Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

YA EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMAZSA

İktidar partilerinin üzerinde uzun bir çalışma yaptıkları seçim kanununda değişiklik teklifi kamuoyuna ve TBMM’ye sunuldu. Kamuoyu ve siyaset çevreleri haklı olarak bu teklifin anlamını, amacını ve muhtemel sonucunu yoğun bir şekilde tartışıyor. Zamanında yapılacak bir genel seçimin bu değişikliklerle yenilenen seçim kanuna göre yapılacak olması toplumu ve ülkeyi çok yakından ilgilendiriyor.

AKP İktidarı 20 yıl sonra böyle bir değişikliğe neden ihtiyaç duydu?

Şu sorular cevap beklemektedir.

-Seçim barajının %7’ye düşürülmesi için temsilde adaletin gözetildiği gerekçesi hiç de inandırıcı bulunmadı. 20 yıl sonra temsilde adaleti hatırlamış olmalarının sebebi ne? %7’den az OY alan siyasi partilerin OY aldığı vatandaşların ülke yönetiminde temsil edilmeleri önemli değil mi? İktidara geldikleri 2002 seçimlerinde seçim barajının altında kalan partilerin toplam OY oranı %46,62 olmuştu yani her iki vatandaştan biri Meclis’te temsil edilememişti, bundan hiç şikâyetçi olmadılar, temsilde adaleti şimdi neden hatırladılar? Temsilde adalet önemli ise teklif ettikleri seçim barajı neden %5 veya %3 değil de %7?

-2018 seçimleri öncesinde seçim kanununda değişiklik yaparak seçim ittifaklarının yapılmasına yasal olanak sağlamışlardı. İttifakın %10 seçim barajını aşması halinde ittifakı oluşturan partilerin her biri barajı aşmış sayılacak ve ittifakın aldığı toplam OY’dan aldıkları OY nispetinde paylarına düşen sayıda milletvekili çıkarabileceklerdi. Artık OY’ların paylaşımı ittifak içinde yapılacaktı. Yeni değişiklik teklifinde, ittifak üyesi küçük partilerin milletvekili hesabı artık ittifakın oyuna göre değil geçerli genel OY’a göre hesaplanacak, böylece barajı geçmiş sayılsalar bile milletvekili çıkarmaları çok daha zor olacaktır. Artık OY’lar büyük partilerin hesabına yazılacak. Yani, büyük partiler az OY’la çok milletvekili çıkarmış olacaklar. Bunun neresinde adalet var? Temsilde adalet gerekçesi koca bir aldatmacadır. AKP, 2002 seçim sonucunun adaletsizliğine 20 yıl sonra neden ihtiyaç duymaktadır?

-Seçimlerin en önemli propaganda unsuru partilerin liderlerinin karizmatik gücüdür. Partiler, liderleri üzerinden propaganda yaparlar. AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu konuda tüm liderlerden öndedir. Teklifte Anayasa’ya göre tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın seçim yasaklarından muaf tutulması, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimde cumhurbaşkanlığı yetkilerini AKP genel başkanı olarak kullanmak ihtiyacını duyması hangi korkulardan kaynaklanmaktadır?

-2,5 milyon mühürsüz OY’u kanunun açık hükmüne rağmen geçerli sayan Yüksek Seçim Kurulu’nun güvenirliliği tartışılırken seçim kurullarının belirleme usulünün değiştirilmesi hangi hesapların veya ihtimallerin hazırlığıdır?

“Yolun sonu görünüyor”, tüm bu soruların cevabı olabilir mi?

Siyasette seçim öncesinde seçim kanununu değiştirmek ihtiyacı, yolun sonuna gelindiğinin çok ciddi işaretidir. Çok partili demokrasi tarihimizde her sona eren iktidarın seçim öncesinde seçim kanununda değişiklik yapması sanki “mukadder akibet” sözünün delili olmuştur.

20 yılını dolduran AKP İktidarında bir başka kurnazlık yoksa yani bu değişiklik, bir erken seçimin kamuflajı değilse veya gündem değiştirmek amacı taşımıyorsa kaybetmek korkusunun dışa vurumudur. Geçmişte seçim kaybeden iktidarlar da buna benzer kurnazlıklar yapmış ancak mukadder akıbet tecelli etmiş, iktidarı kaybetmişlerdi.

Siyaset uzmanlarına göre, 20 yıllık AKP iktidarında bugüne kadar yapılan tüm seçimlerin öncesinde rastlanmamış bir telaş yaşanıyor. Seçime bir yıldan biraz daha fazla var ve Meclis’in önüne seçim kanunda değişiklik teklifi getirilmesi, 1950 seçimleri öncesi CHP iktidarını, 1960 öncesi DP iktidarını, 1969 öncesi AP ve 1987 öncesi ANAP iktidarını hatırlatıyor; hepsi “tek başına” iktidardı. İktidarlarını devam ettirebilmek için seçimlerden önce yaptıkları seçim kanunlarında yaptıkları değişikliklerle iktidarlarını kaybettiler. Hatta rakiplerinin iktidara gelmesine yardımcı oldular ve bir daha tek başına iktidara gelemediler.

Tarih tekerrür ediyor.

Ya evdeki hesap çarşıya uymazsa!

Çünkü hesabı kesecek olan vatandaş geçim derdinde; her gün yapılan zamlarla psikolojisi bozulmuş durumda siyasetçilerin seçim manevralarını öfke ile izliyor.
Kesin olan bir sonuç var; her geçen gün bir önceki günden daha kötü… Dünü arar olduk ve yarın ne olacak bilmiyoruz. Hayat pahalılığına ve işsizliğe dayanacak güç kalmadı. Sabır dilemek ve iyi olacak demek artık kimseyi tatmin etmiyor.

Bunun bir bedeli mutlaka olacaktır. Siyasi iktidarın bunu öngörmesi ve tedbir olarak seçim kanununu değiştirmek istemesi iktidarını kurtaramayacaktır.

BENCE
Siyasetçi Türk toplumunun siyasi birikimine, demokrasi inancına, sağduyu ve aklıselimine inanmalı ve onun kararına teslim olmalıdır. O, her şeye rağmen herkes için faydalı olanı yapacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi