Sorularla Hrant Dink cinayeti ve dosyası

Sorularla Hrant Dink cinayeti ve dosyası
Gazeteci Hrant Dink'in Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğunu söylediği haberinin ardından başta Emin Çölaşan olmak üzere hedef gösterilmesi ile süreç Dink'in katledilmesine kadar ilerledi. Dosyada tutuklu katil Ogün Samast ise 2023'ün...
Gazeteci Hrant Dink'in Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğunu söylediği haberinin ardından başta Emin Çölaşan olmak üzere hedef gösterilmesi ile süreç Dink'in katledilmesine kadar ilerledi. Dosyada tutuklu katil Ogün Samast ise 2023'ün son aylarında tahliye edildi. T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu 75 soruyla cinayeti ve sonrasını yazdı.

Yargı sürecinin 17 yıllık seyri, soru ve yanıtlarıyla, özetle şöyle:

Cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal, polis tarafından biliniyor muydu?

Yasin Hayal, Trabzon emniyetinin yakından tanıdığı bir isimdi. 24 Ekim 2004'te Trabzon'daki McDonald's şubesine bomba attı ve çoğu çocuk altı kişi yaralandı. Trabzon polisi, Hayal'i birkaç gün sonra yakaladı. Olağan şartlarda bombalama gibi bir eylemin ardından dosyanın terör savcılığına, Erzurum'a gönderilmesi gerekiyordu. Ancak Trabzon polisi, dosyayı hiç Erzurum'a göndermedi. Olay, basit bir adli vaka olarak ele alındı. Olay, terör suçu kapsamında görülseydi, Yasin Hayal'in aldığı hapis cezası muhtemelen yarı oranında artırılmış olacak, 11. ayda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması zorlaşacak, daha önemlisi, "terör suçu" olduğu için örgüt bağları araştırılacaktı. Hayal'in telefon kayıtları bile araştırılmadı. Bu bağların araştırılması, Dink cinayeti bağlarının daha o zaman çözülebilmesi demekti. Ancak bu yapılmadı. Polisin ve Trabzon'un zaten tanıdığı Hayal için özel muamele yapıldı.

Bombalama eyleminden sonra Hayal, nasıl serbest kaldı?

Yasin Hayal, Trabzon 1.  Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlandı. Sadece 11 ay tutuklu kalan Hayal, bu sürenin 3 ayını da akıl hastanesinde geçirdi. "Akıllı" raporu aldıktan kısa bir süre sonra tahliye edildi. Hayal Eylül 2005'te, tutuksuz yargılanmaya başlandı.

Tahliye kararı nasıl verildi?

Kararla ilgili en dikkat çekici detay, mahkemenin asıl heyetinin izinli olmasına rağmen, nöbetçi heyetin tahliye kararını vermesiydi. Çok basit davalarda bile nöbetçi heyetler, kritik kararlara imza atmazken, dosyayla bütünüyle ilgisiz olan bir ticaret mahkemesi üyesi ile icra hâkiminin yer aldığı heyet, tahliye kararını verdi. Bu heyet, üstelik Hayal'e yurtdışına çıkış yasağı bile koymamıştı.

"Bombalama" suçu için indirim ve en alt sınırdan ceza

 

 Yasin Hayal, bombalama suçundan ne kadar ceza aldı?

Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi, dava sonunda Hayal'e, cezasında indirim yaparak 6 yıl 8 ay ceza verdi. Bombalama ve yaralamanın söz konusu olduğu bu davada, bütün cezalar alt sınırdan, indirimle verildi. Adalet Bakanlığı müfettişleri, daha sonra Hayal'i serbest bırakan hâkimlerle ilgili bir soruşturma açmaya gerek görmedi.

Dink cinayetini azmettirdiği tarihte cezaevinde olabilirdi

 

 Hayal, neden hemen yeniden cezaevine konulmadı?

Mahkeme, Yasin Hayal'i 14 Haziran 2006'da 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. İnfaz Yasası indirimleri sonucu bu ceza, 32 aya düştü. Hayal yeniden hapse girmedi, çünkü önceden yattığı süre vardı ve cezanın tamamını yatması için kararın Yargıtay tarafından onanması gerekiyordu. Yargıtay'daki olağanüstü gecikme, Yasin Hayal'in dışarıda kalmasına yol açtı. Hayal'in avukatlarının temyiz başvurusu, Yargıtay'a Temmuz 2006'da geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Hayal'in mahkûmiyeti ile ilgili tebliğnameyi hazırlayıp ilgili daireye göndermesi, yaklaşık 8 ay aldı. Başsavcılık, tebliğnameyi, 6 Şubat 2007'de gönderdi. Bu arada Hrant Dink, Hayal'in de dâhil olduğu organizasyonla 19 Ocak 2007'de öldürüldü. Yargıtay'ın ilgili dairesi, Trabzon'daki mahkemenin Hayal'le ilgili kararının bazı yönlerini onayıp, bazı yönlerini bozduğu kararını 2 Mayıs 2008'de aldı. Yargıtay, bu kararı 2008'de değil de 2006 ya da 2007'de almış olsaydı, Hayal'in 11 aya ek olarak  21 ay daha hapis yatması gerekecek, Hayal'e yeniden cezaevinin yolu gözükecekti. Bu durumda da Hrant Dink'in öldürülmesi organizasyonunda yer alamayacak, tetikçi Ogün Samast'a, Hrant Dink'in hayatına son veren silahı veremeyecekti.

Hayal'in yargılandığı bu dönemde, polis muhbiri olan ve Dink cinayetinin azmettiricilerinden sayılan Erhan Tuncel'i polis tanıyor muydu?

Polis, hem Erhan Tuncel'i tanıyordu hem de Yasin Hayal'le daha o tarihten ilişkisini biliyordu. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna göre, Trabzon'daki McDonald's şubesinin bombalanması olayını Erhan Tuncel'le Yasin Hayal birlikte organize etmişlerdi. Rapora göre, Tuncel'in bu bombalama eyleminin organizatörlerinden biri olduğu, o dönemde İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nin raporlarında da vurgulanmıştı.

Cinayet planlaması Erhan Tuncel'in sorgulamasında bozulabilirdi

 

Erhan Tuncel'in üzerine niye gidilmedi?

