“Karanlık Gece”’den linç kültürüne bakış

“Karanlık Gece”’den linç kültürüne bakış
Altın Portakal Film Festivali’nde 9 ödül birden kazanan “Karanlık Gece”nin yönetmeni Özcan Alper, Türkiye’deki linç kültürüne dikkat çekerek, “Birileri sürekli suçların üstünü örtüyor” eleştirisinde bulundu.Özcan...

Altın Portakal Film Festivali’nde 9 ödül birden kazanan “Karanlık Gece”nin yönetmeni Özcan Alper, Türkiye’deki linç kültürüne dikkat çekerek, “Birileri sürekli suçların üstünü örtüyor” eleştirisinde bulundu.

Özcan Alper’in, senaryosunu Murat Uyurkulak’la birlikte yazdığı son filmi ‘Karanlık Gece’ dün vizyona girdi. Diken’den Ece Piroğlu, Alper’le linç kültürünü, toplumsal hafızayı, politik sinemayı konuştu.

Bu toprakların içine işlemiş, yazgısı haline gelen ‘suç ortaklığı’ ve onu koruyan suskunluğun yol açtığı ‘şiddet sarmalı’nı küçük bir kasabada geçen hikayeyle anlatan Alper, Türkiye’de birilerinin sürekli suçların üstünü örttüğünü ve sistemin bize tüm yaşananları unutturmaya çalıştığının altını çiziyor.

Bu unutturmaya karşı bir ‘karşı hafıza’ oluşturduğunu söyleyen Alper, filmini Kadıköy’de arkadaşlarıyla kartopu oynarken, camına kartopu isabet eden esnaf tarafından bıçaklanarak öldürülen gazeteci Nuh Köklü’ye adıyor.

"TÜRKİYE’DE LİNÇ REJİME DÖNÜŞTÜ"

Filmi yapma fikrinin nasıl ortaya çıktığını Alper, şöyle anlattı:

“‘Aa bir gece bir şey düşündüm oldu’ değil de bence bu genel olarak bir düşünce içerisinde olmak. Şöyle deriz ya hani sanatçı eserlerini bir habitat içinde yaratır, o habitatın çok dışında değildir. Sanırım ülkedeki habitat özellikle de son 7-8 yıl için söyleyebilirim bunu, çünkü o dönem en çok bunun üzerine kafa yormaya başlamıştım. 7 Haziran 2015 sonrası ülkede oluşan politik atmosfer muhtemelen böyle şeyleri daha çok düşünmemi etkiledi. Çünkü bu linç kültürü sadece bireysel ya da bir grubun artık zaman zaman edindiği eylemsel bir tavırdan öte Türkiye’de artık bir rejime dönüşmüş durumda. Rejim, bu linci her daim bir sopa gibi kullanıyor. Bazen bir aydın, bazen farklı etnik kimliğe ya da dine mensup birileri üzerinden…

"BİRİLERİ SÜREKLİ SUÇLARI ÖRTÜYOR"

Rabia Naz olayı mesela. Çok belli yani ortada bir suç var ve birileri sürekli o suçu örtüyor. Biliyoruz ki o suç birilerine değdiği için sürekli örtülmeye çalışılıyor. Ama öbür taraftan bir babanın kızı için büyük bir adalet arayışı, çığlığı var. O babayı bile hapsetmeye, hatta akıl hastanesine kapatmaya çalıştılar. Şenyaşar ailesi de örneğin, şehrin ortasında korkunç bir şekilde bir aile yok edildi. Çok çabuk unuttuğumuz tarım işçileri de böyle. Karadeniz’de özellikle fındık toplamaya gelen Kürt işçilerin nasıl aslında küçük meseleyi kıvılcıma dönüştürüp lince maruz kaldığını çeşitli örneklerden biliyoruz. Bütün bunların hayatımızda artık daha fazla olması bu filmin çıkış noktası.”