60 SENE SONRA…

60 SENE SONRA…
1984 senesi, Ali Sami Yen Stadı. Takım kaptanı Fatih Terim, forvette Mustafa Denizli var. Zor maç, 3-2 bitiyor. Mustafa Denizli gol atıyor, sarı kırmızılılar galibiyetle ayrılıyor sahadan.En son 1960 yılında 1-0 kaybetmişti Galatasaray...

1984 senesi, Ali Sami Yen Stadı. Takım kaptanı Fatih Terim, forvette Mustafa Denizli var. Zor maç, 3-2 bitiyor. Mustafa Denizli gol atıyor, sarı kırmızılılar galibiyetle ayrılıyor sahadan.
En son 1960 yılında 1-0 kaybetmişti Galatasaray Karagümrük’e. 60 sene olmuş. Dün geceye kadar başka da yenilgisi yoktu zaten
O günlerden bugünlere köprünün altından çok sular aktı. Mustafa Denizli, futbolu bırakıp, Galatasaray’ı, Fener’i, Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. Topçu iken şampiyonluk hiç tatmamış Fatih Terim, formayı çıkardı defteri kalemi eline aldı. UEFA Kupası’nı takımın müzesine koyarak “İmparator” oldu.
Karagümrük de 80’lerin Karagümrük’ü değil. Süleyman Hurma’nın kulübü devralmasıyla yeni ve başka bir ruha büründü. Elbette halen köklü bir semt takımı ama şimdi hedefleri büyük, yolu farklı.
Lige iyi başladı, iyi kadro kurdu. Bu maça Zukanovic, Badou Ndiaye, Sabo, Jorquera, Eric Lichaj, Yannis Salibur, Jimmy Durmaz gibi önemli ayakları olmadan çıktı.
Gol yemeyen, tabloya üst üste üç puanları yazdıran Galatasaray’da da Falcao, Babel ve Emre Taşdemir yoktu.
Maça gelelim.
15 gündür maça çıkmayan Galatasaray’ı, dinlenmiş, yüklenmiş, kendini yenilemiş bekliyorduk, büyük yanıldık.
Yorgun Karagümrük ligin ilk 15 dakikasında en çabuk gol bulan ekiplerinden. 13. dakikada ofsayttan bulup, iptal edilen golü aslında ciddi bir uyarıydı Galatasaray’a. Karagümrük eksik ayaklarına rağmen daha disiplinli bir görüntü veriyordu.
Nitekim ilk yarı, topla oynayan Karagümrük, kontradan fırsat kollayan Galatasaray oldu. Ve 45 dakikanın sonunda sarı kırmızıların kaleyi bulan tek isabetli şutu yoktu. Sanki 15 gün enerji depolayan Galatasaray değil Karagümrük idi.
Karagümrük’ün ilk golü sanki ikinci yarının başlama vuruşuydu. Galatasaraylı oyuncuların aklı gerçekten sahada değildi.
Önce Feghouli, ardından Donk’un gole yanıt verme denemelerinin sonuçsuz kalması büyük şansızlıktı.
Fatih Terim’in sesi, isyanı, sahadakilerden daha çok yayına yansıyordu bu dakikalarda. Öfkeliydi ve haklıydı. Önce uyarıldı ama Linnes’e yapılan net faulün verilmemesi öfkesinin kontrolden çıkmasına neden oldu, kırmızı kartla sahadan çıkarıldı.
Karttan önce aslında bütün riskleri almıştı Terim. Arda, Belhanda, Ömer Bayram, Oğulcan’dan, Emre Akbaba’dan ve Saracchi’den görevi devraldı.
Değişiklikler Galatasaray’ı hareketlendirdi. Galatasaray uykudan uyanıp kendine geldiğinde geniş bir zaman dilimi harcanmıştı. Üstüne üstlük Karagümrük’ün direnci, maçı alma inancı artmıştı.
VAR’ın verdiği tartışmalı penaltı, oyuna eklenen süre umutlandırdıysa da sarı kırmızılıları, yetmedi. Karagümrük, şuursuz baskıya kontra bir golle cevap verip maçın fişini çekti.
Dinlenmek mi, maç yapmamak mı bu takıma iyi gelmedi? Olacak şey değil, BAY olduğu hafta Fener, Beşiktaş puan kaybetmiş, dönüyorsun ve kaybediyorsun. Üstelik de top da oynamıyorsun.
Büyük kayıp, çok büyük kayıp. Yediğin kartların da ayrıca özrü yok.