Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

YENİ YILA MERHABA

2023 yılı başladı; güzel duygularla karşılayalım.

Umutlarımızı, sevinçlerimizi yarıştıralım yeni yılın her sabahında…

“Umduklarımıza nail olalım, korktuklarımızdan da emin” diye dua ederdi büyüklerimiz her yeni başlangıçta.

2023 özel bir yıl, bir başlangıç yılı; yüz yıl önce nasıl Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin hayatında yeni bir başlangıç olmuşsa inanıyorum ki 2023 yılı da yeni ve güzel günlerin yaşanacağı bir dönemin başlangıcı olacaktır.

Yeni yüzyıl Türk Milleti’nin yüzyılı olacak; zaman sarkacı bizim lehimize yükseliyor.

Ancak 2023 yılını “sağ-salim” ve “kazasız-belasız” geçirmemiz gerekiyor. Çünkü bu yıl ülkemizde çok önemli bir seçim yaşanacak; Cumhurbaşkanı ve TBMM üyeleri seçilecek. 50+1 sistemi gereği oluşan siyasi ittifakların, seçim kazanacağız diye kırıp dökmeden ve toplumu cepheliştirmeden bir seçim süreci yaşamalarını/yaşatmalarını dilerim. Bu süreçte yaşanması muhtemel komplo ve suikastlara fırsat vermeden kötü niyetlere ve Türkiye düşmanlarına karşı dikkatli olunmalı ve birlikte karşı durmalıyız.

Bu seçimlerde halkın iradesinin -hilesiz-hurdasız- ortaya çıkmasını başarmalıyız.

Türkiye’nin seçimleri, yalnız Türkiye’yi değil tüm bölgeyi, Türk Dünyasını, gönül coğrafyamızı yakından ilgilendirmektedir. Küresel tehditlerin arttığı bir dönemde Türkiye’nin seçimleri bir demokrasi şölenine dönüşmeli; katılımı yüksek, kaybedeni olmayan, Türkiye’nin kazandığı bir sonuç olmalı; üzerine gölge düşmeyen, meşruluğu tartışılmayan, herkesce kabul edilen, benimsenen, sahiplenilen bir sonuç. Böyle bir seçim süreci ve sonucu Türkiye’yi çok güçlendirecek, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir milli mücadele ruhu ile girmemizi sağlayacaktır. Bu güçle yeni dönem inşaa edilecektir.

Seçimlerin sonucu yani kazanan ittifak ve takip edeceği politikalar tabii ki önemlidir ancak seçim süreci çok daha önemli olacaktır. Önemli olan husus, bu süreçte toplumun birliğinin güçlenmesi ve seçimlerle oluşan siyasi iradenin toplum tarafından sahiplenilmesidir. Türk toplumunun sağduyusuna güveniyorum; doğru ve faydalı olana karar verecektir.

Ayrıca, bu yıl sınırlarımızın ötesinde de önemli olaylar yaşanacak. Dua edelim, savaş bize sıçramasın. Dünyanın en değerli ve önemli coğrafyasında yaşıyoruz. Coğrafyamızın stratejik ve jeopolitik değeri, iyi yönetilmesi halinde yeni yüzyılın belirleyici parametresi olacaktır. Bu coğrafyayı kontrol etmeden küresel güç olabilmek mümkün değildir. Bu sebepten dolayı tüm küresel güçlerin ve küresel projelerin orta yerinde herkesin hedef tahtasındayız. Varlığımızı, kimliğimizi, birliğimizi ve bağımsızlığımızı koruyarak bu coğrafyada bağımsız devletimizle yaşamayı başarmalıyız. Bunun için gücünü toplumundan/demokrasiden ve hukuktan alan güçlü bir devlet olmalıyız. Bu topraklarda yaşayan herkes, her birey, farklılıklarının idrakinde ve övüncünde olmalı ancak ortak bir kimlikle birlikte yaşamayı ve ortak bir gelecek kurmayı özümsemeli ve bunu gerçekleştirmeyi bir ülküye dönüştürmelidir.

Aslında yeni yüzyıl yeni başlıyor; bilinen sınırların aşıldığı yeni bir dünya kuruluyor. Her anlamda her insanın her toplumun hatta her toplum kesiminin ve de devletlerin belirlenmiş sınırlarına sığmadığı/sınırlarından taştığı bir başka deyişle hayatın, bilinenlerin ötesinde yeni kanunlarla yeniden tanzim edildiği bir yüzyıla giriyoruz; güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Özellikle bilim ve teknolojide yaşanan hızlı gelişmeyi yakalayabilmeliyiz.

Bunun için öncelikle demokrasi, hukuk ve sosyolojik farklılıklarla ilgili iç sorunları geçiktirmeden aşmalıyız; birliğimizi güçlendirmeliyiz, adalet açığını hızla kapatmalıyız ve insanlık değerlerini özümsemeliyiz.

Aliya İzzetbegoviç’in söylediği gibi, “Ahlaki disipline ve siyasi özgürlüğe sahip bir toplum ve hukuka bağlı bir devlet oluşturmak” mecburiyetindeyiz.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Prof. Dr. Zühtü ARSLAN da “…bireylerin hak ve özgürlüklerini güvenceye almak, adalet, hürriyet, eşitlik, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı gibi anayasal ilke ve değerlerin mutlaka hayata geçirilmesi gerekiyor. Adalet, tarih boyunca tüm toplumlarda toplumsal ve siyasal hayatın temel erdemidir. Adalet olmadan toplumun ve devletin varlığı ve devamı söz konusu olamaz. Adaletin gerçekleşmesinin aracı hukuktur. Hukukun üstünlüğü, günümüzde güçlü devlet olmanın olmazsa olmaz şartdır. İnsanlar arasında adaletin tesisinde yargının ve yargıcın ne kadar hayati öneme sahip olduğunun da ortaya çıktığını” söylemektedir. Bunun için de yargının ve yargıcın tarafsız ve bağımsızlığının önemine dikkat çekmektedir.

Bunu gerçekleştiremezsek olacakları da Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan işaret etmektedir; “Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelişir, büyür. Adalet dağıtamayan, vatandaşına adaletle hükmedemeyen devlet, tıpkı temeli çürümüş yıkılmaya mahkum bir bina gibi gider”

BENCE
Cumhurbaşkanı doğru ancak eksik söylemektedir; Türk Milleti, bilinen tarihin öncesinde vardı zamanın sonuna kadar da bağımsız devleti ile var olacaktır, ancak hukuku uygulamayan ve adaleti gözetmeyen yöneticiler mutlaka gidecektir.

Yeni yıl güzel olacaktır; Bu toplum bunu hak ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi