DEM Parti'den SDG-HTŞ anlaşmasına ilk yorum: Barışa katkı sunacak, Alevileri koruyacak

DEM Parti'den SDG-HTŞ anlaşmasına ilk yorum: Barışa katkı sunacak, Alevileri koruyacak
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, SDG ve HTŞ anlaşmasını değerlendirdi

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Koçyiğit, Suriye’deki anlaşma devam eden Alevi kıyımını durdurmak açısından da çok önemli bir adımdır” dedi.

Suriye’de yaşayan bütün halklar ve inançların içerilmesi gerektiğine yönelik görüşlerini ilk günden ifade ettiklerini belirten Koçyiğit, 6 Mart’tan beri başlayan katliamın, geçmiş pratiklerin devam edeceğine işaret ettiğini söyledi. Katliamı durdurmaya yönelik çabaların yetersiz olduğunu ifade eden Koçyiğit, katledilen Alevi sayısının 3 bini geçtiğini ve birçok Alevinin yaşam alanlarını terk ederek farklı noktalara sığındığını belirtti. Suriye Geçici Yönetimi’nin Arap Alevilerine dönük katliamı engellemekle sorumlu olduğunun altını çizen Koçyiğit, şunları söyledi:

Kuzey Doğu Suriye Yönetiminin ilk günden itibaren bu Alevi katliamını engellemeye dönük kamuoyuna yaptığı açıklamaları, Suriye Geçici Yönetimi ile kurduğu diyalogu ve bu katliamın engellenmesi yönündeki çabalarını takdir ediyoruz. Fakat ilk günlerde bu katliamı reddedip “katliamın videolarını yayınlamayın” gibi telkinlerde bulunan HTŞ yönetiminin, ülkenin içerisinden gelen tepkiler ile uluslararası toplum ve bölge ülkelerinin tepkisi sonucunda bu katliamı kabul ettiğini ve bir komisyon kuracağını ifade ettiğini biliyoruz.

Anayasal güvence

SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Hükümeti lideri Colani arasında dün Şam’da imzalanan anlaşmaya da değinen Koçyiğit, bu anlaşmanın, Kürtler ile Şam arasında yapılmış gibi görünmekle birlikte, aslında Suriye’de yaşayan bütün halkların ve inançların yönetime katılması ve haklarının anayasal garantiye alınması açısından çok önemli bir başlangıç olduğunu ifade etti.

Bu yöntemin, en nihayetinde Suriye demokrasisine büyük katkı sağlayacağının ve büyük Suriye’nin inşasında en önemli yöntemlerden biri olacağını söyleyen Koçyiğit, sözlerine şu şekilde devam etti:

Kürtlere vatandaşlık tanımı

Anlaşmadan önce de anlaşmadan sonra da Kuzey ve Doğu Suriye Yönetiminin bu katliamı durdurma çağrılarının, bu katliamın durması için geçici hükümete yönelik ifadelerinin olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu kapsamda hemen ateşkesin sağlanması en önemli madde başlıklarından biri. Yine Kürt topluluğunun Suriye Devletinin yerli bir topluluğu olması ve Kürtlerin vatandaşlık ve tüm haklarının garanti altına alınması maddelerinin biricik önemde olduğunu ifade edelim.

Barışa katkı sunacak

Koçyiğit, anlaşmanın Suriye geleceği açısından önemi dışında Türkiye’ye de olumlu katkılarının olacağını ve bölge barışına önemli katkılar sunacağını söyledi.

Koçyiğit’in açıklamalarının tamamı ise şu şekilde:

Suriye’nin özellikle Lazkiye ve Tartus kentlerinde Arap Alevi toplumuna yönelik gittikçe yaygınlaşan katliamı kınamak ve partimizin görüşlerini sizlere açıklamak üzere bugün buradayız. Biliyorsunuz, 8 Aralık’ta Suriye’de yönetim el değiştirdi ve Esad rejimi yıkılarak yerine HTŞ ile beraber geçici bir yönetim kuruldu. Dürziler, Ermeniler, Arap Alevileri, Kürtler, Türkmenler, Çerkesler yani Suriye’de yaşayan halklar ve inançlar, bu yeni yönetimin Suriye’ye istikrar ve barış getiren ve Suriye’deki bütün halkları ve inançları kapsayan bir yönetim mi kuracağını yoksa tekçi Esad rejiminin devamı olarak kendisini bir başka biçimde mi sürdüreceğini merak ediyordu. Bizler de nasıl bir Suriye beklentimiz olduğuna, Suriye’nin demokratikleşmesinin önemine, Suriye’de yaşayan bütün halklar ve inançların içerilmesi gerektiğine dair görüş ve düşüncelerimizi kamuoyuyla ilk günden itibaren paylaştık. Fakat ne yazık ki 6 Mart’tan beri başlayan katliam, geçmiş pratiklerin devam edeceğine dair çok önemli işaretler içeriyor.

Esad destekçisi denmesi kabul edilemez

Türkiye’de de bazı medya çevrelerinin sivil ve masum Alevilerin katledilmesini “Esad destekçileri” diyerek meşrulaştırmaya çalışmasını, görünmez kılmaya çalışmasını da kabul etmiyoruz. AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in meseleyi terörle mücadeleye, Dışişleri Bakanlığının ise dış destekli bir provokasyona indirgemiş olmasını ve orada yaşanan katliamı görmezden gelmesini asla ama asla kabul etmiyoruz. DEM Parti olarak, ilk günden itibaren MYK’mız ve Eş Genel Başkanlarımız kamuoyuna açıklamalar yaptı. Alevi örgütleriyle beraber yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda alanlarda ve meydanlarda bu katliamı lanetledik. Katliamın durdurulmasına yönelik çağrılarımızı da yeniledik.