Polis, o tarihten başlayarak Tuncel'i muhbir olarak görevlendirmişti ve bunun ortaya çıkmaması için olağanüstü çaba sarf edildi. Tuncel, saldırıyla ilişkisi bilinmesine rağmen şüpheli olarak sorgulanmadı. Tuncel de Hayal'le birlikte yargılansaydı, muhtemelen Hrant Dink cinayetinin planlanması gündemden düşecekti. Tuncel, yargılanmak bir tarafa, olaydan 24 gün sonra dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek tarafından, "Yardımcı İstihbarat Elemanı" (YİE) yapıldı. Yargılama dışında bırakılan Tuncel için, "zorla getirilerek dinlenmesi" kararı alan mahkeme bile bu kararını uygulamadı. Jandarma ise adliyeye gelip duruşmaları takip eden Tuncel'i bulamadığını bildirdi. Dink suikastından sonra Hayal, bu olayda azmettirici olan Tuncel'in bombayı da imal ettiğini anlattı.

Erhan Tuncel, muhbir olmasına rağmen nasıl Dink cinayetini organize edebildi?

Tuncel, Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi'nde görevli polis Muhittin Zenit'e bağlı çalışmaya başladı. Tuncel, 15 Şubat ve 7 Nisan 2006 tarihli raporlarında, Yasin Hayal'in Hrant Dink'e yönelik eylem yapacağını isim vererek bildirdi. Tuncel, bu dönemde karşılığında bin 35 TL aldığı 11 istihbarat raporu verdi. Polislere kod adıyla değil gerçek isimleriyle hitap edecek kadar emniyetle içli dışlı olan Tuncel'in, "muhbirlik" statüsü, Dink cinayetinden kısa süre önce, 23 Kasım 2006'da sonlandırıldı. Tuncel'in, daha önce bilgisini verdiği cinayetten 2 ay önce istihbarat ağının dışına çıkarılması, cinayetin işlenmesine göz yumulduğu şeklinde yorumlandı. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'dı. Altay, cinayetten 1 hafta sonra görevinden alındı.

Dink cinayetinin işleneceği Tuncel tarafından bildirildikten sonra polis istihbarat çalışması yaptı mı?

Trabzon Emniyet Müdürlüğü, 17 Şubat 2006'da, yani, cinayetten 11 ay önce Erhan Tuncel'den gelen, "Dink'e yönelik eylem yapılacağı" bilgisini, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bildirdi. Trabzon Emniyeti, 7 Nisan 2006'da ikinci uyarıda bulundu. Bu yazılarında Yasin Hayal'e yönelik araştırmaların sürdüğünü kaydeden Trabzon emniyeti, daha sonra hiçbir istihbari bilgi vermedi.

Cinayet hazırlığını bilen jandarma, 'operasyon yetkimiz yoktu' savunması yaptı

 

Jandarmanın da cinayetle ilgili bilgisi var mıydı?

Dink'in öldürüleceğini jandarma da biliyordu. Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na haber elemanlığı yapan Yasin Hayal'in eniştesi Coşkun İğci, Hayal'in Hrant Dink'i vurmak için kendisinden silah istediğini Temmuz 2006'da, yani cinayetten yaklaşık 6 ay önce ilgili birime bildirdi. Daha sonra yapılan incelemeler, bu bilginin Trabzon Jandarma İl Alay Komutanı Albay Ali Öz'e kadar ulaştığını ortaya çıkardı. Ancak Trabzon jandarma örgütü, eline ulaşmış olan bütün istihbarata rağmen cinayet sürecine seyirci kalmayı tercih etti. Gerekçe olarak ise, "operasyon yetkimiz yoktu" denildi. Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve emrindeki isimlerin, Dink öldürüldükten sonra suikast bilgisini önceden edinmedikleri yönünde sahte rapor düzenledikleri anlaşıldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü, bu kritik bilgiyle ilgili ne yaptı?

Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, Haziran 2006'da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na atanarak  Ankara'ya gitti, boşalan Trabzon emniyetine bu tarihte Reşat Altay getirildi. İstihbarat Başkanlığı, hedef hâline gelen kişileri korumaya alabiliyor. Ancak, 2003'ten bu yana tehdit edilen Hrant Dink'in ismi bütün verilere rağmen bu programa alınmadı.

İstanbul'a bilgi gitti mi, Hrant Dink neden korunmadı?

Dink, Sabiha Gökçen'le ilgili haberden sonraki süreçte sürekli olarak  tehdit edilen bir isimdi. Dönemin İstanbul Vali Yardımcısı, Dink'i bu haberden sonra makamına çağırmış, uyarıda bulunmuştu. Daha sonra uyarının nedenini, "toplumsal infial yaratılmasını engellemek" olarak açıklamıştı. Kemal Kerinçsiz'in suç duyurusu üzerine, bir yazısı nedeniyle, "Türklüğe hakaret" suçundan hakkında dava açılan Dink, bu suçu işlediği kanıtlanırsa ülkeyi terk edeceğini açıkladı. Buna rağmen aşırı milliyetçi çevrelerin hedefi hâline geldi. İstanbul emniyeti, Trabzon emniyetinin Dink konusunda uyarıda bulunduğu 17 Şubat 2006'dan itibaren tehdidi bilmekteydi. Bütün bunlara rağmen İstanbul emniyeti, Hrant Dink'e koruma tahsis etmedi. Daha sonra vali yapılan Celalettin Cerrah'ın başında olduğu İstanbul emniyetine, "yargılama süreciyle ilgili gelişmeleri yakinen  izlenmediği, tehdidin ciddiyetinin yeterince algılanmadığı" suçlamaları yöneltildi. İstanbul emniyeti ise İstihbarat Dairesi'nce uyarılmadığını iddia etti.

Cinayet nasıl işlendi?

Eldeki verilere göre, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in başında oldukları grup tarafından organize edilen cinayetin kararı, "bir üst akıl" tarafından verilmişti. Bu üst aklın kim olduğu konusunda 2007'den bugüne kadar uzanan süreçte farklı varsayımlarda bulunuldu. 2007'de bu üst aklın, "Ergenekon örgütü" olduğunu savunan cemaat savcılarına karşılık, 15 Temmuz'dan sonra cinayetin cemaat tarafından organize edildiğini ve Ergenekon soruşturmasına gerekçe yapılmak üzere gerçekleştirildiğini söyleyen iddianameler hazırlandı. Somut olayda ise, Yasin Hayal'in verdiği silahla cinayetten 3 gün önce İstanbul'a gelen Ogün Samast, 19 Ocak 2007'de arkasından yaklaşarak Dink'i öldürdü. Samast'ın cinayeti işlediği sırada olay yeri çevresinde, tetikçinin Trabzon'dan İstanbul'a gelmek için gittiği otogardaki polislerin bulunduğu anlaşıldı.

Ogün Samast nasıl yakalandı?

Cinayetten kısa süre sonra Samast'ın görüntüleri basına servis edildi. Babasının ihbarıyla, İstanbul'dan Trabzon'a dönerken otobüste yakalanan Samast, Samsun emniyetine götürüldü. Burada bayrak önünde "kahramanlık pozu" verdirilen Samast'ı takdir eden polislerin kamera görüntüleri ortaya çıktı. Yakalandıktan sonra Samast'ın, Hayal ve Tuncel bağlantıları hemen açığa çıktı. Cinayetin işleneceğini herkesin bildiği, ancak engel olmadığı anlaşıldı. Trabzon'daki yapılanmaya yönelik operasyon başlatıldı ve adı geçen tüm isimler gözaltına alındı.

Sorumlu kamu görevlilerin davaya dâhil edilmesi 9 yıllık sürece yayıldı

 

 Kamu görevlileri hakkında işlem yapıldı mı?

İhmaller zinciri açığa çıkmasına rağmen o dönemde kamu görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Kamu görevlilerinin davaya dâhil edilmesi 9 yıllık bir sürece yayıldı.

 İlk iddianamede, kimler suçlandı?

Ogün Samast, cinayetten bir gün sonra, 20 Ocak 2007'de Samsun Otogarı'nda yakalandı. Cinayete ilişkin ilk iddianame, Ergenekon soruşturması savcılarından da olan, Gülen cemaati mensubu olan ve firarda bulunan Savcı Fikret Seçen ile Savcı Selim Berna Altay tarafından hazırlandı. İddianamede, Samast, cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal ve "büyük abi" lakaplı polis muhbiri Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu 12'si tutuklu 18 sanık yer aldı. İlk yargılama, özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 2 Temmuz 2007'de başladı. İlerleyen tarihlerde Yasin Hayal'in eniştesi Coşkun İğci ile Osman Hayal hakkında düzenlenen ek iddianamenin ana davayla birleştirilmesiyle sanık sayısı 20 oldu.

Sanıkları duruşmaya getiren aracın üzerinde, 'Ya sev, ya terk et' yazısı vardı

 

 İlk yargılamada neler yaşandı?

Sanıklar, ilk duruşmaya getirilirken, cezaevi aracının üzerinde, aşırı milliyetçilerin sloganının yazılı olduğu, "ya sev ya terk et" çıkartması vardı. İlk duruşma, 2 Temmuz 2007'de Beşiktaş'taki Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Bu dava, Ocak 2012'de hükme bağlandı. Yasin Hayal, "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, Erhan Tuncel de 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve tahliyesine karar verildi. Duruşmalarda Yasin Hayal, eserleri Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Orhan Pamuk başta olmak üzere birçok ismi tehdit etti. Samast'ın davası ise, o tarihte 17 yaşında olduğundan çocuk mahkemesine alındı. Samast, Temmuz 2011'de çıkan kararda, "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezası aldı.

Cinayet organizasyonu, 'terör örgütü' sayılmadı

 

Bu davada, "terör örgütü" saptaması yapıldı mı?

Hayır. Sanıkların tamamı, "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraat etti. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, karar duruşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cinayetin üzerinden 5 yıl geçti. Hrant Dink ne derdi bu karar için: 'Bizimle dalga geçiyorlar'. Dalganın en büyüğünü meğer en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink bütün planlı eylemlerden değil, 3-5 kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarını beklemiyorduk" dedi. Savcılık, bu nedenle davayı temyiz ederken, "Ergenekon terör örgütü"nün varlığını öne sürdü ve sanıkların bu örgütün güdümünde olduğunu savundu.

17 Ocak 2012'de verilen karardan sonra Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz, "Verdiğimiz karar, ‘örgüt yoktur' anlamına gelmez. Verdiğimiz karardan rahatsız değiliz. Sadece tatmin edici olmadığını belirttim. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz" dedi.

Karar kesinleşti mi?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın, "örgüt" suçundan ceza verilmemesi nedeniyle bozulmasını istedi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "örgüt" yönünden verilen beraat kararlarını bozdu. Sanıkların, "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi" oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına karar verdi.

İkinci yargılama ne zaman başladı?

İlk yargılamadan sonra Erhan Tuncel, kararla birlikte tahliye edilmişti. Yargıtay'ın bozma kararının ardından dava, 17 Eylül 2013'te yeniden görülmeye başlandı. Tahliye edilen Tuncel de yeniden tutuklandı. Tuncel, bir süre sonra yeniden tahliye edildi ve dava bitene kadar bir daha cezaevine konulmadı. "Işık evleri"nde okutulduğu öne sürülen Tuncel'in, Alperen Ocakları'nda faaliyet gösterdiği biliniyordu. 17/25 Aralık sürecinden sonra özel yetkili mahkemelerin kapatılması nedeniyle Dink cinayetine ilişkin dava dosyası İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Heyet, Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasına hükmetti, Samast'ın Çocuk Mahkemesi'nde yargılandığı dosyası da ana davayla birleştirildi.

"Cerrah, mahalle arkadaşı olduğumuzu söylemişti"

 

 Bu dava sonuçlandı mı?

Evet. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı karara bağladı. Son savunmasını yapan Ogün Samast'ın sözleri özellikle dikkat çekiciydi. Samast, "Çıkar amaçlı suç örgütü iddiasını kabul etmiyorum. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da örgüt olmadığını, mahalle arkadaşı olduğumuzu söylemişti. Örgüt üyesi olduğumuzu kabul etmiyorum. Yasin Hayal'in önceki suçunun ise bizimle ilgisi yoktur. Hiçbir örgütün amacıyla suç işlemedik, işlemem de. Eğer mahkeme örgüt üyeliğinden ceza verecekse hakkımda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması talep ediyorum. Çünkü olayın başından beri her şeyi anlattım. Olaya katılan kim varsa anlattım. Tüm bildiklerimi samimi anlattığım için şahsıma etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmayı istiyorum. Örgüt üyeliğinden beraatimi talep ediyorum" dedi.

Erhan Tuncel de, "Hrant Dink suikastini bir yıl önce yardımcı istihbarat elemanı olarak emniyete ben bildirdim. Benim verdiğim isimler tarafından suikast işlendi" diye konuştu. Son sözü sorulunca, "Vatan sağ olsun" dedi.

