Galip Umut Özdil

Galip Umut Özdil

İki yol ve 14 Mayıs 

Seçim çok yaklaştı. Bambaşka konular gündemde. Ancak sonuçlar ne olursa olsun ekonominin ötelenen krizden kurtulmasının yolu tarım ve tarıma dayalı gıda sanayinin kırsaldan başlayarak yerli sermayeyle büyüyeceği bir kalkınma hamlesiyle başlamak zorunda. 

Milli gelire, istihdama ve büyümeye katkısı açısından daha büyük rakamlara imza atılan, daha öncelikli gözüken başka sektörler var. Ancak, eğer halkın istekleri öncelikli olacak ise hangi alanlara üretim yapılacağı ve ülke kaynaklarının ne şekilde kullanılacağı üretici (çiftçi) ve tüketicinin yani toplumun tamamının talepleri doğrultusunda belirlenecekse öncelik tarımsal üretime verilmeli. 

Üstelik bu, ekolojik denge de dediğimiz, içerisinde pek çok alt başlık barından ve geleceğimizin en temel teminatı olan doğal varlıklara zarar verilmeden yapılmak zorunda.

Çünkü resmî, gayriresmî verilere ya da bizzat yaşadığımız gerçeklere, yani nereye bakarsanız bakın, istediğiniz açıdan değerlendirin, sonuç aynı; Açız. Karnımız az da olsa doluyor belki ama dolması başka şey, doyması başka…

Dünya rekorlarını kırarak artan gıda fiyatları malumunuz. Bunun en önemli nedenlerinden biri piyasanın vurgunculara bırakılması. Bir diğeri ise girdilerin ithal yani dövize bağımlı olması.

Ekonomi bir kavşağa geldi, durdu. Ekonomi ile birlikte tarımın da hangi yöne gideceği seçeceğimiz yola bağlı. 

Birinci yolu uzun zamandır biliyoruz; İthalata bağımlı üretim ve dolayısıyla dış sermayeye bağlı bitemeyen bir döviz ihtiyacı, uluslar üstü kartellerin emeğimize ve tüm değerlerimize el koyması, borç artışına bağımlı büyüme. 

Ayrıca tarımsal üretim yapmak için temel ihtiyaçların/girdilerin sağlanması işinin giderek daha fazla piyasalara ve kâr amaçlı tekellerin insafına terk edilmesi, verimli tarım arazilerinin her türlü ranta açılması. Bununla birlikte kamu kaynaklarının teşvik, vergi affı vb. yöntemlere hep sermaye sahiplerine aktarılması. 

İkinci yılda neler olmalı? 

Kırsal kalkınmanın bölgesel bazda başlatılması bizce ilk koşul. Tüm yerel paydaşların katılımının sağlanacağı, son zamanların popüler ama çok doğru bir söylemi olan, Ankara’dan yönetimin değil, bölgesel yönetişimin esas alındığı bir kalkınma modeli kaynakların çok daha etkin kullanıldığı ve sürdürülebilir bir sistem olacaktır. 

Bu sistemin ana unsuru tabii ki tarıma daha çok destek verilmesi ve çiftçi gelirlerinin garanti altına alınması olmalı ancak bu tek başına yeterli değil. Gençler kırsala, tarıma adeta sırtını dönmüş, küsmüş durumda. Yerel ve bölgesel düzeyde eğitim, sağlık, kentsel altyapıların tamamı ve özellikle de ulaşım olanaklarının artırılmasını kapsamayan bir kırsal kalkınma anlayışının hiçbir işe yaramayacağı açık. 

Tarımda çalışan ve çalışacak olan 30 yaş altı tüm kadın ve gençlerin sosyal güvenlik primlerinin tamamı, 30 yaş üstündekilerin de en az yarısının devlet tarafından karşılanması ilk başta kırsala doğru tersine göçü tetikleyici en önemli etkenlerden biri olacaktır. 

Çiftçimizi örgütlenmesini sağlamak için teşvik etmek zorundayız. Tarımsal üretici birlikleri, kooperatifler hatta derneklerin kurumsal yapılarının iyileştirilmesi ve yapacakları projelerin ilk yatırım maliyetlerinin tamamının karşılanması, sonradan yaratılacak katma değeri düşündüğümüzde bütçeye yük gelmemelidir. 

Mutlaka yaygınlaştırılması gereken sözleşmeli üretim modelinde küçük üreticiyi koruyan, hatta gelirlerini garanti altına alan bir yaklaşımı ortaya koyamazsak başarılı olamayacağız. 

İlerlemiş yaşlarından dolayı fiziki güçleri azalmış, maddi olanakları çok sınırlı olan bir yaşlı çiftin yapmaya çalıştığı tarımsal faaliyet küçük aile işletmeciliği değildir. İki veya daha çok kuşağın bir arada, geniş bir arazi ve yeterli donamım ile yaptığı çiftçilik aile işletmeciliğidir. Bunu sağlamanın yolu ise gençlerin tekrar ‘’girişimci’’ olarak tarıma dönmelerinin sağlanmasıdır. 

Doğanın uyandığı, tarımsal üretim sezonunun başladığı mayıs ayının 14’ü Dünya Çiftçiler Günü’dür. 

İkinci yolun seçileceği bir 14 Mayıs’ı hep birlikte kutlamak isterim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Galip Umut Özdil Arşivi