HTŞ'ye katledenlerden hesap sor çağrısı

AKP hükümeti bu katliamı görmezden geldi, ya teröre ya da dış güçler provokasyonuna bağladı. Ama günün sonunda Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Ahmet El Şara katliamı kabul etti ve buna ilişkin komisyon kuracaklarını ve soruşturacaklarını ifade etti. Demek ki katliamı görmezden gelmenin hiç kimseye faydası yok. Bunu görmezden gelmek demek, başka katliamların da önün açmak, Suriye’nin istikrarsızlaşmasını sağlamak, Suriye’nin demokratikleşmesinin önüne bariyer kurmak demektir. Bütün bunlar çok sakıncalıdır. Bu yaklaşımlardan hızla vazgeçilmelidir. Bu katliamların SMO çeteleri eliyle yapıldığına dair kamuoyuna yansıyan bilgiler var, bu tarz iddialar var. Türkiye’nin meseleyi karartıp topu taca atmasının, Esad sonrası terör meselesine bağlamasının nedeni bu katliamın SMO tarafından işlenmiş olması mıdır? Türkiye SMO’yu mu aklamaya çalışıyor? Bu soruyu sormak istiyoruz. Burada muhatap Suriye Geçici Yönetimidir. Suriye Geçici Yönetimi, bu katliamı yapanlardan hesap sormalı ve bütün dünya kamuoyuna bunları anlatmalıdır. DEM Parti olarak, Suriye’de yaşayan Arap Alevi halkının yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Bu katliamı ve vahşeti lanetliyoruz. Nerede olursa olsun, sivil ve masum insanların katledilmesine karşı her zaman ilkesel duruşumuzu sürdüreceğiz.

Önemli bir adımdır

Bu arada, dün gece önemli bir gelişme de oldu. SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Hükümeti lideri Colani arasında dün Şam’da bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma, Kürtler ile Şam arasında yapılmış gibi görünmekle birlikte, aslında Suriye’de yaşayan bütün halkların ve inançların yönetime katılması ve haklarının anayasal garantiye alınması açısından çok önemli bir başlangıçtır. Suriye demokrasisi açısından önemli bir adımdır. Yeni dönemin kapısını aralayacak kadar güçlü bir adımdır. Tabii ki her şey değildir. Henüz yolun başında olduklarını bizler de biliyoruz. Fakat Suriye’nin kendi dinamikleriyle, kendi içerisindeki yapılarla, halklarla ve inançlarla beraber kendi geleceğini kurmasının, sorunlarını diyalog ve müzakereyle çözme yöntemini esas almasının kendisi çok önemlidir. Bu yöntemin, en nihayetinde Suriye demokrasisine büyük katkı sağlayacağının ve büyük Suriye’nin inşasında en önemli yöntemlerden biri olacağının da altını çizmek istiyoruz. Suriye, tarihsel ve kültürel, inançsal ve etnik çeşitliliği çok olan bir ülkedir. Tekçi bir yaklaşımla yapılacak her iş de en nihayetinde Suriye’nin istikrarsızlaşmasına, hatta bölünmesine ve halkların karşı karşıya gelmesine yol açacaktır. Ne Suriye ne de bölge halkları bunu hak ediyor ve böyle bir durumu kaldırabilir.

Alevi kıyımını durdurmak için önemli bir adım

Yine çok uzun süredir dilimiz döndüğünce anlattığımız Kuzey ve Doğu Suriye Modelinin bugün Suriye halklarının demokratik yaşamındaki biricik önemine de vurgu yapmak istiyoruz. Hiçbir etnik, inançsal ve toplumsal grubu dışlamayan, hepsiyle demokratik, özgür ve eşit bir şekilde yaşamayı esas alan bu yönetim modelinin esas alınması durumunda, bütün Suriye’nin demokratikleşeceğinin ve dönüşeceğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Bu nedenle, bu anlaşma özellikle de şu anda halihazırda devam eden Arap Alevilere yönelik kıyımı durdurmak açısından da çok önemli bir adımdır. Bunun altını çizelim. Anlaşmadan önce de anlaşmadan sonra da Kuzey ve Doğu Suriye Yönetiminin bu katliamı durdurma çağrılarının, bu katliamın durması için geçici hükümete yönelik ifadelerinin olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu kapsamda hemen ateşkesin sağlanması en önemli madde başlıklarından biri. Yine Kürt topluluğunun Suriye Devletinin yerli bir topluluğu olması ve Kürtlerin vatandaşlık ve tüm haklarının garanti altına alınması maddelerinin biricik önemde olduğunu ifade edelim. Biliyorsunuz, I. Dünya Savaşında cetvelle bölge ülkelerinin sınırları çizildi ve Kürtler dört farklı ülkenin sınırları içerisinde kaldı. Suriye’nin geçmiş yönetimi de Kürtlerin hiçbir hakkını tanımayan, onları yurttaş olarak görmeyen, onlara kimlik vermeyen bir pozisyondaydı. Bugün Suriye’de Kürtlerin ülkenin asli unsuru olduğuna ve bütün haklarının anayasal garantiye alınacağına dair bir anlaşmaya varılmış olmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Bundan mutluluk duyuyoruz. Afrin’de, Girê Spî’de, Serêkanî’de yerinden edilmiş halkların tekrar yerleşim yerlerine dönmeleri için Suriye Geçici Yönetiminin garantörlük yapacağına ve bu konuda özellikle bazı komitelerin kurulacağına dair beyanları da memnuniyetle karşılıyoruz.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar