Yükseköğretimin Geleceği – 2

Son yazımda Covid-19 salgını sonrası yükseköğretimde beklenen değişiklikleri yazmaya başlamıştım. Bu yazıda işin finansal yönüne eğileceğim. 2019-20 akademik yılının ikinci dönemininin ortasında dünyanın neredeyse tüm üniversiteleri kapandı ve çevrimici eğitime geçildi.
Gelirler azalırken giderler artıyor
Bu dönemde üniversitelerin yan gelirleri (kampüsteki işletmelerden alınan kiralar, yurt gelirleri, kafeterya ve servis gelirleri, etkinlik gelirleri vs.) neredeyse sıfırlandığı gibi, çevrimici eğitim için gereken acil yatırımlar ve yazın yapılması beklenen telafi eğitimleri nedeniyle bütçelenen giderlerde de artışlar görüldü. Tasarruflar ise tüm maaşlar ödenmeye devam edildiğinden, elektrik ve su paraları ile kısıtlı kaldı. ABD’de bazı büyük üniversiteler 100 Milyon dolar civarında bütçe açıkları yaşadılar. ABD, üniversiteleri için 14 Milyar Dolarlık bir destek paketi açıkladı, fakat üniversite yöneticileri önümüzdeki dönemde oluşacak yabancı öğrenci gelir kayıplarını da gözönüne alarak 50 Milyarlık bir pakete ihtiyaçları olduğunu belirttiler. İngiltere hükümeti ise üniversiteleri için 2 Milyar Poundluk bir destek paketi hazırlıyor.
Türkiye’de?
Öğrencilerin %92’sinin devlet yükseköğrenim kurumlarında kayıtlı olduğu Türkiye’de ise üniversiteler için bir destek paketi açıklanmasını bir kenara bırakalım, son kanun değişikliği ile vakıf üniversitelerinin bütçeleri bir darbe daha yedi. Vakıf üniversiteleri hem gelirlerinin %2’lik bir kısmını bir “kara gün fonu”na yatırmak zorundalar, hem de tam burslu öğrenci oranı %10’dan %15’e çıkartıldı. Birçok vakıf üniversitesinin son yıllardaki ortalama bursluluk oranı %50 civarında olduğundan, %5’lik bir tam burslu kontenjan artışının toplam gelire etkisi %10 civarında olacak. Son kanun değişikliği ile zaten alınması neredeyse imkansız olan devlet desteğinin sözü bile kanundan çıkartıldı. Ayrıca, birkaç ay önce alınan izahı zor bir karar ile birçok aile için önemli bir fırsat olan %75 burs kategorisi elimine edilmiş olduğundan, birçok vakıf üniversitesi orta gelirli öğrencilerin eğitime ulaşabilmeleri için ek burslar verecekler ve bu da vakıfların gelirini düşürecek. Bunların yanında, YÖK bazı bölümlerde kadroda olması gereken tam zamanlı öğretim üyesi sayılarını da artırdı. Özetle, korona salgını etkisini bir yana bıraksak bile vakıfların gelirleri aşağıya çekilirken giderleri artırıldı.
Gelecek
Takip edebildiğim kadarı ile dünyanın birçok üniversitesi 2020-21 akademik yılı için farklı senaryolar üzerinde çalışıyor. Hem yerli hem de yabancı öğrenci kayıtlarının düşmesi bekleniyor. Bunun yanında, sosyal mesafeyi uygulayabilmek için kampüslerde bir dizi fiziksel değişikliklerin (yurtlların, yemekhanelerin seyreltilmesi, sınıf ve laboratuarların yeniden tasarlanması vs.) yapılması planlanıyor. Ayrıca, birçok senaryoda harmanlanmış (yani yüzyüze ile çevrimçinin birlikte kullanıldığı) eğitim modeli üzerinde duruluyor. Çevrimiçi eğitimin etkin verilebilmesi için öğretim üyelerinin ciddi bir eğitimden geçmesi ve derslerini yeniden tasarlamaları gerekecek. Üniversiteler hem teknolojik altyapıya hem de eğitim teknolojisi uzmanlarına daha fazla kaynak ayırmak zorunda kalacaklar. Özetle, yükseköğrenim sektörü azalan gelir ve artan giderler açmazı ile karşı karşıya kalmaya devam edecek. ABD’de yüzlerce üniversitenin kapanma ihtimali var. Türkiye’de ise bu finansal açmazın sözü bile edilmiyor. Vakıf üniversitelerimiz için gerçekten kış yaklaşıyor…
Erhan Erkut (erhanerkut.com, @ErhanErkut, [email protected])

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi