Bakan Fidan: Problem, İsrail'in kendi sınırlarını tanımaması ve başkasının toprağını çalma isteğidir
Bölgede barış ve güvenliğin öncelikli olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu doğrultuda çalışmaların yoğunlaştırılması gerektiğini ifade etti. Ekonomik ve refah gelişiminin de bölgede öncelikli olması gerektiğini vurgulayan Fidan, yeni ittifakların kurulması ve bölgede kurumsallaşmanın sağlanmasının önemine dikkat çekti.
Ukrayna krizine de değinen Fidan, Rusya ve Batı arasında bölgedeki çatışmada Türkiye'nin üçüncü bir ses olarak ortaya çıktığını belirtti. Türkiye'nin, işgalin kabul edilemez olduğunu ve barışa ulaşılması gerektiğini savunduğunu aktaran Fidan, üçüncü bir yol bulunması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin bölgedeki ekonomik ve siyasi olarak önemli bir ülke olduğunu belirten Fidan, bölgede istikrarı sağlama sorumluluğuna sahip olduklarını vurguladı. Bu istikrarın sağlanması için güvenliğin önemli bir adım olduğunu ifade eden Fidan, ülkeler arası ilişkilerin daha büyük çerçevelere bağlanması ve anlaşmaların hayata geçirilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Fidan, Türkiye'nin Irak ziyareti sırasında imzalanan anlaşmaların bu yaklaşımı yansıttığını ve stratejik çerçeve anlaşmalarının imzalandığını belirtti. Bu çerçevede kurulan komitelerin sorunları ele alarak çözüm bulmaya çalıştığını ifade etti.
Dışişleri Bakanlığı'ndaki yapılanmalara da değinen Fidan, belli coğrafyalara daha fazla odaklanma ve bu bölgelerde kurumsallaşma çabalarının önemine işaret etti. Türk devletleriyle ilgili bir genel müdürlük kurduklarını ve konsolosluk hizmetlerini geliştirmek için çalıştıklarını ifade etti.
ABD ile ilişkiler konusunda da değerlendirmelerde bulunan Fidan, ABD'nin İsrail'e verdiği destekle Türkiye'nin Filistin'e olan desteğinin ayrım noktasını vurguladı. Türkiye'nin ABD ile bazı konularda anlaşamadığını ancak NATO gibi alanlarda işbirliği yaptığını belirtti. Türkiye'nin, ABD ile Gazze'deki durum konusunda ateşkesin sağlanması için çalıştığını ve bu konuda ABD ile işbirliği yaptığını ifade etti.
Bizim de Amerika ile böyle anlaşamadığımız, anlaşmamızın çok zor olduğu, konuşa konuşa çözmeye çalıştığımız ama işbirliği yaptığımız alanlar da var. NATO'nun içinde beraberiz. Diğer teknoloji konuları var. Ticaret hacmi giderek artıyor. Gazze meselesinde, Filistin meselesinde biliyorsunuz şu anda Amerika'nın askeri desteği, siyasi desteği olmadan kayıtsız şartsız İsrail'in bu denli bir cüret içerisinde, soykırıma varan bir eylemde bulunması mümkün değil. Bunu mümkün kılan Amerika Birleşik Devletleri. Amerika Başkanı (Joe Biden) bunu kendi ağzından söyledi. Bizim çatışmanın ilk 2-3 haftasında söylediğimiz, Amerika başta olmak üzere Batı moral üstünlüğünü kaybediyor ve onun yardımları sayesinde bu zulüm ve katliam mümkün oluyor tezini şimdi kendileri söylüyorlar. Bunlar anlaşamadığımız nokta.
ABD'nin geleneğinden kopup, tarihinde ilk defa İsrail'in istemediği bir şekilde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi oturumunda insani yardımlar ve ateşkes konusunda çekimser oy kullandığını hatırlatan Fidan, bunun önemli olduğunu ve şimdi BM Genel Kurulu'nun Filistin'in devlet olarak tanınması konusunda 143 oyla tekrar bir karar geçirdiğini anımsattı.
Fidan, bu kararın BMGK'ye gideceğini ve muhtemelen ABD'nin veto edeceğini ve kendi pozisyonunu göstereceğini kaydederek, "Ama (ABD) şunu görüyor, dünya o kadar çok bu meselede farkındalık geliştirmiş ki, o kadar çok şuurlu ki, Amerika'nın bu meseleyi eskisi kadar kolay bir maliyetle unutturması, yatıştırması mümkün değil. Her geçen gün Amerika'ya ve Batı'ya çıkan İsrail maliyeti giderek daha fazla artıyor" ifadelerini kullandı. Bugün Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly ile görüşmesine değinen Fidan, Filistin-İsrail konusunda iki devletli çözümün nasıl sağlanabileceğini konuştuklarını ve kendisinin şu soruyu sorduğunu söyledi:
İki devletli çözümden önce, Filistin devletini bir an için konuşmayalım. İsrail'e bir soru sormamız lazım, hepimizin. İsrail olarak sen, 1967 sınırları içerisinde uluslararası sistemin sana verdiği sınırları kabul ediyor musun? Bırak kendi dışında hangi devlet var yok, onunla bir uğraşma. Sen kendine bak, bu sınırları kabul ediyor musun? Doğru soru sormak lazım. Soruyu buradan sormak lazım. Problem, İsrail'in kendi sınırlarını kabul etmemesi, başkasının toprağını çalma girişimini devam ettirmesi. Soruyu buradan sordurttuğunuz zaman aslında gerek Batılı siyasetçiler, gerek Amerikalı siyasetçiler bu sefer ileri sürecek başka argüman bulamıyorlar. Yani başkası niye senin güvenliğine problem oluyor? Sen, sen olduğun için değil. Kendi sınırın içerisinde kalmayı kabul etmiyorsun.