Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“ŞİMDİ KRALIN ÇIPLAK OLDUĞUNU HAYKIRAN ÇOK ÇOCUK VAR!”

Shakespeare’nin ölümsüz eseri “Hamlet” Kaan Müjdeci tarafından uyarlanarak bir dizi hikâyesine dönüştü. Hamlet bir kadın karakter olarak karşımıza çıkarken soylular arasında geçen hikaye ise günümüze uyarlanarak gündelik hayattaki sistem insanları arasında yaşananlara odaklanıyor. Hamlet’in babasını usta oyuncu Mustafa Alabora canlandırıyor. Kendisini rolü gereği az ve öz sahnelerde görüyorsunuz ama öyle bir işliyor ki karakteri hayranlıkla izliyorsunuz, karakterin etkisi de dizinin her bölümünde hafızanızda kalıyor. Mustafa Alabora ile “Hamlet” dizisi sayesinde buluşunca kendisini izlemeyi ne kadar özlediğimi fark ettim. Bu vesileyle usta isim Mustafa Alabora ile sizler için ”Hamlet”ten yola çıkarak bir röportaj gerçekleştirdim. Gain ekranlarında izleyiciyle buluşan “Hamlet” dizisi çok başarılı ve farklı bir iş olarak diğerlerinden ayrılıyor. Herkesi Gain ekranlarında “Hamlet” izlemeye davet ediyorum üstelik Mustafa Alabora gibi bir ustayı izlemek de size en güzel hediye olacak. Herkese sağlıklı ve mutlu pazarlar dileriz.

‘Hamlet’ türlü okumalar yapılabilecek ve farklı anlamlar çıkartılabilecek kült bir eser. Siz Hamlet’i nasıl okuyorsunuz, insanlığa bırakılmış klasik eserler içinde Hamlet’in yeri nedir sizce?

Shakespeare‘in Hamlet oyunu, sadece soyluların arasında geçen ve asla halka değinmeyen,  insanlığın tümüne dair değil soyluluğa dair yazılmış bir eserdir. Hamlet’te sadece iki tane halktan adam vardır; 1. Mezarcı ve 2. Mezarcı ve onlar da komik olarak gösterilmişlerdir. Zaten Shakespeare emekçi halk kitleleriyle asla ilişkisi olmayan bir yazardır. Hamlet oyunu tüm insanlığı kapsayan  bir mesaj vermez. İnsanlık bütünsel bir şey değildir; emekçiler vardır bir de onları sömürenler… Hamlet oyunu çok iyi yazılmış, çok başarılı bir oyundur ancak sadece sömürenlerin düşüncelerine, duygularına, tutkularına ayna tutar ve  bana göre emekçi sınıfına ve sömürülenlere tuttuğu bir ayna yoktur. 

Kaan, Hamlet’i başka bir boyuta taşıyarak sömürülen tarafa ayna tutan  ilginç ve başarılı bir senaryoya imza atmış

Hamlet gibi klasik bir eseri diziye uyarlamak üstelik de Türkiye gibi bir yerde gerçekleştirebilmek büyük bir başarı. Kaan Müjdeci bu fikri size açtığında ve senaryoyu okuduğunuzda neler düşündünüz ve diziye uyarlanma halini, senaryosunu nasıl buldunuz?

Bir kere “Türkiye gibi bir yerde” lafını reddediyorum. Çünkü Türkiye’de Hamlet’i okuyup yorumlamış, onun üzerine kitaplar yazmış onlarca insan vardır. Üstelik Hamlet Türkiye’de yüzlerce kere de oynanmıştır. Hatta  iki kere  tiyatroda Muhsin Ertuğrul’un yönetiminde kadın Hamlet olarak da sahneye konmuştu.  Nur Sabuncu ve Ayla Algan da kadın Hamlet rolünü oynamıştı. Metin Erksan tarafından Fatma Girik başrolünde filmi de çekilmişti.  Hamlet’in dünyada binlerce çeşit yorumu yapılmıştır. Kaan Müjdeci’nin  Hamlet’i  faytoncular arasında  geçirmesi bana çok ilginç geldi.  Hamlet, şiirsel sözcüklere dayanan bir tiyatro oyunudur. Kaan’ın  o şiirselliği görüntüye yansıtacağının ipuçlarını  senaryoyu okuduğumda   sezinledim. Kaan, Hamlet’i başka bir boyuta taşıyarak sömürülen tarafa ayna tutan  ilginç ve başarılı bir senaryoya imza atmış.

Hamlet, her şeyiyle içimizden bir uyarlama

Kaan Müjdeci’nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği Hamlet ne anlatıyor, çıkış noktası nedir ve dert edindiği temel meseleler nelerdir?

Kaan’ın, Shakespeare’in Hamlet oyunundan uyarladığı Hamlet dizisi, Büyükada’daki faytoncular arasındaki iktidar savaşı üzerinden insanların hırslarını, intikam duygularını ve aslında kapitalizmin içinde ne kadar çaresiz olduklarını anlatıyor. Hamlet, her şeyiyle içimizden bir uyarlama; cinayet, intikam, keder, ihanet, aşk unsurlarıyla bezeli bir toplumsal drama.

Seyircinin zihninde duruşuyla yer edinecek bir  baba karakteri canlandırmaya çalıştım

Dizide siz meselenin başladığı ana karaktersiniz, hikayeniz kısa sürüyor ama kişisel sorgulamaları başlatan olayın kahramanısınız.  “Hamlet”, 16. yüzyıldaki krallığın yıkılışına ve güç dengelerinin değişimi meselesini günümüze modernize ederek “fayton krallığı” üzerinden bakıyor. Fayton kralı olarak karakterinizi ve bu bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kaan’ın, aslında aristokratların arasında geçen bir oyunu fayton emekçilerine indirgemesi muhteşem bir buluştur. Toplumsal sınıflar arasında  tıpkı Hamlet oyununda soylular arasında olduğu gibi güç dengeleri ve iktidar savaşları vardır. Hamlet oyununda Hamlet’in amcası Claudius ağabeyini iktidarı ele geçirmek için öldürürken Kaan’ın yorumunda da  ağabeyini faytoncuların başına geçmek için  öldüren benzer bir karakter var. Ama bu karakter  sarayda  yaşayan soylu biri değil bir adada hayatını faytonculukla kazanan biri ve iktidarı ele geçirmek istiyor. Shakespeare ‘nin yazdığı oyunda Baba Hamlet karakteri (hayalet) sadece genç Hamlet’in anlatımlarıyla seyirciye ulaşır. Oyunda hayaletin karakter ipuçları yoktur. Hayaletin karakterini genç Hamlet’in babasına olan hayranlığı ile öğreniriz. Kaan’ın dizisinde ise ben kısa sürede seyircinin zihninde duruşuyla yer edinecek bir baba karakteri canlandırmaya çalıştım. “Köpekler istedi diye atlar ölmez” diye haykırmasına rağmen atların öldürülmesine engel olamadığı için  mutsuzluk ve  umutsuzluk içine düşmüş; kızının telefonunu açmayacak kadar  içine kapanmış bir karakteri canlandırmaya çalıştım.

Günümüzde kendini kral zannedenlerin ömrü orta çağdaki krallıklar gibi uzun sürmez

Yeryüzünde kendini kral ilan etme bitmiyor özellikle de ülkemizde. Görünmeyen küçük krallıklarla çevrili ilişkiler ağımız. Kral Çıplak diyen çıkacak mı?

Krallık babadan oğula geçen bir meseledir. Kapitalist sistem içerisinde elbette kendini kral gibi gören ve kendini kral zanneden insanlar çıkıyor. Günümüzde kendini kral zannedenlerin ömrü orta çağdaki krallıklar gibi uzun sürmez, süremez. Çağımızdaki iletişim araçları çok geliştiği için şimdi kralın çıplak olduğunu haykıran çok çocuk var!

Coğrafi koşullara göre bütün bu ahlak anlayışları değişim gösterir

Dizide cinayetle birlikte sorgulamalar da beraberinde geliyor. Ahlak, vicdan, intikam, ihanet ve aşk gibi unsurlarıyla birlikte aile yapısı ve ilişkiler sorgulanıyor. Türkiye’nin geldiği nokta da bu sorgulamaların karşılığı nedir?

