Kırılgan hafızalara bir davet: Anber Onar’dan “in case...”

Kırılgan hafızalara bir davet: Anber Onar’dan “in case...”
Anber Onar’ın Girne’deki Art Rooms Galeri’de açılan “in case...” sergisi, savaş, göç, aidiyet ve iktidar gibi kavramları disiplinler arası bir dille sorguluyor. 16 Mayıs’a dek açık olan sergi, izleyiciyi kişisel ve toplumsal hafızayla yüzleştiriyor.

Gazete Pencere- Kıbrıslı sanatçı Anber Onar, izleyiciyi bir bavulun kenarına oturmaya, bir kalıntıya dokunmaya, bir görüntünün içinde beklemeye çağırıyor. “in case...” başlıklı yeni sergisi, yalnızca estetik değil, aynı zamanda duygusal ve politik bir hafıza alanı yaratıyor. Göçün ve savaşın izlerini, bireysel hikâyelerin ve toplumsal tanıklıkların arasına ustalıkla yerleştiren Onar, izleyiciyi hem tanıklık etmeye hem de hatırlamaya davet ediyor. Gazete Pencere olarak sanatçıyla sergisi üzerine konuştuk.

Öncelikle serginin oluşum sürecinden bahseder misiniz?

Bu serginin çıkış noktası, aslında pandemi döneminde yaşadığımız o çok katmanlı sıkışmışlık haliydi. Hepimizin ortaklaşa deneyimlediği izolasyon, dünyanın dört bir yanında insanlar arasında tuhaf bir kader birliğine dönüştü. Pandemi, savaş, deprem, katastrof… Binlerce insanın hayatını alt üst eden bu tür olaylar karşısında hissettiğimiz çaresizlik ve savrulmuşluk duygusu, benim için bu üretimin temel itkisi oldu.

Tam da bu düşüncelerle; gündelik hayatta bize ait olan, kimlik ve hikaye taşıyan kumaş parçalarına yöneldim. Çarşaflar, örtüler, eski giysiler… Onları hem geçmişten taşıdıkları izleri görünmez kılacak, hem de yeni anlamlar yükleyerek dönüştürecek yollar aradım. Onları en sade ve evrensel form olan dörtgene katlayıp, düğümleyip, bağlayarak hem kendi içlerine kapattım hem de yeni bir estetik yapı oluşturacak şekilde bir araya getirdim.

Bu dönüşüm süreci, zamanla sadece malzemeyle kurduğum fiziksel bir ilişki değil; aynı zamanda belleğe, aidiyete, kayba ve hatırlamaya dair daha soyut bir arayışa dönüştü. “IN CASE…” sergisi işte bu sürecin ürünü olarak, bir buçuk yılı aşan bir hazırlık ve düşünsel yolculuğun ardından ortaya çıktı.

anber-onar-3.jpg

Sanatınızda sıklıkla “bağlı-katlamalar” kavramını kullanıyorsunuz. Bu teknik ve yaklaşım, eserlerinizde nasıl bir anlatı oluşturuyor?

Bağlı-katlamalarla ilk kez bu projede çalışmaya başladım. Hem malzeme hem de kavramsal olarak onların bu kendine özgü, formlaşan hallerine bir isim vererek, sahip oldukları tekilliği ve özerkliği görünür kılmak istedim.

Her bir bağlı-katlama, kendi başına bir anlam ya da imge taşıyabilirken; bir arada ve farklı mesafelerde yer aldıklarında bu anlamı sürekli dönüştürüyorlar. Onlara, boya, kil ya da taş gibi klasik bir sanat malzemesi gibi bakmak mümkün. Ama aynı zamanda, her birinin geçmişi, geldiği yer, belleği ve taşıdığı izler — her ne kadar katlanıp bağlanarak yeni bir form almış olsalar da — hikâyenin önemli bir parçası olmayı sürdürüyor.

Bu nesneler, hem biçimsel hem de anlam katmanlarıyla var olmayı sürdürüyor; tıpkı insan deneyiminin çok katmanlı doğası gibi.

"in case..." serginizde kullanılan materyallerin hem kişisel hem de toplumsal bir anlam taşıması, sizce izleyiciyi nasıl etkiliyor?

Bağlı-katlamalar izleyiciye bir yandan tanıdık gelen, bir yandan da yabancılaşma hissi yaratan nesneler. Günlük yaşamda karşılaştığımız kumaşların, örtülerin, giysilerin katlanmış ya da bağlanmış halleri... Ancak, tanıdık olanın bu kadar farklı bir bağlamda sunulması, izleyiciyi ister istemez "bunlar ne?" sorusuna yöneltiyor.

Burada mesele sadece malzemenin ne olduğu değil; o malzemenin bellekteki yeri, kullanım biçimleri ve taşıdığı izlerle nasıl dönüştürüldüğü. Nesnelerin hem aşina hem de uzak bu yeni halleri, izleyiciyle duyusal ve sezgisel bir ilişki kuruyor. Beklenmedik bir biçimde konumlandırılan bu formlar, bilinçaltında saklı duygu ve anıları harekete geçiriyor.

Aslında izleyiciyi etkileyen şey; nesnenin kendisinden çok, onun bilinçli bir şekilde dönüştürülmüş, yeni anlamlar kazanmış hali. Tanıdıklık ile yabancılık arasındaki bu gerilim, işlerin merkezinde yer alıyor.

Toprak, savaş, göç ve mülteciler gibi güncel konulara dair eserlerinizde özellikle vurgulamak istediğiniz mesajlar nelerdir?

Aslında ele aldığım meseleler, her ne kadar güncel görünse de, insanlık tarihinde hep var olmuş sorunlar. Çevresel, sosyal ve politik değişimler; doğrudan ya da dolaylı olarak hepimizin hayatına temas ediyor. Bu etki alanı da giderek genişliyor.

IN CASE (Olası Bir Durumda) başlıklı sergi, bu karmaşık ve çok katmanlı sürecin içinde, doğrudan bir mesaj vermektense, izleyicinin kendi sezgileriyle, duyularıyla, deneyimi üzerinden bir anlam kurmasına alan açmayı hedefliyor.

Bağlı-katlamalar bu bağlamda hem biçimsel hem de kavramsal olarak bu arayışın bir aracı. Farklı materyaller, farklı medyumlar ve çoklu duyusal enstalasyonlar (ışık, video, ses, koku gibi) kullanarak izleyiciyi belli bir düşünceye yönlendirmek yerine, onları kendi iç sesleriyle baş başa bırakmayı tercih ettim.

in-case-sergisi-2.jpg

Sanatınızı toplumun dönüşüm süreçlerine nasıl bir yansıma olarak görüyorsunuz?

Sanatı, yaşamdan ayrı bir şey olarak görmemiz gerçekten de mümkün değil. Sanatı bir duruş olarak görebiliyorum. Bu bağlamda, globalleşmiş bir dünyada kendi içimizde bulunduğumuz tek bir toplumdan ziyade, çok katmanlaşmış toplumların bir parçası olduğumuzu söyleyebilirim. Bunun temelinde ise, en ortak yerden düşünmeye çalışıyorum. İnsan deneyimleri ve toplumun bilinçaltının bir yansıması gibi.

Serginin kitapçığı, ARUCAD Press tarafından yayınlanacak. Kitapçıkta neler yer alacak?

Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) iş birliği ile ARUCAD Press tarafından yayımlanacak olan bu kitapçıkta, çalışmalarımın farklı dönemlerine ve "In Case" sergisine uzanan sürece dair çok yönlü bir perspektif sunuluyor. Kitapçıkta yer alan beş ayrı makale; sanat pratiğimin tarihçesinden “in case…” sergisine kadar uzanan detayları farklı bakış açılarıyla ele alıyor. Metinler, kendi alanlarında son derece değerli isimler tarafından kaleme alındı: Johann Pillai (Akademisyen), Suna Güven (Akademisyen), Michael K. Walsh (Akademisyen), Emin Çizenel (Sanatçı) ve Oya Silbery (Sanatçı & Küratör).

in-case-sergisi-13.jpg

Son olarak, gelecekteki projelerinizde bu sergide ele aldığınız temaları nasıl geliştirmeyi planlıyorsunuz?

Bu sergide ele aldığım bütünsel durum, aslında tüm sanat hayatım boyunca ele aldığım pek çok şeyin bir araya gelmesiydi. Bağlı-katlamalar ise bu konseptlerin hepsini bir araya getirebilmem için kullandığım, içi dolu ve çok potansiyel taşıyan bir araç oldu. Bundan sonraki safhada ise, belki de kullandığım bu aracın beni yeniden yönlendirmesiyle insanlık deneyimlerinin yeni vurgularını bulmaya çalışacağım...

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar