Mubi mayıs seçkisinde Venedik’ten Cannes’a uzanan güçlü yapımlar
Murat Fıratoğlu’nun Venedik’te Jüri Özel Ödülü kazanan ve ulusal yarışmalarda da öne çıkan filmi Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, MUBI’nin mayıs ayındaki dikkat çeken yapımları arasında yer alıyor. Leos Carax’ın kendi sinemasına bakış attığı deneysel çalışması Ben Değilim, Cannes Première’de gösterildikten sonra sinema tarihine ve kişisel hafızaya dair görsel bir otoportre sunuyor. Ariane Labed’in kadın bedeni ve iradesini merkezine alan şiirsel distopyası September Says da seçkinin özgün yapımlarından biri.
Gençlik, çöküş ve öfke
Emre Erdoğdu’nun iki filmi de bu ay MUBI’de: İlk filmi Kar, liseye devam eden Müzeyyen ve arkadaşlarının kapalı dünyasına sızan bir yabancıyla değişen ilişkileri karanlık bir atmosferle anlatıyor. Siyah beyaz estetiğiyle dikkat çeken Beni Sevenler Listesi ise bağımlılık, sahte dostluklar ve çözülen dayanışmalar üzerine bir karakter portresi çiziyor.
Belgesel hafıza: Yollara düştük
Deniz Yeşil’in Yollara Düştük adlı belgeseli, 1977’de sinema emekçilerinin sansüre karşı başlattığı tarihi yürüyüşü anlatıyor. Cahit Berkay’ın müziklerini yaptığı film, sanatın direniş gücüne ve kolektif hafızaya dair önemli bir belge niteliği taşıyor.
Canlı kamera, dijital gerilim
Eugene Kotlyarenko’nun Parola (The Code) filmi, pandemi döneminde ilişkilerini sorgulayan bir çiftin hikâyesini; belgesel çekimleri, gizli kameralar ve dijital izleme üzerinden anlatıyor. Gözetim çağında mahremiyetin sınırlarını zorlayan deneysel bir anlatı sunuyor.
Cannes’tan çıkan kısa film: noksan
Cem Demirer’in Cannes’da Eleştirmenler Haftası’nda gösterilen kısa filmi Noksan, terkedilmiş bir lunaparkta çalışan Mert’in içsel çöküşünü ve saklanan kimliklerle yüzleşmesini konu alıyor. Saraybosna’da En İyi Kısa Film ödülünü alan yapım, atmosferiyle öne çıkıyor.
Duygu yüklü hikâyeler: Yaşamaya Bak ve Balina
Mike Mills’in Yaşamaya Bak (C’mon C’mon) filmi, geçici olarak yeğenine bakan bir radyocunun duygusal yolculuğunu anlatıyor. Joaquin Phoenix ve Woody Norman’ın performanslarıyla hafızalarda yer eden yapım, umut dolu bir insanlık hikâyesi.
Darren Aronofsky’nin yönettiği Balina (The Whale) ise, hayatla bağını kaybetmiş bir İngilizce öğretmenin iç dünyasına derin bir bakış sunuyor. Brendan Fraser’a Oscar kazandıran film, hem fiziksel hem duygusal sınırları zorlayan güçlü bir dram.