SEÇTİĞİM İŞİ YAPABİLME ŞANSIM VE LÜKSÜM OLDUĞU İÇİN KENDİMİ ÇOK MUTLU HİSSEDİYORUM

SEÇTİĞİM İŞİ YAPABİLME ŞANSIM VE LÜKSÜM OLDUĞU İÇİN KENDİMİ ÇOK MUTLU HİSSEDİYORUM
Kendisini uzun zaman önce tanıyorum. Karakteri, duruşu, hali, tavrı, çizgisi hiç değişmedi. Kendi yolundan gittiği bir oyunculuk yolculuğu var ve bu yolculukta birbirinden özel filmlerde canlandırdığı farklı karakterler ile hayatımızda...

Kendisini uzun zaman önce tanıyorum. Karakteri, duruşu, hali, tavrı, çizgisi hiç değişmedi. Kendi yolundan gittiği bir oyunculuk yolculuğu var ve bu yolculukta birbirinden özel filmlerde canlandırdığı farklı karakterler ile hayatımızda duruyor. Özenle, titizlikle oya gibi işleyerek oynadığı karakterlere yeni filmler ve karakterler eklenmeye devam ediyor. Karakter oyunculuğu diye tanımlanan durumun içinde ve sanat filmleri diye adlandırılan mecrada kendisi bir yıldız gibi parlıyor ama ben buradayım diye de bağırmıyor. O duruyor ve hikayelerin içinde oyunculuğu ile onun orada olduğunu hepimiz biliyoruz. Aynı zamanda tiyatro sahnesinde oyunlarla da seyircisini selamlamayı ihmal etmiyor. Sahnede ve sinema perdesinde yer alan bir oyuncu kendisi aralarda dizilerde de görmüşlüğümüz var elbette. Oyunculuk mesleğinin güzel insanlarından ve başarılı oyuncularında Serdar Orçin ile ‘En İyi Erkek Oyuncu’ seçilmişsin diyerek tebrik etmek ve bu vesile ile röportaj yapmak istedim. Sinema sohbetimizi okuyarak kahve eşliğinde iyi pazarlar diliyoruz herkese.     

“Uzun Zaman Önce” filmi ile Ankara Film Festivali ve ‘Ceviz Ağacı’ ile de Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldün. Art arda gelen ödüller için tebrik ederim. Bu ödülleri bekliyor muydun, ödül beklenir miJ ve bu önemli ödüller neler hissettirdi ve duygularını öğrenebilir miyiz?

Öncelikle tebrikler için teşekkürler Mutlucum. Aynı filmle farklı festivallerden ödül almak da çok güzel, iki farklı filmle katıldığınız festivallerden en iyi erkek almak da ayrı bir güzel tabii ki. Çok mutlu oldum iki filmim için de iki performansım için de... Bizim festivallerimizde aday açıklanması yapılmıyor biliyorsun eğer bir filmde başrollerden birini paylaşıyorsan doğal olarak aday kabul ediliyorsun, bu bilgi ile hareket ettiğin için tabii ki aday olduğunu düşünüyorsun ve en az her bir aday kadar şansın olduğunu düşünüyorsun ister istemez.

Bu tarz filmlerde tercih ediliyor, seçiliyor olmak hoşuma gidiyor

Arthouse veya sanat filmi olarak adlandırılan yapımların en çok tercih edilen oyuncularındansın. Bir oyuncu için kalıcı filmlerde rol almak çok özel bir durum olmalı. Bu tarz filmlerde tercih edilen bir oyuncu olmak ve yapımlarda yer almak nasıl bir duygu, oyunculuk adına sana neler hissettiriyor?

