein” fiilinden gelen sözcük, yaratmak, yapmak ve üretmek anlam bilgisini içerir. Sanatçının en mahrem alanı üretim alanıdır. Ve ürettiği mekân onun yaşam içindeki tercihlerinin temel göstergesidir. Çoğu zaman gizli kalan bu alan aslında sanatçının hafızasıdır. Bu kompleks Mustafa Ata’nın sanatçı atölyesi ve yaşam alanı hayaliyle oluşturduğu, mimar Murat Aydın’ın projesi olarak yerini aldı.19 yıldır sanat pratiğini deneyimlediği Şile Meşrutiyet’teki yapı kompleksi onun en mutlu olduğu yer. Belleğinin mekânıdır atölyesi. 2018 de Tophane-i Amire’de planlanan bu sergi bazı olumsuzluklar sebebiyle ertelenmişti.

Bugün gelinen noktada sanatçının rahatsızlığı dolayısı ile ona en iyi gelecek şeyin bu olduğunu düşünerek bir yola çıktık. Mekânın poetikası meraklıları için de bir yaşam enstalasyonu olarak hafızalarda yerini aldı. Bir yıllık bir çalışma sonucu sergiyle eş zamanlı çıkması planlanan kitabın da tanımını yapmış olduk.

‘’Askıda” başlıklı sergi, çoğu aynı isimle seri olarak üretilmiş eserlerin hepsi Anıt Atölye imzalı.

mustafa-ata-askida-sergisi-16.jpg

  • Askıda” kavramı sizin için ne ifade ediyor? Bu kelimeyi serginin merkezine yerleştirirken, hem Mustafa Ata’nın sanat pratiğiyle hem de yaşam felsefesiyle nasıl bir bağ kurdunuz?

"Bu ismi eserlere veren Mustafa Ata’dır."

2014'te başlayıp 2019’un sonlarına kadar ara dönemlerde kolajlara da devam ederek birlikte yürüttüğü iki ayrı sanat pratiği.

‘Askıda’, Ata’nın eserlerini bugün geldiği noktada çok iyi tanımlayan bir isim.

Her şey sonsuz boşlukta ve askıda.

Yine fondan türeyen formlar görüyoruz, ama çok az elemanla çok az figürün gözlemlendiği hatta neredeyse olmadığı bir lirik akışa doğru sürüklüyor seyredeni.

Renk varlığını korurken, asıl belirleyici sadece ışık olarak kalıyor geriye. Askıda birbiri içine geçmiş helezonik ışık bütünlüğü olarak okuyorum son eserlerini.

Çok zor gelinen bir nokta. Yıllarını figürle boğuşarak ve türlü aşamalardan geçerek gelinen bu nokta, eline hangi malzemeyi geçirirse kendine benzeten bir ustalığa dönüştürüyor yapılanı.

gonul-karakan-ata.jpeg
Gönül Karakan Ata
  • Serginin Şile’de, sanatçının kendi yaşam ve üretim alanı olan Anıt Atölye’de gerçekleşmesi çok özel bir tercih. Bu mekânın sergiye kattığı ruhu ve anlamı nasıl tanımlarsınız?

Çok sık rastlanan bir durum değil. Açıkçası kolay da olmadı. Zor bir süreçti. Yaşam alanınızdan bir anlamda konforunuzdan vazgeçiyorsunuz.

"Mustafa Ata Müzesi'nin habercisi bu sergi"

Yaklaşık beş yıldır tüm olumsuzluklara rağmen üzerinde titizlikle çalıştığım proje olan Mustafa Ata Müzesi’nin habercisi bu sergi

Ama hayat vazgeçilmeyen şeylere insanı mahkum kılan bir pratik. Vazgeçmek yenilenmektir. Sanatçının üretim pratiğinin gerçekleştiği bir mekanı bugün gelinen noktaya dönüştürmek çok hassasiyet isteyen bir durum. Çünkü değiştiremezsiniz, yaşanmışlık var. Ama bazı alışkanlıklardan vazgeçebilirsiniz.

Yani sonuç olarak bizim paylaşacak nesnelere değil eserlere ihtiyacımız var. Süreci en çok belirleyen bu oldu. Bu sergi de zaten koleksiyon eserlerden oluşuyor.

Para değil sanat konuşuyoruz. Bunca dejenerasyon söz konusuyken nerede duracağınızı size en net söyleyen yine sanat oluyor.

Mustafa’nın dediği gibi;

“‘Sanat insana ahlaklı olmayı öneren bir yaşam biçimidir.”

  • Bu sergide koleksiyonerlerin katkısı büyük. Eser seçimlerinde hangi kriterler belirleyici oldu? Koleksiyonerlerle kurulan bu ortaklık nasıl bir süreçte şekillendi?

Askıda başlıkla seriyi bir araya getirmeye çalıştık. Ulaşamadıklarımız da oldu. Ama sergide bulunan eserler çok iyi korunmuş sanatçının retrospektifine çok hâkim ailelerden alındı. Bu büyük nezaket için her birine teşekkürlerimi iletmek isterim. Sergi ciddi bir ziyaretçi akınına uğradı. Biraz uzak, insanlar gelir mi diye düşünürken İzmir ‘den bile misafirlerimiz geldi. Ve sergi süresini uzattık. Sanatçı yaşarken koleksiyonerlerin üretim mekanına eser vermeleri çok manidar oldu onlar içinde.

