Şengül Hablemitoğlu, tahliyelerden sonra ilk kez konuştu: Ben ve kızlarım tehdit edildik, hâlâ güvende hissetmiyorum!

Şengül Hablemitoğlu, tahliyelerden sonra ilk kez konuştu: Ben ve kızlarım tehdit edildik, hâlâ güvende hissetmiyorum!
Akademisyen Necip Hablemitoğlu'nun 2002'de öldürülmesine ilişkin davada tutuklu sanık kalmadı. Eşi Şengül Hablemitoğlu, "Ben ve kızlarım tehdit edildik, hâlâ güvende hissetmiyorum" dedi. Şengül Hablemitoğlu, T24'ten Gökçer...

Akademisyen Necip Hablemitoğlu'nun 2002'de öldürülmesine ilişkin davada tutuklu sanık kalmadı. Eşi Şengül Hablemitoğlu, "Ben ve kızlarım tehdit edildik, hâlâ güvende hissetmiyorum" dedi.

Şengül Hablemitoğlu, T24'ten Gökçer Tahincioğlu'na konuştu. Kendisinin ve çocuklarının tehdit edildiğini söyleyen Şengül Hablemitoğlu, "

Düşününce dönemin Ankara Emniyet Müdürü'nün tutumu kadar bugün beni kızdıran az şey vardır. Benimle kendisi konuşabilecekken, Abdullah Gül Başbakan idi, benimle görüşmek istediği söylendi. 1 hafta 10 gün sonra Başbakanlığa gittim. Ne söyleyecek diye beklerken, odaya emniyet müdürü girdi, bana soracağı sorular varmış. Necip’in evden başka yerde çalışma ofisi ve çalışma notları var mıymış? Bu görüşmeden hiç kimseye bahsetmemeliymişim vs. vs. Saçma sapan bir kurgu. ‘’Defalarca karşılaştık bunları sorabilirdiniz, buraya kadar gelmemize gerek yoktu’’ dedim. Bir gece cenazeden sonra sabaha kadar ifade verdim; sabahın ilk saatlerinde beni camlı bir odaya aldılar, teşhis yapacakmışım. 4-5 kişiyi dizmişler, ‘’Sabah aracınızın yanında gördüğünüz kişiler bunlardan hangisiydi’?’ diye sordular. İçerdekiler ben ifade verirken odaya giren çay, evrak getiren memurlardan ikisiydi. Siz bana ne yapmaya çalışıyorsunuz diye bağırmaya başladım. Bunun bana normal bir prosedür olduğu, benim tanıklığının güvenilirliğini kontrol ettikleri gibi saçma sapan şeyler anlattılar.  Olayın ilk anlarında insan faydalı olmak istiyor, yardımcı olmak istiyor. İnanmak istiyorsunuz. Ancak maruz bırakıldığım şey düpedüz şiddetti. Çaresiz hissettirildim, korkutuldum sadece.  Ergenekon sürecinde evimize kızımın fotoğraflarının olduğu mektuplar bırakıldı. Gerekli başvuruları yaptık, kamera görüntüleri alındı. Ancak kızım ifade verirken küçücük 14 yaşında bir çocuğa, zarfı bırakan kişinin fotoğrafları gösterilip, “Tanıdığın biri olabilir mi, erkek arkadaşın olabilir mi?” gibi şeyler söylediler. Bunlar ilk aklıma gelenler" diye konuştu.

Şengül Hablemitoğlu, "İktidarın ailemize özel bir açıklaması hiçbir zaman olmadı. Ben de herkes gibi medyanın farklı mecralarına bir öyle bir böyle dönemsel olarak yansıyanları biliyorum. Umurlarında mı bilmem. Çünkü olayın 15 yıl örtbas edilip uyutulduğunu, 15 Temmuz’la bir yere kadar canlandırıldığını göz önüne alacak olursak, bizim son süreçte mevzunun neresinde olduğumuza dair bir fikrim yok yazık ki. Ve hala kendimi güvende hissetmiyorum. Bunu bize hiçbir zaman hissettirmediler. Sanırım özellikle yapıldı bu... Hiç kimse öldürülmeyi hak etmez, ne yazarsa ne söylerse söylesin. İfadenin özgürleştiği yere adalet de gelir elbet bir gün. Devlet ya da kendini devlet yerine koyanlar temiz olsalardı ne biz bu olayı yaşardık, ne de bunca yıl gözardı edilirdi olup bitenler" ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu,18 Aralık 2002'de evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.

Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili davada 6'sı tutuklu, 1'i tutuksuz, Fetullah Gülen dahil 3'ü firari, 10 sanığın Ankara 28'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada, tutuklu tüm sanıklar için tahliye kararı çıktı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Nuri Gökhan Bozkır, Aydın Köstem, eski istihbaratçı Enver Altaylı, Fikret Emek ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, mevcut delil durumunun sanıkların lehine değişmesi ihtimali nedeniyle tahliyesine karar verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıkların tahliyesine itiraz etti. İtirazı değerlendiren Ankara 29'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların tahliye edilmesini yerinde bularak, yeniden tutuklanmaları talebini reddetti. Kararda, tutukluluğun ön koşulunun kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması olduğuna işaret edildi. Kasten öldürme eylemini gerçekleştirdiği iddia olunan sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu yönünden kuvvetli suç şüphesinin kovuşturma aşamasında sanık lehine değiştiği ve suç vasfının değişme ihtimalinin bulunduğuna dikkat çekildi. Yine kasten öldürme suçuna azmettirme, aracılık etme ve yardım etme gibi eylemleri gerçekleştirdikleri iddia edilen diğer sanıklar Mustafa Levent Göktaş, Enver Altaylı, Fikret Emek, Aydın Köstem ve Nuri Gökhan Bozkır yönünden de suç şüphesinin sanıklar lehine değiştiğine işaret edildi. Sanıkların tutuklu kalmalarının ölçülü olmayacağı ve hak mahrumiyetlerine neden olabileceği belirtilerek, tahliye kararlarında usul ve yasaya aykırı herhangi bir husus bulunmadığı belirtildi.