Tabii ki bu tarz filmlerde tercih ediliyor, seçiliyor olmak hoşuma gidiyor. Aslında bu biraz karşılıklı bir duruma dönüştü sanıyorum; birbirimizi tercih ediyoruz da diyebiliriz bu tür filmlerde... Tabii ki bu tür filmlerde yönetmen kimsenin kaşının gözünün güzelliği için -sadece kaşının gözünün güzelliği için- seçmez filminde oynatacağı kişiyi. Hiç tanımadığım, o güne kadar karşılaşmadığım yönetmenlerle çalışma şansım oldu, ilk filmlerini çeken yönetmenlerle çalıştım ondan önce büyük ustalarla çalıştım. Tabii ki şunu söylemek istiyorum; bu tür filmlerde tercih edilmemin nedeni hep daha önceki yaptığım işler oldu. Beni bir önceki performansından dolayı ya da birkaç performansından dolayı görüp seven beğenen kendi filminde çalışmayı tercih eden yönetmenlerle çalıştım. Seçtiğim işi yapabilme şansım ve lüksüm olduğu için bu noktada kendimi çok mutlu hissediyorum.

Aynı sezon içinde birbirinden farklı iki karakter çalıştığım için çok mutluyum

Derinlikli ve meselesi olan iki filmden de çok etkilendim. Oynadığın karakterlerden ve bu iki filmin de sende bıraktığı duyguyu anlatır mısın?

Evet birbirinden tamamen farklı iki karakter oynadım ‘Uzun Zaman Önce’ ve ‘Ceviz Ağacı’ filmlerinde. ‘Uzun Zaman Önce’ de birbirinden tamamen farklı iki kardeş oynadık Onur Dikmen’le. Çocuklukta anne babayla ama özellikle babayla yaşadıkları travmanın ve hala üzerlerinden atamadıkları baskının farklı şekillerde tezahür ettiği iki erkek kardeş. Film büyük bir olayla başlar; bu iki erkek kardeş sözüm ona birlikte hareket edip bir suçu örtbas etmeye çalışırlar ama ne yazık ki yaşadıkları kasabanın mahalle baskısının, toplumsal baskının ve özellikle kadına karşı ön yargının atlatılamadığı bir ortamda asla aşamadıkları sorunlarıyla her şeyi ellerine yüzlerine bulaştıran iki kardeş. Ben, bu baskılarla oluşmuş biraz daha dışlak, sözüm ona kendini çoktan var etmiş büyük erkek kardeşi oynuyorum. Fakat aslında babasından, babasının gölgesinden kurtulmaya çalışan küçük bi çocuk bizim abi Mehmet. Aslında yine bir kasabada bizim “erkekliğin” büyük çaresizliğini izleriz.

‘Ceviz Ağacı’ filminde ise; geçmişiyle yüzleşmek isteyen özellikle 80 darbesi yüzünden yaşanan babasının intiharına neden olan olayların nedenlerini araştıran ve sonuçlarının kendinde büyük sorunlar yarattığı, öğretmen  ve aynı zamanda bir yazar olan Hayati’nin ‘kendini var etme’ sürecini gördüğümüz değişimine şahit olduğumuz bir kişiyi oynuyorum. 

Bana göre o üç boyutlu iyi yazılmış iyi çalışılmış bir karakter. Bana emanet edildiği için kendimi çok mutlu hissediyorum. Ayrıca aynı sezon içinde birbirinden bu kadar farklı iki karakter çalıştığım için de çok mutluyum.  

Korkutularak yetiştirildik, büyütüldük

‘Uzun Zaman Önce’ filminde şöyle bir cümle var; “İnsan sevdiklerinden çekinir, korkar mı?” Öyle yetiştiriliyoruz, sevdiğimizi geç anlıyoruz ve içimizde yüzleşmeler yaşıyoruz söyleyemiyoruz sanki…

Evet çok ilginç gerçekten değil mi? Hepimizin ailesinde mutlaka birinden korkulur, dededen, Babaanne’den ya da babadan ya da anneden, öğretmenimizden korkarız. Ama yine de çok severiz onları. Korkutularak yetiştirildik, büyütüldük. Mayamızda ve sevgimizin içine hep bir miktar tehdit korku parçaları katıldı çocukluğumuzda... Tabii sonra bunları atlatmak o kadar kolay olmuyor, bunlar bizimle birlikte yaşıyor ve büyüyor. Sevgimizi söyleme ifade etme biçimimizde hep sıkıntılar oluyor. Oysaki çok güzel bir cümle, doğru bir cümle bence de “insan sevdiğinden hiç korkar mı?”  Korkmaması lazım!