Kim hangi cezayı aldı?

Mahkeme heyeti; Yasin Hayal'i, "Silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan 7,5 yıl, Ogün Samast'ı "Silahlı örgüt üyesi olmak" suçundan 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Ersin Yolcu, "Silahlı örgütü üyesi olmak" suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis, Ahmet İskender, "Silahlı örgütü üyesi olmak" suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası aldı.

Zeynel Abidin Yavuz, "Hrant Dink'in Yasin Hayal'in azmettirmesi sonucu Ogün Samast tarafından öldürülmesine yardım" suçundan 12,5 yıl "Silahlı örgüt üyesi olmak" suçundan 1,5 yıl olmak üzere toplam 14 yıl 22 gün hapis cezasına mahkûm edildi. Yavuz'un Dink'in öldürülmesine yardım suçundan tutuklanmasına karar verildi.

Tuncay Uzundal, "Hrant Dink'in Yasin Hayal'in azmettirmesi sonucu Ogün Samast tarafından öldürülmesine yardım" suçundan 15 yıl "Silahlı örgüt üyesi olmak" suçundan ise 1 yıl 10 ay 15 gün olmak üzere toplam 16 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Uzundal hakkında Dink'in öldürülmesine yardım suçundan yakalama kararı çıkartıldı.

Anayasa Mahkemesi, 2019'da bu konuda bir karar verdi mi?

Evet. Yüksek Mahkeme, başvurucuların iddiaları hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapabilmesi için somut olayın iç içe geçmiş yönlerini ilgilendiren ve devam etmekte olan ceza yargılamasının neticelenmesi, olay hakkında yürütülen adli sürecin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, başvuruyu reddetti.

Anayasa Mahkemesi, bu kararı hangi gerekçeyle verdi?

Kararda, şöyle denildi:

"Böylece Anayasa Mahkemesi, somut olayın tüm yönlerine ilişkin olarak olayı ilk elden inceleyen soruşturma ve yargılama makamlarının elde ettiği bulguları ve ulaştığı sonuçları bir bütün olarak dikkate alabilecektir. Bu durum, temel hak ihlallerini gidermede Anayasa Mahkemesi'nin sahip olduğu ikincil nitelikteki rolün de bir gereğini oluşturmaktadır. Sonuç olarak, öncelikle Anayasa Mahkemesi'nce yapılan tespitlerin kişilerin masumiyetine veya suçluluğuna ilişkin bir yorum yapıldığı şeklinde değerlendirilmemesi gerekliliği ifade edilmelidir. Bu bağlamda, başvurucuların iddialarının ve olayla ilgili soruşturmanın etkili yürütülüp yürütülmediğinin, ölüm olayının sebep ve koşulları yani gerçekleşme şartları adli makamlarca netleştirilmeden Anayasa Mahkemesi'nce bir bütün olarak değerlendirilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, bu hususların olay hakkında görülmekte olan yargılama sürecinde elde edilen veriler bir bütün olarak incelenmek suretiyle değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır."

Bu karara itiraz mümkün mü?

Evet; karar, hem AİHM'ye taşınabilir, hem de biten davalardan sonra yeniden eksik ve etkisiz soruşturma yürütüldüğünü belirtilerek yeni başvuruda bulunulabilir.

Cemaat mensuplarına odaklanan 3. iddianame ile sanık sayısı 85'e ulaştı

Üçüncü iddianame ne zaman hazırlandı?

İstanbul Başsavcılığı, dosyalarını ayırdığı kamu görevlileri hakkında Temmuz 2016'dan itibaren operasyonlar yaptı ve birçok jandarma görevlisi ile cemaate yakın olduğu belirtilen bazı gazeteciler ve yayıncılar hakkında tutuklama kararı verildi. 10 Mayıs 2017'de cemaatle Dink cinayeti arasında en net bağlantıyı kuran iddianame hazırlandı. İddianamede, Fethullah Gülen, eski Savcı Zekeriya Öz ve meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun da aralarında bulunduğu 50 şüphelinin cinayetin planlanması ve icrası noktasında müşterek hareket ettikleri iddia edildi. Cinayette aktif rol alan bir kısım şüpheli muvazzaf askerin, darbe girişimine de katıldıkları tespit edildi. Dosya ana davayla birleştirildi. Böylece, Trabzon'da jandarmalar hakkında açılan davalardan, hazırlanan ilk iddianameye kadar tüm davalar birleştirilmiş oldu. Dosyada sanık sayısı 85'e ulaştı. dördü tutuklu, 10'u firari, 85 sanıklı davanın son duruşmaları, Aralık 2018'de görüldü.

Bu ana davanın sanıkları arasında kimler vardı?

Yargılanan isimler arasında Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal ile birlikte Fethullah Gülen, Zekeriya Öz, eski FOX TV Haber Müdürü Ercan Gün, darbe girişiminin ardından kapatılan Gülen cemaati yayını Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve zanlı Samsun'da yakalandığında birlikte fotoğraf çektiren polis memurları da yer alıyor. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Emniyet İstihbarat Daire başkanları Engin Dinç ve Sabri Uzun, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, dönemin Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu, süreçte Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar, İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer sanıklar arasında. Tutuklu yargılanan sanık sayısı ise sadece dört. O isimler farklı suçlardan da tutuklu bulunan Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek ile eski Jandarma istihbarat görevlisi Muharrem Demirkale ve ihraç edilen eski Tuğgeneral Hamza Celepoğlu.

Bu isimlerden özellikle Yılmazer'in ifadesi dikkat çekiciydi. Yılmazer, duruşmalarda, açık biçimde İstanbul ve Trabzon emniyetini suçlarken, şunları söylemişti:

"İstanbul'la ilgili söylediklerimden hiçbirisi iftira değildir. Doğruyu söylediğim, yasalara uygun bir tavır içinde olduğum için, ama sırf birilerinin derin çete angajmanı faaliyetlerine o dönemde çomak soktuğum için ben cezalandırılıyorum. Hrant Dink'in ölümündeki sorumlulukla ilgili değil, o katliamı tezgâhlayan derin çetelerin derin tezgahlarına çomak soktuğum için ben burada cezalandırılıyorum. Yardımcı istihbarat elemanı (YİE), bir şekilde polisle görüşecekse bile emniyet binası dışında görüşülür. Adı üzerinde, böyle ajanlık olmaz. Bir ajan Yasin Hayal'i alıp oralara buralara, toplantılara götürmez. Bunun adı YİE olmaz. Böyle bir elemanlık sistematiğimiz yok bizim. Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast'ı cinayete azmettirmiştir. 'Arkamız sağlam' lafı cinayet için sağlam bir motivasyon olmuştur. Erhan Tuncel, boşuna İstihbarat Daire Başkanlığı makamında ağırlanmamıştır. Ogün Samast, Hrant Dink'i öldürdüğünde gerçekten kahraman olacağına inandırılmıştır."

Genelkurmay istedi, MİT aradı, görüşme yapıldı

 

Duruşmalarda bu konu gündeme geldi mi, kim ne söyledi?

Dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergün Güngör, duruşmada dinlendi. Dink'i, İstanbul Valiliği'ne davet eden Güngör, bu görüşmenin MİT'in talebiyle yapıldığını, MİT'ten de Genelkurmay Başkanlığı'nın talepte bulunduğunu anlattı. Güngör, şunları kaydetti:

"Hrant Dink'le yaptığımız görüşme, MİT Bölge Başkanlığı'nın talebiyle yapıldı ve azınlıklardan sorumlu olduğum için benim odamda yapıldı. Görüşmeden önce dönemin Ermeni Patriği Mutafyan'ın Ermenilere ait kurumlara dönük tehditler olduğu ve gereğinin yapılması için başvuruda bulunmuştu. Emniyet, gerekli çalışmaları yaptı. İnternetten, bomba yapım teknikleri anlatan ve ardından Ermeni kurumlarının adreslerini yayınlayan bir kişi yakalandı ve tutuklandı. Daha sonra Hrant Dink, Sabiha Gökçen haberini yayımladı. Basında geniş yer aldı, infial uyandırdı. MİT Bölge Başkan Yardımcısı Özer Yılmaz ve MİT görevlisi Handan Selçuk, yanıma gelerek Hrant Dink'le görüşme yapılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güvenlik ve azınlıklardan sorumlu olduğum için benim odamda yapılmasını istediklerini söylediler. Vali Güler‘i aradım. Kendisi olur verdi ve bunun üzerine görüşme yapıldı. MİT görevlileri yanımdayken, Dink'i aradım ve yaptığı haberle ilgili bilgi ve belgeleri görmek istediğimi, sohbet etmek istediğimizi söyledim. Ertesi gün görüşme yapıldı. MİT'çiler kendilerini akrabam olarak tanıtmamı istedi, akrabam olarak tanıttım. Ben haberin infial yarattığını söyledim. Bazıları tarafından çarpıtılabileceğini, Ermeni kurumlarının hedef alınabileceğini söyledim. Ardından MİT'ten Özer Bey benzer şeyleri söyledi. Görüşme sonunda Hrant Dink, elindeki evrakları bıraktı. Evrakları, MİT görevlileri aldı. Nezaketli bir görüşmeydi. Kesinlikle tehdit, gözdağı verme gibi bir durum söz konusu değildi. Görüşmeden sonra Vali Güler'e gidip görüşmeyle ilgili bilgi verdim."

Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, duruşmada Güngör'e Dink'le yapılan görüşmenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından istendiğini söyleyip bu konuda bilgi sahibi olup olmadığını sordu. Güngör, "Evet. Genelkurmay Başkanlığı tarafından MİT aranmış. Ama kim aramış, nasıl görüşmüşler onları bilmiyorum. Süreçten haberim yok" diye yanıtladı.

"Operasyonel birimler bana bağlıydı, ama televizyondan öğrendim"

 

 Duruşmalarda, Dink'in öldürülmesinden sonra yaşananlara ilişkin bilgi ya da ifade verildi mi?

Dönemin İstanbul İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı olan, Samsun İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz da çarpıcı bir ifade verdi. Yavuz, şunları söyledi:

"Cinayetten sonra Ramazan Akyürek, beni Samsun'a gönderdi. Bunun sebebi müfettişlerin Trabzon'a gitmesiydi. Cinayet işlendiği tarihte operasyonel ve personel birimleri bana bağlıydı. Dink cinayetini televizyonda alt yazıdan öğrendim cinayet sonrasında en ufak bir bilgime başvurulmadı ne yapılması hususunda da bir bilgilendirme yapılmadı bana. Cinayetten sonra 2 Şubat 2007'de İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek bana, ‘yanına birini al, acele Samsun'a git' dedi. 'Operasyon şube müdürünü yanıma alayım' dedim, 'olmaz' dedi. 'Ali Fuat Yılmazer'i alayım' dedim, 'olmaz' dedi. 'Para pul işlerine bakan daire başkan yardımcısını, Bekir'i al' dedi. Ben özel kalemi aradım. Komiser ben daha konuşmadan, 'biletinizi aldım' dedim. Bekir'i aradım, ben daha konuşmadan, ‘hazırım' dedi. Yolda Akyürek'i aradım, 'gidiyorum ne yapacağız?' diye sordum. ‘Gidin arkadaşlara moral verin' dedi. 'Trabzon'a gidecek miyiz?' dedim, 'hayır' dedi. Gidip personeli topladık, ne yaptınız, ne yapıldı diye konuştuk, çayımızı içtik. Başkanı aradım. ‘İş bitti' dedim. ‘Kalın. Jandarma Komutanı'na gidin' dedi, ‘MİT'e gidin' dedi. Gittik görüştük. Ziyaret amaçlı. Sonra aradım, 'dönüyoruz' dedim. Dedi, 'bugün de kalın'. Sonra öğreniyorum ki, cinayet işlendikten sonra mülkiye müfettişleri Trabzon'a gidiyorlar. Sonra biz dönüyoruz müfettişler gidiyor."

Kimler hapse mahkûm edildi?

Hapis cezası alan isimler ve verilen cezalar şöyle:

Ercan Gün: "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl hapsine,

Abdullah Dinç: "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapsine,

Ahmet Faruk Aydoğdu: “Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapsine,

Hasan Durmuşoğlu: “İhmali davranıştan” 12 yıl 6 ay, "resmi belgeyi yok etmek" suçundan da 3 yıl 9 ay hapsine,

Bekir Yokuş: “İnsan öldürme suçuna yardım etme”den 10 yıl hapsine,

Önder Araz: "Resmi belgeyi yok etmek” suçundan 3 yıl 9 ay hapsine,

Şükrü Yıldız: "Örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 3 yıl 9 ay hapsine,

Metin Balta: "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 8 ay hapsine,

Mehmet Uçar: "Resmi belgeyi yok etmek" suçundan 3 yıl 9 ay hapsine, diğer suçlamalardan beraatine,

Mehmet Ali Özkılıç: “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6 ay, "suçluyu kayırmak" suçundan 1 yıl 18 ay hapsine,

Osman Gülbel: “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 16 yıl 8 ay hapsine,

Yakup Kurtaran: "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 ay hapsine,

Yavuz Karakaya: “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan müebbet hapsine, "başkasını araç olarak kullanmak suretiyle adam öldürmek" suçundan da 12 yıl 6 ay hapsine

Mehmet Ayhan: “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 12 yıl 6 ay hapsine, "resmi belgeyi yok etmek " suçundan da 3 yıl 9 ay hapsine,

Onur Karakaya: "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 12 yıl 6 ay hapsine, "resmi belgeyi yok etmek " suçundan 3 yıl 9 ay hapsine,

Faruk Sarı: "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 12 yıl 6 ay hapsine, "resmi belgeyi yok etmek " suçundan da 3 yıl 9 ay hapsine,

Muharrem Demirkale: “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek” suçundan müebbet hapsine, “anayasal düzeni ortandan kaldırmaya teşebbüsten” de müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına,

Okan Şimşek: “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek” suçundan 25 yıl hapsine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 3 yıl 4 ay hapsine,

Veysel Şahin: “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek” suçundan 25 yıl hapsine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 3 yıl 4 ay hapsine, 

Gazi Günay: “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek” suçundan 25 yıl hapsine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 3 yıl 4 ay hapsine,

Özkan Mumcu: “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 7 yıl hapsine,

Ali Fuat Yılmazer: “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsine, "resmi belgeyi yok etmek” suçundan da 4 yıl 6 ay hapsine,

Ramazan Akyürek: “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsine, "resmi belgeyi yok etmek” suçundan 5 yıl 7 ay 15 gün hapsine, "resmi belgede sahtecilik” suçundan da 7 yıl 6 ay hapsine,

Metin Yıldız: "Resmi belgede sahtecilik" suçundan 3 yıl 4 ay hapsine,

Ali Öz: "Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek" suçundan 25 yıl hapsine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 3 yıl 4 ay hapsine,

Volkan Şahin: ''Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 12 yıl 6 ay hapsine.

“Bizi de kamuoyunu da ikna etmesi mümkün değil?”

 Dink ailesi kararı nasıl değerlendirdi?

Kararın ardından ailenin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, “Hrant Dink’e yönelik linç kampanyasını örgütleyenler hakkında iddianame düzenlenmedi. Bu cinayette sorumluluğu olan, iştirak eden devlet görevlilerinin önemli bir kısmı hakkında iddianame düzenlenmedi. Ve soruşturmada esas olarak cinayetin kararını kimlerin verdiği ve hangi süreçlerden geçirilerek bu cinayetin işlendiği somut olarak açığa çıkarılmadı. Sınırları ve kapsamı belirlenmiş olan bu davada verilen karar önemli ölçüde hatalar içeren bir karardır. 2012'de de yine bu mahkeme tarafından verilen bir karar olmuştu ve bu karar Yargıtay tarafından 2013'te bozulmuştu. Bugün Hrant Dink cinayetini tam olarak açığa çıkarmayan, cinayette sorumluluğu olan birçok kişinin beraatı ile sonuçlanan ve sorumlular hakkında hüküm kurmayan bu karar da bozulacaktır. Biz bu karara itiraz edeceğiz, yargılamanın hakkıyla yapılması için sonuna kadar zorlayacağız” dedi.

Dink ailesi de yaptığı açıklamada kararı şöyle eleştirdi:

“Hrant Dink 19 Ocak 2007’de, İstanbul’un göbeğinde, gazetesi Agos’un önünde arkasından sıkılan iki kurşunla kalleşçe öldürüldü.

Cinayet; Genelkurmay’ın, siyasilerin, yargının, medyanın ve bazı devlet güdümlü sözde sivil toplum kuruluşlarının dâhil olduğu üç yıl süren bir hedef gösterme ve tehdit sürecinin sonunda gerçekleşti.

Sanık sayısı neden 19’a yükseldi?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 5 Ekim'de, cinayet tarihinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nde görev yapan Hasan Durmuşoğlu, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya ve Osman Gülbel hakkında ayrı bir dava açtı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç duyurusu üzerine açılan bu dava, 15 sanıklı dava ile birleştirildi.

İddianamede, polislerin Erhan Tuncel ile Yasin Hayal grubunun suikast planlarını önceden bildikleri öne sürüldü. Sanıkların anayasal düzeni değiştirmek suçundan cezalandırılmaları talep edildi. 19 sanıklı bu dava sürüyor.

Açılan başka bir dava var mı?

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 2021’de davayı karara bağlarken, 11 sanık hakkında da suç duyurusunda bulunmuştu. Bununla ilgili dava da açıldı. “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle açılan bu davanın sanıkları şöyle:

Dönemin Emniyet istihbarat daire başkanı Ramazan Akyürek, emekli İstanbul istihbarat şube müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin Trabzon Emniyet istihbarat şube müdürü Faruk Sarı, dönemin Trabzon TEM şube müdürlüğü görevlileri Adem Sağlam ve Yahya Öztürk ve cinayetin azmettiricileri Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ahmet İskender, Ersin Yolcu, Tuncay Uzundal ve Zeynel Abidin Şahin

Ailenin açtığı tazminat davası karara bağlandı mı?

Danıştay, Hrant Dink cinayetinde İçişleri Bakanlığı'nın hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle mahkemenin verdiği 1 milyon 66 bin liralık tazminat kararını, 2021’de onadı. Ancak bu tazminat, sorumlulara henüz rücu edilmedi.

Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast nasıl tahliye edildi?

Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de gazete binasının önünde düzenlediği silahlı saldırıda öldüren Ogün Samast, 14 Kasım 2023’te, sürpriz biçimde tahliye edildi. 20 Ocak 2007’de Samsun otogarında yakalanan, 24 Ocak 2007’de tutuklanan Ogün Samast, Şubat ayında Kandıra F Tipi cezaevinden Bolu F Tipi cezaevine nakledildi. 14 Kasım’da da tahliye oldu.