Heyecan verici bir süreçti. Sanki hepimiz bu anı bekler gibi…

Bütün bu süreci gönüllü destekleri ile birlikte geçirdiğim dostlarıma, tüm dijital tasarım sorumluluğunda Ahmet Öktem’e her türlü teknik destek direktörlüğünde Mustafa İlik’e Mekânların, galeriye dönüştürülmesinde birlikte çalıştığım iç mimar sayın Emir Elmaslar’a teşekkürü borç bilirim. Tüm süreçte manevi desteğini benden esirgemeyen sayın Canan Beykal’a ayrıca teşekkür ederim.

İletişim ve medya danışmanımız sayın Banu Zeytinoğlu’na ve bkz İletişim ekibine verdikleri gönülden katkıya içten teşekkürlerimi iletmek isterim.

mustafa-ata-askida-sergisi-14.jpg

  • Sergide ilk kez görülen vitray çalışmaları, Ata’nın resimsel dünyasında nasıl bir yenilik veya açılım temsil ediyor?

Bir şeyi veya kişiyi temsiliyet, benim için her zaman eksiklik içerir. Çünkü bu sorunun tam karşılığı Mustafa Ata’da gizli. Ama tanığı olduğum durumu şöyle anlatmak isterim;

Kolaj eserler üretim süreci ile aynı döneme denk gelen bir süreç. Yukarıda da belirtmiştim, stili olan sanatçılar eline verdiğiniz her malzemeyi kendi sanat pratiğine dönüştürür. Bu değişmez bir kuraldır.

Mustafa’nın resimlerinde üst üste gelen jestüel hareketler, arka planda şeffaf ve akışkan bir fırça hareketinin, fondan türeyen formların belirleyicisi gibidir.

Bu şeffaflığı ve akışkanlığı en çok camla özdeşleştirdiğini söylemişti. Birlikte çalıştığı cam sanatçısı sayın Ekrem Özen ona füzyon tekniğinin en uygun teknik olabileceğini o dönem yapılan görüşmelerde aktarmıştı. 2018'de bu fikir kolaj eserlerden yola çıkarak kolektif bir çalışmayla bugün sergide görülen, askıda akışkan bedenler, vadi ve damlalar serisi olarak koleksiyonda yerini aldı.

mustafa-ata-askida-sergisi-11.jpg

  • Askıda” sergisi, yoğun ilgi ve gelen ziyaretçi talepleri üzerine 5 Ocak 2026’ya kadar uzatıldı. Sizce izleyiciler bu sergiden nasıl bir duygu ya da farkındalıkla ayrılıyor? Ya da siz onların nasıl ayrılmasını umuyorsunuz?

Serginin hak ettiği ilgiyi gördüğünü düşünüyorum. İnsanlar uzak yakın demeden yola çıkıp, sanatçı burada ne yaptı diyerek merak edip geldiler. Şöyle düşünelim: biz bir Cezanne sergisi görmek için buradan uçağa binip Marsilya’ya gitmek zorundayız değil mi? Sonra oradan tekrar bir trene binip, Cezanne’nin evine doğru yola çıkarız. Bizi kilometrelerce mesafeyi aşmak için oraya götüren şey nedir? Ve ben hep şöyle düşünürüm. Paranızla satın alıp, size ait olmayan tek şey sanat eseridir. Aslında bir sanat eseri edinerek, ya da izleyicisi olarak, ulaşmak istediğiniz şeyin yolculuğuna çıkarsınız. Yolculuk ya bir yere kadardır ya da sonsuz. Ama geçirdiğiniz süreç sizi erdemli kılar. Bu vizyonu edinebileceğiniz tek şey sanattır. O yüzden bir Cezanne sergisi için kilometrelerce yol gider, ulaştığınızı zannedip o dünyayı geride bırakıp evinize geri dönersiniz. Ama zihnin aydınlığı kaçınılmazdır.

"Bu sergide satılık eser yok"

Aynı şeyi Mustafa Ata sergisi izlemek için gelenler için de düşünüyorum. Bu sergide satılık eser yok, insanlar biliyorlar ki burada geldiklerinde koleksiyonlardan toplanmış eserler görecekler. Yani kimse buraya bir şey satın almaya gelmedi. Peki neden geldiler? Bir sanatçının atölyesine gitmenin temelinde bu psikolojinin yattığını düşünüyorum.

Çağdaş bir Cumhuriyet kadını olarak cümlemi şöyle bitirmek isterim; Ülkesine ve dünyaya evrensel mesaj veren bunun için çaba harcayan ve Anıt Atölye’sinde çalışırken üzerine güneş doğmayan ustamın yaşarken ruhuna dokunmayı erdem sayanlardanım. Yunus Emre’nin sözünü yinelemek isterim; “Ben ustamın kapısına eğri odun bırakmam.”

mustafa-ata-askida-sergisi-13.jpg

Kaynak:Nilay Can

Öne Çıkanlar