Sağlık çalışanları: Açlık ve yoksulluk sınırının altında çalışıyoruz

Sağlık çalışanları: Açlık ve yoksulluk sınırının altında çalışıyoruz
Pandemi döneminde çok ağır kayıplar verdiler, insanları yaşatmaya çalışırken… Milletçe ayakta alkışladık hepsini, kendi canlarını riske atarak kurtardıkları canlar için… İktidar da alkışladı kuşkusuz sağlıkçıları...

Pandemi döneminde çok ağır kayıplar verdiler, insanları yaşatmaya çalışırken… Milletçe ayakta alkışladık hepsini, kendi canlarını riske atarak kurtardıkları canlar için… İktidar da alkışladı kuşkusuz sağlıkçıları ama hepsi o kadar. Sadece alkışladı. Ne kayda değer bir ek ödeme yapıldı sağlıkçılara, ne ikramiye ödendi, “Hakkınız ödenmez” derken bile…

Pandemide iki yıl geride kaldı, Türkiye’de hekimlerin özlük haklarında iyileştirici düzenleme içeren yasa teklifi gibi.

Pratisyen hekimlere 2,500 TL, uzman hekimlere 5 bin TL ek gösterge zammı içeriyordu teklif. Ama geri çekildi. Pratisyen hekimlerin emeklilik ek göstergesinin 13 binden 33 bine, uzman hekimlerin ise 17 binden 40 bine çıkarılması öngörülen yasa teklifi, hekimlerin emeklilik hakları açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de güncel maaşlarında herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktı.

Hem sadece hekimlerin bir kısmını içermesi hem de diğer sağlık personelinin yok sayılması, tüm Türkiye’de sağlık çalışanları tarafından yoğun tepkilere neden oldu.

Ardından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, “Söz konusu çalışma, sadece doktorları değil bütün sağlık personelini gözeten, bununla da sınırlı kalmayıp tüm kamu personelimizi kapsayacak şekilde enflasyon farkının üzerinde bir sosyal refah düzenlemesi olarak yapılacaktır” açıklaması yaptı.

TTB ve SENDİKALAR PROTESTO ETTİ
“Açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyoruz” diyen sağlık çalışanları olarak Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş) ile Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası dün Türkiye genelinde grev yaptı.

Yüksek katılım olan grevde Türkiye ekonomisinin de sağlık sistemi gibi “iflas ettiğini” belirten örgütler iş bırakma nedenlerini anlattı:
“Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir.”

Acil hastalar, diyaliz hastaları, gebeler, çocuk aciller, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı ile Covid-19 vakalarının tedavileri aksatılmadı.

‘Maaşın çok düşük bir kısmı emekliliğe yansıyor’
Türkiye’de sağlık çalışanlarının maaşı, merkezi sağlık bütçesi ve hastanelerin döner sermayesi olmak üzere iki farklı kaynaktan karşılanıyor. Ancak sadece merkezi sağlık bütçesinden karşılanan, “çıplak maaş” emekliliğe yansıyor. Dolayısıyla emeklilik maaşı düşüyor.

Hastanelerin döner sermayesinden ödenen maaş ise kendi içerisinde bir “sabit ek ödeme” ve “performans sistemine bağlı ödeme” olarak ikiye ayrılıyor.

Yani hastanelerin döner sermayesinin bir kısmı sağlık çalışanlarına performansa bakılmaksızın sabit ek ödeme olarak ayrılırken, bir kısmı o ayki performansına dayalı olarak ödeniyor. Fakat bu ödemeler, sağlık çalışanlarının emekliliğine yansımıyor ve her ay değişkenlik gösteriyor.

BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk’ün haberine göre bu çoklu ve karmaşık ödeme sistemi, birçok sorunu da beraberinde getiriyor.