Adalet Bakanlığı, gelen tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

  • Samast’ın, cinayet tarihinde yaşının 18’den küçük olması nedeniyle “öldürme” suçundan 21 yıl 6 ay olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte failin; yasak silah taşımaktan aldığı 1 yıl 4 ay hapis cezasının içtiması ile 22 yıl 10 ay hapis cezası kesinleşmiştir. Hükümlünün; cezası infaz edilmekteyken, cezaevinde işlemiş olduğu suçlardan dolayı 2 yıl 36 ay 43 gün hapis cezası daha almış olması nedeniyle neticeten 24 yıl 46 ay 43 gün hapis cezasının infazı tutukluluk tarihi olan 24/01/2007’den itibaren başlamıştır. Samast, 19 Şubat 2022’den itibaren denetimli serbestlik hakkına sahiptir ancak bu haktan yararlandırılmamıştır.
  • Hükümlünün denetimli serbestlik hakkı 19 Şubat 2022 tarihinde doğmuş olmasına rağmen denetimli serbestlikten yararlandırılmamıştır. Adı geçen hükümlü hakkında 19 Ocak 2023 ve 13 Temmuz 2023 tarihlerinde yapılan değerlendirmelerde koşullu salıverilmesine uygun olmadığına karar verilmiş, şartlı tahliyesi 15 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
  • Bu süreçte 2015 yılından itibaren hükümlünün 5 kez açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebi, 2 kez de denetimli serbestlik talebi uygun görülmemiştir. Bu kapsamda 7456 sayılı Kanun ile yapılan infaza ilişkin düzenlemelerden istifade etmesi söz konusu değildir. 5275 sayılı Kanun'un genel hükümlerine göre cezası infaz edilmiştir."

AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, yaptığı açıklamada, "Samast, Dink cinayetiyle ilgili iyi halden tahliye edilmedi. Gardiyana saldırdığı için ek ceza almıştı, onun iyi halinden tahliye edildi. Aslında üç yıl önce tahliye edilecekti" dedi.

Dink ailesinin avukatı Bahri Belen de "Şu anda Ogün Samast'ın çıkmasında çok şaşılacak bir şey olmadığı kanısındayım. Aileden haberim var. Elbette üzülüyorlar ama onlar da yasal koşulları, Ogün'ün yaşı küçük olduğu için daha evvel çıkma durumunun olduğunu biliyor. Üzüntülerini yenilediler, tazelendi acıları" ifadelerini kullandı.

Samast, daha uzun süre cezaevinde kalabilir miydi?

Evet. Hrant Dink’i öldüren ve cinayetten 16 yıl 10 ay sonra tahliye edilen tetikçi Ogün Samast’ın, en az 6 yıl daha fazla cezaevinde tutulmasının mümkün olduğu ancak çok sayıda avukatın, öğrencinin, yazarın koşullu salıvermeden yararlanmasına izin vermeyen cezaevi idare gözlem kurulunun kararıyla serbest kaldığı ortaya çıktı.

Eski infaz sisteminde, terör suçu işleyenler cezalarının dörtte üçünü, adli suç işleyenler üçte ikisini cezaevinde geçirdikten sonra tahliye olabiliyordu.

Yeni infaz sisteminde ise bu süreler dolduktan sonra hükümlünün tahliye edilip edilmeyeceğine cezaevlerindeki idari gözlem kurulları karar veriyor. Bu kurulun önüne çıkmak için cezaevlerindeki ilgili birimler, hükümlü için puanlama yapıyor. 45 puanın altında kalan hükümlünün gözlem kurulunun önüne çıkma hakkı bulunmuyor.

45 puanın üzerine çıkan hükümlü için idari gözlem kurulu rapor hazırlıyor. Hükümlünün, “topluma adapte olabileceği, pişmanlık duyduğu, yeniden suç işlemeyeceği” yönünde kanaat oluşursa, şartla salıverme hükümleri işletiliyor.

Samast için de bu yol izlendi. Daha önce iki başvuruyu geri çeviren kurul, Samast’ın son talebini de geri çevirme hakkına sahipti. Bu durumda Samast, üç ila altı ay arasında kurulun yeniden önüne çıkacaktı. Ancak kurul onay vermediği sürece tahliye olamayacaktı. Samast’ın bakanlığın açıklamasına göre 27 yıl 10 ay toplam cezası bulunuyordu. Bu durumda, 16 yıl 10 yerine bu cezanın tamamını cezaevinde geçirmesi söz konusu olabilecekti.

Yerel mahkeme, Dink cinayetinden sonra, 2012’de verdiği kararda, cinayette herhangi bir örgüt izi bulamadığını belirtti. Buna karşılık, Dink ailesinin avukatları, suçun terör örgütünün faaliyeti olarak işlendiğini belirterek kararı temyiz etti.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 2013’te, Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de aralarında olduğu 9 kişinin eyleminin "silahlı terör örgütü değil", Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesinde düzenlenen "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt" olduğunu kabul etti.

O tarihe kadar McDonalds’ın bombalanması, mağdurlardan birine patlayıcı ile saldırı gibi suçlar işleyen örgütün eylemleri, “silahlı örgüt” kapsamına sokulmadı.

Yeniden yargılama yapan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, zamanaşımı ihtimali nedeniyle 9 ismin dosyasını ana dava dosyasından ayırdı. Mahkeme, 2019’da, eylemleri içerisinde kasten öldürmeye teşebbüs de bulunan Erhan Tuncel'e 99 yıl 6 ay ceza verdi. Suç örgütü kurmak ve üyesi olmak suçlarından Yasin Hayal'e 7 yıl 6 ay, Zeynel Abidin Yavuz'a 14 yıl, Tuncay Uzundal'a 16 yıl 10 ay, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu'ya 1 yıl 10 ay hapis cezası verildi.

Samast ise sadece 2 yıl 6 ay ceza aldı. Bu suçun normal zamanaşımı süresi 2022’de doluyordu. Dink ailesinin avukatları dava zamanaşımı süresinin dolmasından dolayı, Samast’ın bu suçun cezasını çekmediğini açıkladı.

Ancak bu ceza eklendiğinde bile Samast, infaz süresi, cezanın üçte ikisi ile sınırlı olduğundan 2020’de özgürlüğüne kavuşabiliyordu. Eylemlerin terör sayılması halinde ise sadece üyelik suçundan bile 6,5 yıl ceza alması muhtemel Samast, diğer suçlarla birlikte 30 yılı aşkın ceza alacaktı. İnfaz süresi de cezanın dörtte üçü olarak hesaplanacak, idari gözlem kurulunun önüne de 22 yılı aşkın bir süre sonra çıkacaktı.

