Tat ve Sanat’ın Ardından: Lezzetli Resimlere Bir Veda
Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun küratörlüğünde hazırlanan sergi, 90 sanatçının 200’ü aşkın eserini bir araya getirdi. Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Selahattin Teoman, Cevat Dereli, Nazlı Ecevit, Eren Eyüboğlu, Hikmet Onat, Hasan Vecih Bereketoğlu ve Mehmed Muazzez gibi Türk sanatının önemli isimlerinin eserleriyle izleyiciler hem göz hem de zihin doyurucu bir yolculuğa çıktı.
İstanbul’da 70 bin ziyaretçiye ulaşan sergi; tematik konferansları, çocuklara özel sanat atölyeleri ve eşsiz atmosferiyle de büyük ilgi gördü. Şimdi ise bu seçkiden geniş bir bölüm 16 Eylül’den itibaren Ulus’taki İş Sanat Ankara Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşacak. Sergiyi son kez görmek için bir grup gazeteciyle birlikte RHM’de İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten ve Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun konuğu olduk.

İŞTAH AÇICI BİR SERGİ
Prof.Dr. Gül İrepoğlu, serginin kapanış gününde duygu dolu sözlerle izlenimlerini bizlerle paylaştı:
“Son gün olması nedeniyle biraz hüzünlüyüm. Ben sabahtan beri bu salonlarda dolanıyorum. Video çekiyorum, fotoğraf çekiyorum. Veda ediyorum sergiye. Çok sevdiğimiz bir sergi oldu. Müthiş bir ekip çalışması sonucunda çıkan bir sergiydi gerçekten. Her sergi öyle çıkıyor zaten. Eser seçkisinden onları yan yana koymaya ya da ışıklandırmaya. Günlerce, haftalarca, aylarca hatta süren bir hazırlık süreci.
Bir de bu sergi tabii çok özel bir sergi. Yemeğe içmeye dair her şey resme nasıl dönüşmüş onu izledik. Bir düzen içerisinde bir serüven izler gibi bunu kurgulamaya çalıştık. Sergi açılırken artık son hazırlıklar yapılıp tablolar asılırken tam sonbahardı. Sonbahar, incir mevsimi. Şahane incir tabloları var. Görünce herkesin canı incir istiyor. Böyle bir özelliği de vardı bu serginin. İştah açma özelliği yani.

Öyle her sergide de olacak bir şey değil bu. Tahmin edersiniz. Yani herkesin kendinden bir şeyler bulduğu bir sergi oldu. O bakımdan da çok mutlu olduk. Zaten hep buna gayret ediyoruz. Müzemizi kurgularken, müzemizin kalıcı koleksiyonunu kurgularken de biz daima bu ilkeyle hareket ettik. Herkes kendinden bir şeyler bulsun. Kendinizden bir şeyler bulursanız daha çok öğreniyorsunuz. Daha kolay öğreniyorsunuz. Bu bir gerçek. Ve biz hep ‘Herkes için Sanat’ dediğimiz için slogan olarak bu doğrultuda çalışıyoruz.”
Ardından İrepoğlu ile birlikte son bir kez sergiyi dolaştık. Şeref Aktik’in detaylı resimlerinden Abidin Dino’nun farklı natürmortlarına, pazar yerlerinden balıkçı tezgâhlarına kadar tüm eserleri yorulmadan heyecanla anlattı. Aşık Veysel’in “Benim sadık yârim kara toprak” dizeleriyle başlayan ve Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket isterim” şiiriyle devam eden bir şiirsel yolculuğun sergiye eşlik ettiğini de vurguladı. Gül Hoca’nın sergideki favorisini de öğreniyoruz bu arada, Halil Dikmen’in ‘Fındık Toplayan Kızlar’ tablosu. Bir duvarı boydan boya kaplayan bu tablo gerçekten etkileyici.

Sadece yemek değil içecekler de var sergide, çay ve kahve içeren eserleri de görebilirsiniz. En çok dikkat çeken kuşkusuz Osman Hamdi Bey’in “İftardan Sonra” tablosu. Gül Hoca: “Geleneksel kahve ritüelinin bir aynası gibi bu eser diye anlatıyor. Bir konakta evin beyine bir hizmetkar ya da bir cariye tarafından sunulan kahveyi gösteriyor. Bu cariye de tamamen görevini yapan eğilip bükülmeyen bir figür olarak karşımızda. Çünkü Osman Hamdi Bey'in kadın figürüne olan yaklaşımı böyledir.”

HİKAYE ANLATAN RESİMLER
Gül İrepoğlu’nu dinlerken o anda tablo canlanıyormuş gibi hissediyorsunuz. Renklerden, fırça darbelerinden yola çıkıp sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor. Tam bunu düşünürken bir müjde veriyor, yeni kitabında bize tabloların hikayelerini anlatacak. Sadece eserin hikayesi değil Gül İrepoğlu’nun tabloda gördüğü hikayeyi okuyacağız. Resim sanatı ile edebiyatın birleşeceği bu kitap için Türkiye İş Bankası’nın sanat eserleri koleksiyonundaki 2700 tablodan önce resimleri seçecek sonra bunların hikayelerini yazacak. Anlayacağınız önünde uzun bir mesai var bu yüzden yeni sezon sergisine küratör değil danışman olarak destek verecek.
‘YAN YANA’ SERGİSİ 20 EYLÜL’DE AÇILIYOR
Serginin kapanış buluşmasında konuşan İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten, müzenin kapılarını açmasının üzerinden iki yıl geçtiğini hatırlatarak başladı sözlerine. “Tat ve Sanat bizim ikinci süreli sergimizdi. Bu sergiyi 70 bin civarında insan gezmiş. 70 bin kişi umarım bizim kadar mutlu olmuştur, zevk almıştır. Hayatı güzelleşmiştir. Büyük emek bu sergileri hayata geçirmek. Seçkisinden ışığına, duyurusuna kadar gerçekten arkasında büyük emekler var. Onun için de uzun zamanlar açık tutuluyor ki mümkün olduğunca çok insanla buluşsun. Şimdi bu sergi Ankaralı sanatseverlerle buluşacak” diyerek devam etti.

‘Tat ve Sanat’ sergisi 16 Eylül’den itibaren Ulus’taki İktisadi Bağımsızlık Müzesi bünyesinde yer alan İş Sanat Ankara Sanat Galerisi’nde ziyarete açılacak. Halihazırda Ankara’da devam eden “İstanbul’un Resmi” ve “Yazan-Çizen Latif Demirci sergileri de Antalya Kültür Sanat’ta meraklılarıyla buluşacak.
İstanbul’da açılacak yeni serginin müjdesini de veriyor Zuhal Üreten. 20 Eylül’de ziyarete açılacak ‘Yan Yana’ sergisinde sanat dünyamızın iki önemli çiftinin, Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Melahat ve Eşref Üren’in, İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’nda bulunan eserleri ve özel koleksiyonlarda yer alan eserlerini bir araya getirecekler. İki çiftin sanatsal üretimlerini bir arada görmek çok keyifli olacağa benzer. Siz de İstiklal Caddesi’ne çıktığınızda kahverengi tabelaları takip ederek Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’ni (RHM) ziyaret edebilirsiniz.
Kaynak:Nilay Can