Temel itiraz, sağlık çalışanlarının emekliliğini ve diğer özlük haklarını belirleyen “çıplak maaşın” çok düşük olduğu yönünde.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Deniz Erdoğdu, şu anda Türkiye’de bir hekim maaşının yoksulluk sınırının altında olduğunu ifade ediyor:
“Günümüzde kıdemli bir hekimin maaşı, 5 bin TL çıplak maaş ve döner sermayeden gelen 5 bin TL sabit ek ödeme ile birlikte ortalama 10 bin TL oluyor ki bu yoksulluk sınırının altında bir maaş. Ek olarak yine döner sermayeden performansa dayalı olarak ücret alabiliyorsunuz ancak bu miktar çok değişken ve salgın sürecinde oldukça düştü. Ayrıca bu üç kalemden sadece 5 bin TL çıplak maaş emekliliğe yansıyor.”

Türkiye’de yeni mezun ya da asistan hekimlerin maaşı ise 4 bin 900 çıplak maaş ve 2 bin 500 TL sabit ek ödeme olmak üzere ortalama 7 bin 500 TL civarında seyrediyor.

‘Net maaşımızın ne olacağını hiçbir ay bilmiyoruz’
Türkiye’de sağlık çalışanları, sağlıkta performans sistemi sebebiyle o ay döner sermayeden alacakları payın ne kadar olacağını bilmiyor.

20 yıldan uzun süredir yoğun bakım hemşireliği yapan Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı Ebru Kıraner, net maaşını hiçbir zaman bilmediğini şöyle anlatıyor:
“Hiçbir ay elimize ne kadar geçeceğini net olarak bilmiyoruz, çünkü maaşlarımızı bölük pörçük ettiler. Döner sermaye performans ödemesi o ay 100 lira da yatabilir, hiç de yatmayabilir. Sadece 4 bin TL’ye yakın temel maaşımız emekliliğimize yansıyor. Yarın öbür gün emekli olduğumuzda da yine yoksul emekliler olacağız.”

BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar, sağlık çalışanları arasında adil ve çalışma barışını koruyan bir ödeme sisteminin olmadığını söylüyor. Çünkü döner sermaye sistemindeki performansa dayalı ödeme, sağlık çalışanları arasında adaletsiz maaş dağılımına sebep oluyor.

Her hastanenin aylık gelirinin birbirinden farklı olduğu düşünüldüğünde; aynı branşa ve kıdeme mensup iki sağlık çalışanının döner sermayeden aldığı pay bile hastaneden hastaneye farklılık gösteriyor.

Aynı hastanede aynı branşta hizmet veren iki hekim, o ay baktıkları hasta ya da girdikleri ameliyat sayısına göre döner sermayeden farklı pay alıyor.

‘Ek göstergelerin 7200’e yükseltilmesi gerekiyor’
Sağlık çalışanları arasında tartışmalara sebep olarak geri çekilen yasa tasarısı, döner sermayelerden karşılanan sabit ek ödeme bütçesinin merkezi sağlık sisteminden karşılanmasını ve böylece hekimlerin emekliliğe yansıyan maaşlarının artırılmasını hedefliyordu. Greve giden sağlık meslek örgütlerinin talepleri arasında ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi de bulunuyor.

Hekimler ayrıca emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebinde bulunarak, sağlıkta şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları istiyor.

BBC Türkçe’nin ulaştığı Sağlık Bakanlığı, konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunmadı.

KAMU-SEN EYLEMDE: BÜTÇEDEN HAKKIMIZI İSTİYORUZ

Türkiye Kamu-Sen, eşzamanlı olarak tüm illerde “Bütçeden hakkımızı istiyoruz” sloganıyla sokağa çıktı.

Gazeteduvar.com.tr’den Müzeyyen Yüce’nin haberine göre kamu görevlilerinin ve emeklilerin talepleri için bir araya gelen sendika üyeleri, Ankara Ulus meydanında toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi.

İktidara ek zam, refah payı, 3600 ek gösterge, sözleşmelilere kadro gibi talepler sunan sendika üyeleri, “Ekonomiye can, memura zam”, “Bütçeden hakkımızı istiyoruz” dövizleri taşıdı.

Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “10 yıldır memur maaşları enflasyonun dahi altında kaldı ve sürekli eridi” dedi. Kahveci, şöyle konuştu:
“Memurlarımız ve emeklilerimiz, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumdadır. Toplu sözleşme görüşmeleri de etkisiz sendikalar ve malum konfederasyon yüzünden yaralara çare üretmekten uzak kalmaktadır. Daha 3 ay öce, önümüzdeki yıl için yüzde 5+7 gibi komik bir rakama davul zurnayla imza atanlar, bugün yüzleri bile kızarmadan toplu sözleşmenin yenilenmesinden söz ediyor.”

Kahveci, “Biz artık sırtımızın sıvazlanmasını değil, cüzdanımıza insanca yaşamaya yetecek kadar para konulmasını istiyoruz” dedi.

‘Kamu çalışanları içerisinde en düşük maaş sağlık çalışanlarının’

Hekim dışı sağlık çalışanları ise döner sermayeden hekimlere göre oldukça düşük katsayıda pay alıyor.

Hemşire Duygu Yılmaz, bu ay 5 bin 600 TL maaş aldığını ancak bunun sadece 3 bin 800 TL’lik esas maaş kısmının emekliliğe yansıdığını söylüyor:
“Hekimlerin döner sermayeden aldığı pay çok büyük olduğu için biz diğer sağlık çalışanları olarak döner sermayeden hiçbir şekilde para alamıyoruz. Sadece esas maaş üzerine 1500 - 2000 TL arasında bir sabit ek ödeme alabiliyoruz. O da bizim emekliliğimize yansımadığı için resmen açlık sınırındayız. Ben bu ay esas maaşımın dışında döner sermayeden 1.800 lira sabit ek ödeme aldım, başka hiçbir şey yok.”

Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği Örgütlenme Sekteri Yılmaz, kamu çalışanları içerisinde en düşük maaşı sağlık çalışanlarının aldığını söylüyor:
“1500 üyemiz var, hepsi geçinemediği için kredi çekiyor. Artık krediler üst üste biniyor. ‘Çocuğuma beş kuruş para veremiyorum’ diyen arkadaşlarımız var. Bu kadar iş yüküne ve nöbetlere karşı aldığımız maaş en fazla 4 bin 500 TL.”

Kıraner özel sektörde çalışan sağlık çalışanlarının asgari ücretle çalıştığını söyleyerek yurt dışına gitme talebindeki artışı hatırlatıyor:
“Özel sektörde çalışan hemşireler, 24 saat nöbet tuttuklarını söylüyorlar ki bu haftalık 40 saat çalışma süresinin çok üstüne tekabül eder. Fazla mesailerini ise ücret olarak değil, ileride bir tarihte belki izin hakkı olarak alıyorlar. Biz kamuda 20 küsur yıldır çalışan hemşireler bile şu anda yoksulluk sınırının altında maaş alıyoruz. Bu kişilerin ise açlık sınırına gelebilmek için ekstra para kazanmaları gerekiyor. Görüştüğümüz 1.500 hemşirenin yüzde 83’ü, yurt dışına yerleşme planını gerçekleştirmek üzere harekete geçmiş vaziyette. Yani KPSS’ye hazırlanmayı bırakıp dil kursuna yazılmış, Almanca çalışmaya başlamış. Bu çok acı, çok büyük bir kayıp. Uzun vadede, nitelikli ve kalifiye elemanları kaybedeceğiz.”

Tarkan’dan destek

Tarkan, sosyal medya hesabından sağlık çalışanlarının bir günlük grevine destek verdi: Sağlık emekçilerine hak ettikleri haklar verilmeli,değerleri bilinmeli. Özellikle şu pandemi sürecinde onlara ne kadar ihtiyacımızın olduğunu, ne kadar önemli olduklarını bir kez daha anlamadık mı? O anlamayanlar da anlasın, oyalamayı bıraksın artık. YanınızdayımKırmızı kalp #hekimlereylemde