İnsanın kendi gibi olma şansı elinden alınıyor

‘Ceviz Ağacı’nda ürkek, naif ve duygusal bir adam var. Naif ve duygusal insan olmak özellikle erkek olmak yaşadığımız dünyada pek de değerli bir durum değil. Filmde şöyle bir cümle var; “Zayıf olanın yaşamaya hakkı yoktur” Hayati karakterine can veren bir erkek oyuncu olarak bu nokta sana neler düşündürdü?

Bu topraklarda kadınların yaşadıkları sorunların yanında “bu topraklarda erkek olmak da zor” cümlesini kurmaya tereddüt ediyor insan tabii ki ama bir tarafıyla da öyle bu doğru. Bu topraklarda erkek olmak da zor. Toplumsal, geleneksel, mahallesel, ailesel, sülalesel bir takım beklentiler ve baskılar bir önceki nesillere benzer olmak mecburiyeti bütün beklentilerin bu yönde olması erkekleri zorluyor. İnsanın kendi gibi olma şansı elinden alınıyor. Mutlaka bir önceki nesil gibi olacaksın mutlaka cesur olacaksın mutlaka güçlü olacaksın asla ağlamayacaksın asla acı çekmeyeceksin acı çeksen bile acı çektiğini göstermeyeceksin her şeyin üstesinden gelecek güce sahip olacaksın, ailene bakacaksın, büyüklerine bakacaksın, saygı göstereceksin, sevgi dolu olacaksın DELİKANLI olacaksın gibi... Genç yaşta özellikle bu beklentiler çocuk tarafından aileye kendini ispat etmek için makul karşılanıyor hatta yapılmaya çalışılıyor. Bir çocuk için onaylanmak önemlidir çünkü. Bizde, kendini ara, kendini bul, kendin gibi ol, öğretisi sözüm ona var gibi gözükse de uygulamada asla yoktur. Ne yazık ki baskı altında kalan zavallı erkekler de beklentilerle baş edemediği zamanlarda çoğunlukla şiddete başvuruyor.

Komediyi çok seviyorum ve iyi bir komedi işinde oynamayı isterim

Seni popüler kültürün içinde olan bir projede görebilecek miyiz dizi, gişe filmi, komedi tarzında farklı bir proje mesela…

Şu anda televizyon için bir projem yok. Gişe filmi meselesine gelince; bu durumlarda genelde yapımcılar karar veriyor o yüzden onunla ilgili hiçbir beklentim yok ama olursa -hoşuma giden bir şey olursa- yaparım tabii ki. Komediyi çok severim ve iyi bir komedi filminde oynamayı ya da televizyonda iyi bir komedi işinde oynamayı aslında isterim. Dokuların uyacağı bir projede bir komedi performansım olsun çok isterim çünkü komediyi çok seviyorum.

Dönüp dönüp okuduğum Donkişot’u yine yeniden okuyorum ve içimde Donkişot’u sahnede oynama hissi var

Hayal ettiğin bir rol, çalışmak istediğin bir yönetmen var mı?

Farklı zamanlarda farklı rollere ilgim artıyor ve azalıyor bugünlerde. Okul zamanlarımdan beri hayatımda olan ve hiç çıkmayan zaman zaman dönüp dönüp okuduğum Donkişot’u yine yeniden okuyorum. Sanki bir gün sahnede Donkişot oynamayı istiyorum gibi bir his var içimde... Sinemada da aynı şekilde zaman zaman yükseldiğim filmler, senaryolar, yönetmenler oluyor.