Türkiye’de ahlak, vicdan, intikam, ihanet gibi sorunlar, aile yapısı Orta Anadolu’da başka, Trakya’da başka, Güneydoğu Anadolu’da başka, Ege’de başka  sorgulanır. Yani coğrafi koşullara göre bütün bu ahlak anlayışları değişim gösterir.

Meslekte 59.yıl

Meslekte kaç yıl oldu Mustafa Bey geriye dönüp baktığınızda nasıl geçmiş yıllar ve hissettiğiniz duygu nedir?

Meslekte 59 yıl oldu. Geriye baktığımda  en önemli, en kıymetli şey yıllar içinde onlarca öğrenci yetiştirmiş olmamdır. Benim için bizim mesleğimizde bireysel başarıdan öteye geçen şey elvermektir. Sizi meslek hayatınızda ayakta uzun yıllar tutan sizden ileri gitmiş öğrenciler yetiştirmektir.  

Hepsine her gün hasret dolu selam olsun

Özlem, duygusunu en çok yaşadığınız duygu mudur sizi düşününce ben öyle hissediyorum. Çok yakın dostlarınız bu dünyadan göçtü herkesle vedalaşabildiniz mi ve gidenlere selam olsun diyerek neler söylemek istersiniz?

Kaybettiğim arkadaşlarımı elbette ki çok özlüyorum. Onları aşağı yukarı her gün anıyorum. Ama bütün yarışlar ileriye doğrudur. Oraya takılıp kalırsan kendini geliştiremezsin. Ben onların yokluklarının bana öğrettikleriyle, onlar sayesinde kendimi geliştirmeye devam etmeye çalışıyorum. Onlar da bende bunu görmek isterlerdi biliyorum. Ama tabii ki hepsine her gün hasret dolu selam olsun. 

İnsan çocuğunu özlemez mi?!

Özlemek duygusu demişken oğlunuz Memet Ali Alabora’yı da sormak isterim.  

Oğlumu salgından dolayı 2 senedir göremiyorum. O benim çocuğum. İnsan çocuğunu özlemez mi?! Ama Memet Ali artık kocaman bir adam oldu.  Hem de o bir dünya vatandaşı. Onun dünyanın herhangi bir yerinde  dimdik durarak yaşayabilecek çok özel bir adam olduğunu  bilmek beni rahatlatıyor. İyi ki  gelişmiş teknoloji var da  özlemimizi  hiç değilse görüntülü görüşmelerle giderebiliyorum. 

Umut insanın içinde barındırdığı en anlamlı hediyedir

Aynı zamanda yaş aldıkça gençleşen de bir ustasınız. Kocaman bir dünyanız var ve çevrenizde sayısız insan. Gençler sizden ilham alıyor. Orta yaşlarda bir kadın olarak son yıllarda umutsuzluk içine düştüğüm çok oluyor. Siz peki her şeye rağmen yaşam enerjinizi ve umudu ayakta tutmayı nasıl başarıyorsunuz?

Bir kere sorunuzun içindeki övgüden dolayı size teşekkür ederim. Umutsuzluk ölüm demektir. İnsanoğlu kendisinin de bir gün  öleceğini  bile bile yaşamına sığdıramayacağı umutlar besler. Ve bana göre aslında umut sınıfsaldır. Toplumun her sınıfı kendine göre umutlar taşır. Ben de dünyada bir gün emeğin en yüce değer olarak kabul edileceğini umut ederek yaşıyorum ve içimdeki bu umutla genç kalıyorum. Umut etmekten vazgeçmeyin çünkü o, insanın içinde barındırdığı en anlamlı hediyedir.  

Çok daha iyi resim yapmak isterim öyle bir hayalim var

Sizi daha çok projelerde görmek ve izlemek isterim. Yeni projeler ve hayalleriniz var mı?

Teşekkür ederim. Oynadığım karaktere katkımın olacağına inandığım projelerde yer almayı tercih ediyorum. Gelen yeni projeleri bu şekilde değerlendiriyorum. Yarın bir senaryo gelebilir, yorum katabileceğim bir karakteri oynamam teklif edilir, rolü kabul ederim… Ancak halihazırda yok. Hayalime gelince… Ben  resim yapıyorum. Çok daha iyi resim yapmak isterim öyle bir hayalim var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi