İlber Ortaylı ‘cahil cüreti’ dedi ve Ayasofya itirazlarını sıraladı
Gazete Pencere- Profesör Doktor İlber Ortaylı, Hürriyet gazetesinde yayımlanan "Atalarımızın 1500 yıllık emaneti" başlıklı yazısında, Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmed, Mimar Sinan ve Sultan Abdülmecid’in emaneti olduğunu hatırlattı. Mabedin inşasının üzerinden yaklaşık altı-yedi yıl sonra 1500. yılının kutlanacağına dikkat çeken Ortaylı, restorasyon sürecinde çok daha hassas davranılması gerektiğini vurguladı.
Ortaylı, inşaat işleriyle uğraşan şirketin, yapının mimarları Trallesli Anthemius ve Miletoslu İsidoros ile yapıyı güçlendiren Mimar Sinan’dan 'işi daha iyi bildiğini' zannettiğini belirterek, 40 tonluk vincin içeri sokulmasını "cahilin cüreti" olarak nitelendirdi. Bu girişimin taşıma maliyetini düşürmek amacıyla yapıldığını savunan Ortaylı, "Böyle bir binayı restore etme cesaretini nereden buluyorlar? Daha önce benzer işler yapıp bir şeyleri mahvettilerse çıksınlar da ortaya koysunlar, hesap versinler" ifadelerini kullandı.
Konstantin'den günümüze ulaşan miras
Ayasofya’nın tarihsel sürecine de değinen Ortaylı, yapının üç kez inşa edildiğini, ilk inşaatın sahibinin vaftiz edilmemiş bir Hristiyan olan İmparator Konstantin olduğunu belirtti. İslam dünyasının Konstantin’i vahdete eren bir Roma kayzeri olarak görüp hürmet ettiğini ve Türklerin de "Konstantiniyye" ismini koruduğunu ifade eden Ortaylı, bugün bu isme duyulan alerjinin İmparator Konstantin’den değil, mütareke yıllarında şehre girerken Kral Konstantin’in adıyla densizlik yapan bir gruptan kaynaklandığını dile getirdi.
Ortaylı, mevcut Ayasofya’nın 532 yılından beri ayakta durduğunu ve Roma tarihinin gerçek imparatoru Justinianus’un eseri olduğunu vurguladı. Yapının bir Bizans mimarisi değil, Roma mimarisinin merkezi bir kubbe etrafında toplanan son büyük eseri olduğunu belirten Ortaylı, bu şemanın ancak 900 yıl sonra Floransa Katedrali ile yeniden uygulanabildiğini hatırlattı.
Restorasyon hassasiyeti ve Azerbaycan örneği
1985 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınan yapıya gözümüz gibi bakmamız gerektiğini belirten Ortaylı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na da seslendi. Yenikapı kazılarını yürüten GAMA gibi firmaların iftihar vesilesi olduğunu ancak camiye koca arabaları sokanların tarihe olumsuz bir fotoğraf karesi bıraktığını ifade etti. Ortaylı ayrıca, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mihriban Aliyeva’nın Bakü’nün restorasyonu sırasındaki titizliğini ve içeri giren çimentoyu bile saydırmasını örnek göstererek, gerekirse kendisinden yardım ve iş birliği istenebileceği önerisinde bulundu.
Bilim Kurulu'ndan yanıt: Notre Dame ve Dessau örnekleri
İlber Ortaylı'nın eleştirilerine ve kamuoyundaki tepkilere yanıt ise Ayasofya Bilim Kurulu Üyesi Profesör Doktor Mehmet Selim Ökten’den geldi. Hürriyet gazetesine konuşan Ökten, restorasyonda vinç kullanımının dünyada örnekleri olduğunu belirterek, "Fransa’daki Notre Dame Katedrali’nde de kullanıldı, Almanya’da Dessau’daki katedralde de. Hatta daha büyükleri kullanıldı. Notre Dame’da kule vinç kullanıldı" dedi.
Teknik önlemler ve zemin taramaları
Eleştirilerin aksine maliyet hesabının yapılmadığını ve en ileri tekniğin kullanıldığını vurgulayan Ökten, tonajlı araç içeri girmeden önce çok detaylı bilimsel deneyler yapıldığını açıkladı. Ökten, "Zeminin altında GPR taramaları yapıldı, boşluklar arandı. Vincin güzergâhı altındaki dehlizler dikkate alındı ve onların tahkimatı yapıldı. Sismik deneyler yapıldı, yük değerleri belirlendi ve elde edilen verilerle çok katmanlı önlemler alındı" bilgisini verdi.
Uzman iş birliği ve yük analizi
Projeye yaklaşık bir yıldır hazırlandıklarını belirten Ökten, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Kandilli Rasathanesi ile iş birliği içinde olduklarını, özellikle Profesör Doktor Mustafa Erdik’ten statik konularda destek alındığını ifade etti. "Maliyetten kaçınmak için vinç kullandılar" eleştirisine kesinlikle katılmadıklarını belirten Ökten, idarenin "Burası Ayasofya, maliyet hesabı yok" bilinciyle hareket ettiğini savundu.
Yapılan simülasyonlara göre, iskele ayaklarının zemine yaptığı basıncın vincin yaptığı basınçtan çok daha fazla olduğunu söyleyen Ökten, sözlerini şöyle tamamladı:
"Vinç 45 ton, bu kolonlarla karşılaştırıldığında bizim için hiç kuvvet değil aslında. Bu sistemin bütün ağırlığı tamamlandığında yaklaşık 530 ton olacak. Düzenli ölçüm ve kontrol yapılıyor, titreşimler sürekli ölçülüyor."
Kaynak:Haber Merkezi