Buna karşılık tüm eylemleri “adli suç” sayılan Samast, idari gözlem kurulunun önüne 16 yıl sonra çıktı. 2023’te bu hakka sahip olmasının sebebi ise 6 Ağustos 2020’de tahliye edilecekken, cezaevinde işlediği beş ayrı suçtan dolayı 5 yıl 11 ay daha ceza alması.

Samast, Silivri Cezaevi’de olduğu 2017’de, koğuştaki butona basarak ‘başmemur’ ile görüşmek istediğini söyledi. Gelen infaz koruma memuru, öğlen vardiyasındaki memurların çıkış yaptığını, bu çıkış işleminden sonra başmemurun kendisiyle görüşebileceğini söyledi. Ancak Samast bu durumu kabul etmedi. Küfür eden ve kupa bardağı mazgala fırlatan Samast, içeriye giren üç gardiyana saldırdı. Sakinleştiği sanıldığı sırada cebinden bıçak çıkartarak salladı ve gardiyanın boğazına bıçak dayadı. Gardiyanı hafif biçimde yaralayan Samast, bir başka gardiyanın da parmağını ısırdı.

Samast, bu eyleminden dolayı ceza almasına, cezaevinde farklı disiplin suçları da işlemesine rağmen koşullu salıvermeden yararlandı.

Buna karşılık, cezaevindeki çok sayıda isim bu haktan yararlanamıyor.

Samast’ın, 2020’de gardiyanın boğazına bıçak dayama dahil cezaevinde işlediği suçlardan dolayı 5 yıl 11 ay ceza almasına rağmen, idare gözlem kurulunun “topluma adapte olabilir, yeniden suç işleme eğilimi gözlenmedi” yönündeki kararıyla koşullu salıvermeden yararlandığı anlaşıldı. Adalet Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklamasında bu detaylar yer almadı. Bununla birlikte mahkemeler, Samast ve Dink cinayetini organize eden isimler için “suç örgütü” yerine “terör örgütü” suçundan işlem yapsalardı, Samast uzun yıllar cezaevinde kalacaktı.

Trabzon grubunda yer alan diğer isimler ne zaman tahliye edilecek?

Cinayeti azmettiren Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in tutukluluğu devam ediyor Adalet Bakanlığı yaptığı açıklamada, bu konuda şunları kaydetti:

"Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülmesinin ardından yapılan yargılamalar sonucunda Yasin Hayal ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 14 yıl 22 ay 75 gün hapis cezasına hükümlü olup, koşullu salıverilme tarihi 25 Temmuz 2047’dir. Yine aynı suçtan diğer hükümlü Erhan Tuncel ise toplam 96 yıl hapis cezasına hükümlü olup, koşullu salıverilme tarihi 26 Temmuz 2040’tır. Adı geçen iki hükümlünün halen cezalarının infazına devam edilmektedir."

 Samast hakkında yeni bir dava açıldı mı?

Evet. Samast tahliye edildikten sadece 5 gün sonra, 19 Kasım 2023’te hakkında yeni dava açıldı. Samast davanın ilk duruşmasında savunma yapmadı.

Ogün Samast'ın 'Suça sürüklenen çocuk' olarak yer aldığı iddianamede, Samast'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütü adına suç işlemek" suçundan 7 yıl 6 aydan 12 yıla kadar hapsi istendi. Bu dava, 11 sanık hakkında açılan son dava ile birleştirildi.

AİHM’den yeni bir karar çıktı mı?

AİHM, son olarak, Dink Ailesinin MİT görevlileri hakkındaki soruşturmanın zamanaşımına uğramasının devletin yaşam hakkının soruşturma usul yükümlülüğüne aykırı olduğu  nedeniyle yapılan başvuruya dair karar verdi. Hükümet 4 Ocak 2022 de tek taraflı deklarasyonla MİT görevlilerine karşı başlatılan soruşturmanın zamanaşımına uğramasının yaşam hakkını düzenleyen sözleşmenin 2. maddesinin usuli yükümlülüklerini karşılamadığını kabul ederek başvuruculara tazminat ödenmesi karşılığında davanın kayıttan düşürülmesini talep etti, 2 Şubat 2022 tarihinde başvurucular tek taraflı deklarasyonu kabul etmediklerini bildirdiyse de AİHM tek taraflı deklarasyonun koşullarını uygun bularak Dink ailesine 6 bin euro tazminatın ödenmesine ve başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verdi.

Bütün sürece bakıldığında Dink ailesinin beklentisi karşılandı mı?

Hayır. Aile, cinayete giden sürecin de yargılamanın konusu yapılması ve Dink'in hedef hâline getirildiği süreçte rol oynayanların da yargılanmasını istiyor.

Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin'in, "Utanç duyuyorum" kitabında, bu süreçte yapılanlar ve yapılmayanlar çok net biçimde anlatılıyor. Telefon kayıtlarına yer verilen kitapta, Yüzbaşı Nejat Mete adlı subayın, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği temsilcisine, Dink öldürüldükten bir gün sonra, 20 Ocak 2007'de telefonda, "Bizim arkadaşların işi mi dün zıbartılan adam" diye sorduğu, "Bizim arkadaşlar" cevabını alınca, "Elleri dert görmesin" dediği belirtiliyor. "Hrant Dink bizim savaştığımız adam" diyen "akademisyen" Ümit Sayın'a, "Bu arada Hrant'ı beraat ettirecekler herhalde" diyen Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu Binbaşı Ogan Türkmen'in sözlerine de kitapta yer veriliyor.

Agos gazetesi yöneticilerinin yargılandığı mahkemenin hâkimi Hakkı Yalçınkaya'nın, Dink'i hedef gösteren isimlerden Avukat Kemal Kerinçsiz'e, telefonda, "Bir isteğin, bir emrin var mı abi?", "Vatan hainlerinin bir engeli varsa, o da bizim Kemal abidir" dediği aktarılıyor. Bu nedenle hakkında HSYK'nın soruşturma bile açmadığı vurgulanıyor.

Dink ailesinin elinde buna benzer onlarca örnek var. Aile, bu konuda yaptığı başvuruların sonuçlanmasını bekliyor. Kamera kayıtlarından kayıp olanların hâlâ ortaya çıkarılamadığına, bu kayıtları kaçıranların da bulanamadığına dikkati çekiyor. Aile, kamu görevlilerinin yıllarca korunmasını sağlayanların da yargılanmasını talep ediyor. Anayasa Mahkemesi de bu konularla ilgili başvuruyu karara bağlamadı.